• "mimiklere yansımıyorsa eğer, ruhun zerresini bile göremeyiz. büyük bir insan topluluğundaki yüzler insanlık ruhunun çin harfleriyle yazılmış bir çeşit tarihi olarak adlandırılabilir. mıknatıs demir tozuna nasıl biçim veriyorsa, ruh da yüzü öyle biçimlendirir; yüzün kısımlarının farklılığı ise onlara bu farklılığı veren şeyin farklılığını belirler. yüzler gözlemlendikçe, o sözüm ona hiçbir şeyin ne olduğu daha iyi anlaşılacaktır."
    georg christoph lichtenberg
  • yüz çizgilerine dikkat etmek gibi profesyonel tekniklerle değil de sadece doğuştan gelen hislerle tek bakışta bir insanın nasıl biri olduğunu görebilmek farklı bir yetenektir.
    (bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)
    aslında herkesin içinde var bu yetenek ama adlandırılmıyor. çünkü genelde olumlu yönde kullanılmıyor, kötüye kullanılıyor. sinsice kötüye kullandığı bir yeteneği açık açık söylemek, kötü insanın işine gelmiyor haliyle.
    yani açık açık "bende yüz okuma yeteneği var, yüzüne şöyle bir baktım, seni kendimden güçsüz gördüm, hedef seçip yanaştım. ego tatmini amaçlı ezikleme, eziyet ederek yıldırma, çıkar için kullanma, trip ve negatif elektrik atma, övünerek aşağılama, örgütlenerek dışlama tipi mobbingler uyguladım, sen olmasan bunları kime yapardım, canım benim iyi ki bizimle çalışıyorsun, biz bir aileyiz * ehe" diyen var mı, yok... millet sinsi sinsi kötüye kullanıyor yüz okuma yeteneğini.

    öte yandan yüz okuma yeteneğini olumlu ve zararsız yönde kullanan insanlar da var tabii ki. onlar, bu yeteneklerini açık açık söyler çünkü ortada bir sinsilik yoktur.
    - içlerinden bazıları bu yeteneği eş seçimi için devreye sokar.
    tanışıp evlenip çoluk çocuğa karışıp birlikte yaşlanmış nadide çiftlerin birbirinden bahsederken sıkça kullandığı "onu ilk gördüğüm anda 'işte evleneceğim kişi bu' diye hissetmiştim" lafı da bu gerçeğe işaret eder.
    - bazı kişiler ise sadece savunma mekanizması olarak kullanır yüz okuma yeteneğini. ilerde "adam pisliğin teki çıktı rıza baba" dememek için en başından hislerine güvenir. gerekirse tehlike sinyalleri aldığı kişilerden ve o kişilerle dolu ortamlardan kaçım kaçım kaçınır. ama mesela ortam yurt ortamıysa, iş ortamıysa, yani kaçınmak mümkün değilse mesafeli ve ketum davranarak durumu idare etmeye çalışır. *

    velhasıl sevgili romalılar;
    içinizdeki yüz okuma yeteneğini güçsüzü ezmek için kullanmayın ricideriz.
  • kişinin yüzüne bakıp ruhunu okuma eylemi. resimden, videodan veyahut karşınızda taze taze duran yüzden suretten olabilir. bunu bazı şamanların yaptığı bilinmektedir. (bkz: yüzünden okumak)
  • yüz okumak, kesinlikle bir yetenek. karakterin yüze yansıması olayına çok inanırım. burada, insan yüzündeki matematiksel oranlardan ziyade, yansıttığı ve hissettirdiği enerji önemli. melek yüzlü şeytan ya da baby face seri katiller de var, konuyu güzellik, yakışıklılık ekseninde düşünmemek gerekli. yüz okumak genellikle kadınlarda daha gelişmiş bir yetenek, bunun birçok nedeni var elbette.

    (bkz: fizyonomi)
    (bkz: mien shiang)
    (bkz: ilmi sima)
    (bkz: kıyafetname)
    (bkz: lie to me)
  • her yüz bir hikaye anlatır, dinlemesini bilene..

    bi ara taktığım konuydu bu, en mail olduğum bir hobiydi.
    resimlere bakardım, eski resimlere. çünkü eski resimlerde bulunan yüzler, günümüz resimlerindeki yüzler gibi maskeli, mimikler tiyatrovari ve mutluymuş gibi olmazdı. sade, yalın, düz ve olduğu gibiydi eski resim yüzleri. belki de o zamanlar insanlar mutluluğunu hırsla başkalarının gözüne sokma paranoyasına tutulmamışlardı daha.

    elime ne zaman solgun ve hüzünlü bir eski zaman resmi geçse saatlerce bıkmadan usanmadan oradaki yüzleri seyreder; resimdekilerin o an hangi duyguları taşıdıkları, nasıl bir geçmiş yaşadıkları, iyimser mi kötümser mi oldukları, gibi ifadeleri yüzlerindeki kaynaşan harflerden okumaya çalışırdım.
    bu, sosyal medyada çokca gezinen; yok alnı darsa şöyle bir kişidir, yok yüzü uzunsa şöyle gibi kalıplaştırılmış ifadeler gibi değildi. kendim de hayalperest olmama rağmen erzurumlu ibrahim hakkı'nın marifetname kitabında yaptığı meşhur, anatomik yapıya göre kişilik hakkındaki çıkarımlar da çok hayalperestçe gelirdi bana. fizyonomiyle de alakası yoktu bu durumun.
    benimki kendi çapında iddiası olmayan, insanların yüzünde hiç farkedemediği ve değiştiremeyeceği ruhundan yansıyan gölgeler olduğunun keşfiydi sadece.. her gördüğüm sureti uzun uzun inceleyip ruhunun derinliklerine inmeye çalışma keyfiydi ayrıca.
  • insanların yüzlerini okuduktan sonra; profesyonel bir şekilde onları manipüle edecek kadar sabrınız yoksa, hiç bir işe yaramayacaktır. düşündüğünü düşündüğünüz şeyleri, direkt olarak yüzlerine söylediğinizde; karşılaştığınız tepki %99 ihtimalle olumsuz olacak, *dostluğunuz zarar görecektir.

    ilk görüşte sevmediğiniz bir insan ile ilgili izlenimlerinizi, ortak arkadaşınızla paylaşırsanız yine olumsuz tepki görürsünüz. çok sabırlı bi insan değilseniz, yeni birisiyle tanıştığınızda pek fazla yüzüne bakmayın. anı yaşayın, hahaha hihihi, hadi eyvallah.
  • (bkz: mien shiang)
  • annemin basarabildigi bir eylem...
  • cok usabetli olunacagi mümkün olmayan durumdur bence.
    bircok seri katilin eli yüzü temiz tipler olmasi bir örnektir.
    ancak "adam sarrafi" lafina inanirim.
    15 dk sohbet edip adami tak çözenler oluyor. onlara hayranım.
hesabın var mı? giriş yap