• "kendimizi var edemediğimiz için yok ediyoruz"

    * *
  • ''ben heykel yaratmıyorum, heykeller o taşların içinde zaten var, ben sadece fazlalıkları alıyorum'' demiş sanatkâr.

    burada hep tartışılan varlığa karşı, insanın zayıf olduğu yön olan yokluğun matematiği söz konusu. eserin mermerdeki fazlalıkların yok edilmesi ile ortaya çıktığını ifade etmiş ki, bu ifade bizim tasavvuf yolunda en önemli tefekkür değerlerimizden olan madde ötesindeki ''yokluk'' idrakı yaklaşımımıza güzel bir örnek teşkil etmektedir.

    varlığa bir de bu yokluk, yoklaştırma tarafından bakalım.

    eser, varlık olan taşın sağına soluna, altına üstüne 3 boyut olarak işlenmiş yokluk... yani ustalık, taşa yoklukla şekil vermek. resim, beste, şiir, bir icadın ortaya çıkışındaki fikirde öyle.

    tahayyülde olan diğer var birikimlerimlerin yankısının ölçülü ahenkli bir emirle susturularak yok edilmesi ve o anda varlık denizinin buharlaşmasıyla oluşmuş bulutların yağmurları eser olan var'ı idrak tezgahına düşürmesi.

    vahiy ve ilham allah'tan başka var kabul edilenlerin susturulduğu bir şuura iner, gelir.
    (vahiy yalnızca vazifeli peygamberlere dönüktür)
    eserlerin, fikirlerin yansımaları ise, yöneldiği iş harici tüm düşüncelerini bertaraf edip kabiliyeti oranında vazifesine odaklanabilen kişilerde gerçekleşir.

    varlıktan yokluğa...bir ağaç yok olmadan ahşap ürün elde edilmez, bir maden eksilmeden cevheri yokluktan payını almadan metal elde edemez, bir erik çilek, inek, tavuk, lahana fasulye yok olmadan beslenilmez, kış yokluk kuşağına girmeden yaz görülmez. düşmana en ağır darbe onun boynuna dayanmış yokluk bıçağı. uykuda idrakin yok oluşu rüya. hastalık yok olunca sevinç. inkar eden yok deyip yok sayıkladıkça rahatlama, mümin yok sırrına erdikçe huzur.

    yani hakk tezgahında yokluktan başka kumaş dokunmamakta. yer ve gök arasında mümkün kılınmış boşluk yokluğun açığa çıkma meydanı. maddeden manaya her şey varlık denizinden, yaratılmış yokluk sahasında icrada. bu bütünden koparılarak ifşa oluyor, yansıyor, projekte oluyor.

    bütünlüğün varlığı sonsuz...harcadıkça, aldıkça, dalından kopardıkça misliyle artıp, genişliyor. zaman fırsatı tanıyor. fikirler, düşünceler, tezler, antitezler.. ne mürekkep kuruyor, ne kalem tükeniyor.

    her şeyi şekillendiren yokluk. şekiller yokluk oranları ile hatlarına, motiflerine kavuşuyor. seyir, varlık sathı üstünde iki mesafe arasındaki yokluğun imkan sunduğu geçit güzergahı.

    insan eğreti duygularını ve saplantılı sapkın düşüncelerini yontup yok etmekten imtina ettiği sürece, hakkın onun üstündeki eserleri ortaya çıkmaz.

    işte tasavvuf'un tarifleridir; insanın düşünceleri, halleri ve davranışları üzerinde neyin yok edilmesinin gerektiğini salık veren. insan denilen eser tam olarak ancak o zaman ortaya çıkıyor.

    ne deniyor yok'a dair ?

    vesveseyi, vehimi, endişeyi, şüpheyi, hevayı, dünya şaşkınlığını, ona aşıklığını ''yok'' et!

    bunu her daim benimseyecek bir idrak uyanıklığına erişir, yaşadıklarını bu ölçüyle değerlendirirsen, varlık künhüne vakıf olmaya başlar, ölünce varlık kodlarının bilincine dönük olarak seni çok ağır bir yük vebali altında bırakmasından dolayı zorluklar içinde kalmazsın.

    allahtan başka her şey ''yok''!
    varlık zannımız, yaratılmış yoklukla kaim...
  • her şeyi ama elime geçen her şeyi özümdeki eksikliğin ve içimdeki boşluğun kapkaranlığına atıp yok ettim. hep böyle yaptım ben.

    ama sadece sevgilinin yüzünü yok etmeyi başaramadım. evet onu da oraya attım ama o asla yok olmadı. sonra dönüp beni yok etti. ve bana asıl eksiklik ve boşluğumun kendi yüzü olduğunu söyledi.

    bu yüzden ben sevgilime asla sahip olamayacağım. ama diğer her şeyi o boşluğa atmaya devam edeceğim.

    tek bir şey kaldı. sevgilinin yüzünü hakk'a dönmesi ve yüzünü sadece o'na vermesi. işte o zaman ebedi ızdırabımdan kurtulacağım.
  • http://www.youtube.com/watch?v=mcc_gsgoass

    uzun çeneli psikopat olan açıklıyor bu eylemi. gerilim müziği de işin ciddiyetini anlatıyor.
  • seven sevdiğinde kendinin yitik, zor görünen bir parçasını bulur veya bulduğunu sanır. o yüzden sevdiğinden uzaklaşmak, kendinden uzaklaşmak, kendini yoketmek kadar zordur. o kendinden kopmayı, aşk, geri durma denetimliliğinde değil aşkının yalımına yaklaşmada sağlayacaktır. (bkz: aşk/@ibisile)

    gez babam gez. gerçek kuytu köşelerden çıkar. gezen bulur, yazan kaybeder. yalnız unutma, kaybetmek yoketmek değildir. kaybedilen kaybolmaz aslında; göremez, yapışamaz hale gelirsin, sana örtünür. hiçbir şey senin değil, ama yine de hiçbir şey kaybolmaz.

    "evren*; varım diyeni yok etmek, yokum diyeni var etmek gibi ilginç bir işleyişe sahiptir." mehmet doğramacı

    "işin sırrı şudur ki ancak kendi kendini yok edebilen şeyler aslında canlıdır." carl gustav jung - rüyalar

    "azınlıklarımızı kaçırınca, yok edince ortada kalakaldık. bir büyük sorun da devlet ve toplum olarak alttan gelen fidanlara acımasız, sürekli biçen, tırpanlayan yapımız." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi

    (ilk giri tarihi: 16.6.2018)

    (bkz: yok etme), yok ediş
    (bkz: mahvetmek)
    (bkz: imha etmek)
  • başarının kesin kanıtıdır. bir grubun beklentilerini karşılıyorsa, bir inanca hizmet ediyorsa anlamı vardır. sana itimat edecek, ipleri senin eline verecek birini ikna etmek isterken kimin hakkında ne düşündüğünü söyleme, gelecekteki planlarından bahsetme, şimdiye kadar kimleri yok ettiğini kimlerin fişini çektiğini kimlerin direncini kırdığını söyle.
  • imha etmek
  • insanlar, hoşlarına gitmeyen -böcek; sinek- her şeyi anlamaya çalışmaktansa yok etme yoluna gitselerdi var olamazlardı. [bazı durumlarda -hangi?- teslim olmak gerçekten de en yararlı çözümdür.]
  • (bkz: var etmek)
  • (bkz: karizma reset)
hesabın var mı? giriş yap