• sinema doktorasını paris'te jean rouch'un öğrencisi olarak tamamladı. boğaziçi üniversitesi'nde sinema derslerini james monaco'nun "how to read a film" kitabından kimi bölümleri müfredat yaparak anlatırdı. kieslowski - godard atışması yapardık. kieslowski'yi çok severdi. istanbul film festivali'nde antonioni toplu gösterimlerinde emek'ten çıkıp, otobüse atlayıp koşa koşa gazi'ye giderdik. gazi sineması'nda eskiden çilekli gazoz satarlardı. bir kez chaplin üzerine milliyet sanat'a çok duygulu bir yazı yazmıştı. defalarca okumuştuk arkadaşlarla. atilla dorsay bindokuzyüzseksenli yılların sonunda cumhuriyet gazetesi'nden aşağılamıştı onu. lanet etmiştik, kişiliğine saldırdığı için. üzülmüştü kendisi de.
    bir yılbaşı sabahı ortaköy'de iskelede dev gibi cüssesiyle onu görmüştüm. yanına gidince o yıl ilk gördüğü insanın ben olduğumu söyleyip sarılmıştı bana...
    çok özledim seni. hala ne zaman istiklal'e çıksam gözlerim seni arar. umarım izliyorsundur olanları, kardeşim benim...
  • bizimkiler dizisinin kedi asigi doktoruydu kendisi.yaman okayla beraber meteliksiz,dibe vurmus iki loser kankayi canlandirirlardi.erdal ozyagıcların evine yamanırlardı para kalmayınca.
    ansizin olunce diziye de bi huzun cokmustu nedense.olumunden sonra dizide bi yere yolladılardı senaryo geregi doktoru yurtdısına sanırım.
    yaman abi kedilere bakip bakip doktor yok artik,gelmiyecek doktorunuz kedicikler gibisinden laflar ederdi arada sırada uzerdi bizleri.
    hatta pedere boyuna sorardim ben,doktor nerde,niye oynamiyo diye,öldu o derdi peder,hayir gelecek o derdim.karekterle kendisini ozdeslestirdiyim herhal.o da gercek hayatta yurtdısına gitti zannediyodum.
  • dün ölüm yıldönümüydü...

    21 temmuz 1992.

    ölümünün üzerinden 24... dostlar'ın bir izmir turnesinde, 1976'da steinbeck'in bitmeyen kavga'sında aynı sahneyi paylaşmamızın (ve yazdığı gün dönerken'de) salondan sıradan faşizm'den seçilmiş sahneleri 16 mm'lik bir projeksiyon makinesinden sahneye aktarmamın üstünden tam 40 yıl geçmiş.

    meral, o ve bir kaç kişi daha narlıdere (?) taraflarında deniz kıyısına gidişimiz gözümün önünde...

    zaman ne kadar acımasız ve hızlı geçiyor.
  • 1992 demek.. onbes sene olmus ve ben yavuzeri cok ozluyorum. her okul cikisi okulun bahcesinde zeycan'i beklemesini babamla birlikte. eminim bir duble rakilarini koymuslardir bu saatten ve bize bakiyorlardir simdi.
  • trt nin arşivden çıkardığı bizimkiler dizisi ile kavuşulan güzel insan. sen ve yaman okay hayatın nasıl bir ağır bir yük olduğunu hatırlatıp duruyorsunuz. onca emek, birikim 45 e gelmeden uçup gidiveriyor. kimseye bir şey ispat etmek zorunda olmadığımızı bilerek ölüp gidelim.
  • oyuncu, yazar, yönetmen, güzel insan.
    bogaziçi universitesinin havuzunda yüzerken kalp krizi geçirdiğinde çocuktum, üzülmüştüm. şimdi özlüyorum.
  • ölümünün ardından milliyet çocukun posterini verdiğini hatırlarım o gazete kağıdına. mehmet açarın bir edito yazısında da bahsi geçmiş, hayali türkiyede iyi sinema yapmak olan usta oyuncu ve hoca.
  • beyoglu hayal kahvesinin barin kisa kenari mudavimi imis sagliginda. bu nedenle, beyoglu hayal onun olumunun sene-i devriyelerinde kapali olurdu bir zamanlar, hala oyle mi bilmiyorum..
  • sanat camiasında doktor lakabı ile anılan, genç yaşta ölmüş oyuncu, yönetmen ve sinema adamı.
    önemli filmlerde rol almıştır.
    (bkz: pehlivan)
    (bkz: amansız yol)
    (bkz: bir avuç cennet)
    (bkz: kurbağalar)
    (bkz: asiye nasıl kurtulur)
    (bkz: aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni)
    deniz kızı adlı bir film yönetmiştir.
    doktorluğu, sinema üzerine doktora yapmasından kaynaklanmıştır, bizimkiler dizisinde de yine aynı lakapla bir nevi kendisini oynamıştır.
    kendisi sinema doktoru ya, ülkü tamer ile aralarında geçen hoş bir anektodu aktarayım:
    iki dost, yavuzer çetinkaya'nın paris'ten sinema eğitimi dönüşü sonrası istiklal caddesi'nde karşılaşırlar ve kucaklaşırlar.
    çetinkaya: ben artık doktor oldum.
    tamer: ne doktoru
    çetinkaya: sinema doktoru...
    tamer: aman yavuzer iyi gördüm seni, şu emek sineması'na bir bakıver. arkadan üçüncü sıranın ateşi var galiba. perde de biraz solgun.
    yavuzer çetinkaya, ülkü tamer'e biraz kızsa da, herkese gülerek anlatır bunu.
    kaynak
  • bu evrenden 30 sene önce çekip giden sanatçıdır. hem şanslı, hem de şanssızdır.

    genç sayılabilecek bir yaşta vefat ettiği için şanssızdır.. bu rezil günleri görmediği için de şanslıdır.

    aynı şey yaman okay için de geçerlidir.

    eğer ikisi de yaşasaydı muhtemelen bizimkiler dizisinde rutkay aziz ve cezmi baskın'ın hayat verdiği cenap bey ve ressam sıtkı karakterlerine lüzum kalmayacaktı.. çünkü yaman okay ve yavuzer çetinkaya'nın hayat verdiği nazım ve doktor karakterleri bu eksiği fazlası ile dolduracaktı.

    kader işte...
hesabın var mı? giriş yap