• jack london'in hayatini bilmeyen, yasama bakis acisini anlamaya gerek duymayanlar tarafindan cok allegorik bulunmus, insan dogasi uzerine karamsar bir deneme olarak algilanmistir. oysa white fang (beyaz dis) icin insan irki cevresinin bir parcasidir. jack london'in basarisi dunyayi beyaz disin gozunden gorundugu sekliyle anlatmadaki basarisidir. kitabi yazdigi zamanlardaki genetik, evrim ve bilissel bilimlerin durumunu dusununce yaptigi onlarca hata hosgorulebilir. degil hayvanlarin insanlarin bile cogu zaman otomatik bir bicimde verdigi pek cok tepkiyi, yari otomatik pek cok davranisi bilincli secimlermis gibi anlatir jack london. hakkini yememek lazim, beyaz disin icgudulerini nasil kullandigini aslinda cok iyi gosterir. mesele evcil hayvan turlerindeki sanki icguduselmis gibi duran insanin etrafinda bulunma arzusunu kurdun ormandan inip ilk olarak ates yakicinin yaninda oturmasina baglayarak aslinda o dortte birlik kopek kaninin nasil da beyaz disin icgudusel tepkilerini sekillendirdigini, kimi zaman sasirttigini kimi zaman da zararina isler cevirdigini cok iyi anlatir.

    yine de onca sene beynin isleyisi uzerine okuyup calistiktan sonra, az bucuk memeli beyni uzerine murekkep yaladiktan sonra insan beyaz dise atfedilen bilincli secimler yapma yeteneginin nasil da romani aslinda masala cevirdigini gormekten kendini alamiyor. ilk okudugumda beni buyuleyen kitap simdi okudugumda ayni etkisini gostermese de 20 yy amerikan edebiyatinin en orjinal ve bence en keyifli parcalarindan birisi olmaya devam edecek. aslinda bir bakima jack london'in hayvanlar uzerine yazdigi o kadar cok sey var ki, kanada ve alaska'da cesitli nedenlerle (kurk avciligi, postacilik, altin sevdasi vs) yasamis 19 yy sonu 20 yy basi insanlarinin kopeklerle iliskisinin pek de insan hayvan iliskisi gibi degil de yoldaslik iliskisi gibi oldugunu hissetmemek olanaksiz. bir tek sevginin katiksizi'nda kopek kahramanimiz kar yuzu gormuyordu...ama bence insanla kopek arasindaki iliskiyi anlatan harikulade bir romandi.

    kisaca, beyaz dis guzel bir kitaptir. jack london'in dolambacsiz hilesiz hurdasiz dili okuyana zevk verir. ve anlattigi zamanlar insanlar ve olaylari dusununce jack london'in duru anlatimi karakteristik bir usluptan ziyade bilincli bir tercih gibi gozukur insanin gozune, sanki yari kurt yari kopek bir roman kahramani baska bir anlatimla hikaye edilemez gibi hisseder insan.
  • zamanında lise 1'de edebiyat hocamız "evinizden kitap getirin" dediğine ben bunu getirmiştim de kadın beğenmemişti "orta okul seviyesinde ama napalım" diye. o zaman da sinir olmuştum. "bana bak kadın, sen koskoca jack london'a orta okul seviyesinde diyemezsin" diyemedim içimde kaldı yıllardır. jules verne'i de ilkokul çocuklarına yakıştıran zihniyet işte bu.
  • sevginin gücünü, hayatın acımasızlığını bir kurdun gözüyle aktaran jack london hikâyesi.

    --- spoiler ---

    kitabın genel olarak anlatım gücüne bakıldığında sonunun yalın olduğu görülüyor. beklediğim son olmadığı için böyle düşünüyor olabilirim. zira beyaz diş'in sevdiği, bağlı olduğu biri için ölecekken neler hissedeceğini oldukça merak etmiştim. bu, sevgiyi bir daha hissedemeyecek olması ona neler düşündürecekti? aynı zamanda sahibi scott'un da bu ölümün ardından neler söyleyeceği de önemliydi. beyaz diş'i neredeyse ölecekken gördüğünde "zavallı şeytan, işi bitmiş" deyip onu okşamakla yetindi. bu, insanların sevgiye gereken önemi vermediğini düşündürdü bana. daha fazlasını bekledim, beyaz diş'i bırakıp gitmek yerine gemiye aldığında hissettiği sevgiden fazlasını.

    evet, jim hall ve beyaz diş birbirine benziyordu. ikisi de toplumun kötülük akan ellerinden geçmişti fakat sonlarını farklı kılan bir şey vardı, biri o ellerden kurtulamadı. beyaz diş ölmeden önce sevgiyi öğrenmişti, hissetmişti ve bu sayede yaşamaya devam ediyordu. öteki türlü güzel smith'in elinde ölüp gidecekti. jim hall ise sevgiyi öğrenemediği için ölmüştü. insanlar, onu yanlış şekillendirmişti.

    şöyle bir temennim olacak: umarım hepimiz bir gün, mutlu olduğumuzu anlamayacak kadar mutlu oluruz.

    --- spoiler ---

    türkiye iş bankası kültür yayınları'ndan çıkan levent cinemre çevirisiyle okumuştum, gözüme takılan birkaç ufak hata dışında gayet güzel bir çeviri ve düzenlemeye sahipti bu basım.* okumak isteyenler için bu çeviriyi tavsiye ederim.
  • okuduktan sonra insanda, "jack london keşke tabiattaki diğer tüm hayvanların doğumundan ölümüne hayatını, ruhsal gelişimini onların bakış açısından yazmış olsa da okusak" isteği uyandıran kitap.
  • az önce bitirdiğim kitap. bu yaşa kadar neden okumadım bilinmez ama 20'li yaşlarda okuması gerek. hayata dair asla vazgeçmemeliyiz tarzı bir mesaj verse de kim öyle bir arkadaş istemez ki kendine?

    kitap müthiş bir gözlem yeteneğine sahip biri tarafından yazıldığı izlenimi veriyor.
  • zeki kardeşime kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışıyorum son zamanlarda. ilk olarak harry potter serisiyle başlamak istedim. şu an 5. kitabını okuyor serinin. kendisine seriyi bitirdikten sonra istediği kitabı alabileceğimi, isterse internetten araştırma yapabileceğini söyledim. benden jack london'dan beyaz diş'i istedi. ben de sebebini sordum haliyle, hiç edebiyatla alakası yok nerden duymuş olabilir diye merak ederek. aldığım cevap ise enfes.

    hidra diye bir rapçinin beyaz diş diye bir parçası var. başka bir rapçiye atılan küfürlü bir diss. her neyse kardeşim ve arkadaşları nereden duydularsa bu parçayı dinleyeceğiz diye youtube'a beyaz diş yazıyorlar ve karşılarına sonuçlardan biri olarak sesli kitap çıkıyor. bunlarda z kuşağının zekasına yakışır bir şekilde açıp şarkı yerine yarım saat bunu dinliyorlar. ısrarla sordum, anlamadınız mı şarkı olmadığını diye hayır anlamadık, konusu güzelmiş ama dedi :d

    buradan hidra denen rapçi arkadaşa teşekkürler. bir gencin jack london okumasına vesile oldun boktan şarkınla birlikte.
  • bazı yayın evlerinin baskılarında kapakta beyaz kurt resmi kullanıldığını görüp kitabın içeriği bilinmeden kapak hazırlanmasına (bkz: you had one job) şaşırdığım muhteşem romandır. adı sizi yanıltmasın anlatılan kurt aslında boz renktedir.
  • olayları bir hayvanın gözünden anlatması ve bunun okura katacağı vizyon nedeniyle dahi okunması gerekli olan kısa roman.
  • orta okul yıllarımda okuduğum, o dönemde en çok sevdiğim roman. jack london'ın alaska dolaylarında dörtte bir köpek dörtte üç kurt olan muhteşem yaratığın doğumundan itibaren başından geçenleri anlattığı kitabı. aynı zamanda kurdumuzun - eh kurt demek lazım, yiğidin hakkı meselesi - da adı.
  • çocuk kitabı diye küçümsenmemesi gereken, hem natüralist hem de varoluşçu bir romandır.

    aynı zaman da bisikletimin adıdır.
hesabın var mı? giriş yap