• kahvesini denemedim ama, heisenberg isminin marka tescili sirkeci'de bi dönercide olduğu ve kendisiyle görüşüldüğünde isim hakkı için çok büyük bi para istediği için walter ismini almak zorunda kaldılar diye duymuştum. heisenberg diye dönerci mi olur lan, aklıma geldikçe gülüyorum!
  • kahvrulmus 250gram kahveye 45 tl fiyat belirleyerek yolunacak musteri arayan mekan.. hayirli isleri olsun..
  • çeşitli sebeplerden dolayı ismi heisenberg coffee & roastery olacakken olamayan, 3. nesil olduğunu iddia eden kahve dükkanı. moda'da yer alıyor.

    bir kere gittim. bir daha da gideceğimi sanmam.
    flat white istedim, starbucks'ın grande bardağı boyutunda flat white verdiler. flat white'da espressonun süte oranı latteye göre daha büyüktür. yani latte kadar süt içermemesi gerekir. böylece kahvenin tadını da daha çok alabilirsiniz. ama dediğim gibi koca bir bardakta dana kadar kahve verdiler.
    tadı güzeldi diye bunu göz ardı edebilirim.

    ama şahit olduğum bir diğer olay oldukça şaşırttı beni. kenarda duran bir chemex vardı. filtresinde öğütülmüş kahve ve içinde de demlenmiş bir miktar kahve bulunmaktaydı. ne kadar zamandır orada olduğunu bilemiyorum. çalışanlardan biri yardıma gelen arkadaşına "chemex'e devam edebilir misin?" dedi. (bu arada kendisi ben sipariş vermeden önce chemex'te kahve demlemiyordu, chemex orada öyle duruyordu.)
    sonra arkadaşı demlemeye devam etti ama suyu direkt süt cezvesinden haşırt diye filtrenin içine boşalttı.
    oha!
    belli ki iddialısınız. iddialıysanız işinizi düzgün yaptığınızı düşündüğünüzdendir.
    ama bu ne be? orada kaç zamandır beklediği bilinmeyen bir chemex, haşırt diye su boca etmeler. 10 dakikada mı demledim, yarım saatte mi demledimin hiç ama hiç öneminin olmaması. enteresan.

    bir de tipler nasıl hipster anlatamam. ayakta ancak böyle kalabilirler sanırım.
    çok fena.
    ayrıca mekanda da bir bitmemişlik, olmamışlık hissi var.
    foursquare yorumları daha şimdiden acımasız.
  • çok methedilen bir kahve dükkanı.
  • konsepti sat, kahveleri sittir et şeklinde düşünen *kahveci. şu ana kadar gittiğim üçüncü dalga kahveciler içinde gerçekten kötü kahve yapan yerlerden bir tanesi. buraya giden insanımızın amacı kahve içmek değil, breaking bad temalı kıyafetler içinde selfie çekmek anladığım kadarıyla. bir ikinci kez gerçekten "kahve içmek" için gidilir mi? hayır, gidilmez.

    sonradan gelen edit: anladığım kadarıyla walter's coffee sevenleri seri eksilemeye başladılar. hayır benim anlamadığım lezzettler varsa söyleyin, gideyim, içeyim, hatam varsa düzelteyim
  • gerçekten aşırı dandik bir mekan.
  • mekanın lansmanı ve konsepte dair beyin fırtınası, muhabbetin hasını geekyapar grubunda konu edilmişti. breaking bad dizisinden apartma bir konseptle yola çıkan ferah bir mekan. buraya kadar sorun yok. ama hizmet sektörünün yeni bir üyesi olarak daha çok fırın ekmek yemesi gerek.

    öncelikle bu kadar büyük bir mekanda tuvaletler kesinlikle yetersiz. (ben gittiğimde) 2 tuvaletten birisi lavabosuyla beraber iptal, çalışmıyor(du). 200 metrekarelik alanda kadın - erkek için ortak kullanıma sunulmuş sadece tek bir wc vardı.

    konsept bir mekan olmasına ragmen kahvelerin sunumu çok özensiz ve menü baştan savma. kahve dünyası gibi vasat bir mekan bile kahveyi önünüze getirirken ufak bir ikram ve kendi konseptini vurgulayan bir fincanla sunarken burası bir milyoncudan alınma gibi duran dümdüz mug'da kahveyi getiriyor. yine de ekip ve işletmecinin iyi niyetliliği ile gençliğini düşünürseniz bu falsolar belki göz ardı edilebilir. en iyisi kendiniz gidip karar verin.

    not: bu entry'i aylar önce yazıp kenar'a kaydetmiştim. ancak mekan çok yeni olduğundan zarar gelir endişesiyle yayınlamak konusunda kararsız kalmıştım. bugün 9gag'e viral girdiklerini görünce, mekanın sosyal medya gücü ile agresif tanıtım ataklarını benim ya da sözlükteki diğer tarafsız arkadaşların yazacağı hiçbir entry'nin baltalayamacağına ikna olduğum için gönül rahatlığıyla kişisel görüşlerimi sizinle paylaştım.
  • benim gözümde yağmur yağarken şemsiye satanlardan bir farkı olmayan kahve dükkanı.

    ortada dünya çapında ünlü bir dizi var. senaryosuyla, karakterleriyle oldukça farklı ve milyonlarca kişi tarafından ilgiyle izleniyor. walter's coffee roastery ise bu konsept üzerinden para kazanıyor.

    insanların sadece görmek için para verdikleri, sirklerde çadır içinde tutulan cezbedici, olağanüstü şeyler artık bu devirde kalmadı. dolayısıyla sadece kuru kuru konsepti pazarlayamaz. karşıdaki insandan para almak için de önce ona somut bir şey vermesi gerekiyor. bu da kahve.

    breaking bad 'ten aldığı konsept, mekanın iç mimarisi, sarı çalışma tulumu giyilip fotoğraf çekilebilmesi gibi detaylarla walter's coffee roastery sizi bir ilüzyon içerisine sokuyor. böylece para ödediğiniz kahveyi pek önemsemiyorsunuz. zaten aynı paraya kadıköy'de onlarca alternatif var. daha iyileri de var. bu yüzden kahve kalitesini sıradan bir kahveci olarak değerlendirmek yeterli. gözünüzde fazla büyütmeyin.

    girişimcilik olarak ne kadar başarılı olduğu ise göreceli bir kavram. size kalmış. maddi yönden bakarsanız, para kazanıyor iyi diyebilirsiniz. etik olarak bakarsanız başkaları tarafından yaratılmış bir fikri almış ve pazarlıyor kötü de diyebilirsiniz. zira sözlükte sevgiyle anılan dizimag de aslında çok farklı bir şey yapmıyordu. kendisine ait olmayan dizileri telif haklarını ihlal ederek izleyicilere sunuyordu. ama neden seviliyordu? dizi izleme siteleri arasında rakipsizdi. tamamen kullanıcı dostuydu. bu yüzden rağbet görüyordu.

    ilerleyen zamanlarda walter's coffee roastery 'in kalitesini de sunduğu hizmet, müşterilere karşı tutumu ve sunduğu içeceklerin kalitesi belirleyecektir. zira bir konsepti ne kadar süre pazarlayabilir ki?

    bunların dışında walter's coffee roastery new york şubesi projesi bence çizmeyi aşmak. yerel lokasyonlarda kosnsept dükkan işini sürdürebilirsin ama new york gibi bir yerde bu zor. dönerci dükkanı açacağım deseler anlarım ama ne kadarlık bir kahve geçmişleri var da 55 bin dolarla new york gibi bir şehirde iş yapabileceklerini düşünüyorlar. bence boş bir hayalden ibaret. kickstarter'da 7,782 dolar toplamışlar. bağışçıların yerinde olsam kickstarter'daki gerçekçi fikirlere yönelirdim.

    mekana hafta içi akşam saatlerinde ben de uğradım. içerisi hemen hemen geniş. 10 dakika oturduktan sonra sipariş verebildim. gelmesi de yine 10 dakikayı buldu. merdivenden çıkınca solda duvar dibinde bulunan ahşap koltuklar çok rahatsız. minderle desteklenebilir. ama her koltuğun altında priz olması iyi. wifi 'ye bağlanmadım ama 3 farklı wifi ağı sunmalar iyi.

    çalışanlarında diğer kahvecilerden bir farklılık göremedim. ama yoğunluktan sıkılmış gibi bir halleri vardı. zira her gelen fotoğraf çekiyor.ki bu da oldukça normal. ben de çektim. zaten ben oraya bir breaking bad izleyicisi olarak kahveden çok, mekanı merak ettiğim için gittim. tekrar gider miyim? gitmem. bir sefer yeterli. çünkü konsept dışında cezbedici bir şey yok. konsepti de yiyecek değiliz, karın doyurmuyor...
  • "bi ara deneriz yeaa" dedikten sonra, dün eşimle deneme fırsatı bulduğumuz yer.

    americano'su hiç de güzel olmayan mekan. buradan kahve çekirdeği alan adam özentidir demek istiyorum, çünkü gerçek kahveden anlayan adam, "oov dostum kahvesi süper, böyle kahve kolombiya'da yok" diyerekten gidip alıyorsa, kahveden anlayan adam olduğundan da şüpheliyim esasında.

    konsept konusunda da hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim. fikir güzel, mekan eh işte, fakat uygulama şinanay. lan br-ba temalı kafe açmışsın, muazzam fikir, fakat ortamı ona göre organize etsene arkadaşım madem öyle? bunsen ocağında erlenmeyer flask'ta kahve ısıtıldığını görecez, beher glasla gelecek heralde önümüze ehe mehe diye gittik, baya herif filtre kahve makinesi jug'ından porselen fincana doldurdu uzattı. yalnız yanına süt isterseniz o beherglasta geliyor, enteresan.

    hiç de lezzetli bir kahve olmadığını da söylemeliyim. yani öyle aman aman "oov dostum bu kahve çekirdeklerini götüme sokup kalın bağırsağımdan emdirmek istiyorum" diye triplere giren bir grup hipster vardı da, buram buram özentilik kokuyor amk. şekil yapacam diye "kahve çekirdeği alıcaktım... mm bunu içmeden uçamıyorum!" tribinde tipler.

    lan yapmayın amk alelade bir kahve işte. bu alelade kahveyi çekici yapacak bir sürü imkanın var(konsept bazında), fakat uygulama sıfır. yani normalde bu kadar eleştirel bir dil kullanmam ama hakkaten sıfır abi. dandik bi yağmurluktan hallice kıyafetle iki maskeyi odanın birine koy, gelen kahve değirmeninin başına şekil yapma amaçlı foto çeksin diye, ooh sonra gelsin kickstarter, siktirip gideyim niyorka"

    az özenebilirdin dostum. neticede movie themed tonla cafe var, bence konsepte çok az çalışmışsın...

    mekandaki tek beğendiğim şey, 3d printer. çok süper fikir, kendi souvenirlarını filan üretmek adına, yani düşünsene limitsiz imkanlar var elinde. istediğin her şeyi ama her şeyi üretebilirsin ya(çok büyük olmamak kaydıyla).
    mesela şundan
    üretse ben alırdım abi... ya da anahtarlık mı üreteceksin? aynı konsept ama şundan ,şundan ya da şunun plastiğinden yapsa, alan çok olur. hem telife de takılmaz, zannetmiyorum.

    yo! yazan bişeyi niye alsın lan insanlar?

    her yerde i (kalp) nyc yazan kupalar filan. ohoooo.

    gerçekten güzel mekan olsa, belki kickstarter'dan da bişeyler atabilirdim ama, üzgünüm şu anki haliyle haketmiyor. kahvesi de öeh.

    kusura bakma çiçeğim.
  • büyük bir heyecanla, istanbul'un dört bir yanından breaking bad hastası arkadaşları toplayıp gittim, mekandan çıkışta hepimiz hayalkırıklığına uğramıştık.

    dostum tamam güzel bi gonsep düşünmüşsün ama keşke uygulama üzerinde biraz daha vakit harcansaymış.
    içerisi çok havasız, sıcak ve klima yok! balkonumsu yer ise çok küçük. daha havadar bir yer ayarlamak için uğraşırken çalışanlar pek oralı olmuyor.

    istakram'a iki foto atmak için gitmeye değmez.
hesabın var mı? giriş yap