• "şunu iyi bil ki, işine geldiğinde, şeytan bile kutsal kitaptan örnekler verebilir."

    venedik taciri, shakespeare.
  • --- spoiler ---
    merhamet etmeyen bir adamdan nefret ederken, aynı adamın merhamet dilememesinde tuhaf onurlu bir duruş hissettiren oyun. adalet denen şeyin "hakkını almak" olarak görüldüğü dar yorumunun, sonunda çok daha aşağılayıcı ve herşeyini kaybetmeye yol açabilecek kurallara kapı açabileceği ironik bir şekilde anlatılmış.

    shylock'un: "yeryüzünde dinler var; ama yukarıda tanrı var" diyaloğu, dünyevi adaletin tecellisine kendini kaptırmış olan katı kalpli bir adamın, ilahi adalet beklentisini gösterse de, oyunun sonunda, yine de, "aşk ve dostluk kazandı"
    --- spoiler ---
  • adalet kavramını olduğu kadar bana shakespeare'i de sorgulatmış oyundur.

    oyunun konusunu bilmekle birlikte daha önce okumamış, izlememiş ve dinlememiştim. izlemek ankara devlet tiyatrosuna kısmet oldu. bence bu oyunu iyi yapan bir sey varsa o da tamer levent'tir. kendisini izlemek için gidilmesini öneririm.
    gelelim bana adalet'i ve shakespeare'i sorgulatan kısmına.

    --- spoiler ---

    oyunda yahudi bir tefeci (shylock) devamlı hor görülüyor, hıristiyanlar tarafından aşağılanıyor. adamdan 3000 altın borç alırken bile adama demediğini bırakmıyor sütten çıkma ak kaşık faize karşı bir hıristiyan. shylock da diyor ki "madem faize karşısın, o halde parayı ödeyemezsen 1 libre etini keserim bedeninden". senet imzalanıyor ve tabi borç ödenemiyor. shylock'da kendisini her fırsatta aşağılayan bu adamdan 1 libre et borcunu talep ediyor. olay mahkemeye gidiyor. vicdan, merhamet, adalet derken shylock senet de yazan ne ise onu istiyor. bu sırada bir avukatın bilgisine baş vuruluyor ve avukat diyor ki "tamam 1 libre et kes ama 1 damla bile kan akıtmayacaksın çünkü senette kan yazmıyor". tabi bu mümkün olmadığı için shylock et falan kesemiyor.

    oyun belki burada bitse yine verdiği mesaji kabul edebilirdim ancak mahkemedeki avukat deseniz avukat değil. erkek kılığınba girmiş bir kadın yani adaletin yerine gelmesi için danışılan kişinin kendisi adaleti kandırıyor. ortaya çıkıyor mu? hayır.
    ayrıca bu avukat bozuntusu, bir hıristiyanın canına kastettiği için shylock'un mal varlığının yarısını da kendisine senedi ödemeyen adama veriyor. bitti mi? hayır.
    adam paranım yarısını almayayım ama shylock hıristiyan olsun diyor. tamam shylock tefeci ve 1 libre et kesmek senedin karşılığı değil ama adaleti kandıran avukat çok mu doğru? yada bir yahudiye hıristiyan ol paranı almayalım demek çok mu ahlaklı.

    kısacası ben oyunun verdiği mesaji hiç hem de hiç sevmedim. belki gerçek bir avukatla yasalara göre bu sonuç çıksaydı böyle hissetmezdim ama shakespeare tiyatrosunun çok sevdiği kadın-erkek kılığına girme olayı tiyatroda iyi hoş olabilir ama adaletin sorgulandığı bir oyunda maksadını aşıyor.

    --- spoiler ---
  • ankara devlet tiyatrosu'nun şu sıralar başarıyla sergilediği, benim de bu akşam küçük tiyatro'da görme imkanı bulduğum ünlü shakespeare oyunudur. dekorlar çok sık değişiyor, kostümler ve geçiş müzikleri harika. diyaloglar üzerine düşünmek oyunu sıkıcı yapmıyor. sona doğru mahkemedeki konuşmalar ve gergin hava "aha şimdi kan çıkacak" diyen seyirciyi diken üstünde tutmaya yetiyor, ancak sonrasında tempo biraz düşüyor. e kardeşim, shakespeare'in venedik taciri bu, aksiyon filmi değil ki. kesinlikle herkes gidip görmeli.

    --- spoiler ---

    shakespeare öyle bir shylock karakteri yaratmış, tamer levent de öyle bir oynamış ki, bu acımasız, bencil yahudi tefeci zaman zaman size çok sempatik gelecektir. hele ırkçılık üzerine söyledikleri duygularınıza seslenerek diğer "iyi" karakterleri de süzgeçten geçirmenizi sağlayacaktır. shakespeare belki de oyunda vurgulamak ve eleştirmek istediği şeylerle yahudi düşmanlığını karıştırmayalım diye bu rezil tefecinin ağzından hepimize ırkçılık dersi vermek istemiştir.

    --- spoiler ---
  • sanırım türkçedeki ilk shakespeare çevirisidir aynı zamanda. 1884'de kitapçı arakel tarafından yayınlanan metni nahid sırrı örik'in babası hasan sırrı örikağasızade çevirmiştir.
  • 17 nisan'da küçük tiyatro'da prömiyer yapacak olan tiyatro oyunudur. devlet tiyatroları sitesinden alıntı bilgileri aşağıdadır;
    yazan: william shakespeare

    çeviren: zeynep avcı

    yönetmen: erhan gökgücü

    konu: armatör-tüccar antonio, evlenmek için paraya ihtiyacı olan genç dostu bassanio için tefeci shylock’tan borç ister; ancak bir katolik olarak faize karşıdır ve faizle para veren shylock’tan nefret etmektedir. şöyle bir anlaşmaya varırlar; antonio aldığı borcu vadesinde ödemezse shylock, onun bedeninin istediği yerinden yarım libre et kesecektir. antonio’nun genç dostu bassanio beğendiği zengin kızla evlenir. ancak, bu arada antonio’nun gemilerinin battığı haberi gelir. kozlar shylock’un elindedir…

    dekor - giysi tasarimi:ali cem köroğlu

    ışık tasarimi:şükrü kırımoğlu

    dramaturg:canan kırımsoy

    dans düzeni:ihsan bengier

    müzik düzenleme:can atilla

    yönetmen yardimcisi:erdinç doğan

    sahne amiri:eyüp şen

    kondüvit:evren tuncer

    suflöz:kiraz han

    oyuncular:
    tolga tecer
    erdinç doğan
    bülent çiftçi
    ercan eker
    cebrail esen
    dilek bozkurt
    seda oksal
    hüseyin baylan
    tamer levent
    şevki çepa
    demet bölükbaşi
    hicran yavuz
    mustafa şekercioğlu
    y. yekta oktay
    ali büyükkartal
    hayrettin engin
    e.tuğçe tamer
    gizem güçlü
    elif canbazoğlu
    yasemin yildiz
    ümit bayraktar
    umut kilinç
    mehmet tekatli
    numan aydin
    tuğberk aksu
    volkan eliaçik
    murat atalay
    özgür kiliç
    levent bölükbaşi
  • dün* prömiyeri yapılan ve dün itibariyle devlet tiyatrosu oyunları arasında yerini almış olan shakespeare oyunu. tempoyu düşük, devinimi yetersiz bulsam da izlemekten memnun olduğum bir oyundu. bir shakespeare eserini ankara semalarında görüyor olmanın sevinci de eklenince tabii, mutlu son kaçınılmaz oldu benim için.

    birkaç defa replikler unutuldu, karıştırıldı; diğer oyuncu arkadaş yer yer marke edildi, kimi zaman oyuncu kendini marke etti vs. prömiyer heyecanına veriyorum hepsini. işte tam da bu yüzden prömiyer izlemeye bayılıyorum. o ilk heyecanı, bocalamayı, acemice hataları görüp birkaç ay sonra tekrar gittiğinde her şeyin yerine oturduğunu görmekten inanılmaz haz alıyorum.

    onun dışında cast seçimleri muazzamdı. fas prensi'nden portia'ya, bassanio'dan lorenzo'ya kadar... hele syhlock, ah syhlock. daha iyi syhlock olamazdı herhalde, ha belki al pacino eheh. *
  • henüz sahnede izlemeye fırsat bulamasam da, shakespeare'in en sevdiğim oyunlarından biridir. oyun bugüne kadar birçok eleştirmen tarafından, farklı açılardan yorumlanmıştır. bu açıdan (bkz: hamlet) ile benzerlik taşır. hain karakterin ismini taşıyan "shylock" bir oyun kişisinin adı olmakla kalmamış, yeni bir sözcük olarak dile katılmış, sömürgen, "gözü doymaz bir tefeci" anlamı kazanmıştır. o zamanlarda hakim olan görüşlere bakıldığında yahudilere karşı günümüzde olduğu gibi bir ön yargı söz konusudur. fakat oyunda hem yazıldıkları çağ için olağanüstü sayılabilecek, hem gücünü yitirmemiş muhteşem diyaloglar mevcuttur. shylock'un şu meşhur tiradı bunlardan birisidir. efsanedir.

    "yahudinin gözleri yok mu? yahudinin elleri, azaları, duyuları, sevgileri, arzuları yok mu? onun karnı da aynı yemekle doymuyor mu? ya aynı silâhlardan o acı duymuyor mu? aynı hastalıklara o da tutulmuyor mu? aynı ilâçlardan o iyilik bulmuyor mu? bir hıristiyan kadar aynı kışın soğuğu, aynı yazın sıcağı ona dokunmuyor mu? bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz acaba? bizi yaralarsanız akmıyor mu kanımız? bizi zehirlerseniz çıkmıyor mu canımız? ya siz bize haksızlık ederseniz biz hıncımızı almaz mıyız? bütün öteki şeylerde size benziyorsak bunda da elbet benzeriz ya... sizin bana öğrettiğiniz alçaklıkları ben de size tatbik edeceğim."
  • muhteşem bir shakespeare eseridir.

    şu dizelere hayran olmamak elde değil;

    “bir yahudinin elleri, ayakları, duyguları, sevgileri, tutkuları yok mu? bir yahudi, bir hıristiyanın yakalandığı aynı hastalıklara yakalanmıyor mu? aynı ilaçlarla iyileşmiyor mu? yazın sıcağını, kışın soğuğunu bir hıristiyan gibi hissetmiyor mu? bizi gıdıkladığınızda gülmüyor muyuz? bizi bıçakladığınızda kanımız akmıyor mu? her şeyimizle birbirimize benzediğimize göre, şu anda da birbirimize benziyoruz: bize hakaret ettiğinizde, bize ‘köpek’ diye küfrettiğinizde, intikamımızı almamız gerekmiyor mu? aynı bir hıristiyanın bir yahudi kendisine hakaret ettiğinde intikam alması gibi. bana öğrettiğiniz kötülüğü size uygulamak istiyorum. bunun sonuçları kötü olsa bile.”

    ayrıca eserin çekilen filminde al pacino büyüleyici bir performans sergilemiştir.
  • “şeytan kutsal yazıyı amacından alıntılayabilir.”

    - william shakespeare,
hesabın var mı? giriş yap