• arkadaslarimla bu konuyu surekli tartistigimi fark ettim. daha once cokca bahsedilmisse de ufak tefek bir seyler soylemek isterim. insan tartistikca bir seyleri daha iyi kavriyor ve dusunceleri daha iyi oturuyor. ustelik konuya daha hakim olmaya basliyor. tartismak guzel bir sey aslinda. tartismanin kavga etmek anlamina geldigini saniyor hala insanlar. neyse.

    vejetaryenlik sanirim veganliktan onceki ilk adim oluyor. agnostisizm ve ateizm arasindaki iliski gibi diyebilirim kendi adima.
    simdi, oncelikle birkac aciklama yapmam gerekiyor.
    vejetaryen tanimi altina girenlerin nedenleri genel olarak uc baslik altinda toplanabilir;
    ilk neden: basitce eti sevmemeleri.
    ikinci neden: kan ve vahset goruntuleri sebebiyle eti yerken midelerinin bulanmasi.
    ucuncu neden: hayvanlarin acimasiz ve igrenc bir anlayisla birer kole gibi bir ahira baglanip daha sonraki bir zamanda kesilip yenme amacli kapali alanlarda tutulmasi. insanlarin onlar uzerinde mutlak bir hakimiyet kurmasi ve onlari adeta birer esyaymis gibi kullanmalari, ve dolayisiyla et yemeyen insanlarin bu yapilanin herhangi bir canlinin hak etmedigi bir durum oldugunu dusunmesi.

    modern turk toplumu vejetaryenligi maalesef cocuklar duymasin adli dizide pinar altug'un oynadigi karakterle ogrendi. eminim toplumun %70'i vejetaryenlerin et yememesinin sebebini 'nedensiz' bir bicimde vejetaryenin midesinin bulanmasina bagliyordur.
    sag olsun dizinin yonetmeni de cok duyarli oldugundan merkeze insanlarin ekranlarda gormek isteyecegi bir 'turk' yerlestirerek vejetaryen egilimi yerin dibine sokmakta beis gormemekteydi.
    halbuki pinar altug'un dizide oynadigi karakter duyarli bir hayvansever olup vejetaryenliginin sebebini de yukarida bahsettigim son ornege baglasaydi ve bunu bir sekansla aciklasaydi ne olurdu?
    soyleyeyim; bizim adetlerimize(?) uymadigindan dizide surekli ezilen vejetaryenlik kavrami her firsatta bu kadar kolay alt edilemezdi.
    bir baska sebep topluma ters dusmemek olabilir. ki buyuk oranda gecerli olduguna inaniyorum. cunku dizinin temel dayanagi ve reyting kaynagi zaten tamer karadagli'nin maskulen, ilkel ve klasik "turk yapisi"na uygun hareket etmesiydi (homofobik, inancli, etcil, siddete yonelimli, delikanli). ha, simdi bir dizi olur, gercekten turk insanini yansitir -aklima direkt sidika geldi- eyvallah. sen evde ayakkabiyla gez, ondan sonra "turk aile yapisini temsil ediyoruz." oldu guzelim.
    zaten vejetaryenlige rasyonel bir aciklama getirmek dolayli yoldan duzene de bir elestiri yapmak anlamina geliyor. bunun da ucu kurban bayramina kadar gidiyor. bu yuzden hicbir televizyon kanalinda birinin bu konu uzerine bir aciklama yaptigini goremezsiniz. tipki hipokrat yemini etmis doktorlarin 40 santigrat'ta saatlerce susuz kalinmasinin zararlarindan bahsetmemesi gibi.

    gecenlerde angutun biri soyle yazmis:
    "adam tadini sevmiyorsa ona saygim sonsuz. ama sen eti seven adamsin gelmissin bana vejetaryenim diyorsun bla bla bla"

    sevgili angut:
    oncelikle kimse senin gibi bir kusbeyinliden veya bir baskasindan saygi gormek amaciyla vejetaryen olmuyor.
    ikinci olarak sana bir soruyla karsilik vermek ve bu bahsi kapamak istiyorum. sorum sudur:
    "bir insan yapmayi cok sevdigi bir isten 'hicbir cikari olmaksizin' feragat ediyorsa bu insan kotu bir sey yapiyor olabilir mi?"

    su protein kazanilamaz saglikli yasanamaz muhabbetini artik yapiyorlar mi bilmiyorum ama bayagi bir demode olmustu son takip ettigimde. et yemeyen adamin gozunun feri kacarmis. fikirleri babadan miras kullanmayin artik ya. bir acin okuyun.
    bak, birazdan fotograflarina tiklayacagin insanlar vejetaryen degil. vegan. veganin ne oldugunu biliyor musun? bilmiyorsan once suraya (bkz: vegan)

    patrik baboumian: http://www.en.monsterstrong.by/…_baboumian___7_.jpg
    jim morris: http://www.greatveganathletes.com/…pg?itok=vbblijht
    amanda riester: http://www.veganbodybuilding.com/…file_amanda_1.jpg
    joel kirkilis: http://www.veganbodybuilding.com/…le_kirkilis_6.jpg

    pek de kotu gorunmuyorlar ha? hatta senden daha saglikli gorunuyorlar degil mi? yagli gobeginden kurtulup onlarinki gibi bir vucuda sahip olmak icin sabah aksam mekik ceken, "artik kirmizi et degil sebze yiyecegim, fast food'u biraktim, her ogun salata, meyve ve yagsiz makarna yiyecegim" diyen kimdi kucuk sincap? hadi soyle bana.
    suranin atlanmasini istemiyorum; senin bu yaptigin ogun duzenlemeleri aslinda bir veganin, hadi en kotu vejetaryenin normal bir ogunune tekabul ediyor. yani soyle soyleyeyim; aslinda saglikli yasamak icin, her firsatta elestirdigin vejetaryene donuyorsun ama farkinda bile degilsin.

    simdi bakin cocuklar, burada olay ineklerin veya koyunlarin soyu tukeniyor degil. hayvanlar kesilirken canlari acitiliyor veya iskence yapiliyor hic degil. bunlar dillere pelesenk olmus, artik evrim teorisi basliginda oldugu gibi surekli bir dongu halinde tartisilan, "tayyip gidecek dertler bitecek" tespitiyle ayni sigliga sahip dusunceler. olayin temeli gormezden gelinirse sorun hicbir zaman tam olarak anlasilamaz. asil problem sudur: canlilari kendi himayemiz altina alip kolelerimizmis gibi kullanmamiz. onlarin hayatlarini canimiz istediginde sonlandirmamiz. yasayacaklari gun sayisini ve olum sekillerini kendi turumuzun belirlemesi. halbuki biz boyle canlilar degiliz. biz topraga bir tohum attigimizda onun buyuyup meyve vermesiyle mutlu olabilen varliklariz. yalnizca bu yanimiz somurulmus. hayvanlar metalastirilmis. biz bunu kabullenmisiz.
    insanlara bu yapilsaydi ne olurdu diye dusunun. irkiliyorsunuz oyle degil mi?
    peki ya insanlarla hayvanlari ayiran sey nedir?
    biyolojik olarak hicbir sey. insanlar da afrika filleri veya firavun fareleri gibi birer hayvandirlar. belki cogunuz bunlara uzaksiniz ama biyolojik taksonomiye gore insanlar birer maymundurlar. okuyup arastirmamis olmaniz benim sucum degil.
    bizim yalnizca beynimizin gelismis olmasi onlari bu sekilde asagilayabilecegimiz anlamina gelebilir mi? tabii ki hayir. 80'lerden bir film var. adi "the gods must be crazy." orada ilkel bir kabileden ilkel bir insan var. hayvani avladiktan sonra basina gelip bunu yapmak zorunda kaldigi icin ondan ozur diliyor biliyor musunuz? bu tur orneklere freud'un totem ve tabu adli kitabinda da rastlayabilirsiniz.
    cagimizda bundan eser kalmamakla birlikte bu acimasiz sistemi iyice kaniksadik. ruhsuz ibneler haline geldik.
    olay artik o kadar abartildi ki, uzakdogu'da hayvanlarin etleri daha lezzetli olsun diye onlara bir hayvanin hicbir zaman sahip olamayacagi imkanlar(!) sunuyorlar. hayvanlari daha rahat ortamlarda, daha kaliteli yiyeceklerle besleyip onlara muzik dinletiyorlar ve hatta masaj yapiyorlar. masaj. dusunebiliyor musunuz? sirf bir avuc kapitalist yavsak yemek yerken beyni daha fazla uyarilsin, daha fazla seratonin salgilasin diye bir hayvana masaj yapiliyor. karsiliginda istendigi zaman kesip yenebilmek kosuluyla tabii ki. ironik gorunse de kendi icinde celismeyen ve emegin karsiligini da bir sekilde alan bir sisteme donusmus artik.
    ek bilgi icin: (bkz: kobe biftegi)

    "ulan hayvana masaj bile yapiyorlar sen hala konusuyorsun" diyenler olacak biliyorum. bu neye benziyor biliyor musun? bir pezevengin, fahisesinin ellerine manikur yaptirmasina.

    siz hayvanlarin insanlar icin yaratildigini, onlarin bizim mallarimiz oldugunu falan dusunuyorsaniz bunlari hazmetmek biraz zor olabilir. ama sunu dusunun; dininiz size siyah insanlar sizin icin yaratildi onlari kurban edebilirsiniz deseydi su an ne dusunecektiniz?

    ha, bu "vejetaryenligi aptalca bulanlar bir dine inaniyordur" anlamina gelmiyor tabii ki. sekuler oldugunu iddia eden insanlar da oturup bir dusunuyor mu bu duzeni? hayir dusunmuyor. onlar da bir sekilde hayvanlarin kendi yasam standartlarini artirmak amaciyla bir sekilde var olmus nesneler oldugunu dusunuyor. olu hayvan etini yerken karsisindaki vejetaryene "hehehe bak nasil da yiyorum bak" ve "nasil yemiyorsun sunu ya mis gibi sucuk" cumlelerini kuran insan seviyelerindeler. hatta ben olu hayvan eti dedim diye onlar kendilerine hakaret ettigimi falan saniyorlar su an.

    simdi turk ateisti diye bir kavram cikardilar ve surekli elestiriyorlar ya? aslinda haklilar. yalnizca biraz eksikler cunku diger ulkedeki ateistlerin tek farki "su din de cok sacma sey yahu" diye saga sola satasmamalari. turk ateistinin buyuk bir kisminin hayatta yaptigi en buyuk is ateist olmak sanki. ondan da supheliyim ama kendi basina dusundugu ve beyninde cozume kavusturdugu tek sey tanrinin olmadigi falan herhalde. tamam ateist olmak derin dusunebilmek yolunda bir onkabul olmamali ama insan biraz genis olmalarini bekliyor. ne bileyim.

    birisi soyle bir sey yazmisti:
    "laboratuvarda yapay et uretiyorlar ve vejetaryenlerin bir kismi bunu yiyor ve tadini begeniyor. yani aslinda eti seviyorlar bu yuzden bunlara saygi duymamaliyiz"
    yapay et uretsinler seversem ben de yerim. sen aptal misin lan? sevdigim bir seyden sirf vicdanima yenik dustugum icin vazgeciyorum ve tadi ona benzeyen baska bir urunu bir sorun olmadigi icin yiyorum, ve insanlar bana saygi duymamali oyle mi? sen yukaridaki angut degil misin? ben seni yollamamis miydim?

    bir kesim de su onermeyi savunuyor:
    "insanlar icgudulerine gore hareket ederler. insan doganin bir parcasidir, ve dogada hayvanlar birbirlerini yerler. icgudulerimiz bizi ete yonlendirir."

    aslinda oyle degil. atalarimiz 2-3 milyon yil oncesine kadar gunluk besin ihtiyaclarinin %80 kadarini meyve ile karsiliyordu. hatta insan gozlerinin renk konusundaki gelisimi, olgunlasmis meyveyi ayirma islemi sayesinde olmustur. ha geri kalan %20 et miydi? ona da hayir. bocekler, cesitli kokler ve mantarlar disinda et yalnizca %3-4 kadar yer tutuyordu. bundan bir sure sonra ormandan cikinca isler degisti ve insan omnivora donustu. misal pandalar da daha onceden etcilken sonradan otcul olmuslardir. yani olur boyle seyler. ama yine de kokenimizde etcilligin olmadigini belirtmeden gecmek istemedim. ki zaten ben "et yememeliyiz"i soyluyor degilim. beynimizin homo habilis'ten sonraki ivmeli gelismesinde et yememizin onemi yadsinamaz. yani biz hepcil bir turuz. ama basindan beri bahsettigim toplu katliamlar ve olayin endustrilesmesi bir problem.
    simdi ornegin arslanlara bakalim. arslanlar et yerler.
    fakat arslanlar veya dogadaki herhangi bir tur yedigi hayvani dogumundan itibaren himayesine alip yetistirip istedigi zaman oldurmez. avlar.
    avlamak sozkonusu oldugunda onerme (dogada hayvanlar birbirlerini yerler) gecerlidir.
    senin vucudun dogada bir canliyi hicbir ek arac gerec olmadan avlayabilecek kapasitedeyse bunu yap ve o hayvani ye. anlattigim mantiga gore bu yapilabilir. tufekle vurmak buna uymaz.
    buna karsi tez olarak sempanzelerin dallari kullanarak agaclarin icindeki bocekleri disariya cikarmalari sunulabilir. buna karsi koyacak net bir argumanim var desem yalan olur. ama tufekle bunu bir tutmak biraz abes kaciyor sanki. yani bir de su var, tufek bir grup insanin icat ettigi, avlanan insanlarinsa bunu kendi basina uretmelerini birak, ne sekilde calistigini bile idrak edemeden kullandigi bir arac. dogalliktan cikip sanayilesmeye girmis bir urun. yani atiyorum bir sapanla veya agactan yapilmis bir okla hayvan avlamak da benim dusunceme gore etik. evet sanirim bir temele oturttum gibi. olay sanayilesme, seri uretim gibi olgularin disinda kalmali.
    misal ormanda kendi hazirladiginiz bir kapanla av yapmak da bu dusunceme gore etik oluyor.
    bir makalede de okudugum uzere insanlarin hepsine silahlar -tufek gibi- verilse ve avlanmalari serbest birakilsa gunumuzde oldurulen hayvanlardan cok cok daha azi olecek ve ava ulasmak icin caba sarf edilmis olacak. bu sayede daha az hayvan olecek ve daha saglikli bir yasam elde edilecek.
    ha, bu sistematik seni ilgilendirmez. ben sana "vahsice katledilmis hayvanlari yiyorsun" demem. cunku bir ise yaramaz. cunku sen zaten farkli dusuncelere kapalisin.
    ben bunu yalnizca "dogada hayvanlar birbirini yiyor, ama bu duzene de karsiyim. vicdanim rahat bir sekilde nasil et yiyebilirim?" diye bir ic catismasi olan insan icin belki bir sey ifade eder diye yazdim. bunlar benim degersiz goruslerim. ben alelade bir adamim. bunlarin kural olmasi gerektigini savunmuyorum. kimseye dayatilmasini da istemiyorum. belki de bu yazdigim elektrik israfindan baska bir sey degil. ama su duzenin yanlisligi gun gibi ortada. bir gun yapay et uretirlerse gercekten muhtesem olur.

    bir dusunce de sunu soyluyor: "sen yesen de yemesen de o hayvanlar kesilecek. simdi suradan bir yarim doner yemedin diye o doner yarin oraya konmayacak mi saniyorsun?"

    elbette konacak. ama bu dusunce biraz ilkokul seviyesinde. arz-talep denen bir olgu var. talep olmazsa arz bir sure sonra tikanir. benim gibi binlerce insan yemezse, mallar elde kalir ve bir dahakine daha az hayvan kesilir. bu isler boyledir. ben tek basima bir sey ifade etmiyorum gibi gorunuyor ama hayir. bir yil boyunca et yemezsem belki bes tavuk veya bir koyun veya bir inek daha az kesilir. kaldi ki bir anda benim gibi binlercesi bu sekilde dusunurse buyuk bir degisim bile olabilir. kus gribi donemlerini hatirliyorum. lisedeydim. herkes bir anda tavuk yemeyi kestiginden okulda tavuk doner bile cikmamaya baslamisti. hatirlayin.
    bu oy kullanmaya benziyor bir acidan. her buyuk hareket bireyler sayesinde gerceklesir. bir kisi olarak bakmamak gerek. topluluklari bireyler olusturur. o yuzden, dunyayi degistiren toplumlar degil bireylerdir.

    bir de su dusunce var ki sanirim en cevap veremedigim kisim burasi: "koyun inek ve diger besi hayvanlari evcillestirilmis durumda. kimse et yemez ve buna bagli olarak hayvancilik biterse onlara ne olacak?"

    aslinda bu insanin icine ettigi konulardan biri. kopekler gibi. ama hic olmasa onlardan sadik olmalarini beklemek disinda bir cikarimiz yok. evcil hayvanlar dogaya salindiginda kuskusuz soylarini devam ettiremeyecekler. onlari ahirlardan dogaya salmak da bir acimasizlik ornegi olurdu, uremelerini durdurmak da. yani ne olabilir bilemiyorum acikcasi. zamaninda dag kecisi veya bufalo gibi hayvanlardan evcillestirip bambaska turler yaratmissin. simdi atsan atilmaz satsan satilmaz bir durumdalar. dedigim gibi, bu konuda ne yapilabilir hicbir fikrim yok. ama ille de biri onlari tuketecekse afrika'ya hibe etmek yeterince adil.

    biraz da veganliktan bahsedeyim. onlara asiri derecede saygi duyuyorum. dusunsenize, insan her sabah yedigi peynirden yalnizca dusuncesine ters dustugu icin vazgeciyor. gercekten hayranlik uyandirici. inanilmaz. bu duzene ek olarak veganlik olayin kusursuz boyutu. ve ben onlari kendini gercek anlamda tasavvufa vermis bireylere benzetiyorum. ikisi de inanilmaz. mantigim veganligi su an icin "ideal vicdani mod" olarak betimliyor.

    bunlar tabii ki benim sahsi dusuncelerim. kimseyi baglamaz. et yerken vicdan meselesi yapan kisi benim. kendi adima et yemekten vazgecmek gercekten zor bir eylem. ama su andan itibaren kendimi vejetaryen ilan ediyorum. zorunluluktan et yiyebilirim ama tam anlamiyla vejetaryen olmamin bir on adimi olarak baska bir secenek mevcutken artik et yemeyecegim. bunu uzun zamandir yapiyorum aslinda gerci. ne bileyim. insan bunlari dusununce kendini iyi hissediyor.

    ha bir de suna bir bakin (bkz: earthlings)

    su koskoca entry'i yazacak ne vardi diye soracak olursaniz sunu soyleyebilirim ki vejetaryenlere enayi gozuyle bakan cenaha*** bir yanit olsun diye falan yazmiyorum. bazi argumanlari curutmeye calistigim dogru ama bunlari kimin soyledigi onemli degil, dolayisiyla su an biriyle tartisiyor falan degilim. aslinda bu entry'nin sonuna guzel bir not hazirlamistim ama artik gereksiz oldugunu fark edip vazgectim. sanirim yalnizca yazmis olmak icin yazdim.
    esenlikler dilerim.
  • insan dogasina ve besin ihtiyacina uygun beslenme sekli.iyi bir zeka ve tıkır tıkır işleyen bir bedeni besleme şekli.
    tüm etoburlar kollesterolü sindirebilir.insan ise sindiremez.bu yüzden insan etobur olamaz.dişleri ot yemek için uygundur.barsaklar uzundur.deri yapımız ve yağ dengemiz otculdur.
    süt ile olan bağımız memeli olmamızdan kaynaklanıyor.oysa hala sütü sindiremeyen bireyler bile var.
    ayrica,doğa ya,gereksiz besin tüketimi ve hayvan katliyamını engellemeye,iyi bir nesil yetiştirmeye kendini adamış insanların beslenme şekli.benim beslenme şeklim
  • hayvanların öldürülmesi nedeniyle değil, insanoğlunun elinde her türlü imkan varken hayvanları korkunç şartlarda yaşatıp vahşice katletmesi nedeniyle (bi aslan ya da kaplan hayvanı yakalayıp yiyene kadar o hayvan özgürdür en azından) ciddi bi düşünce halini alan olgu
  • yer yuzunde bu kadar ac, yoksul insan varken ve bir inegi yetistirmek icin kullanilan yem, ot vesaire yuzlerce kisiyi doyurabilecekken dusuncelilikten baska bir sey degildir. vejetaryenler sakin insanlar olur ustelik, vucutlarina ceset girmesine izin vermediklerinden. tasak yemek gibi bir fantaziye de sahip degildirler. halbuki vejetaryenleri simarik olarak niteleyen kesimden kimileri "billur" adi aldinda bolca koc tasagi yalamistir. afiyet olsun!

    yukaridaki veriyi detaylandiralim editi:

    - birçok ülkede artık su sıkıntısı çekiliyor. 1 kilogram tahıl üretmek için 200 litre su gerekliyken, 1 kilogram et üretmek için ise, 20.000 litre suya ihtiyaç vardır.

    - 1 kilogram etle, 200 kilogram patates aynı süre içinde imal edilebilmekte ve 160 kilogram domates üretmek için de aynı yüzölçümüne ihtiyaç duyulmaktadır. ayrıca 50 kilogram sığır eti yerine, 1.000 kilogram kiraz, 6.000 kilogram havuç ve 4.000 kilogram elma üretilebilmektedir.

    - 20 vejetaryene karşın "bir" etobur, beslenmek için aynı yüzölçümünden besin gereksinimini karşılar.

    daha fazlasi: http://www.vejetaryenkulubu.org/…subg=864&varlang=t
  • simdi "et sevmiyorum ki midem bulaniyor" gibi kisisel tercihcileri dogrultusunda et yemeyenleri bir kenara ayirip vejetaryenligi bir felsefe olarak gorerek msn nickini "meat is murder!" yapabilecek kadar bu ise gonulden bagli olanlar icin bir yorum yapmak gerekirse burada gercekten dogaya aykiri bir durumun soz konusu oldugunu soyleyebiliriz. fakat yedigimiz etler de dogaya aykiri bir bicimde onumuze geldiginden vejetaryen olmayanlarin da dogaya karsi geldigi ortadadir. yani benim icin et yemek canilik degildir, bunu boyle goren kisi de cok acik bir bicimde "sacmaliyordur" fakat o etin onune gelis bicimi cokca canilik icerebilir. ornegin ilk caglardaki gibi hepimiz ormana gidip avlaniyor ve bir geyik avlayip onu ailece yiyor olsaydik bence bunda bir sorun olmazdi. fakat gunumuzde tavuk uretim tesislerinde, dogdugu andan itibaren daha bir kere gunesi gormeden veya topraga basamadan kendi etrafinda 1 tur donemeyecegi buyuklukte bir kafeste 40 gun yogun spot isiklari altinda tutulup sonra da kesilmis bir tavuk -ki yedigimiz butun tavuklar bu sureclerden geciyor- acikca canilige ugramistir. topu topu azap dolu 40 gun yasayan bir hayvani kesip yemeyi doga kanunu seklinde nitelendirmek duyarsizliktir. daha once de yukarilarda birinin soyledigi gibi bir aslanin ormanda gorup yedigi antilop, o aslan tarafindan yenene kadar yasamistir ve ozgurdur fakat bizim yedigimiz hayvanlar kesilmek icin uretiliyor(evet uretiliyor). canilik insan acgozlulugunden kaynaklanmaktadir.
  • bizleri kesip katlettiğimiz zavallı hayvanlardan pek de farklı olmayan yaşam sorunlarıyla dolu istifler halinde kentlerde yaşamaya zorlayan süreç insanlığın neolitik devrimiyle başlıyor. sonrasında endüstri devrimi ile pekişiyor. bana kalırsa vejetaryenlik beslenmemizi de getirip fast food zincirlerine dayayan ve sonunda köy pilici , köy yumurtası , kendi sürümüzün hayvanı ve giderek kendi domatesimizi bile tüketebilmemizi ütopyaya dönüştüren modern çağın bir yan etkisi. toplumsal bir histerinin uçtaki yansımasıdır.

    her ne kadar tarzı doğru saymasam da vejetaryenin tepkisi, endüstri toplumunu yargılayan, bu hayvanları da insanları da toplu halde barınaklara koyup bir kısmını ölesiye çalıştırarak diğer kısmını da toplu halde üretip katlederek çalışan kapitalist mekanizmaya karşı bir isyandır.

    yıllar sonra gelen edit: bu haddini aşan sosyolojik tespitten yıllar sonra, tamamen psikolojik sebeplerle (vicdanım artık elvermediği için desem daha mı doğru bilemedim) yaklaşık bir senedir en azından memeli hayvan eti tüketmeyi bıraktım, kanatlı tüketmeyi de bırakmayı düşünüyorum.. benim gibilere semi-vegetarian diyorlarmış. desinler bakalım.

    edit 2: artık kanatlı da tüketmiyorum
  • pesin yargida bulunan, zeka dolu yorumlar yapan oksijen israflarini goguslemek demektir.

    - neden et yemiyorsun? (en bombasi budur. gozlerini belerte belerte sorar aslinda cevap beklemez ama sen yine de cevap verirsin, dinlemez. bunlarin cidden amacini cozemedim. cogunlugun azinligi ezmesi gibi bir cesit mahalle baskisi olusturmaya calisiyor sanirim kendi sik kafasinda)

    - delikanli adam et yer. (bu tip hakkinda yorum yapmak bile zul ve gereksiz)

    - beynin calismaz. (seninki de sadece insanlari asagilama amaciyla calisiyor sanirim?)

    - proteinsiz kalirsin. (bu tip, cuhelanin onde gideni bayrak sallayani. laf anlatmaya calismayin, zamaninizi bosa harcamayin)

    - bitkilerin de cani yok mu? onlar da aci cekmiyor mu? (bu tip, bilimsel gorunmeye calisan cuheladir. kendi gotunden baska bir sey dusunmez. o sik kafasinin icinde bulunan iki gram akliyla muhalefet etmeye calisir kendisi dise dokunur bir bok yapmiscasina. sadece sinir bozmaya calisir. akliniz varsa kacinin)

    - b12 vitaminini nasil alacaksin? (bazilari gercekten bu soruyu ogrenme amacli sorsa da cogunluk sirf muhalefet gudusuyle hareket eder. ah be guzelim her seyi dusunmusuz bir b12'yi atlamisiz. iyi ki hatirlattin tsk kib bye)

    - ben etsiz yapamam. gunde en az 2 ogun et yerim. tam bir etoburum. (eee sik kafali bundan bana ne? ben sana dedim mi neden et yiyorsun diye ki ustelik sen bana neden et yemiyorsun diye sormusken? illa bir kendini belirtme cabasi sanki cok gurur duyulacak bir sey yapiyormus gibi. bu tip, sinir bozmakta zirveye oynar)

    - evrende herseyin bir amaci vardir. hayvanlar da bizim yemegimiz olma amaciyla yaratilmislardir. (bu tipi afrika'da vahsi bir ormana birakacaksin gorev bilinci, amac olgusu o ufak beyninin kivrimlarinda gelisecek. adam dunyayi cozmus lan. neyin ne amacla yaratildigini biliyor. hele bir de ateist veya agnostik bir bunyeye sahipseniz en cok kafa sikenlerde 1 numaraya yerlesir bu tip)

    - offf simdi soyle bir tereyagli iskender olacak batirican catali yiyicen. (sakaci tip. akli sira caninizin ceset cekecegini dusunuyor. garip bir beyin yapisi var. incelenmeli)

    - hayvanlarin yemegini yiyorsun! (e bre gerizekali, sen, hayvan o bitkileri yedikten sonra yemiyor musun hayvanin cesedini? cok naif bir tip)

    - ozentisin. (adam sip diye anlamis olayi. dagilabilirsiniz)

    ve bunun gibi niceleri...
  • seçilmiş bir yol.

    herhangi bir insan "bamya yemiyorum." dediğinde sorgulanmazken, "ben et yemiyorum" dendindiğinde sorgulanmak. "ama protein alman gerek. vejetaryenlik doğal bir şey değil, b12 vitamini de var bak, unutkanlık yapar" falan falan falan... dinlemekten sıkıldığın onca şey. ben hayatımda kimseyi et yiyor diye suçlamıyorum, ya da misyoner gibi "gel bak bırak şunu" falan demiyorum. (ama avcılığa karşıyım bak, o başka. tarlalara aşırı zarar veren domuz gibi türler dışında av tamamen yasaklansa oruç tutarım) bazen konuşuyorum, ama bunun suçlayıcı bir dile dönüşebileceğini bildiğim için dikkatli davranmaya çalışıyorum. ama bu baskı neden? anlamıyorum hakikaten. bana et yedirme baskınız neden hakikaten? yok inek gibi sadece salata mı yiyormuşum, yok doğamız gereği yememiz gerekiyormuş. benim doğam böyle değil arkadaş. ben senin doğanı yargılıyor muyum? yadırgıyor muyum? yok mangalda cızırdayan etleri hatırlatmalar, yok pizzasındaki sucuğu alıp bana uzatıp "şimdi sen bunu yemiyorsun öyle mi?" diyenler. nedir bu baskı? yemiyorsam yemiyorumdur, salak salak davranmayın gözünüzü seveyim. et yemek değil, ama bu tavır o kadar ilkel ve o kadar bayağı duruyor ki, karşımdakine saygımı kaybediyorum.

    bir de "ama canı köpek gibi tavuk yemek isterken..." falan diyenler var. vücudunuzdaki protein oranı düşerse bunu istemek kadar doğal bir şey yok. metabolizman bunu zorluyor. şeker yemek de iyi değil, ama metabolizman bazen seni buna zorlar. buna yapacak bir şeyin yok. sanki kendileri peygamber de, herkersten peygamber performansı bekliyor beylerimiz.

    ayrıca adamın canı çok isterse et de, kabap da yer. bunda utanacak bir şey yok. kasmayın bu kadar. sadece hafta sonu vejetaryen olarak yediğiniz et oranını yedide beş oranında düşürebilirsiniz. ki avrupa'da böyle yapan çok insan var. burada önemli olan kişinin kendi yediği et oranını mümkün olduğunca düşürmesi olacaktır. buna kim ne katkı vermişse teşekkür etmeli bence. eti seviyorsan haftada bir, ayda bir yiyebilirsin. ne var ki bunda? bu konularla ilgili dalga geçilmesini pek zekice bulmuyorum. karşıdakini anlamak yerine alay etmek, küçümsemek akıllı bir seçim değil hiçbir zaman.
  • 2 gün önce köpeğim araba çarpması sonucu öldü. henüz bir yaşındaydı, hayatın çok başındaydı. apartman dairesinde çok sıkılıyordu, gürültülerden korkuyordu, sosyalleşmesi lazımdı. birlikte ailemin evine gittik. gece kardeşim ve onun da köpeğiyle 12 gibi yürüyüş yoluna çıktık. kimseler yoktu etrafta, akılsızlık ettim, salayım da koşsun mutlu olsun dedim. oldu da. hiç öyle heyecanla koştuğunu görmedim. mutluluk saçıyordu, ışıl ışıldı. çağırınca geliyordu, otur komutuyla oturuyordu, ödül mamasından otlanıp tekrar depara kalkıyordu yolda ve soldaki boş arazilerde.

    5 dakika sonra yola fırladı. ilk şeritte gelen arabayı ben de fırlayarak atlatmasını sağladım. ama ikinci şeritte... 80-90 km hızla gelen araç vurdu. yığıldı yere oğlum. daha küçücüktü... kanlar içinde yolun ortasındaki çimlerde yatıyordu. yanına uzandım. böyle bir acı çekmedim. veteriner görevli gelene kadar orada onunla kaldım. gözlerim görmüyordu, nasırlı patilerini tutuyordum.
    ölmüş, dedi görevli.
    onu o halde görmem, bu ıstırabı çekmem... bir daha hayvan yiyebileceğimi sanmıyorum.

    kültürel bir mesele bu. kültür bizde, koyunu danayı keçiyi tavşanı tavuğu horozu balığı kuşu yemeyi normalleştirmiş. başka kültürlerde köpek kedi yemek normal. bir başka yeraltı kültüründe ise insan yemek normal. hepsinin ortak noktası, bilinçleri karakterleri sinir sistemleri; yaşayışları ve anıları olan, etten canlılar olmaları -ve etin her türlüsünü hep iştahla yemiş biri olarak: lezzeti olmaları. ancak bu haz uğruna feda edilen şeyin büyüklüğü, düşünmeye neden oluyor.

    vejetaryenlik budur: anıları ve yaşayışı, varoluşu olan, gelişkin sinir sistemine sahip bir canlının etine işlemiş karakterini onun kanını akıtarak kendi vücuduna almayı kabullenmeme düşüncesidir. et yiyen bir insana göre kişiliği ve biyolojiyi daha mı iyi yoksa daha mı kötü etkiler bilmiyorum. göreceğim.

    not: bu sayfaya göz atmanınızı öneririm.
  • gitgide popüler hale gelen bir yaşam tarzı. vejetaryenlik hakkında en yaygın sorulara açıklık getirmeye çalışalım.

    vejetaryenlik ile dünyada açlık konusunun ne ilgisi var?

    insan nüfusunun beslenmesi için hayvan yetiştirmek, son derece verimsiz bir yöntemdir. bir örnek verecek olursak: abd'de etinden faydalanmak için yetiştirilen hayvanlar, abd nüfusunun beş katını doyuracak kadar tahıl ve soya fasulyesi tüketiyorlar. hayvan yetiştirmek için kullanılan bir araziden, dört dönüm başına yaklaşık 75 kg et elde edilir. oysa, aynı dört dönüm arazide yaklaşık 9 ton patates yetiştirilebilir. eğer amerikalılar et tüketimlerini sadece %10 azaltabilselerdi, yılda 12 milyon ton tahıl açlık çeken ülkelere dağıtılabilirdi. verilecek örnekleri çoğaltmak mümkün. öyle görünüyor ki, vejetaryenlik ile dünyanın açlık sorunu yakından ilgili.

    peki, ya küresel ısınmayla?

    peta, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en büyük sebebinin, hayvancılık olduğunu iddia ediyor: 'küresel ısınmayla mücadelenin en iyi yolunun vejetaryenliği seçmek'. bir kilogram etle vereceğiniz zarar, üç saat araba kullanıp bu arada da evdeki bütün ışıkları açık bırakmakla vereceğinize eşdeğer.

    birleşmiş milletler'in (bm) konuyla ilgili olarak hazırladığı raporda, et üretim sanayisinin otomobil sanayisinden daha fazla sera etkisine yol açan gaz ürettiğini açıkladığı belirtilerek, et yeme alışkanlığının iklim değişikliklerine olan etkisine dikkat çekildi.

    kaç tür vejetaryenlik var?
    vejetaryen diyetlerin birkaç farklı türü vardır. vegan olarak adlandırılan "sıkı" vejetaryenler, hayvansal hiçbir ürünü ağızlarına koymazlar. diyetlerinin ana mönüsünü meyveler, sebzeler, baklagiller, tahıllar ve çerezler oluşturur. lacto-vejetaryenler, bitkisel yiyeceklere ilaveten süt ve süt ürünlerini de tüketirler. lacto-ovo vejetaryenler ise, diyetlerinde bitkisel yiyecekler ve süt ürünlerinin yanı sıra yumurta da bulundururlar.

    ister tavuk ister balık olsun, hayvan eti yiyen hiç kimse vejetaryen olarak nitelendirilemez. bununla birlikte, vejetaryen diyetlerin sağlık açısından faydaları daha bilinir hale geldikçe, insanlar et tüketimini azaltmaya başladılar. örneğin, kırmızı et yerine tavuk ve balık tüketmek, veya kırmızı eti haftada sadece bir-iki kez küçük porsiyonlar halinde tüketmek yaygınlaşıyor. sadece beyaz et tüketen insanlar da yarı-vejetaryen bir diyetin uygulayıcısı olarak tanımlanmaya başlıyorlar.

    insanlar neden vejetaryen olur?
    bunun çeşitli sebepleri var. birçok insan vejetaryen diyet uygulamayı kilo vermek ve daha sağlıklı olmak için tercih ediyor. bazıları, deli dana hastalığı gibi, son zamanlarda meydana gelen bazı üzücü olaylar nedeniyle et yemeyi bırakıyor. ama büyük bir çoğunluk için bu, etik ve/veya tinsel bir konu. kimileri, modern çiftlik/kesimevlerinde hayvanlara eziyet edildiğinden şikayetçi, kimileri dünyanın açlık sorunu ve çevresel konularla ilgili. bir kısım insan ise sadece et sevmiyor. ama vejetaryenlerin çoğu için, yukarıda saydığımız nedenlerin toplamı geçerli.

    vejetaryenlik ile dünyada açlık konusunun ne ilgisi var?
    insan nüfusunun beslenmesi için hayvan yetiştirmek, son derece verimsiz bir yöntemdir. bir örnek verecek olursak: abd'de etinden faydalanmak için yetiştirilen hayvanlar, abd nüfusunun beş katını doyuracak kadar tahıl ve soya fasulyesi tüketiyorlar. hayvan yetiştirmek için kullanılan bir araziden, dört dönüm başına yaklaşık 75 kg et elde edilir. oysa, aynı dört dönüm arazide yaklaşık 9 ton patates yetiştirilebilir. eğer amerikalılar et tüketimlerini sadece %10 azaltabilselerdi, yılda 12 milyon ton tahıl açlık çeken ülkelere dağıtılabilirdi. verilecek örnekleri çoğaltmak mümkün. öyle görünüyor ki, vejetaryenlik ile dünyanın açlık sorunu yakından ilgili.

    vejetaryen diyetin sağlık açısından faydaları neler?
    vejetaryen diyetler, doymuş yağ, kolesterol ve hayvansal protein yönünden daha fakir olurlar. buna karşılık, vitamin c ve e gibi anti-oksidan vitaminler ve carotenoidler yönünden zengindirler. genel bağlamda, vejetaryenler esasen, obezite, kalp hastalığı, yüksek tansiyon, osteoporoz ve bazı kanser türlerine -özellikle akciğer ve kolon kanseri- yakalanma risklerini azaltırlar.

    bir vejetaryen diyeti her zaman sağlıklı mıdır?
    her zaman değil. bir vejetaryen et yerine, örneğin, yağ oranı yüksek peynirler yiyorsa, bunun sağlık açısından pek faydası olduğu söylenemez. ayrıca, kızarmış patates, şekerleme gibi besinlerin de etle bir ilgisi yoktur. vejetaryen veya değil, sağlıklı bir diyetin doymuş yağ ve kolesterol açısından düşük ve meyve, sebze, tam tahıl ve yağsız proteinler içermesi gerekir. eti hayatınızdan çıkarmak, otomatikman sağlıklı beslenmeye başladığınız anlamına gelmez.

    vejetaryen diyet uygulamaya nasıl başlanır?
    bu kişiden kişiye değişir. bazı insanlar sadece bunu yapmaya karar verir ve daha fazla sorgulamadan uygular. diğerleri, diyetlerini kademeli olarak değiştirir. önce haftanın bir-iki günü et yemeyerek başlayıp, sonra haftanın sadece bir-iki günü et yemek, bunun mümkün olduğunu görünce de et yemeyi tamamen bırakmak yöntemlerden biri. ama dediğimiz gibi, diyetini nasıl değiştireceğine karar verip uygulamak kişiye bağlı.

    ya ailenin diğer üyeleri et yemeyi tercih ediyorsa?
    bu o kadar da zor bir durum değil. vejetaryenlerle et yiyenlerin aynı masada barış içinde yemek yemeleri mümkün. yeter ki biri diğeri üzerinde baskı uygulamaya kalkmasın. yemeklerin çoğu, sebzelerin, tahılların ve etlerin bir karışımıdır. yapılacak şey, bu malzemelerin ayrı ayrı servis edileceği yemekler yapmak veya yemeği yaparken bir kısmını ayırdıktan sonra etini katmak. dışarıda yemek ise, gün geçtikçe daha da kolaylaşıyor. artık çoğu restoranın, hatta fast-food restoranlarının bile vejetaryen mönüleri mevcut.

    vejetaryenlik zihinsel ve fiziksel kapasiteyi olumsuz etkilemez mi?
    bu soruyu, kısa bir araştırmayla bulduğumuz bazı ünlü vejetaryenleri sıralayarak yanıtlayalım: albert einstein, leonardo da vinci, charles darwin, socrates, eflatun, sir isaac newton, thomas edison, drew barrymore, candice bergen, kim basinger, paul mccartney, woody harrelson, steve vai, alec baldwin, bryan adams, peter gabriel, leonard nimoy, liv tyler, jerry seinfeld, ralph waldo emerson, mark twain, henry david thoreau.

    albert einstein da bunu söylemiştir: 'vejetaryen beslenmenin insan davranışları üzerine yaptığı saf fiziksel etkiyle insanlığa yararı çok büyüktür' ("nothing will benefit human health and increase chances of survival for life on earth as much as the evolution to a vegetarian diet.")

    kaynak: http://www.vejetaryen.net/
hesabın var mı? giriş yap