• çinlilerin bir kez daha duvarlarının gerisinden * biz türklere sırıtmalarına vesile olmuş bir gemidir.

    orhun yazitlarindaki çinlilerle ilgili uyari için:

    "...çin bodununun sözü tatlı, ipeği yumuşak imiş. tatlı sözü, yumuşak ipeği ile aldatıp, uzak bodunu öyle yaklaştırır imiş. yaklaştırıp konduktan sonra kötü bilgilerini (kötülüklerini) o çağda düşünür imiş. iyi bilgili kişiyi, iyi alp kişiyi yürütmez imiş. bir kişi yanılsa soyuna, bodununa, çocuklarına kadar barındırmaz imiş. tatlı sözüne, yumuşak ipeğine aldanıp çok türk bodunu, öldün. türk bodunu oleceksin......"
    (kaynak: #5446236)
  • bu yüzmesini bile beceremeyen, herhangi bir yerde karaya oturdugunda 6 ay tekrar yüzdürülmeye calısılacak, bogazdan gecmesi bayaa tehlikeli çinin de aslında savas amaclı kullanacagı ucak gemisi....
  • arnavutkoy'den takip ettim. resmen "varyag turizmi" ya$adi istanbul. heryer mah$er gibi, trafik kilit, herkesin elinde kamera, foto. $ahit olunan ce$itli diyaloglar:
    "-cekilsene karde$im goremiyoz!"
    "-ulan o kadar da buyuk degilmi$, bunun icin mi getirdiniz beni buraya..."
    "-ey kudretin buyuk allah'im..." (ya$li bir teyze)
    "-o ne lan oyle geminin arkasinda, cay bahcesi gibi yapmi$lar..."
    "-kac ucak alir bu yaa. 1000 tane falan alir herhalde..." (bkz: oha)
    (bkz: varyag turizmi)
  • (bkz: bunu bilen liseli değildir)

    çin'in lunapark yapacağız ehi ehi diyerek geçirdiği uçak gemisi. geçirdi derken boğazdan anlamında.

    nasıl bir mantık ben anlamıyorum ki. yazılı sözleşme diye bir şey yok mu ülkeler arasında? bir milyon turist gelecek ve uçak gemisi yapılmayacak yapılırsa x bedel tazminat türkiye'ye ödenecek. imza. gel sana şeker vereyim denilip kandırılmışız. tebrikler.
  • gittiği yerde* lunapark olmayı bekleyen gemi. e adamlar o kadar kalabalık olunca bu işi denize taşırıyorlar.
    yıllar sonrası editi: kandırılmışız ey dostlar, eğlenceyle ilgisi yokmuş fake atmış lavuklar...
  • eglence gemisi sifatinda bogazdan gecirilmis cinde tekrar askeri amacli donatilan ve bizim dis politika kulvarinda halen saf saf dolastigimizi gosteren gemicik
  • boğaz'dan geçtiği gün işi gücü bırakıp fotoğraflarını çekmiştim.

    http://www.flickr.com/…ts/72157627890251222/detail/
  • bu geminin boğazdan geçmemesi gibi bir olasılık herhalde söz konusu değildi. ama o zamanın medyası ve siyasetçisi karşılığında avucunu yalamış olmamak için "lunapark yapacaklarmış, ayrıca söz verdiler bize turist gönderecekler" diyerek olayı kapatmış anlaşılan. o zaman ki çocuk aklımla ben bile "çin bize nası turist gönderecek, çinde turistlere nereye gideceğini devlet mi söylüyor" diye sorgulamıştım. yazık lan.. en azından geçişten ayak bastı parası falan alıp konuyu kapatsaydık. böyle daha mı iyi oldu. kaldı ki uçak gemisi yapacak olsalar bize ne, o tarafını japonya, amerika düşünsün.
  • sovyetler birliğinin 1985 yılında, yapımına başladığı dev uçak gemisidir. daha doğrusu dev bir uçak gemisi inşaatı da denebilir. 1993 yılında sovyetler yıkıldıktan sonra, rusya devleti bu inşaatı cuzzi bir paraya ukrayna'ya sattı. ukrayna'da 20 milyon dolara ingiltere'de bir turizm firmasına sattı. bu inşaatın son sahibi de çin devleti oldu.
    fakat bu geminin çin'e gitmesi için boğazlarımızdan geçmesi gerekiyordu. lakin, boğazlarımız için oldukça tehlikeli bir taşıma işi olacaktı bu. çin devleti o zamanlar, türkiye hükümetine 1 milyar dolarlık bir zararı karşılama poliçesi verdi. şayet bu gemi boğazda her hangi bir kazaya mahal verseydi 1 milyar dolar bizim olacaktı. bunun üzerine bir de geminin askeri amaçlarla kullanılmayacağına dair yemin billah etti. hatta diplomatik tercümesi ''abi size zilyon tane çinli turist göndermezsem cümle alem ebemi tersten görsün'' türü laflar da edip dönemin türkiye hükümetini ikna etti.

    fakat çin devleti sonrasında tek bir turist göndermedi bize. gemiyi de uçak gemisi yaptı. hani son dönemde kanal istanbul için mucize çin kredileri bulundu ya bunun üzerine hatırlatmak istedim bu konuyu. çin emperyalizmi tarihteki en sinsi emperyalist modellerden biridir. biz ise şeytanı zorla kolundan tutup yuvamıza davet ediyoruz.
  • varyag.

    1985 yılında, karadeniz'deki nikolayev tersanesinde, sovyetler birliği'nin ikinci uçak gemisi olarak inşa edilmeye başlandı.

    304 metre uzunluğunda, 75 metre genişliğindeydi.

    ama… 1991 yılında sovyetler birliği çöktü, dağıldı.

    rus ekonomisi de çökünce, varyag öylece bırakıldı, motoru yoktu, dümeni yoktu, silahları yoktu, elektronik aksamı yoktu, henüz prizi bile yoktu, halk arasındaki tabirle sadece “kaporta”dan ibaretti, 50 bin ton ağırlığında, duba gibi, su üstünde duran kütleydi.

    iskelesine bağlı olduğu nikolayev tersanesi, sovyetler birliği dağılınca ukrayna sınırları içinde kalmıştı.

    rusya'nın o ekonomik sıkıntıda harcayacak tek kuruşu bile yoktu, bekletseler çürüyecekti, düşündüler taşındılar, ukrayna'ya hibe ettiler.

    ukrayna ekonomisi rusya'dan beterdi, memur maaşlarını bile ödeyemez durumdaydılar, varyag'ı hurda fiyatına satışa çıkardılar.

    rüşvet pazarlıkları altı yıl sürdü.

    ingiltere ve avustralya talipti.

    ingiltere 1996'da satın aldı, ama her ne olduysa sözleşme iptal edildi.

    iki yıl daha geçti, 1998 yılında, hong konglu bir işadamı tarafından sadece 20 milyon dolara satın alındı.

    varyag'ı ölmüş eşek fiyatına kapatan hong konglu işadamı güya turizm şirketi sahibiydi, “dünyanın en büyük yüzen kumarhanesi yapacağım” diyordu.

    elbette palavraydı, kumarhane meselesine inanmak için öküz olmak gerekiyordu, çin devleti adına hareket ettiğini, turizmci işadamı kimliğinin paravan olduğunu herkes biliyordu. ama… kesenin ağzını açmıştı, ukrayna yöneticilerine şakır şakır avanta vermiş, votka banyoları yaptırmış, yöneticilerin sevgililerine pahalı çantalar, marka ayakkabılar dağıtmış, varyag'ı tereyağından kıl çeker gibi almıştı.

    iyi de…

    çin'e nasıl götürecekti?

    onun da hesabını yapmıştı, hollandalı uzman bir şirketle anlaşmıştı, çekici ve itici römorkörlerle sürükleye sürükleye götürecekti.

    kabak bizim başımıza patladı…

    washington “sakın geçirme” dedi.

    niye?

    abd yönetimi bize montrö'yü hatırlattı, “montrö'ye göre bu ebatta bir savaş gemisi boğazlardan geçemez, türkiye buna izin verirse, montrö boğazlar sözleşmesi'ne aykırı davranmış olur” diyordu.

    abd bangır bangır itiraz ederken, rusya hiç sesini çıkarmıyordu.

    varyag'ın çin'e gitmesi, moskova'yı hiç rahatsız etmiyordu.

    hatta memnun oluyorlardı.

    hadi bakalım, hong konglu işadamı bu defa ankara'yla pazarlık etmeye başladı.

    iki yıl sürdü.

    varyag bu iki yıl boyunca römorkörlerin yedeğinde karadeniz kıyılarında döndü dolaştı.

    2000 yılında…

    çin devlet başkanı türkiye'ye geldi.

    “köklü ortak tarihimiz var” filan diyerek yıkama yağlama yaptı, “küresel aktörsünüz” filan diyerek pohpohladı, neticede bitirici vuruşu yaptı, “çin'den size akın akın turist gelecek” dedi.

    gayet açıktı…

    varyag'ın geçişine izin verin, çinli turistleri göndereyim diyordu.

    e tabii, ankara anında yelkenleri suya indirdi.

    o güne kadar sert ifadelerle “uçak gemisi geçemez” diyen devlet büyüklerimiz, aniden “uçak gemisi değil ki, motoru bile yok, silahı yok” demeye başladı.

    hong konglu işadamı muhtemelen uygun ayaklara uygun ayakkabı kutularını dağıtmıştı.

    yalaka basınımız o zamanlar da yalakaydı, manşetlerden havayi fişekler fırlatıldı, “çin'den 2.5 milyon turist gelecek, yaşasın” haberleri yapıldı.

    sayın ahalimiz pek sevindi.

    varyag'ın geçişine izin verildi.

    fotoğraf makinesini kapan boğaz'a koştu, herkes sevinçle “bize 2.5 milyon turist gönderecek olan varyag'ın fotoğrafı”nı çekti.

    çin'den turist bekleyenler elbette babayı alacaktı ama, varyag olanca heybetiyle yaklaştı, çelik halatlarla bağlı altı römorkör tarafından çekilerek, istanbul boğazı'ndan ağır ağır geçti.

    5 saat 55 dakika sürdü.

    marmara'yı katetti.

    çanakkale boğazı'ndan geçti.

    ege'ye açıldı.

    yunanistan'ın eğriboz adası açıklarında fırtınaya yakalandı.

    halatları koptu, başıboş sürüklenmeye başladı.

    hong konglu işadamı güvertede görev yapmaları için filipinli denizciler tutmuştu, onları kurtarmak için yunanistan'dan yardım istedi, yunan askeri helikopteri varyag'a indi, filipinlileri kurtardı.

    halatlar yeniden römorkörlere bağlanmaya çalışılırken, hollandalı bir gemici denize düştü, öldü.

    gümbür gümbür hava, anca altı saat sonra duruldu, varyag kontrol altına alındı, yoluna devam etti.

    mısır bizim kadar kolay lokma değildi.

    hong konglu alttan girdi, üstten çıktı, beceremedi.

    süveyş kanalı'ndan geçişine izin verilmedi.

    mecburen rotayı değiştirdi.

    çekile çekile akdeniz'i boydan boya katetti, cebelitarık'tan geçti, atlas okyanusuna çıktı, afrika kıtasını yukardan aşağıya kadar indi, ümit burnu'ndan dolaştı, hint okyanusuna açıldı, malakka boğazını geçip, çin'e ulaştı.

    üç ay sürmüştü.

    28 bin kilometre yol yapmış, beş milyon dolar harcamıştı.

    2002 yılı olmuştu.

    dalian tersanesine yanaştırıldı, üzerinde dokuz yıl çalışıldı.

    2011'de tamamlandı.

    adı değiştirildi, liaoning yapıldı.

    2012…

    çin'in ilk uçak gemisi olarak denize açıldı.

    1960 personel, 24 helikopter, 26 savaş uçağı taşıyor.

    *

    ve şimdi bakıyoruz…

    *

    o gün, uçak gemisini ukrayna'ya hibe eden, boğazlardan geçmesine hiç sesini çıkarmayan, hatta memnun olan rusya, bugün, ukrayna'ya denizden yardım edilmesin diye, sıkı sıkıya montrö'yü tembihliyor.

    *

    o gün, ukrayna'nın dubasını boğazlardan sakın geçirme diye talimat veren, sıkı sıkıya montrö'yü tembihleyen abd, bugün, ukrayna'ya yardım etmek için boğazlardan savaş gemilerini geçirmek istiyor.

    *

    ibret öyküsüdür varyag.

    *

    ideolojik şartların nasıl değişebileceğini, dostların nasıl düşmana dönüşebileceğini, omuz omuza saf tutanların nasıl yer değiştirebileceğini anlatan… işte bu sebeplerle, montrö'nün asla değişmemesi gerektiğini anlatan, ibret öyküsüdür.

    yılmaz özdil / 10 nisan 2021
hesabın var mı? giriş yap