• sen, ben, bizdir. amcamız, dayımız, babamızdır. yeri gelirse "kadın" diye aşağılansa bile sırtlanır mermiyi, dumlupınar'a götürür, yeri gelince düşmana yüzme öğretir izmir'de. o yüzden, taptığı yavşak, ingiliz gemisiyle kaçarken, düşman generaline:

    "gel de topla ordularını" diyen lideri, atası sevilmez. şakirt köpekler sizi.
  • kendisine kurşun sıkmaya yer arayan, molotoflarla taşlarla saldıran varlıklara gecesini gündüzüne katıp yardım eden şerefli insanların oluşturduğu yüce topluluk.
  • kahramanmaraş, ikinci günün gecesi, koordinasyon merkezimiz hava limanı. yığınla helikopter, uçak, askeri uçak inip inip kalkmaya başladı. en güvenli ve rahat geçiş vip, yani bizim yerleştiğimiz yer olduğu için yıldızlar geçidine döndü bir anda ortalık. koridorun sağında solunda eşyalar var. fırsat bulan üstlerine yatıp fırsat bulduğu kadar uyuyor.

    o gece askerlerle birlikte uyuduk. sağlı sollu uzandılar eşyaların üzerine onlar da. hiçbiri hiçbir şey istemedi, diğer devlet adamlarının aksine. ne yemek verin dediler ne battaniye. 20 saatlik zorlu bir yolculuğun ve karmaşayla geçen günün ardından kıvrıldığım yerde 1,5 saat uyuyabilmiştim. kalkıp manzarayı görünce hepsinin üzerini örttüm güzelce. kısa bir süre sonra bir baktım hepsi kafaları yüzleri dahil battaniyenin içinde görünmez olmuşlar. öyle kıvrılmışlar ki şekilleriyle de tamamen yok olmuşlar, örten ben olmasam eşya zannedeceğim. bir yandan koşuşturuyor bir yandan da herkesi uyarıyorum şurada uyuyan var, şurada da, şurada da.. bir arkadaşım geldi operasyondan tuttum elinden yanlarına götürüp gösterdim, baksana bebek gibi nasıl kıvrılmış uyuyorlar, görünmez olmuşlar, bir de bizimkilere bak kafa bir yerde kol bacak başka yerlerde varlıklarını fark etmemek mümkün değil :)

    polisler, hava limanı çalışanları, başka stk'lar pazartesi sabahın köründe bir toptancı açtırarak aldığımız sınırlı miktardaki püskevitten ibaret gıdamızı gidip gelip yağmalarcasına isterken, ilerleyen günlerde gece üçte gelen bir ihbar üzerine enkaza bizimkilerle birlikte gidecek 3 askere, her giden 8-10 saatten aşağı da dönmediğinden hazırladığım bir kutu kumanyayı binbir ısrarla zorla verdim. 10 dakika sonra iptal oldu ve getirip kutuyu geri koydular. o günlerde destek tırlarımız gelmiş ve yiyeceğimiz de yeteri kadar vardı. belki şimdi size bu davranış son derece normal gelecek ama o ortamda hiç normal değildi.

    saçının teline zarar geleceğini anlasam o zararı verecek olan şeyin önüne her şeyimle dikilebilirim gibi geliyor. kendimi bildim bileli böyle hissettim.

    o berbat, keşmekeş ortamda bile kendini bozmayan nadir insanlardı. insanlardı diyorum çünkü bu önemli bir ayrıntı. inandığım güvendiğim pek çok değerin ellerimin arasından kayıp gittiğine bu denli tanık olduktan sonra hislerimi perçinlemelerinin ne kadar iyi geldiğini, ne kadar kıymetli olduğunu tarif edemem.
  • antakya'ya bağlı (bkz: dikmece/#155146369) köyünde de arazilerinin kamulaştırmayla alınmasına karşı çıkan halkı hastanelik edip yine akp'yi korumakla meşgul olan kurum.

    şimdi gelip de jandarma-asker-polis emir kuludur demeyin bana. böyle emir kulu olmaz olsun.
  • bir amerikan ya da rus askerine gore daha celimsiz ve fiziken daha zayif gozukse de muharebe alaninda 10 amerikan askeri gucu, azmi ve imani icindedir. (bkz: en buyuk mehmet bizim mehmet)
  • kasket ile postal arasina sikistirilmis, ici bulgur ve mercimekle doldurulmus turk erkeginin genel adi.
  • karşıdan karşıya geçmek için kırmızı ışığı beklersin bir araç, araçlara kırmızı yandığını göre göre hızını kesmeden sana doğru gelmektedir. genelde yaptığın için refleks olarak elini kaldırıp kırmızı ışığı işaret edersin ama umursamayacağını devam edeceğini düşünürsün. araç kırmızı ışığı geçer aniden durur. geri vitese alır ve sana doğru gelmeye başlar. herhalde tartışacağız diye düşünürken daha önce farketmediğin plakaya takılır gözün. özel plakadır, araç asker aracıdır. aracın sireni, dörtlüleri ya da benzeri bir uyarısı açık olmadığından sana neyi bahane edeceğini merak ederek sana doğru gelen aracın ön camına doğru yaklaşırsın ama araç durmaz geri geri gitmeye devam eder, daha öncesinde geçmemesi gereken trafik lambasının orada, durması gereken yerde durur. şaşkın şaşkın aracın içindekilere bakar teşekkür edercesine selam verir yoluna devam edersin.

    aradan 10 dakika geçer yine karşıdan karşıya geçmen gerekir. askeri bir otobüsün geldiğini görürsün. ışık yoktur yol onundur. ama o durup sana yol verir. yüzüne şaşkın şaşkın bakınca da eliyle buyur işareti yapar, teşekkür edercesine selam verir yoluna devam edersin.

    iki hikayenin kahramanı da türk askeridir. zorunda oldukları için mi yapmışlardır? kesinlikle. bu toy çocuklara verilen eğitim işe yarıyor mudur peki? kesinlikle. keşke hayatlarının her alanında bu disiplini koruyabilseler. keşke polis teşkilatında da aynı disiplini verebilseler.
  • mehmetçiğin omuzundaki türk bayraklı tabutun içindeki şehide imrenerek bakabilen yegane kahraman asker, vatanımızın bağımsızlığımızın nedeni ve teminatı.
  • -cik ekini haketmeyen kahramanların her biri
  • kimi insanimsilar ne yazik ki bir para birimi olarak kullanir askerimizi.
    mesela 135bin tanesi ile bir yunanistan alabilirsiniz.
    veya isterseniz 10 bin tanesini irak'a yollayip amerikan yardimi alirsiniz. hangisi isinize gelirse.
    hatta bir başka başöküz* kore savasi zamaninda tanesinin 23 cente mal oldugunu hesaplamistir; malum enflasyon filan gunumuzde de artmistir herhalde.

    (bkz: 135bin olu daha verir yunanistan i bile aliriz)
    (bkz: 23 sentlik askere dair)
hesabın var mı? giriş yap