• bir şehir düşünün ki çarşısına yürüyerek gittiğinizde yolda en az on kişiyle muhabbet edilen ve bir o kadar kişiye selam verilerek geçilen bir şehir. bu şehirde büyüdüm. yerlisiyim hatta oranın. lakin üniversiteyi kazanıncaya kadar geçen sürede ben ve benim gibi bir çok arkadaşımın da aklından bu şehirden kurtulmak geçiyordu. turhal işte. şaşırtıyor çok. üniversiteyi kazandığım sene turhal'a veda ettiğimde ilk kez o şehire üniveersiteli olarak döneceğim günü hatırlıyorum da; öylesine bir heyecanı inanın daha ne kadar çok zaman sonra yaşarım bilemiyorum.

    bir şehir düşünün ki; çarşısına yürüyerek gitmek için koskoca bir fabrikayı geçmek gerekiyor.

    bir şehir düşünün ki; insanlar kapılarını açık bırakıp gitse döndüklerinde buğday tanesi yer değiştirmez.

    bir şehir düşünün ki; bir anadolu lisesi var ki anıları dünyaya bedel.

    bir şehir düşünün ki insanların birbirine bakıp ''lan bu çocuk ne kadar büyümüş dediği''

    şehir hep aynı. biz ise her ne kadar uzakta olsak da bir parçamız hala o şehirde aslında... biz yaşlanıyoruz o şehir aynı. aynı kalsın da...
  • cumartesi günü çok sevdiğim ve yakın bir dostumun düğünü için gittiğim tokat ilçesi. sonuçta ilk kez gidiliyor ya kimse tanınmıyor gelin ve damattan başka, içten içe ister istemez bir tedirginlik ile yola çıkıldı doğal olarak.

    havayolu ile merzifona ulaştım önce. daha sonra karayolu ile amasya'ya oradan ise zorunlu olarak bir kaç saatlik gezintiden sonra yine karayolu ile bir saat sonra turhal'a ulaştım.

    turhal'ı ilk gördüğümde, yine ufak bir tedirginlik belirdi ilk kez gittiğim şehir olduğu için. arkadaşımın kardeşi ve arkadaşları karşıladı ilk, güzel bir karşılamaydı pek fazla birbirimizi tanımamıza rağmen. sonrasında akşama kadar bir şekilde vakit geçti; hazırlıklar yeni insanlarla güzel muhabbetler. hiç tanımadığım insanlar ile oturup bir şeyler paylaştım. sıcak ve samimiydiler çok. düğün saati geldi sonrasında; yine ilk kez gördüğüm insanlar oldukça sıcak ve misafirperver davrandılar. her ihtimale karşı bir otel ile görüşmüştüm gitmeden önce kalırım diye. ama, sağolsunlar bırakmadılar hiç bir şekilde. hatta düğün sonrası bir düğüne daha gittik tanımadığım bir çok insan ile. onlar sanki yıllardır tanıyormuşçasına sıcak kanlıydılar. ilk kez tanıdığım insanın evinde kaldım ve çok sıcak bir şekilde ağırlandım; sonra hiç tanımadığım bir insanla kahvaltı ve muhabbet ettim art niyetsiz bir şekilde. en çok hoşuma giden de bu insanlar yabancılığımı bir kez olsun bile hissettirmediler. hiç birisinin yüzünde art niyetli bir düşünce olmadığını gördüm.

    çok güzel bir hafta sonu geçirdim sayelerinde. karşılıksız yapılan iyilikleri, sohbetleri ve muhabbetleri; çerkes oyunlarını ve düğünlerini hiç unutmayacağım. şu ana kadar ki yaşamımda görmediğim şeyleri belki 1 günde orada gördüm. şunu da anladım; iyi niyetli bir insan, yolu düşünce aç ya da açıkta kalmayacaktır turhal'da.
  • an itibariyle turhal şeker fabrikasının özelleştirme sebebiyle kapatılacak olmasını protesto ediyor turhal halkı.

    tırlar, arabalar ve insanlar ne kadar yeri ve göğü kaplasalar da çığlıklarıyla yeterli olmayacak. çünki siz de hak verecek olmalısınız ki bu çığlık geç kalınmış olduğundan pek kulaklarda kalmayacak. bir 10 sene evvel gerçekleşen tekel eylemi gibi olamayacak düşüncesi sızlatıyor içimizi. çünki bi kentin kalkınması fabrikalardan geçiyor. kalkınma'nin hedef gösterildiği bir iktidar tarafından yönetilen ülkede bu durumlarda bu denli günübirlik çığlıklar işe yaramıyor anacığım.
  • "hep bir hallı turhallıyız biz bize benzeriz
    yüz bin kere tövbe eder gene $arap içeriz"

    (bkz: diren sarapcilik)
  • çocukluğuma dair anılarımın olduğu yer, ki neredeyse 7 yaşına kadar bende hayat hayaldir. apartmanda herkesin kapısının hep açık olduğunu biliyorum bir de sabahları yatağımdan kalkıp üzerimi değiştirip "gülay anne ben geldim.." dediğimi. bilirsiniz anneler***** çoktur aslında, ama anne bir tanedir. gülay annem bana kuşburnu reçeliyle kahvaltı yaptırırdı, yumurtacı teyzeden aldığımız günlük yumurtaları rafadan yapacağını söyler, bana "hayır, sulu" diye onaylatırdı; hala rafadan ve sulu yumurtanın farklı şeyler olduğu konusunda iddialıyım. sokaklarda kocaman kazanlarda kuşburnu kaynatılırdı, bütün mahalle o kazanın etrafında toplanırdı, bir parmak çalmak için kazana koşmuş parmağımı yakmıştım, yazarken gene aynı acıyı ve utancı ve yaramazlığı hissettim. sonra kar yağardı, ben turhaldan döndükten sonra bir daha kar hiç yağmadı. karın heryerde yağmadığını çok küçük yaşta öğrendim. üzüldüm. kocaman bir kardanadamın önünde bütün mahallenin çocuklarıyla, 3 yaşındayken çekildiğim bir fotoğrafım var elimde. o fotoğraftaki herkes büyüdü. arkadan bana bakan babam zaten büyüktü, epey büyüdü. gülay annemin beyi fikri dedem ikna olurdu bir tek benimle bakkaldan bütün çocuklara şeker almaya.. aynı bakkal hala oradaysa mahalledeki bütün çocuklara şeker almaya gidiyorum.
  • (bkz: namus belası)
  • 11 ağustos 1999 güneş tutulması nda türkiye, gürcistan, amerika, kore gibi pek çok ülkeden gelen ekiplerin çalışmalarını yürttüğü ilçe.
    tutulmadan 10 gün önce gelen ekipler misafirperver turhallılar tarafından el üstünde tutuldular, şımartıldılar.
    turhal, insanı evinde hissettiren insanlarıyla, kendine hayran bırakan ilçe olarak herkesin hafızalarına kazındı.
  • 95.600 olan nüfusu son nüfus sayımında 64.000 civarına düşmüş, dolayısı ile en çok göç veren şehirlerden biridir. yazıktır, günahtır.

    edit: 2010 itibari ile 50.000 in altına düşmüş, ohaa.
  • küçükken sevemediğim, büyüdükçe kıymetini anladığım yer. cebinizde paranız olmasa dahi eğlenebileceğiniz, cebinizde paranız da olsa, eğlenemeyeceğiniz yer. şöyle ki, gençler arasında en büyük atraksiyon şeker lokalinde kağıt oynayıp, sohbet etmektir. çayın tanesi eskiden 35 kuruştu, şimdi 50 olmuş. çok pahalılaşmış çok.

    yerlisi olmak paha biçilemez ayrıca. " x'lerin* y'si* " diyince, "heeee sen onun torunusun he mi?" denilip, devamında sözü söyleyenin elini öpmek, bir çayını içmek çok hoş bir şey.
  • yaşadığı dönemin en büyük şikemperverlerinden olan refik halid karay, peynirle ilgili bir gazete yazısında, dünya peynirlerinin en nefisleri ile boy ölçüşebilecek turhal malı tekerlek kutulardaki bir peynirden bahseder. günümüzde bu peynirlerden turhal'da var mıdır? akibeti nedir ? bilen bir yazar bilgilendirirse çok memnun olurum.

    edit: birçok turhallıdan mesaj geldi, yokmuş.
hesabın var mı? giriş yap