• abd bankacılık kriziyle birlikte tarihe karistigini dusundugum soylem. yerine konulacak soylemi en guzel abd senatoru bernie sanders soylemis. "if a company is too big to fail, it's too big to exist".
  • bankalar için de kullanılan bir terim; bir mali sistemdeki büyük bankaların zorluğa düşmeleri sonucunda, yükümlülüklerini yerine getirememelerinin sistem için yıkıcı ve bulaşıcı etkiler taşıyabileceği gerekçesiyle, eninde sonunda devlet tarafından desteklenecekleri düşüncesinin dayanağı olan saptama.
  • bu filmi izleyenlere tavsiyem (bkz: inside job) belgeselini mutlaka izlemeleri. ekonomiden uzak olanlar için inside job- too big to fail- tekrar inside job izlenirse tüm kavramlar ve insanlar yerli yerine oturur ve bu filmin ne kadar yanlı ve tekdüze bakış açısıyla çekildiğini rahatlıkla görebilirler.
  • kaybedemeyecek kadar büyük/güçlü.

    almanya için kullanılan bir kalıp, bir tür özlü söz. iki savaş arası döenmde almanya'nın hızla güçlenmesi ve berlin'in işgalini izleyen yirmi yılda dünyanın en büyük üçüncü hasılasını üretir duruma gelmesine istinaden.
  • petrodolar dongusu tam olarak budur. bu döngüden zarar gören avrupa ve uzakdoğu dahi petrodolar dongusu kırıldıktan sonraki geçiş döneminde yaşanacak ve muhtemelen 1929 büyük ekonomik buhranını* dahi solda sıfır bırakacak büyüklükteki bir krizi göze alamadıklarından dolayı sistemi desteklemeye çalışmaktadırlar, ama nâfile, irrasyonel bir sistemin uzun vâdede sürdürülmesi mümkün değildir. oyun teorisini azcık bilen birisi oyuncuların bir noktadan sonra oyunun toplam çıkarını değil kendi çıkarlarını gözeteceğini bilir.
  • film olanı dramatik olsun, belgesel değil de sinematografik olsun diye gerçeğin çok uzağında, çok yanlı olmuş. özellikle henry poulson, tim geitner ve hatta banka ceo'ları bile çok kederli, çok canhıraş gösterilmiş. hatta işler iyice kızıştığında hank poulson "yüzüme gözüme bulaştırdım" tadında takılıyor ağlıyor falan. bir kere bu net bir yalan. hank poulson elbette krizin geleceğini biliyordu. diğer tüm banka ceo'ları gibi.

    yani hiç bilmeyen birisi hallerine acıyabilir. ama hank poulson'ın dolar milyarderi olduğunu bilmek filmdeki tavırlarının senaryo olduğunun kanıtıdır.

    bernanke de aynı şekilde. sanki hiç haberi yokmuş gibi olayları öğrenmeye falan çalışıyor. saçmalığın dik alası.
  • türkiye'de büyüklükten ziyade firmaların varlıklarına ve borçluluğuna bakılıp karar verilen durumdur. çok fazla kredi riski bulunan ve bunu kısa vadede ödeme şansı bulunmayan firmaların kredileri hemencecik tasfiye edilemez. bunun yerine bankalar tarafından bir süre daha desteklenir, borçlarını azaltması beklenir. ancak firmanın borçlarını çeviremeyeceği iyice ortaya çıkarsa takibe geçilir. her iki tarafın da birbirinden nefret ettiği ama çocuklar eş dost vs. nedeniyle sürdürülen zoraki evliliklere benzer.
  • (bkz: titanic)
  • mortgage sisteminin ne kadar yalan olduğunu anladığınız film. buna paralel bazı şeyler türkiye'de aynı yürüyor. filmde veya kitapta devamlı yeni yapılan evler var tamam ama alan çok az, fakat babaların gözü öyle hırs bürümüş ki hala durmadan ev yapıyorlar. etrafınıza bakın yeni yapılan projelerde oturan insan sayısına.

    kara para hiç bu kadar kolay içeri sızmamıştı.
  • --- spoiler ---
    enterasan bir tv filmi. 2008 kriziyle alakalı ilk defa hükümet bakış açısı ve içeriden bir kaynak gördüm. zaten big short,inside job,margin call gibi film belgeseller çok fazla hükümet,bankalar ve ceo'ları suçlu gösteriyordu hep içimden böylesi bir krizi nasıl görmezler birşey yapamazlar diyordum ki bu film bu çabaları gösteriyor.ne kadar yanlı yapılmış ya da ne kadarı doğru bilmiyorum ama dönemin maliye bakanı ve fed başkanı hiçte diğer yerlerde anlatılanlar gibi hiç bir şey yapmadan görmezden gelerek davranmamışlar önlemler kurtarmalar yapılmış ancak her şey için hem geç hem de elleri kolları bağlı kalmış.
    örneğin hep krizi küçümsedikleri söylenirdi ancak baya önemsiyorlar hatta ben bernanke sürekli büyük buhrandan sonraki en büyük kriz olacağını sürekli söylüyor hatta bu sayede yatırım bankalarını ikna ediyor kamulaştırmaya, maliye bakanı kongreden tasarıyı bu sayede geçirebiliyor.

    herkesin krizin başlangıcı kabul ettiği lehman brothers'ın batmasına müsaade edilmesi büyük hata görülürken maliye bakanın baktığı açıdan aslında doğru bir karar gibi duruyor batmakta olan,çok büyük borçları olan,her önüne gelene kredi veren ve kötü yönetilen bir şirketi kurtarmak krizi ertelese de daha sonra oluşabilecek bir krizi daha da derinleştirme ihtimali yüzünden batmasına karar veriliyor böylece piyasalara sorun çözüldü kelle alındı imajıda verilmiş olacaktır diye hesap ediliyor ancak domino etkisinin bu kadar etkili olabileceği tahmin edilmiyor.

    yapılan en son kurtarma paketi ve bankalara verilen krediler bankalar tarafında halka verilmiyor ve kriz derinleşiyor ki bernanke'de filmin sonunda umarım krediyi dağıtırlar halka diyor.

    sistem kilitlenmesi çok enterasan aslında amerikanın en zengini warren buffet tek başına bile lehman brothersı hatta diğer yatırım bankalarını kurtarabilecek güce sahipken yatırım yapmayı kabul etmiyor başka ülkede olsa hükümet filan kafasına silah dayar adamın yapıcaksın diye ama abd'de işler öyle yürümüyor fazla demokrasiden dolayı yada bankalara söz geçiremeyen özel sektöre hiç bir şey yaptıramayan bir hükümet bile söz konusu serbest piyasa ekonomisi ve kanunlardan dolayı bankaları bile birleşmeye ikna edemiyor.

    filmin en komik tarafı sürekli kamulaştırmayı öneren gizli komünist elemandı, dr. strangelove'daki gizli naziyi hatırlattı saçlarıyla...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap