• şimdiye kadar yapılmış en başarılı drama dizilerinden biri. aslında bana kalırsa en iyi drama dizisi ama kendimden biliyorum, mesela bir lost gibi insanın yoldan çevirdiğine "the west wing var, süper dizi mutlaka seyret" diyebileceği bir dizi de değil. kime söylesem ya haberi yok, ya biliyor ama seyretmemiş ya da bir bölüm bile seyretmeye dayanamamış. demek ki daha küçük amerika olmamıza çok var.

    ismiyle müsemma dizi beyaz saray'da geçiyor ve amerikan başkanın yakın ekibinin çalışma hayatını konu alıyor. amerikan başkanının çalışma hayatı dediğimiz haliyle sürekli alınması gereken güç kararlar, çıkarılacak yasalar, yapılacak oylamalar, verilecek savaş kararları, siyasi manevralar vs. şeklinde tezahür ediyor. konuların çeşitliliği, hem ana hem yan karakterlerin fazlalığı hızlı tempoyla birleşince işin meraklısı için tadından yenmeyecek hale geliyor ancak daha bir iki bölüm seyredince şu anlaşılıyor; amerikan siyasi sistemi o kadar karmaşık ki işin meraklısı olmak yetmez, bazen ortada dönenlere akıl erdirmek için new york times ya da washington post editörü falan olmak lazım.

    dizinin üzerine döndüğü, bütün politikalara karar veren, başkanın her sözünü, hareketini belirleyen çekirdek ekip beş kişiden oluşuyor:

    chieff of staff leo mcgarry: başkanın eli, kolu, herşeyi. bütün toplantılara giriyor, başkanın günlük toplantılarından açıklayacağı politikalara kadar her şeye son şeklini veriyor. görünen o ki beyaz saray'ın bütün stratejisini çizen bu adam.

    deputy chieff of staff josh lyman: ekibin iki numarası. özellikle iç politikada alınacak kararlar, çıkarılacak yasalar ve uygulanacak politikaları belirleyip uygulamaya geçmesi için çalışıyor.

    communications director toby ziegler: başkanın konuşma yazarı. bütün konuşmalarını deputy communicactions director sam seaborn'la beraber yazıyor, özellikle dış politikanın çerçevesini oluşturmakta etkili. dizinin takıntılı, asosyal tip kontenjanını dolduruyor.

    press secretary cj cregg: basın sözcüsü. her gün gazetecilerle boğuşup, başkan aslında onu demedi şunu dedi demekle meşgul. onu dışında ömrü no comment diyerek geçiyor zaten.

    unutmadan bir de başkan jed bartlett var. clinton'dan bile daha liberal bir demokrat olan ekonomi profesörü bartlett eski bir vali, aynı zamanda nobel ekonomi ödülü sahibi ve satrançta grand master ünvanına sahip.*

    dizide başkanın bu kadar liberal olması, cumhuriyetçilerin açıktan açığa sevilmemesi hatta aşağılanması amerika'da bolca tartışma konusu yapılmış. onun dışında dizi beyaz saray'ın işleyişini bu kadar gerçekçi olarak gösterebildiği için bol bol övgü almış. ben de büyük zevkle seyrediyorum ama bazı noktalar aklıma takılmıyor değil:

    bir kere başkan yardımcısı ve kabine üyeleri hemen hiç ortalıkta yoklar. başkan yardımcısı diğer kabine üyelerine göre daha çok sahne alıyor ancak sürekli başkanın yanında, ona yardımcı olan bir karakter değil. tam tersine kendi ajandası ve ekibi olan, çoğu zaman başkanla ters düşebilen, başkan ve ekibi tarafından bir yardımcıdan ziyade zorunlu olarak işbirliği yapılan birisi, hatta kimi zaman düşmanca görülen bir siyasi figür olarak. başkan yardımcısının çoğu zaman kendi gündemi, en azından başkandan rol çalma çabası var.

    bununla beraber kabine üyelerinin varlığıyla yokluğu belli değil. daha doğrusu belli; çünkü yoklar. amerika'da bizim bildiğimiz anlamda bakan olmadığını, bakanların secretary ünvanına sahip olduğunu, yasama üyeleri arasından seçilemediğini biliyoruz. yine de sadece şimdiki bush yönetiminde değil, önceki yönetimlerde de öne çıkan bakanlar hep olmuştur, özellikle dışişleri ve savunma bakanlarının başkanla sürekli mesai içinde olduğu düşünülebilir, en azından ben öyle düşünüyordum. ancak west wing'de görüldüğü kadarıyla bakanlar da başkanın günlük temposu içinde çok yer alamıyorlar. en fazla dışişleri bakanını oval ofise çağıran başkan kısa sürede gerekli emirleri verdikten sonra adamı kovar gibi gönderiyor. ben dizi oyuncusu olsam ve "beyaz saray dizisinde dışişleri bakanını oynayacaksın" deseler beklentim on bölümde bir dakika görünmekten daha yüksek olurdu herhalde..

    dışarıdan adını çok duydumuz ama dizide adı geçmeyen diğer bir önemli kişilik de ulusal güvenlik danışmanı. bunca bölüm boyunca bir kere olsun "sayın başkan national security advisorınız şöyle şöyle diyor efendim" dendiğine şahit olmadım. halbuki sadece son dönemdeki condi rice değil, henry kissenger'dan zbigniew brzezinski'ye, brent scowcroft'tan anthony lake'e national security advisor denilen adamlar başkanın ekibinde çok önemli yer tutarlar, yönetimin izleyeceği dış politika çizgisinin teorik çerçevesini çizerler ve uygulama esnasında da aktif rol alırlar. west wing'de national security advisor olabilecek bir karakter var. nancy diye geçen bu karakter de sadece başkan bir konuda güç kullanmayı düşündüğünde "hemen üç uçak gemisi gönderelim, bin marine'le çıkartma yapalım, beş yüz füze atalım" diye olaya giren genelkurmay başkanı'nı dengelemeye çalışan bir kadıncağız rolünde. ulusal güvenlik danışmanı'nın bu kadar pasif olması bana en az bakanların ortada olmaması kadar gerçeklikten uzak geliyor.

    siyaset ağırlıklı bir dizide erkeklerin çoğunlukta olması beklenir bir şey. az sayıda kadın karakter arasında cj rolünde allison janney hem fiziğiyle hem de oyunculuk gücüyle açığı kapatıyor. imdb'deki bilgilere göre 1959 doğumluymuş ama yaşını hiç göstermiyor, bunu söylemeden geçemeyeceğim. arada josh'ın sevgilisi/rakibesi olarak konuk oyuncu olan mary louise parkerda ona yardımcı olmuyor değil. bununla beraber başkanın karısı rolündeki casting faciası var ki her gördüğümde kadının aslında makyajla bülent ersoy kılığına girmiş levent kırca olduğundan şüpheleniyorum. öyle değilse bartlett iki dönem sonunda başkanlıktan ayrılır ayrılmaz first lady'i nip tuck'a konuk oyuncu olarak göndermeli. kadının yüz derisi yüzünden akıp gidecek sanki; bunun botoksu var, yüz gerdirmesi var. yakışmıyor koskoca first lady'e..
  • nüfusun %90'ını 50 yaşından genç, aşırı eğitimli ve bekar bireylerin oluşturduğu bir paralel evrendeki olayları konu alan politik fantezi-kurgu/komedi dizisi. amerikan politikasına romantik bir bakış.

    amerikan demokrasisini 7 sezon boyunca atanmışların seçilmişlere hükmettiği bir siyasi oluşum olarak sunmaktadır.
    mesela bu sistemde beyaz saray danışmanları koca koca senatörleri, bakanları, generalleri ve hatta canları isterse başkan yardımcısı'nı bile istedikleri zaman fırçalayabilmektedirler.
    dış politikada rus başkanı'na dobra dobra "senin ülkene casus uçaklar gönderdim." diyebilecek kadar atarlı ama israil başbakanı'nı askeri operasyonlarını birkaç gün ertelemeye ikna edemeyecek kadar çapsız olan amerikan başkanı'nın yurtiçinde muhalefet partisi dışında söz geçiremediği tek insan da elbette first lady'dir.
    hükümette ise içişleri ve dışişleri bakanlarının görevlerini amerikan başkanı bizzat yönetmekte iken başkan yardımcısı'nın görevlerini de beyaz saray başdanışmanının üstlendiği gözlenebilmektedir.

    ayrıca senaristleri, yunanistan'ın başkanlık sistemiyle yönetildiğini, incirlik üssü'nün antalya'da olduğunu ve türkiye'nin başkentinin istanbul olduğunu zanneden insanlardan oluşmaktadır.
  • turkiye'yi: "zina yapan kadinin kafasinin kesildigi ulke" olarak lanse eden, bu yuzden de amerika'da ya$ayan turklerin tepkisini ceken dizi. son gelismelerden sonra; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak adina muk kemmel bir senaryoya sahip oldugu anla$ilmi$tir bu dizinin.
  • " amerika'dan neden nefret ediliyor ? " adli kitapta bölüm bölüm irdelenen ve elestirilen dizi...
  • daha ilk sezonunu yeni bitirdim, tavsiyelere de uyup 4. sezondan sonrasini izlemeyi dusunmuyorum. su ana kadarki kismi icin: public policy konularinda halki egitmeyi misyon edinmis bir hali var, her bolumde ogrendigim yeni seyler oldu, hizli diyaloglarin hepsi guzel bu bakimdan, "amerikan propagandasi bu" endiseleri arasinda kaynamasinlar, acin altyaziyi. (bu arada amerikada da "liberal propagandasi bu" diyorlar. kimseyi memnun edemiyoruz efendim)
  • bana kalırsa 4. sezon sonrası aaron sorkin'in yokluğuna alışma devresinde aksaklıklar olmuşsa da atlatmayı bilmiş dizidir.

    5. sezonda john wells'in executive producer'lık sürecinde biraz topalladığı doğrudur. özellikle de sezonun başında iç bayıcı basık bir hava vardır genelde bölümlerde. sorkin'in imzası olan mizah geri plana itilmiştir. fakat ikinci yarısında epey toparlamıştır. öyle ki bu sezonda bile hayli iyi bölümler vardır (abu el banat, the warfare of genghis khan, an khe, eppur si muove, ve bence tüm dizinin en iyi bölümlerinden biri olan (imdb puanı: 9.2) the supremes). ama access gibi tekrar izleyişlerimde direkt atladığım bölümler de vardır.

    ardından 6. sezonda alex graves ve christopher misiano ikilisinin executive producer'lık görevini devralmasıyla son iki sezon ilk 4 sezonu aratmayacak güzellikte geçmiştir. hatta 7. sezon john spencer'ın çekimler devam ederken ani ölümü sebebiyle sezon hikayesinin bazı kısımlarının apar topar değiştirilmek zorunda kalınmasına rağmen yine de tam bir şölen olmuştur. bakarsanız 7.8'den az puan alan bölümü yoktur bu son sezonda.
  • tüm sezonları bi araya toplayan dvd box setin fiyatı 300 dolardan 80 dolara düşmüş amazon'da. http://geekstra.com/2013/05/west-wing-box-set/
  • 6. sezonunda turkiye'nin de konu edildigi, zina yaptigi icin kafasi kesilecek kadin hakkinda abd baskan adayina soru sorulan, yanit olarak da turkiye'nin amerika ile iyi bir muttefik oldugu soylenen dizi. zina yapan kadinlarin kafalarini kesersek ab'ye girisimizin zorlasacagi da ayrica belirtildiydi.*
  • leo - biliyor musun, alexander hamilton sistemde siyasi partilerin olmasını arzu etmezdi. john adams da öyle. siyasi partilerin bölünmeye yol açtığına inanırlardı.
    toby - yol açarlar. yol açmalıdırlar. gerçekten ayrıldığımız noktalar var. bunları tartışmak yararlıdır
    leo - eğer ki tartışanlar devlet adamı niteliklerine sahiplerse. yoksa ortada dönen sadece tiyatrodur. devlet adamlığı uzlaşabilmeyi gerektirir.
    toby - peki ya birbirini ikna etmeyi?

    (2x11: the leadership breakfast)

    başkan bartlet - derler ki politikacılar ölümlerinin üzerinden en az 15 sene geçmeden devlet adamı olarak anılmaya başlanmazlar. bizlerin yaşarken de devlet adamları olabilmemizi isterim

    (2x12: the drop-in)
hesabın var mı? giriş yap