• western'in altın çağından nitelikli, sorunsallı bir filmdir. westernlerde pek rastlanmayan şekilde zenci bir figür (gospel music'le sahneye çıktığı an apayrı) calamityjanevari edalarıyla pusu kurmaya giden bir kadın silahşör ve iç savaş gazisinin feminen oğlunun da varlıklarıyla bir mozaik oluşurken halkın adalet anlayışı arızalı, zanlılar yargısız şekilde meftadırlar. henry fonda, 12 angry men'in provasını yaparcasına çoğunluğun fikirlerine muhalif cenahta yer alır, anthony quinn viva zapata'yı önceler şekilde meksikalıdır. en anafikirli westernlerden olan high noon misali çoğunluğa ve kitlelere bel bağlamanın eşsiz ızdırabını konu edindiği için seçkin westernler arasına sokmakta herhangi bir beis görmüyorum. beis körüyüm bu hususta.
  • --- spoiler ---

    filmin girişinde ki yaklaşık 25 dk lık kısımda karakterlerin suçluları arama girişimi için sahip oldukları motivasyon anlatılmaktadır. yeterince erkek olmadığını düşündüğü oğluna ders vermek isteyen bir asker, serifin yokluğunda vekil olarak bulunan ama şerifmiş gibi davranma fırsatını değerlendirip egosunu tatmin etmek isteyen biri, buralarda kolay kolay adam asılmıyor diye düşünüp eğlenceyi kaçırmak istemeyenler, sadece intikam almayı düşünen ama kimin suçlu olduguna düzgün karar verebilecek kadar düşünemeyen, sert erkek pozlarında biri... birde tabi linç girişimini engellemek ve onları başı boş bırakmamak, kafalarına göre adalet getirmeye çalışmalarını engellemek için peşlerine takılan bir grup ve sırf şüpheli görünmemek için dahil olan iki yabancı.

    sözde suçluları yakalamak için yola çıkanların en başından beri aslında adalet gibi bir kaygıları yoktur; bu yüzden bir süre sonra suçlu olduğundan şüphe etmeye başlasalar bile gene de asmak fikrinden vazgeçmezler. ama gel gör ki kimse infazı yapmaya gönüllü de olamaz. intikam için orada olan farnely ve erkeklerin arasında güçlü olduğunu göstermek isteyen ana adlı kadın dısında.

    filmin değindiği konulardan birisi de toplum baskısının insanları istemediği şeyleri yapmaya zorlamasıdır. bu yüzden coğunluğun keyfine bırakılmamalıdır adalet. sırf yabancı oldukları için ekibe katılmak zorunda kalan iki kişi, eğer katılmazlarsa yabancı oldukları için şüphe çekeceklerini düşünür. sert adam pozlarında ki farney düşünmeden hemen harekete geçer, çünkü intikam kendi elleri ile alınmalıdır,doğru kişiler olmasada hemen asılmalarını ister ki bu yükü biran önce atmış olsun üzerinden. asker olan tetley'in oğlu babasına karşı gelemediği için oradadır ve ses çıkaramaz, ana için elinin hamuru ile erkek işine karışma diyen erkeklerden eksik bir yanı olmadıgını, hatta onlardan daha cesur oldugunu gösterme fırsatıdır bu. vs..

    filmde bolca çoğunluğun kararı muhabbeti geçer. ve belkide en çok bunu eleştirir film..

    sonuç olarak beklediğimden güzel bir western filmidir..

    ha! birde küçük bir detay: olaylar bittikten sonra asker tetley odaya girip kendini vurur. ama tam sahne kesilmeden önce odanın kapısı açılır:) anlaşılan tetley sahne için yeterince vakit geçtiğini düşünüp odadan çıkmaya karar vermiş ve kurguda sahneyi keserlerken kısa bir an yakalanmış :)
    --- spoiler ---
  • ''sevgili karıcığım, bu gece burada olanları bay davies sana anlatacaktır. o iyi biri ve benim için elinden geleni yaptı. burada başka iyi insanlar da olduğunu sanıyorum. sadece ne yaptıklarının farkında değiller. asıl üzüldüklerim onlar. çünkü kısa bir süre sonra benim için her şey bitmiş olacak ama onlar hayatlarının sonuna kadar bunu hatırlamak zorunda kalacaklar.
    insan kendi elleriyle kanunları uygulamaya kalkıp, dünyadaki herkesi incitmeden başkalarını asamaz. çünkü o zaman sadece bir kanunu |değil bütün kanunları çiğnemiş olacaktır.
    kanun bir kitapta yazanlar ya da onu uygulamak için tutulan yargıç, avukat ve şeriflerden daha fazlasıdır. insanların adalet ve neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında.....öğrendikleri her şeydir. insanlığın vicdanının ta kendisidir. insanların bir vicdanı olmazsa uygarlık diye bir şeyden de söz edilemez. çünkü insanların tanrıya en yakın oldukları yer.....vicdanlarından başka neresi olabilir? bir kişinin vicdanı, yaşayan herkesin.....vicdanının küçük bir parçasından başka nedir ki?
    sanırım söyleyeceklerimin hepsi bu. bebekleri benim için öp ve tanrı seni korusun.''
    kocan donald
  • 1943 yapımı, başrollerini henry fonda ve dana andrews'in oynadığı, yönetmenliğini william a wellman'ın yaptığı western filmdir*.
  • 1942 yapımı film. walter van tilburg clark'ın kitabını lamar trotti senaryolaştırmış; wings filminden tanıdığım william a. wellman yönetmiş; henry fonda, genç anthony quinn, william eythe, donald martin, harry davenport ve daha nicesi oynamış. bir western draması.

    başlangıçta western diye görünce ve filmin ilk 10-15 dakikasında kovboy tiplemelerine de rastlayınca kesin sıkılacağım diye düşündüm. ama beklemediğim şekilde seyretti konu. masumiyet karinesi, kitle psikolojisi ve çoğunluğun tiranlığı üzerine durulan film, çoğu izleyici gibi bana da 12 angry men ve fury'yi hatırlattı.

    wellman, çok değerli bir konu işlemesine rağmen 75 dakika tuttuğu filminin 35 dakikasını harcamış. ulan sayın yönetmen, rose mapen'ın senaryoya ne katkısı var? filmin %10'unu oraya ayırmışsın. yukarıda başka bir entry'de de birisi söylemiş, ilk yarım saati atlarsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz. yazar sanki "ulan konu 40 dakika oldu. bir şeyler daha karalayayım şuna, sonra wellman'a kakalarım" diye eklemiş oraları.
    neyse fazla üzerine gitmiş oldum sürenin. en azından ilk yarım saat, zayıf da olsa karakter gelişimini izledik. ama yine de yargılama - ya da yargılamama - kısmının biraz daha uzun olmasını beklerdim.

    --- spoiler ---

    binbaşının intihar ettiği sahnede kapı açılıyor. yakışmadı sana wellman.

    --- spoiler ---

    sürenin kötü kullanılması ve yan rollerin biraz karikatürize tiplemeler olmasına rağmen iyi bir konu güzel işlendiği için 9/10.
  • spoiler içerebilir.
    the ox bow incident'ın güzelliği başrol henry fonda'nın duruşunda saklı. tüm karakterler ele alındığı vakit, gerçeğe en yakın davranan karakter henry. davanın haklılığından emin değil, biz de öyle. öte tarafta bu haksızlığı ortaya çıkartacak herhangi bir aksiyonda da bulunmuyor. sorunun üzerine gitmede en az ben kadar kararsız. halbusem herkesler kendisinden bunu yapmasını bekliyor ve bu durum, incidentin vuku bulması kadar canını sıkıyor izleyenin. alelade olabilecek bi westerni iyi bir film yapan da bu. zira diğer karakterler, asker - sivil, iyi kötü karşıtlığını neredeyse karikatur derecesinde ele alıyor aga, olmaz öyle. ama henry herhangi bir incident karşısında kararsızlığa mağlup olan günümüz insanı. önce çıkarlarını düşünüyor. resmen biz olarak orada. en afili tepkisini bile ancak kaybedecek bir şeyi olmayan bir kaç adam ortaya çıktıktan sonra verebiliyor. ne kadar ayrıksı görünmeye kassa da sürü insanı. ayna.
    anthony quinn'in extra orjinal karakterini anmadan da geçmeyelim. hiç adam vurmamasına rağmen en cold blood silahşörlerden biri olmuş kendisi, tebrikler.
    spoiler içerebilir.
  • bir kere de ben 12 angry men'e atıfta bulunayım bari. 12 angry men'in jüri masasını bir westernde ve darağaçlarının gölgesinde düşünün. ilk birkaç dakikasında viskilerin su gibi aktığı, maço erkeklerin kavga ettiği, silahların patladığı, sıkıcı taşra kasabasının atmosferinden dem vurulacağını düşündürten film daha sonra kitle kültürü üzerine önemli şeyler söylüyor. filmin çevrildiği yıla baktığımızda dünyayı kasıp kavuran ikinci dünya savaşı'nın olanca hızıyla sürdüğünü görüyoruz. tarihin en büyük lincinin yaşandığı dönemde çekilmiş olması da manidar.

    fareler ve insanlar'ın crooks'u leigh whipper bu filmde de hemen hemen diğer filme benzer bir rolle karşımızda. yine kimsenin iletişim kurmadığı vaiz rolünde titrek, endişeli, dışlanan. öyle ki önemli sayılabilecek bir rolde olmasına rağmen filmin castında bile adı geçmiyor. hollywood o yıllardaki yapısına baktığımızda siyahların garson, hizmetçi vb. gibi önemsiz rollerde olduğunu da göz önünde bulundurursak insan olmaya dair önemli şeylerin anlatıldığı bu film perhiz lahana turşusu ikileminde kalıyor.
  • --- spoiler ---

    walter van tilburg clark'ın aynı adlı ünlü romanından uyarlanan 1943 yapımı william a. wellman filmi. filmin senaristliğini ve prodüktörlüğünü ise lamar trotti üstlenmiştir. film noir kategorisinde değerlendirilen yapımda, başrollerde henry fonda, dana andrews ve mary beth hughes yer almışlardır. film, 75 dakikalık kısa ama etkileyici bir yapımdır. bu sayede, 1944 yılında en iyi film dalında oscar'a aday olan yapım, casablanca'ya geçilmesine rağmen büyük dikkat çekmiş ve övgü toplamıştır. filmi etkileyici yapan ise, fury (1936) ve 12 angry men filmlerine benzer şekilde, hukuksal tartışmaları ve sorunları beyazperdeye başarıyla taşımasıdır. öyle ki, klasik bir western filmi ortamında geçmesine karşın, filmin temel noktası masumiyet karinesi ve idam cezası gibi konular üzerinde tartışmaya/düşünmeye neden olmasıdır. filmde genç anthony quinn de rol almaktadır. çok eski olmasına karşın, hala zevkle izlenebilecek bir filmdir. ayrıca filmde ilahiler söyleyen bir zenci karakterin olması da o dönem için dikkat çekicidir.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0036244/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/the_ox-bow_incident

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=hkd34tmlqko

    --- spoiler ---
  • linç kültürüne karşı vurucu mesajı ile ve yan tat olarak henry fonda ve 26-27 yaşında "no sabe" anthony quinn ile film gayet güzel ama sanki biraz daha uzun olup biraz daha derine inebilirmiş. örneğin havada kalan yitik aşk hikayesi sırf henry ford var diye eklenmiş gibi... en sonunda ancak gelebilen şerif de o yardımcısıyla zıt bir şekilde fazla "iyi" bir karakterdi. keza yargıç da. linçe karşı olan haklı ve önemli ana mesajın yanında kuşkucu* bir şekilde yaklaşmam gerekirse aman sinsice "sıradan halk bunlarla uğraşmasın otoritenin ve kurumların verdiği karar doğrudur"u da bir yandan vermek istemiyordur umarım film. evet, linç kesinlikle kabul edilemez ve filmin başında da dendiği gibi olası suçluların peşine "kolluk kuvvetleri" düşsün ama aynı şekilde otoriteler ve kurumlar da halka hesap verebilmeli... yalnız tabii ben bugünden bakarak konuşuyorum film "vahşi batı"da geçiyor. orası için çok çok büyük ilerleme (1942 içn tetikte olmak gerek). filmin karanlık bitmesi ve şimdiden iki kez bahsettiğim ana mesajı, yapım yılıyla birleşip benden 9'u koparıyor.

    bir de o ünlü mektup buraya konmadan olur mu?

    --- spoiler ---

    "my dear wife, mr. davies will tell you what's happening here tonight. he's a good man and has done everything he can for me. i suppose there are some other good men here, too, only they don't seem to realize what they're doing. they're the ones i feel sorry for. 'cause it'll be over for me in a little while, but they'll have to go on remembering for the rest of their lives. a man just naturally can't take the law into his own hands and hang people without hurtin' everybody in the world, 'cause then he's just not breaking one law but all laws. law is a lot more than words you put in a book, or judges or lawyers or sheriffs you hire to carry it out. it's everything people ever have found out about justice and what's right and wrong. it's the very conscience of humanity. there can't be any such thing as civilization unless people have a conscience, because if people touch god anywhere, where is it except through their conscience? and what is anybody's conscience except a little piece of the conscience of all men that ever lived? i guess that's all i've got to say except kiss the babies for me and god bless you. your husband, donald."

    --- spoiler ---
  • filmin sonunda carter tarafından okunan donald martin'in karısına yazdığı mektup filmi özetliyor aslında.

    (bkz: vicdan)
hesabın var mı? giriş yap