• 23 haziran'daki istanbul konserinin saati 14:00. the national gibi bir grup, haziran ayında, bir pazar günü, öğle sıcağında, saat 2'de konser verecek. gerçekten inanılmaz. organizatörleri kutlarım, istanbul calling'de hevesle beklediğim tek konseri grubun müziğiyle en alakasız atmosfere almayı başarabilmişler. muhteşemsiniz.
  • cok yeni haberdar oldum bu gruptan. fena sayilmayacak bir mazileri varmis. gec kesfettim, agir agir acigi kapatiyorum.

    bir arkadasimin arabasinda gidiyordum. radyoda bir sarki calmaya basladi. baktim ohio falan diyor; ben de ohio'ya karsi hassasim, cok onemli bir donemec donmusum orada bes-alti sene kadar once, ohio isin icine girince perdelerim kalkiyor, icimdeki kedi yavrusu aciga cikiyor. bir hocam var mesela, kendisi ile teorik, metodolojik, ideolojik hicbir ortak noktamiz yok, ama ohio'lu hem de cincinnati'li, kotu bir sey diyemiyorum hakkinda, kizamiyorum. baskanlik secimlerini beraber izledik gecen hafta; havalara uctu cincinnati'yi mavi gorunce. "ayni bokun laciverdi"nin ingilizcesini bilmedigimden bir sey diyemedim. neyse kapatiyorum bu parantezi. karaktersiz bir yer olmasina ragmen, bende hakki var ohio'nun yani, ne diyeyim. baktim cok guzel bir seye benziyor sarki, ohio'dan bahsediyor, daha ne olsun.

    sordum arkadasima, yav dedim, sen bilirsin ne bu sarki, kim soyluyor bunu? yok dedi, bilmiyorum; ama benim iphone bilir ona sorayim dedi. o nasil oluyormus dedim. dinletiyorsun telefona, o veriyor sana kunyesini dedi. ha onu turkcell de yapmisti dedim. turkcell ne diye sordu. siktir et, dedim, hadi sarki bitmeden kime soracaksan sor da ogrenelim.

    ha iste boyle tanidim bu ingiliz gorunumlu cincinnati'den cikma grubu.

    eve gelince diger sarkilarina bakmadan, sakin kafayla sozluk'ten sozlerini okudum bloodbuzz ohio'nun. hadi bakalim, yeni bir sey kesfediyoruz dedim.

    kendilerini youtube, fizy, grooveshark gibi yerlerden dinliyorum. uc kurus asistan maasimi albume yatiracak halim yok; buralarda torrent falan kullanmaya da cesaretim yok. yani, album album, yil yil dinleyemedigim icin haklarinda butunluklu bir yargida bulunamam. ama sevdim arkadas. gunesi gormeden alti yedi gun, art arda, gecirince daha cok seviyorsun sanki. gufteler fazlasiyla iyi, bestelerde oyle beni rahatsiz edecek bir artistlik bir kuntinlik yok. biraz manitaci bir havasi var; biraz dinleyince onu da asiyorsun, alisiyorsun boyle kabul ediyorsun.

    kendilerine muzik hayatlarinda basarilar diliyor, eyyorlamami burada noktalaliyorum.
  • conan'ın programına konuk olduklarında this is the last time söylemişler. bize de linki paylaşmak düşer.

    http://teamcoco.com/video/the-national-08-14-13

    o yüzüğü sol elde gördükçe kahroluyorum.
  • sahne performansları neredeyse on numara. neredeyse diyorum çünkü amerikalılar. ingiliz olsalardı on numara derdim.* seyrettiğim bir konserde sahnedeki grup şarkıları aynı kasetteki gibi çaldığı zaman çok zevk alamıyorum. adamları canlı dinlemenin bir manası olmuyor zira. bir de adamlar konser için özel bir hazırlık yapmamış oluyor, şarkıları kaydederken belledikleri şekliyle tekrar çalıyorlar. gayet mekanik. bu arkadaşlar zevk veren şekilde çalanlardanmış. hoşumuza gitti. boxer'dan start a war'la açtılar mesela konseri; normalde ortalarda tempoyu düşürüp nefes aldıracak hatta kapanış şarkısı olabilecek bir şarkıyken konserde gayet gaz bir açılış parçası yaptılar şarkıyı.

    vokalistleri tok sesinden beklenmeyecek şekilde uncool bir adammış.* seyirciyle diyaloğa giresi var ama çok da beceremiyor, elini kolunu nereye koyacağını şaşırıyor. ama bir zararı yok bunun tabi, güzel güzel çıkıp şarkılarını söylüyor adam sonuçta.

    bunun dışında grupta hemen herkes birden fazla enstruman çalıyor anladığım kadarıyla. toplam altı kişiler; vokal, iki gitar, bas, davul ve klavye ama sahnede mütemadiyen bir rotasyon var. klavyeci üç klavyeyi idare ediyor, bir yandan keman çalıyor; gitarlardan biri üç dört şarkıda bas'la değişiyor; iki gitarist de muhtelif şarkılarda klavyenin başına geçiyor; hatta gitaristler bir şarkıda birbirleriyle gitar değişikliği bile yaptılar. yerli yerinde duran tek adam davulcu. konsere gitmeden az önce bir arkadaşım aralıkta babylon'a geleceklerini haber verdi.* konseri seyrederken ister istemez "bu adamlar babylon'un sahnesine nasıl sığacaklar acaba" diye düşünmeden edemedim. fırsatım olsa yirmi gün sonra o konsere de gitmek isterim. ama sadece sahnede nasıl durduklarını görmek için değil.
  • tüm güzel kadınları, güzel güzel seven adamlar için müzik yapan harikulade grup.
  • geliyor geliyor geliyor geliyor. coşkumdan formatı yıktım eyledim viran, kusura bakılmasın.
    (bkz: first two pages of frankenstein)
    düzelti: birçok arkadaşın kalbini istemeden çıtlattık, albüm geliyor arkadaşlar. ama hala istanbul için umudum var.
  • haberi duyduğumdan beri çikita muz görmüş sirk maymunu gibi sırıtmama neden olan grup.
    the national geliyor anasını avradını ya. inşallah 23 haziran'a kadar ölmem.
  • 20 mayıs’da 6. albümü ‘trouble will find me’ i çıkartacak grup.
    bu sabah bbc 6music’da prömiyeri yapılan, albümün 2. parçası demons'u taze taze dinlemek için buradan faydalanın.
  • game of thrones s02e09'un sonunda lord of castamere şarkısını seslendiren grup. aynı zamanda grey's anatomy'de bir kaç şarkı şeettirmişler.
hesabın var mı? giriş yap