• trt'nin filmi lanse etmekte kullandığı gizemli tanıtımların etkisiyle olacak, çocukluk döneminde her an tüylerimizin ürpereceğini umarak garip bir haz aldığımız filmlerdendi the last emperor. ayrıca sonu muamma olan filmlerdendir de. kaç kez izlendiğinden ziyade yat uyu artık uyarılarıyla filmi kaç kez yarıda bıraktığımız çok mühim bir olgusallıktır.
  • filmin çekimleri sırasında son imparator pu-yi'nin çocukluğunun geçtiği bir sahnede sadece gözlerinin kameraya alındığı bir sırada bertolucci şunları söyler:

    "bu bana film çekmenin kamerayla bir delikten bakmaya benzediğini düşündürüyor. italyanca "camera" oda demektir. ama hangi oda? belki ebeveynlerin yatak odası. freud bunu "the prime unseen" diye tanımlamıştı. anne-babamızın odasını gözetlemeye geri dönmüş oluyoruz. bu noktada micheal powell'ın peeping tom'undan uzak değilizdir."

    sadece bu sözleri bile bertolucci'nin tek bir sahnesi için neler düşündüğünü vurgularken; filmin gerçek bir hikayeden yola çıkarak bertolucci'nin nasıl kendi fırça izlerinin belli olduğu bir masalı yarattığını gözler önüne seriyor. director's cut halinde izlemek isteyenlere 210 dakikalık bir görsel şölen sunan bu filmin çekim alanları için izin almasının bile toplam iki yıl sürdüğü, çin halk kurtuluş ordusu askerleri de dahil on dokuz bin kişinin film sırasında rol aldığı hesaba katılırsa kazandığı dokuz oscar ödülünü de sonuna kadar hak ettiğini anlıyorsunuz; çünkü bu film çok büyük bir emek ürünü olmasının yanı sıra her sahnesinde bertolucci izlerinin belirli olduğu, renklerin sahnelerin ifadesinde çok güzel kullanıldığı (ki bunda vittori stotaro'nun da etkisi büyük) muhteşem bir sanateseri olma özelliğini de koruyor.
  • çin hükümeti tarafından yasak şehir içinde çekilmesine izin verilen ilk batılı filmdir.
  • harika bir bernardo bertolucci filmi. pu yi'nin hapishane ve geçmiş yıllarını bir arada vermesi filmin sıradan bir biyografiden uzaklaşıp, kaliteli bir yapıma dönmesindeki en büyük etkenlerden biri. çin imparatorluğu içindeki ritüelleri, gelenekleri anlatmaları da oldukça ilginç bir noktaya taşıyor filmi. burada filmi güzel yapan birçok etkenin kusursuz birleşimini görüyoruz. bu etkenler neler? bu film yaklaşık 50 yıllık çin tarihini tarıyarak belgesel tadında ilerlerken sizi ekrana kitliyor öncelikle. çin imparatorluk kültürü hakkında bilgiler verirken bir taraftan da imparatorun yasak bölgede sıkışmış hayatını çok güzel anlatıyor. katı geleneklerin içinde dünyaya ayak uyduramayan meşruluğunu yitirmiş imparatorluğun yanlışlarını gören modernleşme yanlısı bir imparatorun reformcu kişiliğini gösterirken, bir taraftan da onun yaşamındaki kişisel veya politik hataları, eksiklikleri göstermesi, klasikleşmiş ya yücelt ya yerin dibine sok mantığıyla yazılmış ve kurgulanmış biyografi filmlerine ders niteliğinde. bunların hepsine başarılı oyunculuklar da eklenince harikulade bir film ortaya çıkıyor. filmin son dakikalarından başka pu yi'nin karısının son hali de beni en çok etkileyen kısımlarındandı filmin. harika bir performans sergilemiş oyuncu. bunun dışında pu yi'nin hapishaneye düştüğünde bile hala işlerini koğuşundaki eski hizmetkarına yaptırması en vurucu sahnelerden biriydi. pu yi'nin kendini hala imparator olarak gördüğü son andı. her şeyini yitirmiş bir adamın kendi geçmişine tutunması için elinde son kalan güç başkasının hala ona hizmet ediyor oluşunu bilmesiydi. onu da kaybedince artık imparator değil sıradan bir insan olduğu gerçeğini kabullenme yoluna girmiş oldu. bazı alışkanlıkların kırılması çok zor. pu yi'nin alışkanlık ve gurur karışımı hizmet edilme ihtiyacı aklıma -yakın dönemde izlediğim için muhtemelen- blue jasmine'de jasmine'nin aşağılık komplekslerini getirdi.

    filmdeki hangi sahneyi, hangi oyunculuğu anlatayım bilemiyorum. her sahne başka bir ders başka bir güzellik barındırıyor. film aklıma vahdettin'i de getirmedi değil. o da imparatorluğun fiili çöküşünde tahtta yer almış ve aldığı kararlar açısından pu yi ile benzerlikler gösteren başka bir son imparator.

    bu tarz tarihsel filmleri izlediğimde, iyi bir yabancı yönetmen ve ekip osmanlı'ya veya cumhuriyet tarihinin ilk yarısındaki spesifik bir olaya veya döneme el atsa ne başyapıtlar çıkar diye düşünüyorum. mesela bertolucci gibi usta bir yönetmen iyi bir bütçe ile bu havada yani hem tarihi, hem dönemi, hem olayları akıcı ve objektif şekilde anlatan, iyi oyuncularla bir vahdettin filmi çekse veya abdülhamit ya da adnan menderes her neyse oscarlık bir başka film çıkar. bizim tarihimizde geçen olaylardan, dönemlerden sürüyle başyapıt çıkar. neden bir türk değil neden yabancı derseniz, elimizden çıkan en iyi şeyin 1453 olduğu tokat gibi çarpıyor.

    filme tek eleştirim dili. o film çince olmalı. buna fazla mı takıyorum bilmiyorum ama bir filmde hangi millet veya toplum anlatılıyorsa o dil kullanılmalı. dönemi yansıtması açısından bence çok önemli. fransız devrimini fransızca izlemek ister insan ya da mussolini dönemindeki italya'yı italyanca. o da bunun gibi işte.
  • 60 yıllık bir öyküyü olabilecek en derin anlatımla anlatan film. uzun zamana yayılmış hikayeler anlatan filmler genelde yüzeysel kalır, tarih kitaplarında 2-3 sayfa okuduğumuz kanuni biyografisi kadar olur doyuruculuğu. o yüzden bu tür filmlere hep önyargıyla yaklaştım ama bertolucci büyük iş çıkarmış. 60 yılı kafasında muhteşem bir şekilde kurgulamış, her karakterini özenle oluşturup efsane bir hikaye yazmış. filmin sonunda pu yi'yi tam anlamıyla, her yönüyle tanıdığımızı hissediyoruz. işte tüm mesele bu.
  • filmde en çok şaşırdığım nokta insanların yeşil değil de kırmızı ışıkta gecmesiydi. bugün öğrendim ki o mevzunun nedeni kültür devriminden sonra mao'nun * ''kırmızı ilerlemenin rengidir'' diye bir kural çıkarıp de üstüne kırmızı'da duranları cezalandırılmasıymış.
  • italyan malı payitaht abdülhamit.* zira film gerçekten uzak ögelerle doludur. bol antikomunizm propagandası taşıdığı için soğuk savaş ortamının etkisiyle oscar yağmuruna tutuldu. imparator pu yi, talihsiz entelektüel bir insan olarak gösterilir filmde lakin öz kardeşi prens pujie ile yengesi prenses hiro sagan'ın günlükleri ve röportajları dehşet verici bilgilerle doludur: imparatorun halka olan kayıtsızlığı ve nefreti, sadist cinsel fantezileri, çocuk yaştaki erkek hizmetçilere sarkıntılık etmesi, tacizlerinden kaçıp kurtulmaya çalışan hizmetçileri yakalatıp kırbaçlatması, ve hatta bir tanesini öldürtmesi...

    filme aldanıp acıdık herife, itin tekiymiş meğer. keşke gebertselermiş devrimde.
  • --- spoiler ---

    en çok etkilendiğim sahne imparator pu-yi nin yasak şehire biletle girdiği sahneydi.adam yıllarca oradan kaçmak istedi istediği oldu ve çöküşü başladı züğürt ağa misali.
  • niyeyse orta 1'de öğrenciyken okulca götürüldüğümüz film. küçücük aklımla ne kadarını anladım hatırlamıyorum ama filmi beğenmiştim. uzundu ama hiç de sıkmamıştı. pu-yi'yi oynayan kişinin, m.butterfly'da hayran kaldığım john lone olduğunu yıllar sonra öğrenince de şaşırmıştım üstelik.
  • bir imparatorken kuklaya nasıl döndürülür üzerine muhteşem bir film.

    biraz fazla uzun olsa da çinin özellikle geçtiğimiz yüzyıldaki siyasi çalkantılarını merak edenler için belgesel tadında epik bir film.

    teknik ve oyunculuk açısından dört dörtlük bir film.bernardo bertolucci’nin en yetkin eseri sayılabilir.çinin siyasi ve kültürel değişimi şiirsel bir akıcılıkla verilmiş.

    son imparatorun binlerce yıllık gücün ve itibarın zirvesinden bir sokak adamına dönüşümü bir bahçıvan konumuna inişi gerçekten çok sarsıcı bir dille verilmiş.

    gücün ihtişamından ayyakkabı bağcıklarını bile bağlamayı beceremediğini farkeden bir imparator işte hayat ve zamanın acımasızlığı.

    --- spoiler ---
    daha da kötüsü imparator olarak çıktığı saraya (yasak şehir) bilet alarak müzeye dönüştürlmüş haliyle tekrar gitmek. dibe vuruş böyle birşey olsa gerek. özellikle saraydaki bekçinin çocuğuyla bir zamanlar bu sarayın imparatoruydum derken ki ruh haleti fazlasıyla çarpıcı ve dokunaklıydı.

    çekirge misali çocukluluğundan itibaren ordan oraya sürüklenen bir imparator.gerçekten muhteşem bir yaşam resitali mutlaka insana güce ve acizliğe dair çok fazla sahne olduğunu düşünüyorum.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap