the killers
-
müzikal anlamda the strokesla pek bir benzerligini bulamadıgım grup.gaz bir parcayla cıkıs yapmıslar.tek sarkılık grup olma olasılıgı yuksek.
yıllar sonra ani bir oylamayla gelen edit:gerizekalı nasıl da sallamış havaya şimdi killers gelse diye çırpınıyor fok balıgı gibi. -
bu gözler the killers'a punk diyen de gördü ya... gam yemem artık ölsem de. alternatif rock altında ister pop rock de ister indie rock de yaptıkları müziğe ama punk'a kesinlikle çok uzaklar
-
az once mtv europe music awards'da best rock odulunu kapmis, odulu alirken de "bizce muse kazanmaliydi, ama adaylar arasinda bile diildiler" diye yorum yapan mutevazi grup.
-
bu vegaslı dörtlünün müzikleri biraz, depeche mode ve new order'la, ucundan kıyısından yakaladıkları tatlı-ekşi the smiths efsanesi karşılaştırması, katıştırması gibi. the smiths'ın hayaletini, u2'nun cilalanmamış müzigiyle baglayıp onlara da seksenlerin synthlerini, duran duran 'ını; şarkı sözlerine de birazcık morrissey'ın ozanlıgını serptiniz mi.....kulaga ne kadar da ingiliz geliyor, ama zaten onların müzikleri de yemek tarifi degil ki böyle anlatılsın....ancak, kim kimin kız arkadaşının eski sevgilisine benziyormuş, kim gay*, kim degilmiş, pek bir anlaşılmıyor sanki.
-
kliplerinden gordugumuz kadariyla artik davullarda my name is earlden tanidigimiz earl hickeynin yer aldigi grup..
saka maka "o ne bicim imaj olmus" dedirten grup.. hele brandon flowers "bu kadar tas olmayalim, kendimizi nasil cirkinlestiririz?" konusunda chris cornell ile birlikte calisiyo galiba..* -
iki adet, kiralık katil, bir iş alırlar ve kurbanlarını öldürmek üzere yola çıkarlar, yeri gelip de kurbanlarını öldürmeye çalıştıklarında, kurban hiç itiraz etmez, katiller, "niye itiraz etmedi acaba, çok yanlış işler dönüyor olmasın" diye düşünerek olayı araştırmaya başladıklarında, ortalıkta milyon dolarların döndüğü, garip bir hikaye içinde bulurlar kendilerini.
"ernest hemingway"'ın kısa bir öyküsünden, "don siegel"'in çektiği, müzikleri "john williams"'a ait, bir film noir. başrollerde "lee marvin", "ronald reagan" ve femme-fatale'lar war. -
ernest hemingway' in nick adams adlı kitabının aynı isimli kısmından esimlenerek yapılan başarılı bir kara filmdir.konusu ilgi çekicidir.akıllıca yazılmıştır.bir çok yanılgılar ve dolayısıyla filmin sonuna kadar heyecan yaşatır.ayrıca filmin başındaki sahnede ışık ve gölge kullanımı efsane olmuştur.bunların dışında diğer kara film örneklerindeki gibi takım elbise, trençkot ,fedora, sigara ve jazz öğeleri de vardır.
özetle özellikle kara film hayranlarına şiddetle tavsiye edilesi bir filmdir.
(bkz: film-noir) -
grubun biraz geri planda kalmış ama asla atlanmaması gereken iki parçası için:
(bkz: glamorous ındie rock & roll)
(bkz: desperate)
https://www.youtube.com/watch?v=vivjkwimvjw
üç oldu:
a white demon love song
https://www.youtube.com/watch?v=erq8p0pbsw4 -
az önce bitti bilbao bbk live konserleri, ayaklarımda derman, ses tellerimde mecal kalmadı, best of albümü gibi oldu, her şeyi çaldılar, ne kadar çok hitleri varmış bir daha görmüş oldum, yağmur yağdıkça coştular. lan oğlum brandon sen nesin amk ya, çok seviyordum da bu ne olum, bu nasıl bir istek, hırs, karizma, benden bu kadar kardeş. zirvede bırakıyorum, bir daha hiç bir konser kesmez beni.
-
yazdıklarının arasında en güzelinin read my mind olduğunu söylemiş brandon flowers, en iyi en kötü demeden hepsini dinlerim ben ama bi' when you were young ya da smile like you mean it gibi şarkılar da kolay gelmiyor, hatırlatırım.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap