• ilk sesli film -1927-
  • turkiye'de 1930'da "jazz mugannisi" ismiyle oynamistir.
  • warner biraderlerden çikma ve sonradan birkaç defa gereksiz yere remakeleri yapilmis olan bu müzikal sessiz filmin 1927'de sadece on dakikasi vitafon yardimiyla seslendirilebilimistir. yönetmen alan crosland.
  • filmde yahudi bir ailenin şarkıcı olmak isteyen oğlu ve babasının buna karşı çıkıp kendisi gibi sinagogda dini şarkılar söylemesini istemesinden kaynaklanan çatışma anlatılmıştır.başarıya giden yolda aile ve kariyer arasında seçim yapmakta olan bir adamın hikayesidir de denilebilir.
  • filmde jack annesine şarkı söylerken o sırada "beğendin mi anne, bilmem nereye taşınacağız anne" gibi sözler söylerken annesinin söyledikleri hiç duyulmaz. galiba sadece jack'e mikrofon vermiş adamlar. birde yine aynı bölümde jack şarkı söylemeye devam ederken babası odaya girer ve stop diye bağırdıktan sonra tekrar sessiz moda geçilmesi bende biraz şaşkınlığa neden olmuştu. filmin birkaç bölümünde sese yer verilmesi sanırım seyircinin tepkisini ölçmekti.
  • filmin özelliği görüntülerin ve seslerin beraber kayıtlı olduğu ilk film olmasıdır. daha evvel yapılan bazı filmlerde konuşmalar ayrıca senkronize bir şekilde filmin üzerine konuluyordu ama bu film gerçek konuşmanın olduğu ilk filmdir. al jolson un sinema tarihine kazınmış şu sözleriyle başlar :"wait a minute, wait a minute, you ain't heard nothing yet!"
  • 1927 yapımı bu film aslında ilk sesli film değildir. 1914'te bile senkronize (ses-görüntü uyuşmalı) konuşma içeren sesli filmler vardı. ama bu önceki örnekler daha kısa, daha amatör çalışmalar. the jazz singer senaryosu ve süresiyle, diyalog ve şarkıların filme dağılımıyla sesli sinemanın ilk içe sinen örneği denilebilir. ciddi bir ticari başarı da var tabi. singing in the rain filminde de bu filme atıf var. hatta filmdeki kahramanlarımız warner'ın bu filmle yakaladığı başarı sonrası kendileri de senkronize film çekmeye başlarlar.

    gerçi film tümüyle bir sesli sinema örneği değil. bir ara geçiş formu diyelim. diyalogların çoğunu yine duyamıyoruz. bir yerde okumuştum, filmde 400 kelimeden az sesli diyalog geçmiş, diğer diyaloglar sessiz sinemadaki gibi intertitles (title cards) ile okunuyor. yer yer ağız-ses uyuşmazlığı da var.
    (bkz: hiçbir şeyi beğenmeyen ekşi sözlük yazarları)

    filmin senaryosu da ayrı bir gıcık bu arada. şu sonda, sahnede şovunu mu yapacak yoksa sinagogda ilahi mi söyleyecek ikilemi beni hiç germedi mesela ama fena halde gıcık etti. ilahiyi bir iki saat sonraya alsalardı da şovdan sonra gidip söyleseydi olmuyor muydu mesela.

    yalnız şu filmden çok değil, iki sene sene sonra çekilen all quiet on the western front'u izleyince sinemanın ne kadar hızla ilerlediğini görüyorsunuz. harika savaş sahnelerini bile geride bırakan bir hikaye ve oyunculuk. sinema dört nala koşmuş o yıllarda. beş yıl sonra bir şaheser daha: it happened one night. o hikaye, dış mekan çekimleri, diyaloglar, hele clark gable, aynı karakteri bugünkü romantik komedilerde görsek yine sırıtmaz, hatta bu daha iyi oynamış deriz. 5 sene daha gitsek gone with the wind başyapıtı var, bir sene daha gidelim grapes of wrath ve rebecca aynı yıl çıktı. bir sene daha git ve yine aynı yıl çıkan citizen kane ile how green was my valley. bir yıl daha git 1942'ye ve casablanca. şimdi de 80 yıl ileri sar ve marvel çöplüğünün içine düştün bile, üzülüyor insan.

    netice: sinema tarihindeki devasa önemi sebebiyle müze gezer gibi izlenmesi gereken film.
  • tarihin ilk sesli filmi ve ne yazık ki filmde blackface kullanılmıştır...
  • oscar jürisi tarafından o yıla özgü olarak verilen onur ödülü’ne layık görülen 1927 yapımı warner bros yapımı film.

    bu eser, ayrıca hareket, müzik ve diyalog üçlüsünün anlamlı bir biçimde kullanıldığı ilk film olarak tarihe geçmiştir. bu özelliğinden hareketle the jazz singer, müzikal'in iki ana branşından biri olarak kabul edilen müzikal film'in* ilk örneği olarak işaret edilmektedir.
  • 1927 'de (bkz: alan crosland) tarafından çekilen dünya tarihindeki ilk sesli sinema filmi.
hesabın var mı? giriş yap