• otranto şatosu. horace walpole tarafından yazılan, içinde bol miktarda kovalamaca, gökten düşen dev miğfer, gaipten gelen ses, karanlık mahzenler, yıldırımlar, portreden fırlayan hayalet, zindan tarzı şeyler içeren, günümüz korku edebiyatının bir çok klişesini biraraya getiren 1764 tarihli eser. ingiliz gotik edebiyatının başlangıcı kabul edilir. sir horace walpole eski dönem gotik mimarisine hayrandır ve şatosunu dört mimara teslim ederek, gotik bir eser haline dönüştürülmesini ister. (castle of twickenham) bu karanlık ve kasvetli yapıda gördüğü ilk kâbustan yola çıkarak da kitabını yazar.
  • horace walpole’in mihenk taşı romanı.

    zaman orta çağ, derebeylik dönemi; mekan napoli krallığındaki otranto şatosu.
    konu şöyle:

    ilk paragraf: “otranto prensi manfred’in bir oğlu, bir de kızı vardı: kızı, bakirelerin en güzellerinden olan, 18 yaşındaki matilda’ydı. matilda’dan üç yaş küçük olan oğlu conrad ise gösterişsiz, hastalıklı bir gençti ve umut vaat eden bir hali olduğu söylenemese de, matilda’ya hiçbir zaman sevgi belirtisi göstermeyen babasının sevgilisiydi. manfred, vicenza markisi’nin kızı isabella ile oğlu conrad’ın evlenmeleri hususunda bir anlaşma yapmıştı.”

    tabii ki olaylar planlandığı gibi gitmez ve gizemli bir kehaneti doğrularcasına, nereden geldiği belli olmayan dev bir miğfer, düğün günü conrad’ın üzerine düşer ve onu öldürür!

    olayın acayipliği ayrı, daha çok planları alt üst olduğu için delirmenin eşiğine gelen ve gözü dönen manfred, sadık ve iffetli karısı hippolita’yı boşayarak isabella ile evlenmeye, ondan gelecek oğullarla soyunu (ve tabii ki prensliğini) sürdürmeye karar verir. bunu duyan isabella kaçar ve bu firardan sonra, tesadüfi olduğunu düşündüğümüz ama öyle olmayan bir sürü karakter olaya dahil olur.

    horace walpole orta çağ öykülerine düşkün bir yazar. kendisi için 1749 yılında yaptırdığı sahte gotik şatoda (strawberry hill şatosu) bir gece gördüğü rüyadan yola çıkarak yazdığı bu kısa romanda, tarihi bir kişilik olan sicilya kralı manfred’den geniş planda esinlenmiş. otranto şatosunun da, yazarın kendi şatosunun biraz abartılmış şekli olduğu söylenir.

    peki bu yapıt neden önemli? öncelikle yazıldığı tarihe (1764) göre oldukça yenilikçi olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. bundan da önce kitaba “gotik edebiyatı başlatan eser” denmesinin bir nedeninin olduğunu hatırlatmak istiyorum. her ne kadar konunun merkezinde olmasa da, kapalı bir mahzende nerden geldiği belli olmayan bir rüzgarla sönen mumlar, bir yıldırım gibi aniden inleyen burçlar, diğer odalardan gelen uluma-iç çekme-nefes alma sesleri ve içinden bir hayalet çıkıyormuş izlenimi uyandıran portreler ya da bizzat hayaletler; bundan sonra gelecek ve bize oldukça aşina olacak bir sürü esere malzeme sağlamış.

    bir bütün olarak değerlendirildiğinde aslında kitap, şu an tanıdığımız gotik edebiyata oldukça uzak. konu bir brezilya dizisinin entrikalarını taşıyor. anlatımı erken dönem alman romantizmini andırıyor. olaylar daha çok diyaloglar vasıtasıyla aktarılıyor ve karakterler asıl meseleye gelmeden önce düşüncelerini sunmak için saatlerce izin istiyor. siz de benim gibi, kitabın zaten bu özellikleriyle mutlu oluyorsanız oldukça lezzetli bir kısa roman bu.

    ayrıca gotik roman akımını başlatan bir eser okunmaz mı yav? ayıp...
  • sahte ortacag korkulari ve gizemleri uzerine kurulu turunun ilk romani.
    (bkz: gotik edebiyat)
  • giovanni scognamillo ve h p lovecraft tavsiyeli kitap. lovecraftin dedigi gibi karakterler biraz boyutsuz ve ruhsuz ama gene de gayet zevkle okunabilecek kitap. gerci tum guzellikleri b side korku filmlerde kullanildiktan sonra mesela full metal jacket ne kadar orjinal geliyorsa bu da o kadar gelecektir yazildigi tarihe gore degerlendirilmesi zorunlu. (bkz: bir siktir git dedirten entryler)
  • jan svankmajer'in ayni isimli kisa bir animasyonu vardir.
  • altıkırkbeş'in web sitesinde aralık ayında yayımlanacağı söylenen (belki de yayımlanan) gotik edebiyatın öncü eserlerinden.
  • kitap gotik roman türünün ilk örneğidir. hiçbir öğretici öğe içermez, tamamıyla doğa üstü olaylar ve akıl almaz tesadüfler anlatılır. (insanın kafasına gökten düsen dev miğfer gibi). kitaptan alınabilecek tek ders (!) varsa, o da ataların günahlarının gün gelip yeni nesillerin boynuna dolanacağıdır. ilk baskısı walpoe imzalı değildir, inanılmaz bir sahtekarlık örneği sergilenerek, tamamen ticari kaygılarla kitabın eski metinlerden uyarlama - tercüme edildiği ve yazarının da çok eskiden yaşamış bir şahsiyet olduğu ileri sürülmüştür. ikinci baskı walpoe imzalı yayınlanmıştır. bahsedilen önsöz de bu ikinci baskıda yer alır. bu eser, kısa sürede ingiltere'de gotik akımın çığ gibi büyümesini sağlamıştır.
  • 1764 yılında ingiliz horace walpole tarafından yazılmış, gotik edebiyat türünün ilk örneğidir.

    gotik tarzda -gençlerin de ilgisi dolayısıyla- o kadar fazla kitap var ki piyasada, atalarından başlamalı okumak isteyenler. başlı başına saçma bir tür gibi gelse de içlerinden iyi kitaplar da çıkmıyor değil. otranto şatosu türe giriş açısından fazla sıkıcı gibi görünse de, bu alandaki ilk eser olması özelliği okunmasını gerektiriyor..
  • ilk gotik roman olarak kabul edilir. horace walpole tarafından yazılmıştır. kitapta ataerkil toplum düzeni, kadınların pasifliğiyle eleştirilir.

    yazarın notu: theodore tahminlerime göre pek yakışıklıdır.
  • horace walpole'un mektuplarından birinde, söylediğine göre, bu roman bir düşten kaynaklanmıştı: walpole düşünde, kendini bir ortaçağ şatosunda görmüştü. aklın alamayacağı kadar büyük, zırhlı bir elin, o şatodaki bir merdivenin en üst tırabzanını tutması, düşünden anımsadığı tek şeydi. o kocaman zırhlı elden esinlenerek, walpole hemen o gece bu çılgın gotik romanı yazmaya başlamıştı.

    kitabının ikinci baskısına yazdığı önsözde ise şöyle der: benim kopya ettiğim örnek doğanın o büyük ustası william shakespeare'dir.

    kaynak: (mîna urgan)
hesabın var mı? giriş yap