• meşhur "karakter" diyaloğu şu şekildedir:

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    - sana söylemek istediğim birkaç şey var. ve çok dikkatli dinlemeni istiyorum çünkü çok önemli. az önce kovaladiğimiz adam...

    - biz kimseyi kovalamadik.

    - az önce bu odayi terk eden adam, bir dakika önce... çok iyi bir dostumdur. onu uzun zamandir tanidiğim için mi? uzun zamandir tanidiğim bir sürü insan var... ve bazilarina köpeğimin kiçini bile sildirmem. diğerleri olsa da olur olmasa da. umurumda bile değil! ama larry umurumda. çünkü... ona güvenebilirim. ona güvenebileceğimi biliyorum. o dürüst biri.

    - dürüst mü yoksa, kaba mi?

    - o dürüst biri, bob. ama ayni zamanda kaba da. bu bazen dürüst olmanin bir parçasidir, çünkü etrafta kaba olup ayni zamanda dürüst olmayan bir yiğin adam da var. larry onlardan biri değil. larry dürüst biri. sen de dürüst birisin. inaniyorum ki içinde, derinlerde bir yerlerde, dürüst olmak için çirpinan bir şeyler var. kendine sorman gereken soru ise... "bunu tüm yaşamima yayabiliyor muyum?" olmali.

    - ne demek oluyor bu?

    - bu demek oluyor ki senin isa vaazlari vermenin, larry'nin ya da bir başkasinin, sattiğimiz ürün hakkinda vaazlar vermesinden aslinda hiçbir farki yok. isa, buda, vatandaşlik haklari ya da borsada para kaybetmeden nasil para kazanilacağinin püf noktalarini pazarliyor olman durumu değiştirmez. bu seni insan yapmaz. bu seni bir pazarlamaci yapar. eğer birisiyle dürüstçe konuşmak istiyorsan, tipki bir insan gibi, ona çocuklarini sor. hayalleri neymiş öğren, yalnizca merak ettiğin için. başka hiçbir amaçla değil. çünkü konuşmalari sen yönlendirmek istediğin sürece, o artik bir konuşma değildir. bir satiş stratejisidir. ve sen artik bir insan değilsindir. pazarlamacisindir.

    - bağişlayin ama size katilamayacağim.

    - bahsettiğimiz şey... "karakter". bana "karakter"i soruyordun. "yüzler"den bahsediyorduk. ama asil mesele bundan çok daha derin. asil mesele şu: "gerçekten bir karakterin var mi?" benim fikrimi sorarsan, bob, bence bir karakterin yok. şu basit nedenden dolayi: henüz hiçbir şey için pişmanlik duymadin.

    - pişman olacağim şeyler yapmadim diye karaktersiz olduğumu mu söylüyorsun?

    - hayir, bob. zaten şimdiye kadar pişman olman gereken birçok şey yaptiğini söylüyorum. yalnizca henüz ne olduklarinin farkinda değilsin. bir gün bunlari keşfedersin, yaptiğin aptalca şeylerin farkina varirsin ve bunlari düzeltmek istersin. ama bilirsin ki bu mümkün değildir. çünkü artik çok geçtir. hayatin devam ettiğini hatirlatir gibi, artik hep seninledirler. dünya sen olmadan da döner. sonuç olarak hiçbir önemin yoktur. ve artik bir karakterin olur işte. çünkü dürüstlüğün ortaya çikmiştir artik... ve o yüzüne bir dövme gibi yayilir. yine de, o gün gelinceye kadar, belli bir noktadan öteye geçemezsin bir türlü.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    *
  • bu filmde bir yıpranmışlık ve bıkkınlık vardır. kendinden ödün vermek ve kendini pazarlamak zaman zaman vurucu diyaloglarla çok iyi işlenmiş. bittiğinde mutlu kalkılan filmlerden değildir.

    "i don't smoke, you quit drinking, bob here wouldn't even dream of looking at another woman with lust... between the three of us, we're practically jesus."
  • muhtesem kevin spacey ve danny de vito filmi. pazarlama, din , yasam ve psikoloji konulari uzerine agir bir film. david lynch in senaryoda payi var.filmde sadece 4 oyuncu var ve neredeyse tum film bir otel odasinda geciyor. kisilerin birbirleriyle diyaloglari oldukca vurucu, buyuk konsantrasyon gerektiriyor. harika bir de soundtracki var*, herkese tavsiye edilir.
  • filmin sonundaki monolog beni çok etkilemişti.

    --- spoiler ---
    "gençliğin gücünün ve güzelliğinin tadını çıkar.

    boşver,
    gençliğin gücünü ve güzelliğini anlamayacaksın, onlar geçip gidene kadar. ama güven bana, 20 yıl sonra fotoğraflarına bakacaksın ve şu an anlamayacağın bir şekilde hatırlayacaksın önüne ne kadar fırsat çıktığını ve aslında ne kadar muhteşem göründüğünü. düşündüğün kadar şişman değilsin.

    gelecek için endişelenme.

    veya endişelen. ama endişelenmenin ancak bir cebir denklemini sakız çiğneyerek çözmeye çalışmak kadar etkili olacağını bilerek. hayatındaki gerçek sorunlar endişeli aklının hiç düşünmediği şeyler olur genelde. boş bir salı günü saat 4’te gözünü kör eden türde bir şeyler.

    her gün seni korkutan bir şey yap.

    şarkı söyle.

    başka insanların duygularına karşı pervasız olma. senin duygularına karşı pervasız olanlara da katlanma.

    diş ipi kullan.

    kıskançlıkla zamanını harcama. bazen öndesindir, bazen geride. yarış uzun ve sonuçta sadece kendinle.

    aldığın iltifatları hatırla, aşağılamaları unut.
    eğer bunları başarabilirsen, bana nasıl yaptığını söyle.

    eski aşk mektuplarını sakla, eski banka kağıtlarını at.
    gevşe.

    hayatınla ne yapmak istediğini bilmezsen kendini suçlu hissetme. tanıdığım en ilginç insanlar 22 yaşındayken hayatlarında ne yapmak istediklerini bilmiyorlardı. tanıdığım 40’lı yaşlarındaki en ilginç insanların bazıları hala bilmiyor.

    çok kalsiyum al, dizlerine iyi bak, işe yaramadıklarında onları özleyeceksin.

    belki evleneceksin, belki evlenmeyeceksin, belki çocukların olacak, belki olmayacak. belki 40’ında boşanacaksın, belki 75. evlilik yıldönümünde komik tavuk dansı yapacaksın.

    ne yaparsan yap kendini çok fazla övme, ya da aşağılama.

    şansın yarı yarıya, herkesin de öyle.

    vücudunun tadını çıkar, kullanabileceğin her şekilde kullan, ondan korkma, başkalarının onun hakkında düşündüklerinden de. sahip olabileceğin en harika araç o.

    dans et.
    bunu yapacak oturma odandan başka bir yerin olmasa bile.

    uymayacak olsan bile talimatları oku.

    güzellik dergilerini okuma, kendini çirkin hissettirmekten başka bir işe yaramazlar

    ebeveynlerini tanı, ne zaman ebediyen gideceklerini asla bilemezsin.

    kardeşlerine iyi davran, onlar senin geçmişinle en iyi bağlantın ve gelecekte yanında kalacak insanlar.
    arkadaşlarının gelip geçici olduklarını bil ama değerli birkaç tanesine tutunmalısın.

    coğrafya ve yaşam stili arasındaki farklılıkları kapatmak için çok çalış.

    yaşlandıkça gençliğinde tanıdığın insanlara daha çok ihtiyaç duyacaksın.

    bir kez new york’da yaşa. ama seni katılaştırmadan ayrıl.
    bir kez kuzey california’da yaşa. ama seni yumuşatmadan uzaklaş.
    seyahat et.

    saçınla çok fazla uğraşma. yoksa 40 yaşına geldiğinde 85 yaşında gibi görünürsün.

    kimin tavsiyesini dinleyeceğine çok dikkat et. ama sana onu sunanlara karşı sabırlı ol. tavsiye bir nevi geçmişe özlemdir. onu dağıtmak, geçmişin atıkları arasında bir şey bulmak, temizlemek, çirkin taraflarını boyamak ve onu olduğundan değerli yapacak şekilde yeniden dönüştürmektir.

    ama güneş kremi konusunda bana güven."
    --- spoiler ---
  • izlediğim iyi filmlerden birisi, cemaat-ahlak-ekonomi ilişkileri için bile derslik bir film.

    bir satış temsilcisi olarak; zaman zaman kendimi acaba karakterimden ödün veriyor muyum? diye suçlardım. halbuki kurduğum diyalogların birçoğu gerçekten samimiydi ve aynı samimiyeti karşı taraftan da görünce konuştuğum konu; ister madeni yağ, ister sex, ister futbol olsun zoruma gitmiyor. sadece takiye yaptığım zaman içim daralıyor, sıkılıyorum, isyanlara geliyorum.
  • bu filmdeki bircok ozlu sozden bir tanesi sudur: bir insan pisman olabilme yetisini gelistirdigi zaman karakter sahibidir.
  • izlediğime asla pişman olmayacağım film. filmde beni saran ne oldu emin değilim. diyaloglar öyle etkileyiciydi ki onlarla birlikte ben de düşündüm, söyleyenlerinden yeni şeyler öğrendim. her bir hamlenin ardından nasıl daha iyisi gelir hayretle seyrettim. ayrıca filmin bitiminde çalan şarkının her bir sözüne, teker teker hak verdim.

    izlediğime asla pişman olmayacağım film demiş miydim?

    --- spoiler ---

    biriyle dürüstçe, bir insan olarak konuşmak istiyorsan ona çocuklarını sor. hayallerini sor, sadece meraktan.

    --- spoiler ---
  • trajikomik quote`lari olan film:
    - a man hasn't any idea what his soul looks like until he gazes into the eyes for the woman that he's married to. and then, if he's any kind of decent human being, he spends the next couple of days throwing up. because no honest man can stand that image.
    tercumesi soyle olmali:
    -bir adam, kendi ruhunun neye benzediğini, evli olduğu kadının gözlerinin içine bakıncaya kadar bilemez. ve sonra, o dürüst adam , önündeki birkaç günü bu bakışların etkisinden kurtulmak için geçirir. çünkü onurlu bir adam, o gözlerde gördüklerine dayanamaz.
  • yine izledim (aslında bu sefer sadece dinledim), yine hayran kaldım. üşenmesem içinde geçen ve insanı yerine mıhlayan efsane cümlelerden koca bir destan yazabilirim ama takdir edersiniz ki çok üşeniyorum. iyisi mi, oturun kendiniz izleyin.

    netflix türkiye'de var artık, bulması eskisi gibi zor değil. altyazısının kalitesi hakkında malumatım yok fakat, ona kefil olamam. sadece bitişteki yazıyı çevirmediklerini gördüm ve neden böyle yaptıklarına anlam veremedim. o yüzden o müthiş yazının adını da vereyim ki bu entry'yi görüp de izlemek isteyen olursa bir şeyler yarım kalmasın. hatta hepiniz isteyin yaa.

    (bkz: wear sunscreen)
  • florida'nın sahil (gulf of mexico) şehirlerinden destin de bulunan bir su ve eğlence parkının adıdır aynı zamanda. pizzası hamburgerinden daha iyidir.
hesabın var mı? giriş yap