• memlekette aşırı derecede pahali.

    maliyet 25 kurus, satis fiyati 4 tl falan.

    6 tane bit kadar suşi 20-25 tl her yerde. ulan yil 2014 oldu bazi seyler degismeli artik ya.

    pizza da boyle. hala zengin yiyecegi. 1990 larda ulkede yeniydi. pahali olmasi mantikliydi ama ulan bu nasi defakto. 25 yil gecti pizza pahalidir algisi bozulmadi. pide 5 tl ayni boy pizza 25 tl.

    suşi de oyle. normalde bi porsiyon 10 suşi 15 tl olmasi gerekirken 6 suşi 25 tl.

    cok garip ulkeyiz cok.
  • birkaç kere dışarda yedim, beğenmedim. japonlar seviyorsa vardır bir bildikleri diyerek bir de evde yapayım dedim. kendim yaparsam kesin süper yaparım dedim, ne de olsa "ben sana evde daha güzeli yaparım" bizim kanımızda var. hatta millete de ikram ederim diye hayaller bile kurdum. neyse bi gazla verdim gerekli malzemelerin siparişini.

    ilk önce gittim pilavını yaptım, soğuttum, güzelce sirkeledim, salatalıkları doğradım (avakado için market market mi dolaşacam), açtım şu bambu halı gibi şeyi yatırdım üzerine noriyi(yosun işte) verdim pilavı verdim pilavı... olm kapanmadı lan. bülent ersoy' un 36 bedene girmeye çalıştığını düşünün, öyle bir şey oldu. kapanmayan yere denk gelecek şekilde başka bir nori daha koydum bu sefer de oldu sana yaprak sarması gibi bir şey. japonlar görse seppuku yapar, boğazda yapay tsunami yaratıp soyumuzu kurutur, argodan başka bir şey bilmeyen adamlar dillerine küfür katıp öyle gelir.

    ikinci denemede başarıya biraz daha yaklaştım. japonların dediği gibi: nanakorobi yaoki*. yosunu kesmeyeyim büyük olsun, iki tur dönerim çift lavaş stayla dedim, bu sefer de kapatamadım, sekize benzedi. yan apartmanda böyle metalci tip var, kesin cigara falan sarıyordur dedim kaş göz yaptım ama korkup kaçtı it.

    üçüncü denememde artık gözüm kapalı bile yapabileceğimi biliyordum. pilavını biraz az koysam yeter, japonların dediği gibi "dolma biber mi yapıyorsun amk". yosunu kestim, pilavı azalttım, bu sefer şıp diye oldu. oldu ama şey gibi oldu, incecik, gerçi benimki gibi değil ama kesin o metalcininki böyledir. o yüzden gelmedi zaten.

    neyse salatalıkları yedim ben de. hiç yoktan sağlıklı. yosun isteyen varsa vereyim bak, chopstickleri metalciye verdim saçını toplasın diye. yosunları da kediye falan vereyim bence.

    4 yıl sonrası editi: vay be eskiden ne yeteneksizmişim yazacağımı sandınız değil mi? hala aynı bokum. 3-4 ay önce tekrar suşi yapmak istedim ama yapamadım. pilavın ayarı tutmadı. şimdi tekrar yapıyorum, bu sefer de olmazsa pilavı, noriyi, yengeçi ve anokadoyu tabağa döküp normal pilav gibi yiyecem.
  • yeni tatlar deneyelim derken götümüzde patlayan şey. bunun bir sikimsonik şeysi varsa wasabi midir ne boktur. heh onu sakın benim gibi gaza gelip fazla fazla yemeyin. ben yaptım, ulan bu ne ki biz acının harmanlanmadan önümüze konduğu yerden gelmişik dedim ağzıma attım. sonuç? içimden charizart çıktı amına koyim. bıraksalar ash'i sikicem.
  • soyle bisi:

    turkun susiyle imtihani ya da nasil asimile edildim cig balik ugruna

    efendim, eger pek cok baska turk evladinda da rastlamasam bu hadiseye, aaa demek boyle oluyormus bu isler demesem, pek nevi sahsina munhasir bir hikayem oldugunu zannetmeye devam edecektim susiyle alakali. kendimi iradesi zayif, kani bozuk, gelenegini tarihini hice sayan bir turk genci zannedip kahrolmaya devam edecektim. benim icin artik cok gec...rubiconu doneli cok oldu. ama belki benim hikayem acemilieri uyandirmaya yardim eder de su karanlik tecrubeler beyhude bir seda olarak kalmazlar eksi sozluk sunucularinda. belki, cok da umitli olmadan, belki bir kac ruhu kurtarmaya yardim eder su aciz turkun susiyle imtihani.

    hersey yeni dunyaya ayak basmamla basladi…dusununce ironik tabii, baslangic noktama gore doguda kalan bir yemegi anlatmaya batiya giderek basliyorum…yeni dunyaya ayak bastim. hani zaten yamali bohca gibi bir mutfak keyfi oldugunu biliyorduk amerikalilarin ama boyle hadi bu gun meksika yiyelim, dun cin yemegi yedik, otekisi gun italyan takiliriz derecesinde hatlari keskin yamalardan meydana geldigini ben bilmiyordum

    neyse girizgahi daha fazla uzatmanin alemi yok. simdi susinin bedene ve ruha teneffuzu safhalar halinde oluyor. her safha bireyin tarihcesinde yerini aliyor zamanla ve akildan cikmiyor.

    birinci donem – red (denial) – ben cig balik yemem ulan, balik dedigin izgarada piser rakiyla yenilir adi da luferdir kofanadir cok zorladin plamuttur safhasi

    bu safha pek acili degil. hala yelkenler suya inmemis, delikanlilik dimdik, durus saglam. yemem kardesim cig balik. biz et cinsinden bir cig kofte bir sucuk bir de pastirma biliriz kardesim, ters bize…agiz tadimiz baska bizim millet olarak, bozar bizi zaten cig balik…hem ne anliyonuz kardesim cig cig balik sarmislar prince…zeytinyagli dolma yesen bin kat daha iyi…yaprak sarmasi ya da…patlican veya kabak cicegi dolmasi olsa? kardesim princi ille de bir seye sokusturacaksan sarma yap dolma yap mis gibi zeytinyagli….saglikli ve uzun soluklu olacagi belli olan bir direnis tutumu hakim.

    tabi kacis yok, ille de bir japon restoranina gidilecek yeni sosyallestigin bolumdaslarla, yurt arkadaslariyla vs vs. allahtan japon restoraninda susiden baska seyler de var. millet sira sira susi rollari ismarliyor, duz tabaklarda tablo gibi bir seyler geliyor onlerine…delikanli turk atik ama: “chicken teriyaki, and a knife and fork please”
    yemek dedigin catalla yenir bicakla kesilir! o kadar.

    ama her zaman da chicken teriyaki, bilmemne udon falan yenmez ki…bir gun bir “bento box” ismarlanir. boyle bir nevi sefer tasi gibi bir sey. bolmelere ayrilmis bir kutu, icinde dort bes cesit yiyecek. princti, noodledi, udon idi chicken teriyaki idi falan derken komple bir yemek…sorun var ama…bu bento box cici bir sey ama kutunun bolmelerinden birisinde de california roll denen bir sey geliyor. ulan ne menem bir sey bu california roll? daha terminolojiye hakim degilim ama roll lafini duyunca tuyler havaya direk…bilmeme gerek yok, hissediyorum, atalari yuzyillarca gut hastaligindan olmus birisinin icguduleri var bende. cig balik tehlikesini sezerim. ama artik cok gec…bento box siparisi veriliyor, ve pazarlik yapiliyor masadaki arkadaslardan biriyle…ben ona californiyalari verirsem o bana udonlari (bildigin japon eristesi iste) bagislar mi? mal bulmus magribi gibi atliyor…en azindan cig deniz urunu midemden uzakta…

    ikinci donem: ilk odunler…tamam california roll yerim ama eminsin degil mi icinde balik olmadigina? bak fena bozusuruz kusarsam, ona gore…safhasi

    tamam cig balik ters, delikanliyi bozar ama geri kafali da olmamak lazim..en azindan bi deneyiver su california roll denen mereti..zaten gecen gun chuck oglum california roll susiye giris 101 dersidir demedi mi? hepi topu yengec varmis zaten lan icinde…o da pismistir herhalde…

    iki uc sefer daha bento lunch box, bento dinner box ismarlanir. icinde gelen california roll tedirgince yenir. avokadoya ask, karides yumurtasina hayranlik duyularaktan masadan kalkilir. bu sinsi japonlar adamin icine boyle isliyorlar iste…cig balik yok, yengec o sadece, bak bir de icine bol bol avokdo koyduk..ye canim ye bi seycik olmaz

    nah olmaz! nasil birakacam lan ben simdi bu mereti?
    o ilk odunden sonra, sarsak sarsak chopstickleri yanlis parmaklarla tutarak yedigin california roll’un ardindan son bir geri donme sansin var…bir adim daha oteye gitmemek. ama o ilk odun de yeteri kadar kotu zaten…seni kapidan iceri sokan, delikanliligina ilk cizigi atan o ilk tattigin california roll iste! nigri sushinin en sinsisi…ve donulmez aksamin ufku

    ucuncu donem – follos olma donemi –tecavuz kacinilmazsa bari donunu kendin indir devresi- bu kadar insane ayila bayila yiyor, belki de cig balik o kadar da kotu bir sey degildir, dene bir kere ne olacak rasyonilizasyonu safhasi.

    simdi bu bolumdeki envai cesit insane japon restoranina bayiliyor, cig balik yemek icin siraya falan giriyor..e sen de zaten elini verdin bir kere…simdi zaten diyorlar ki su spicy tuna roll var ya boyle baharatli falan cig balik gibi gelmezmis adama…bir bak tadina olmezsin ya…eninde sonunda ton baligi lan dardanel olunca yemeyi biliyorsun da princin icinde olunca mi tu kaka?

    iste bir kere kendine kabul ettirmeyi basardin mi california roll dan gecisi artik dur durak bilmeyecek bir serbest dususe gectin demektir. once sipaysi mipaysi diye hafiften baslarsin ama bir bakmissin menudeki sushi rolls kategorisini deneyivermissin goz acip kapayana kadar

    dorduncu safha – batti balik yan gider zamani – kesfedilmemis sulara yelken actim hissi – onume cig ve balik olan ne koyarsan yerim…princle ugrasmaya da gerek yok sen getir oyle sashimiyi onume efeligi

    uc bucuk sene ve sayisiz roll sonrasinda vaziyet raporu: sushi guzel ammaaaa, sashimi bir ayri guzel…princdi avokadoydu kasmiyorsun…usta kesiyor baligi diziyor tabaga sen de artik ustalastigin chopstick marifetiyle lup lup indiriyorsun mideye cig baliklari…bir yandan da ben rakiyi sek icerim arkadas, bulandirmam oyle suyla efeligi tasliyorsun…ama pahali ulan meret..sushiler neyse, princ mrinc mideye bir karbonhidrat bir nisasta giriyor…bu sashimi hem pahali hem de iki dilim balik ulan….ama muptelasiyim artik …geri donus yok…getirin baligi!!!
  • bu susi denen capon yiyeceginin türkiyede yayginlasmamasini ben iki seye bagliyorum..

    birincisi üstüne sigara ictiginde garip gozle bakiyorlar.. arkadas bizim yemek kültürümüz boyle.. yemegi yediginde gobege pat pat vurup "oh bugun de doyduk cok sükür" demedikten sonra ne anladim ben o yemekten?

    ikincisini bunun yapildigi mekanlarda garsona yavasca yaklasip "usta cay var mi be soyle acik?" diye soramiorsunuz.. susi de olsa sonucta insan üstüne bir ruhuma degsin demek, bir acik cay icmek istiyor..

    ama yok. batinin ilmini alalim kendi kültürümüzü koruyalim derken dogu direk kendi kültürü ile girmek istiyor.. olmuyor tabi. sermaye bulursam ekmek arasi susici acicam arkadas.. sonra gelsin susi saraylari, susi hanedanlari, susi beylikleri..
  • annemin bunu yememden mutevellit bana aciyarak ispanaga sarip su$i yapmi$ligi var. kadin anam.
  • japonlarin dunyaya hediyesi. gunde 3 ogun yesem yine de sikilmam. tek sorun kendisinin biraz pahali olmasi. yapmayi ogrenicem bir gun , dur bakalim.once bir gitar calmayi ogrenip ilk romanimi yazayim.
  • hadi japonlar cep telefonuyla konuşuyor anlıyorum, adamların sonuçta görüntülü telefonları bile var. ulan bizim türklere noluyor onu anlamıyorum. senin neyine elektronik haberleşme falan, daha düne kadar kablosuz telefonu bilmeyen insandın, ne oldu da 3g falan ötmeye başladın, şımarık. yaz mektubunu yolla işte. artistliğin kime? elektromanyetik dalgalardan hasta olacaksın haberin yok.

    tanım: suşi, şili'de yetişen bir ağacın kabuklarının fermente edilmesiyle yapılan alkollü bir içecektir.
  • - tipik bir japon yemeği olan sushi bin yıldan fazla bir geçmişe sahipmiş

    - sushi'nin çıkış amacı balığı muhafaza etmekmiş. japonlar eskiden çiğ balığı, pirinç ve tuz arasında ağır bir taşla haftalarca sıkıştırarak bekletirlermiş. birkaç hafta sonra taş kaldırılır ve yerine hafif bir kapak konulurmuş. birkaç ay sonra da fermante olan balık ve pirinç yenmeye hazır hale gelirmiş.

    - 18. yy'a kadar bu şekilde işlem gören balık, yohei adlı şefin fermantasyon işlemini ortadan kaldırmasıyla servis edilmeye başlanmış.

    - tokya'da bazı restoranlar sushi'nin eski dönemlere ait sunuş biçimini hala uyguluyorlar ve bunu "narezushi" adı verilen tatlı su balığıyla yapıyorlarmış.

    - osakha'da ise hala tahta kutularda pirinçle bastırılarak geleneksel sushi yapılıyormuş. bunun da adı "nare sushi" imiş.
  • kadinlarin vucut isisinin erkeklerinkinden fazla olmasi nedeniyle tadini ve seklini bozmamak adina kadin ascilar tarafindan hazirlanmasi bir nevi yasak olan geleneksel japon yemegi. bununla birlikte sadece sushi yapan mekanlarda baliga kokusunun sinmesini onlemek icin sigara icmek de yasaktir.
hesabın var mı? giriş yap