• sebepleri ile ünlüdür.
  • bir beyaz derili olarak gittiğinde hem şöhretimsi duygular yaşamak hem de rüşvet ile soyulmak arasında kaldığınız bir yerdir.

    bir kaldırımda yürürken diğer kaldırımlardan el sallayanlar, araçlarda selam verenler size çok havalı hissettirir.

    fakat rüşvet her yerde vardır. fotoğraf çekseniz para istemeye gelirler.

    başkent khartum'da afra adında bir avm vardır ve zamanında konya kombassan'ın yaptığı söylenir. en üst katta tadım pizza ve en alt kattaki markette malatya pazarı markalı kuruyemiş standı yer alır. marketin unlu mamüller bölümünü türkler çalıştırır. samimi insanlardır. yardımcı olurlar.

    sigara paketleri 10 dal sigaradan oluşur. avm önünde kartonla sigara satan seyyarlar vardır. ayrıca yer fıstığı satan seyyarlar çoktur ve ucuzdur.

    bu tavsiyeleri sudan'da yemek yemek zorunda kalırsanız içiniz rahat etsin diye yazdım. çünkü burada alışık olmadığımız bir yemek zevki ve ne kadar temiz olsa da pis olan bir kültür vardır.

    cebinizdeki doları bütün döviz bürolarında sudan parasına çevirebilirsiniz. dolar ile alış veriş yasaktır. fakat tekrar dolar yapmak isterseniz 100 dolar altını çevirmezler. eğer 100 dolar altı sudan parası cebinizde kaldıysa uçağa binerken o paraya el konulur. fakat hava alanında bilet görevlileri o konuda size yardımcı olmaya çalışır.

    cuma günü resmi tatil olduğu için hem para bozdurmakta hem de yemek yemekte çaresiz kalabilirsiniz.

    bazı otellerinde kontörle elektrik satılır. yani konaklama + kontörlü elektrik. klima nimettir. yazları 50'li dereceler görülebilir. kışları ise 30 derecelerdedir. siz kısa kollu ile gezerken oralılar ceketlerle gezerler.

    önemli hatırlatma: hataylıları hiç sevmezler.

    kim polis kim kapkaççı belli değildir. fotoğraf çektiğinizde birisi gelip makinenizi isterse vermeyin. en fazla sizi karakola götürür. orada çektiğiniz fotoğrafı silmenizi isterler. hele bir de bağırır çağırırsanız korkudan sizinle selfi çekilirler.

    yollarda gördüğünüz araçların büyük çoğunluğu vuruktur. sadece ana yollar asfalttır. iç yollar çöl kumudur. ulaşımda tuktuk denilen triportörler kullanılır. her şeyde mutlaka pazarlık etmelisiniz. yoksa fena kazık yersiniz. fiyatı en başta belirlemeniz gerekir.

    buralılar acayip şeker kullanır. marketlerde satılan kola ya da fanta bile buraya özel üretilmiştir ve bal gibidir. çay isteseniz bardağın yarısına kadar şekerli gelir. şekersiz derseniz iki çorba kaşığı şeker atarlar. çayları farklıdır. süzgeçteki çaylı karışımı bardağın üzerinde tutup sıcak su dökülerek çay servis edilir.

    khartum'un merkezinde bir rugby sahası milli park olarak kullanılır. hava alanında kenarda hurda antika uçaklar döküntü olarak yer alır. şoförleri her yerde uzun farla giderler. merkezde anlamsız bir trafik sıkışıklığı vardır.

    başkent dışındaki şehirleri hiç görmeseniz daha iyidir. tamamen çöl toprağı üzerine kurulmuştur. dükkanlar harabe gibidir. bütün dükkanların önünde birer somya vardır. esnaf burada yarı yatarak telefonla oynar.

    diğer şehirlerde bütün ağaçlar ve bitkiler poşetlerle sarılmıştır. sanki bütün dünya çöpünü sudan'a dökmüş gibi bir görüntü vardır. anlatmakla anlatılmaz. yer gök poşettir.

    başkent dışında sadece ihram giyilir. halk bir şeyler ikram etme konusunda çok ısrarcıdır. aman ikramları geri çevirin o kişi bir kaç dakika önce tuvaletini yapmış olabilir. selamlaşırken bir elleriyle omzunuza dokunurlar. bu da pek hoş bir durum değildir. umumi tuvalet yoktur. çöl arazide çömelmiş kişiler görürseniz ve yanlarında yarım 0,5'lik su şişesi varsa o adam tuvaletini yapıyordur.

    herkes ingilizce ve arapça bilir. bu bizim için utanç olmalı. türkiye'den tanıdıkları 2-3 kişi sizi pek memnun etmeyecektir.

    her gölgenin altında yatan mutlaka bir kaç sudanlı vardır. şehir merkezinde kamyon altında bile.

    beyaz olmanız onların çok ilgisini çekse de bürokratik işlerde her işinizi zorlaştırırlar. zevk olsun diye sizi saatlerce dikebilirler.

    nil nehri'ni mutlaka görmenizi tavsiye ederim.

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel
  • insanlik adina aci seylerin yasandigi ulke.

    bakin ne oyunlar donuyor, ne sebeplerle ne canlar yitiyor, kimler bundan cebini dolduruyor, kimler disini biliyor..

    avustralya hukumeti disisleri savunma ve ticaret bolumu'nden ravi tomar'in 6 aralik 2004 tarihinde sunmus oldugu "sudan krizi: sorunlar ve beklentiler" baslikli arastirma belgesi soyle diyor:
    http://www.aph.gov.au/…y/pubs/rb/2004-05/05rb08.htm

    gecen sene yayinlanan uluslararasi kriz grubu (international crisis group) raporuna gore dunya saglik orgutu, eger durum kontrol altina alinmazsa 2004 yili sonuna kadar 110.000 kisinin bu sorun nedeniyle olecegini belirtti. yine gectigimiz sene 9 eylul 2004'te amerikan senatosu uluslararasi iliskiler komitesine konu hakkinda bilgi veren colin powell, amerikan hukumetinin darfur'da soykirim yapildigini kabul ettigini acikladi.

    giris
    sudan, kapsadigi alan bakimindan afrika'nin en buyuk ulkesi ve nufusunun 39 milyon civarinda oldugu tahmin ediliyor. 1956'da birlesik krallik'tan ayrilarak bagimsizligini kazanmasinin ardindan agirlikli olarak islamci hukumetleri destekleyen askeri rejimler tarafindan yonetildi. sudan halkinin %70'ini olusturan muslumanlar genelde kuzeyde yerlesikken, cesitli yerel dinlere inananlar %25’lik, hiristiyanlar ise %5'lik yogunluklarina sahipler. diger yandan, kuzeydeki halkin cogunlugu arap, guneydekiler ise afrikali; pek fazla dile getirilmeyen diger bir siniflandirma ise, ulkede 50'den fazla etnik grup ve yaklasik 600 etnik altgrubun varligindan soz ediyor.

    aslinda 1972-82 yillari disinda ulkede surekli bir ic savas var ve bunun ana nedeni olarak da kuzeyli muslumanlarin musluman olmayan halka olan ustunlugu olarak belirtilmekte. uluslararasi azinlik haklari grubuna gore bu basit algilama aslinda etnik gruplarin toprak ve politik guc icin yaptiklari mucadeleyi gizlemekte.

    ulkenin su andaki guc yapisi, insani ve maddi kaynaklardan fayda saglayan elit kesimin olusturdugu 400 yillik merkezi siyasi yapinin yansimasi. 17. yy'dan 19. yy'a kadar mavi nil bolgesindeki "sennar kralligi" ve batidaki "darfur sultanligi" bagimsiz devletler olarak var olmus ve kendi bolgelerindeki kaynaklardan faydalanarak guclerini olusturmuslar…

    darfur, 1916 yilina kadar bagimsiz bir sultanlik olarak var olduktan sonra sudan'a baglanan son bolge. profesor r. s. o'fahey'e gore; darfur, 1916'dan 1956'ya kadar bir avuc ingiliz memur tarafindan yonetilen bir arka bahce. ancak 1960'larin ortalarinda arap ve arap olmayan darfurlular ulkenin siyasi arenasina kendi kimlikleri ile girmeye basladilar.

    simdiki baskan omer el-besir, 1989 haziran ayinda ulusal islamci cephe (national islamic front) tarafindan desteklenen bir darbe ile basa geldi. iktidarinin ilk yillarini ulusal demokratik ittifak'i (national democratic alliance) bastirmakla gecirdikten sonra, 1993 yilinda hukumeti askeri yapidan sivil yapiya geciren el-besir, ulusal islamci cephe kurucusu hasan el-turabi ve diger cephe elemanlarinin destegiyle yonetimini surdurdu. el-besir, 1996 yili mart ayinda yapilan secimlerin ulusal demokratik birlik ve diger karsi gruplar tarafindan boykot edilmesine ragmen (secimde oy kullananlarin oraninin hartum'da %7-15 arasinda oldugu tahmin edilmekte) %75.7 oyla tekrar basa geldi. yine ayni secimler sonucunda da el-turabi ulusal meclis sozcusu oldu. 1999 yili aralik ayinda yapilan parlemento oylamasinin, ‘baskanin yetkilerinin azaltilmasi’ yonunde sonuclanmasinin ardindan baskan el-besir, ulkede sikiyonetim ilan ederek el-turabi'yi sozculukten kovdu.

    mevcut durumda sudan politikalarini belirleyen bes unsur bulunuyor: baskan el-besir ve ulusal islamci cephe'nin (national islamic front-nif) halefi konumundaki ulusal kongre partisi (national congress party-ncp), el-turabi’nin yonettigi populer ulusal kongre (popular national congress-pnc), sudan halkin ozgurlugu ordusu (sudan peoples liberation army-spla), ulusal demokratik birlik (spla ile grup olarak) ve ulusal demokratik birlik'ten 2000 yilinda ayrilarak kurulan sadik el-mehdi yonetimindaki umma partisi. ayrica ulusal kongre partisi de ic bolunmelere ve diger siyasi rakiplerin muhalefetine maruz kalmis durumda.

    oxford analytica'ya gore; iktidardaki ulusal kongre partisinin bolunmus ve seffaf olmayan yapisi ve yerel muhalefetle olan mucadelesinin ardindaki temel neden, hartum'da devam eden vahsetin bir turlu durdurulamamasi…

    sudan'in diger anlasmazligi:
    1983'ten bu yana sudan, hiristiyan/animist guney bolgesinde konumlanmis “sudan halkin ozgurlugu ordusu (spla)” ile kuzeydeki musluman hukumet birlikleri arasindaki ic savas sebebiyle camura batmis durumda.

    1990'li yillarda sudan, birlesmis milletler tarafindan elestirilmekteydi. bunun sebebi de sudan hukumetinin hiristiyan azinligi ve diger azinliklari bastirma politikasinin yaninda ulkenin guneyinde seriat kanunlarini kabul ettirmeye calismasi ve ulkeye 1991'de gelen usame bin ladin gibi teroristler icin bir yuva haline gelmis olmasi olarak belirtiliyordu. 1996'da abd eski baskani bill clinton hartum'daki amerikan elcisini geri cekerek, sudan'in -daha sonra afganistan'a giden- bin ladin'i ulkeden atmasi icin baskida bulundu. 1998'de kenya ve tanzanya'daki amerikan elciliklerine el kaide'nin gerceklestirdigi bombali saldiridan sonra baskan clinton, sudan'daki el-sifa ilac fabrikasina kimyasal silahlar uretildigi suphesiyle fuze saldirisinda bulunulmasina hukum verdi.

    simdiki bush hukumetinin de sudan'a dair ilgisi artarak surmekte. 1994'ten beri bolgedeki komsu ulkeler arasinda olusturulan "gelisim icin hukumetlerarasi merci" (intergovernmental authority on development - igad), sudan hukumeti ile spla arasinda pek de basariyla sonuclanmayan gorusmelere ev sahipligi yapiyor. surec son zamanlarda yeniden canlandirildi. bir goruse gore, kenya'da yeniden hayata gecirilen cok yonlu igad baris surecinin canlandirilmasinin arkasinda yatan baslica neden, bush yonetimindeki iki karsit gorusu tatmin etmek:

    1. ic savasi islamci diktatorlugun guney sudan'daki hiristiyan halka karsi saldiri olarak niteleyen evanjelik hiristiyan lobisi,
    2. islamci oldugu halde koyu ideolojisini ve uluslararasi terorizm ile isbirligini ortadan kaldirarak sudan ile is yapmaya devam etme firsati goren abd disisleri bakanligindaki gorevliler.

    uc donem senator olarak gorev yaptiktan sonra 'episcopal' bakan olarak atanmis olan simdiki birlesmis milletler amerikan elcisi john danforth, 2001 eylulunde amerikan baskaninin ozel sudan sefiri olarak atandi ve amerika’nin cabalari basarili oldu. sudan hukumeti, clinton yonetimi tarafindan ekim 1997'den itibaren diretilen yaptirimlari sona erdirmektan yana oldugunu belirtti. ornegin bu yaptirimlar nedeniyle amerikan petrol firmalari ulke rezervlerini kullanamiyorlardi ve 2001 eylul'den sonra amerika’nin hedef listesine girmekten kurtulmak icin hartum hukumeti baris gorusmelerine baslamak konusunda gayet ciddi bir tavir sergilemisti. ayrica spla da muzakereler icin hazirdi. igad arabuluculari ile abd, birlesik krallik, norvec, afrika birligi ve birlesmis milletler'den uluslararasi gozlemcilerin yardimciliginda her iki taraf, 2002 ocak ayinda ilan edilen ateskesin ardindan, ayni yilin temmuz ayinda kenya'da machakos protokolu'nu imzaladilar. protokol sonucunda kuzey ve guney sudan’da alti yillik gecici baris icin gerekli duzenlemelerin gerceklestirilmesi onsurecine girildi. bu gecici surec oncesi donemde seriat kurallarinin guneye dayatilmamasi ve gerici surecten sonra guney sudan'in bir referandum ile kendi ozgurlugunu isteyip istemedigine karar vermesi konularinda fakir birligine varildi. diger detaylarla devam eden gorusmeler sonucunda 26 mayis 2005'te sudan hukumeti ile spla, kenya'nin naivasha sehrinde uc protokol imzaladilar. bu protokoller guc paylasimi, petrol gelirlerinin dagitimi ve mavi nil ve guney korfodan bolgelerindeki tartismali alanlarin idaresi konusundaydi. bu protokoller haziran 2004'te imzalanmasi beklenen (ve daha sonra imzalanan) baris anlasmasi icin temel olusturdular. hatta anlasmadan sonra spla lideri john garang, "bu baris antlasmasi taraflar istedigi icin degil, zorla imzalatilmistir," seklinde bir aciklamada bulundu.

    her iki taraf da henuz kapsamli baris antlasmasi imzalamamisti, boylece daha once gerceklestirilen ve bolgesel ve uluslararasi garantileri iceren anlasmanin uygulama sekilleri konusunda karara varamadiklarindan, ateskes suresi uzatilmisti.

    baris muzakerecileri kuzey-guney sorununa cozumun zorla dayatilmasi konusuna odaklandilar. new york review of books yazari john ryle'nin gozlemlerine gore, ulkenin bagimsizligindan bu yananil vadisi disinda kalan darfur gibi bolgelerin ihmal edilmesi sonucu ortaya cikan genis politik sorunlarin giderilmesi icin cok az sey yapildi.

    darfur'daki ic savas
    darfur'daki mevcut vahset donemi 2003 yilinin baslarinda iki asi grubun, yani guneyde spla'dan ayrilarak kurulan sudan ozgurluk ordusu (sudan liberation army - sla) ve adalet ve esitlik hareketi (justice and equality movement - jem)’nin arasindaki catismalarla basladi.

    uluslararasi kriz grubu (international crisis group) raporundaki gozleme gore ayaklanmanin temel nedenleri; ekonomik ve siyasi farklilasma, az gelismislik ile temelde afrikali ciftci gruplarina karsi durulmasi icin darfur'lu arap gocebe kabileleri gerillalarinin hukumetce uzun suredir silahlandirmasi ve destek vermesi… durum acikca gosteriyor ki, diger catismalari cevreleyen ana etken, hartum'da mali ve siyasi kartlari elinde tutan merkezi yonetimin yapmis oldugu ayrimciligin kurbani olarak gorulmesi…

    darfur halki musluman olmasina ragmen, bu zamana kadar etnik olarak hic bu kadar bagdasik olmadi. halk, araplar ve arapca konusanlar (kuzeydeki zakhava bolgesindeki deve gocebeleri ve guneydeki bakara bolgesindeki sigir gocebeleri) ve arap olmayan ciftcilerden (cogunlukla orta bolgedeki fur, masalit ve diger bolgelerden) olusmakta. catismanin ana nedenlerinden biri, kuzey bolgelerinin hizla collesmesi sebebiyle, kuzeydeki cogunlugu arap olan gocebeler ile ciftci topluluklari arasindaki su ve otlatmaya elverisli toprak uzerinde hakimiyet kurma mucadelesi. ikinci neden ise afrika topluluklarinin, hartum hukumetinin cencevitlere (bu terim daha onceden haydutlari tanimlamak icin kullanilsa da simdi arap milisler icin kullanilmakta) darfur'da arap olmayanlari bastirmasi icin destek verdigi inanci. mevcut etnik savas yirmi yildan fazla suredir merkezi hukumetler tarafindan gudulen yanlis politikalarin bir sonucu.

    sudan birlesik meclisi ile disisleri ve adalet bakanligi eski sozcusu muhammed i. halil'e gore, darfur'daki durumu siddetlendiren uc etken; 1980'lerdeki kuraklik, kabile idari sistemindeki kesilme ve savasta milislerin arac olarak kullanilmasi. 1980'lerdeki kuraklik, gocebe araplar ile arap olmayan ciftciler arasindaki anlasmazliklari artirdi; kabile uzlastirma konseylerini de iceren yerel idari makamlari, bu durumu taraflari tatmin edecek sekilde cozmektelerdi. bu surec kanun ve duzenin korunmasini, vergilerin toplanmasini ve anlasmazliklarin cozulmesini saglamaktaydi.

    1990'larda idari yapinin degismesi ve duzmece-federal bir yapinin kurulmasi sudan'i 20 civarinda eyalete boldu. bu eyaletlerden uc tanesi darfur'u olusturmaktaydi. halil'e gore; bati darfur eyaleti 24 idari birime bolunmus ve bunlardan 19'u arap kabilelerine verilirken, sadece 5 tanesi afrika kabilelerine verilmis. her birimin basina getirilen emirler yerel konulardaki bilgi ve becerilerinden ziyade, mevcut idareye olan bagliliklari sebebiyle bu konumlara gelmisler. fakat merkezi hazineden cok az maddi yardim gelmesi sebebiyle, yerel emirler kendi mali kaynaklarini kendileri bulmak zorunda kalmislar. bu arada geleneksel kabile sefleri ise tum yasama, yargi ve vergi toplama haklarindan mahrum birakilmis. kabile seflerinin gucsuzlestirilmesi, sorunlarin giderilmesi konusunda suregelen geleneksel sistemi de zayiflatmis.

    bunlari izleyen, ucuncu ve en zarar verici etken ise, hukumetin milisleri savas araci olarak kullanmalari oldu. bu durum ilk olarak 1985'te gecici askeri hukumet sirasinda, guney kordofan ve darfur'daki arap kabilelerinden genclerin, spla'ya karsi mucadele etmesi icin silahlandirilmasi ile basladi. mevcut hukumet, bu milislerin egitilmesi ve silahlandirilmasina yonelik destegini artirdi ve bu da ordudan bagimsiz fakat ona paralel hareket eden halkin savunma gucu (people's defense force) adli bir grubun kurulmasina yol acti. bunlara ek olarak hukumet daha sonra cencevit olarak bilinen, kuzey darfurlu arap genclerden ceteler olusturarak bunlari silahlandirdi.

    2003–04 darfur krizi
    onceden belirtildigi uzere, su andaki catismalar, 2003 yili basinda sla ve jem'in hukumetin askeri birimlerine saldirmasiyla basladi. bu zamanda hukumet, kuzey-guney anlasmazliginin giderilmesi hususunda baski altindaydi ve dikkatler igad surecinin cozume kavusmasi noktasina odaklanmisti. asilerin ilk basarilarina yanit olarak hukumet, ordu destekli cencevit milislerinin misilleme yapmasini destekledi. bu misilleme daha sonra sla ve jem guclerini destekleyen ve olusturan fur, massaleit ve zekhava gruplarinin yasadigi koylere saldiri sekline donustu. ayrica sla’nin baskaldirisini spla'ya bagladigi ve spla'nin maddi yardim ile halk destegi sagladigini iddia eden bir rapor olusturuldu. bu arada spla, hukumetle baris anlasmasi surecinde oldugunu ve asilere karsi savasmayacagini belirtti. ayrica nuba daglari ve mavi nil bolgesinin yonetim seklinde varilan anlasmanin darfur icin de gecerli olabilecegi one suruldu. sudan hukumeti ise darfur sorununun, spla ile guney sudan sorunu giderildikten sonra cozulebilecegini belirten aciklamalar yapti.

    2003 yilinin ikinci yarisinda, hartum hukumeti ile asiler arasinda arabuluculuk yapmaya calisan sudan'in bati komsusu cad'in girisimleri basarisizlikla sonuclandi. bu girisimin nedenlerinden biri, darfur krizinin buyumesinin cad'in durumunu bozabilecegi endisesiydi. uluslararasi kriz grubuna gore; bircok cadli etnik milis, hem cencevitlerin hem de ihtilafin diger iki tarafinda yer almislar. hartum buna sert yaklasmis ve hatta cad baskani idris deby hukumetini aldatarak, bir yandan onlara yonelik silah akisinin durdurulmasi ve asilerin sinirotesi hareketlerinin engellenmesi konusunda tepki gosterirken, bir yandan da ortulu olarak cadli arap milislerin kendi ulkelerinde gucu ele gecirmeleri icin darfur'u bir atlayis noktasi olarak kullanmalarina izin vermis.

    sudan ile cad arasindaki gerilim, cad ordusu ile cencevitlerin 2004 yili mayis ve haziran aylarindaki carpismalariyla birlikte bir anda yukseldi ve ust duzey cad yetkilileri, catismalarin surmesi halinde tum bolgedeki dengenin bozulacagini belirtti. bunun ardindan saldirilar duruldu.

    los angeles times haberine gore o siralarda abd ve britanya, sudan hukumetini kizdirmamak ve cozulme surecinde oldugu gorulen hassas kuzey-guney baris gorusmelerine zarar vermemek endisesi ile bu konunun birlesmis milletler'de oylanmasi konusunda cekingen davramislar. ekim 2003-subat 2004 arasinda insani yardim ajanslarinin darfur'a girisleri yasaklanmis. insan haklari gozlemcisine gore, gorusmeler sirasinda taahhut edilen tarihlere uyulmamis; darfur olaylari, igad destegiyle devam eden naivasha gorusmelerini, insan haklari ihlalleri bakimindan golgede birakmis ve kriz, kamuoyunu sarsmaya baslamis.

    cad, 8 nisan 2004'te afrika birligi, birlesmis milletler ve bazi bati ulkelerinin katilimi ile ateskes icin arabuluculuk yapti ve cad'in baskendi n'djamena'da sudan hukumeti ile darfurlu iki asi grup arasinda imzalanan anlasma yururluge girdi. 28 mayis'ta ise tum taraflar ateskes komisyonunun hukumlerinde anlastilar. ateskes komisyonu, besi darfur ve biri cad'daki alti bolgede bulunan 130 askeri gozlemciden olusmaktaydi. bu gozlemcilerden sekizi afrika birligi uyeleriyken, digerleri de avrupa birligi'nin degisik kademeleri ve abd'den gelmekteymis. uluslararasi kriz grubu'na gore anlasma "ne genis kapsamli ne de profesyonelce muzakere edilmis" oldugundan buyuk olcude noksanmis. 23 agustos 2004'te yayinlanan "darfur muhleti: yeni uluslararasi hareket plani" (darfur deadline: a new international action plan) raporunda soyle deniyor: “... gozlemleme asiri zayif duzeye indirildi. bir yandan cencevitler sivilleri hedef alirken, diger yandan da hukumet ve iki asi grup arasindaki kavga halen devam etmekte. hukumet gucleri ve cencevitler ateskes anlasmasinin imzalanmasindan beri duzinelerce koyu atese verdi ve bolgeye yapilan cok sayida ziyarete ragmen gerceklestirilen etnik temizlik kampanyasi halen devam ediyor.”

    3 temmuz 2004'te birlesmis milletler ve hartum hukumeti birlesik teblig imzalamislar. buna gore sudan, darfur'daki insani yardima yapilan engelleri kaldiracagini, insan haklarini gelistirecegini ve dahili multecileri koruyacagini, cencevitleri silahsizlandiracagini ve siyasi bir anlasma yapilmasini takip edecegini taahhut etmis. temmuz ayi baslarinda, afrika birligi baris ve guvenlik konseyi, 308 askerden olusan afrika birligi sudan gorevini (african union mission in the sudan - amis) bolgeye gondermeyi kararlastirmis. bu gucun gorevinin sadece gozlemcileri korumak degil ayrica kendi kapasitesi icerisinde sivil halki da korumak oldugu aciklanmis. uluslararasi kriz grubunun (icg) gozlemlerine gore ise bu kuvvetin, konumlandirildigi yerdeki dinamikleri degistirme becerisi olsa bile, fransa buyuklugunde bir bolgede bir milyondan fazla dahili multeci icin cok kucukmus.

    30 temmuz 2004'te haftalarca suren muzakereler ve uzlasma cabalari sonucunda birlesmis milletler guvenlik konseyi 1556 no'lu karari gecirebilmis. karar tum hukumet disi etmenlerin (sla, jem ve cencevitler) silahlarinin yasaklanmasini hukmederken, afrika birligi'nin cabalarina destek oldugunu belirtip, tum taraflari muzakerelere tekrar baslamak konusunda uyarmis. kararin merkezi talebi (6. paragraf) hukumetin, cencevit milislerini silahsizlandirmasi ve insan haklari ve uluslararasi insan haklari kanunu ihlallerini yapanlari sorumlu tutulmasi noktasiymus. ayrica genel sekreter ne kadar gelisme kaydedildigiyle ilgili 30 gun icinde bir rapor verecekmis.

    30 agustos 2004'te genel sekreter'in guvenlik konseyine verdigi raporda bir takim gelismeler olmasina ragmen daha gerceklestirilmesi gereken cok sey oldugu yaziyormus. sudan, ana vaatlerinden bazilarini tutmamis ve sivillere karsi saldirilar devam etmekteymis. milislerin cogunlugu silahsizlandirilmamis ve insani yardim gruplari halen zorluklarla karsilasmaktaymislar. rapor ayrica "darfur'daki uluslararasi gucun bir an once buyuk olcude artirilmasi" gerekliligini vurgulamis. bu gorus colin powell'in abd senatosu dis iliskiler komitesine 9 eylul 2004'te verdigi goruslerinde de desteklenmis. buna gore powell, darfur'da soykirim gerceklestirildigi belirtirken, "darfur'un guvenligi icin kisa vadede verilebilecek en pratik katkinin afrika birligi gozlemcilerinin sayisinin artirilmasi" oldugunu soylemis.

    cencevitlerin faaliyetlerinin yani sira, sla ve hukumet gucleri arasinda carpismalar oldugu rapor edilmis. sla, jem ve hukumet arasinda afrika birligi yardimiylla nijerya'nin abuja kentine devam eden gorusmeler guvenlik ve silahsizlandirma meseleleri konusundaki anlasmazlik sebebiyle tikanmis. gorusmeler 17 eylul'de bir ayligina ertlenmis. cesitli taraflar tekrar ekim'de bir araya gelmisler fakat yine herhangi bir basari elde edilmediginden gorusmeler yine ertelenmis. ayrica hukumet guclerinin hava kuvvetleri yardimiyla saldiri gerceklestirdikleri konusunda ithamlar bulunmaktaymis.

    durumu karisiklastiran bir etmen, sla ve jem'in ayni gundemi takip etmemesiymis. sudan'li alim ve yakin zamana kadar birlesmis milletler genel sekreteri'nin dahili multeciler temsilcisi olan francis deng'in gozlemlerine gore "sla ve jem tam anlamila ayni vizyonu paylasmiyorlarmis. gecmisteki isbirligi sebebiyle sla, spla'ya jem'e oldugundan daha yakinmis ayrica jem'in gundemi halen bir cesit islami gundeme bagliymis. bunlar ulkenin icine dogru ilerledigi celiskilerin detaylariymis ve eger bir anlasma olacaksa bu genis kapsamli olmali" imis.

    ikinci sorunda da sudan’da hukumette bulunan ulusal kongre partisi’nin (ncp) kendisi imis. daha oncden belirtildigi uzere, parti hem ic bolunmeler hem de diger politik gruplarin muhalefeti ile karsilasmakta. sadece 2004 yilinda, hukumet rakipleri gozde ulusal kongre (pnc) partisini kendilerini iktidardan atma cabalariyla ilgili uc kere suclamis. baskan omer el-besir’in eski muttefiki pnc baskani hasan el-turabi de dahil olmak uzere bir cok parti lideri tutuklanmis. ekim ayi baslarinda darfur meselesinin nasil ele alinacagi hususunda hukumette ayrilik olacagina dair isaretler gorulunce el-besir en ust duzey yardimcilarindan biri olam mubarek el-fadil el-mehdi’yi okvmus. son zamanlarda hukumet, askeri olarak daha kucuk ama siyasi olarak daha kuvvetli olan jem’i basarisiz darbe girisimine dahil olmakla itham etmis fakat grupla olan muzakerelerini devam ettirecegini belirtmis. ayrica jem’i turabi’nin partisi pnc’nin silahli kanadi olmakla suclamis. durumu daha da karmasiklastirarak “hukumet, spla ve sla’yi semsiyesi altinda bulunduran ulusal demokratik birlik (nda) ile ucuncu yol olarak gorusmelere baslamis.

    gelecek yonelimler:

    kisa vade

    olumlerin durdurulmasi ve bu insani felakete bir son verilmesi icin muazzam cabalarin bir an once alinmasi ve afrika birligi gozlemcilerinin sayisinin hemen artirilmasi gerekmekte. birlesmis milletler sudan gelismis misyonu (unamis) sozcusune gore ihtiyac “afrika birliginin daha proaktif olmasi ve olabilecegi her yerde bulunasi” yonunde.

    2004 eylul ayi baslarinda abd’nin, birlesmis milletler guvenlik konseyine sundugu taslak onerge diger seylerin yaninda sudan’in petrol endustrisine olan yaptirimlari kapsamakta ve genisletilmis afrika birligi gozlem kuvvetinin yetkilerinin artirilarak goreve devam etmesini savunmaktaymis. uluslararasi kriz grubu (international crisis group - icg) baskani gareth evans’in gozlemlerine gore “rusya’nin savas ucagi ve cin’in petrol imtiyazlari anlasmasinin, bu ulkelerin sert bir onlem alinmasi konusundaki cekingenlikleriyle bir alakasi olmadigina inanmak cok zor.” cin, sadece sudan’in ulusal petrol sirketinin en buyuk ortagi degil ayrica ulkedeki rafinerileri ve boru hatlarini insa eden taraf. ayrica ulkenin hydroelectric guc sektorunun de buyuk yatirimcisi. gozden kacirilmamasi gerekirmis ki, sudan petrolleri ithal eden cin ve pakistan, 1556 no’lu karar icin yapilan oylamada cekimser kalmislar.

    18 eylul 2004’te guvenlik konseyi 1564(2004) no’lu karari 11’e karsi 0 oyla kabuletmis. oylamada cezayir, cin, pakistan ve rusya cekimser kalmislar. hem pakistan hem rusya yaptirimlarin geri tepebilecegi konusunda gorus belirtirken, cin yaptirimlarin durumu daha da karmasiklastiracagini belirtmis. 1564 no’lu karar:

    - afrika birligi’nin gozetleme gucunun genisletilmesini hos karsilarken, uye ulkelerin de bu cabalari desteklemeleri ve tum taraflari insane haklari ihlallerinin durdurulmasi ve siyasi bir cozume ulasilmasi konusunda uyarmakta
    - sudan hukumetinin milislerin isimlerini verilmesini ve diger insan haklari ihlalcilerinin tutuklanmasini talep etmekte
    - genel sekreter’den “soykirim olup olmadigina karar vermesi uzere” bir komisyon olusturmasini talep etmekte
    - bu hususlara uyulmamasi durumunda sudan’in petrol sektorunu, sudan hukumetini ve hukumet bireylerini etkileyecek ek olculer getirilecegine dair tehdit etmekte.

    bu kararda unutulan temel konulardan biri sudan’in rusya ve cin ile olan silah ticaretinin yasaklanmasi imis.

    herhangi bir durumda, bm genel sekreteri, kofi annan, insan haklari yuksek yetkilisi louise arbour ve yeni atanmis soykirimin onlenmesi ozel danismani juan mendez’i sudan a neler olup bittigini ogrenmek uzere gondermis. ayrica bu karar guvenlik konseyi’nin ilk defa soykirim sozlesmesinin 8. maddesine atifta bulundugu kararmis. 7 ekim 2004’te kofi annan, soykirim iddialarinin arastirilmasi icin, italyan hakim antonio cassese’nin basinda oldugu bes uyeli bir panel gorevlendirmis.

    2004 ekim’inin sonlarina dogru guvenlik konseyi, sudan’daki durum uzerine iki gunluk bir toplantinin 18-19 kasim tarihlerinde nairobi’de gerceklestirilmesine karar vermis. 19 kasim’da konsey uyeleri sudan hukumeti ve spla arasinda 31 aralik 2004’e kadar genis kapsamli baris anlasmasina ulasilacagina dair mutabakat metni imzalanmasina taniklik etmisler. guvenlik konseyi ayrica bagiscilarin sudan’in ekonomik gelisimi ve yeniden yapilandirilmasi icin yarim paketlerinin acilen ulastirilmasi hususundaki cabalarina devam etmelerini tesvik eden1574 no’lu karari kabul etmis. bu karar ayrica resmi gelisim yardimi, borclarin muhtemel silinmesi ve baris antlasmasi imzalandiktan ve uygulamaya gectikten sonar ticari yollarin acilmasini da kapsiyormus.

    insan haklari izleme orgutu (human rights watch) karari elestirirerek, guvenlik konseyinin sudan hukumetini darfur’daki insan haklari ihlalleri konusunda sorumlu tutan yukumleri kaldirarak taviz verdigini belirtmis:

    “bu karar, temmuz ve eylul aylarinda benimsenen guvenlik konseyi kararlarini animsadigini belirttigi halde, o kararlarda bulunan hartum’un hukumet destekli cencevit milislerinin silahlandirilmasi ve yargilanmasi konusundaki kesin talebini disarda birakmakta.

    buna ek olarak yeni karar, 1556 ve 1564 no’lu kararlarda oldugunun aksine, o kararlarda bulunan yaptirimlara uyulmamasi halinde daha ileri olculerde tedbir alinacagina dair yapilan tehdit ve kullanilan dili gozardi etmekte. bunun yerine cok daha yumusak bir uyariyla “taahhutlere uymayan taraflara karsi makul bir sekilde gereginin yapilacagini belirtiyor.”

    birlesmis milletler’deki abd elcisi john danforth 1574 sayili karardaki vurgu degisikligini savunmus. 2 aralik 2004’te yaptigi konusmada sudan hukumetine uluslararasi yaptirimlarin dayatilmasi gercekci bir secenek olmadigini belirtmis. eger bunlar kabul edilse bile, yaptirimlarin ise yarayip yaramayacagi belli degilmis. abd’nin tekyanli yaptirimlari bile sudan’in tavrini degistirmesinde faydali olmamis. danforth ayrica, 1556 ve 1564 sayili kararlar sudan hukumetine parmak yonelttigi –hakli oldugu uzere- halde kimsenin ellerinin temiz olmadigini. darfur’daki felaketin meydana gelmesinde hem hukumetin hem de asilerin rolu oldugunu ve artik bunu bitirmenin zamaninin geldigini belirtmis.

    bu arada darfur’daki durumun yatistirilmasi icin genis capli bir askeri mudahele yapilarak bir baris koruma gucu gonderilmesi ve yeniden bir ruanda olayinin yasanmamasi icin cagrilar yapilmaktaymis.
    bu onerilerde iki sakinca var. birincisi baris koruma gucu olusturmak icin hemen bir uluslararasi birlik olusturulmasinin guclugu. bu durum ilk olarak baskan george w bush tarafindan, kendisinin birlesmis milletler genel kuruluna 21 eylul 2004'te yaptigi konusmada ifade edildi. bush, endustriyel olarak gelismis olan g8 ulkelerinin 75.000 kisilik baris koruma gucunu egitmesi planlari oldugundan bahsederken, ilk olarak bu gucun afrikadan secilecegini boylece kita icine ve diger yerlere mudahelenin daha kolay olacagini soyledi. bush ayrica g8 ulkelerinin baris gucunun konuslanmasina yardim edecegini ve lojistik ihtiyaclarini karsilayacagini belirtti. baris koruma operasyonlarindan sorumlu birlesmis milletler genel sekreter yardimcisi jean-marie guehenno'nun da ifade ettigi uzere, birlesmis milletler'in son bes yilda sayilari iki katina cikan ve su anda yaklasik 50.000 kisilik olan baris gucu 8 afrika ulkesinde (burundi, fildisi sahili, liberya, kongo, etiyopya, eritrea, sierra leone ve bati sahara) operasyonlarda bulunmak uzere konuslanmis durumda. bu birlikler bile fazlaca yayilmis durumda. guehenno, birlesmis milletler dorduncu komitesine verdigi brifingde acikca belirtiyor ki, mevcut baris gucu ihtiyaci, birlesmis milletler ya da herhangi bir bolgesel kurulusun tek basina karsilayabileceginin cok ustunde. dogal olarak afrika birligi de tek basina bu ihtiyaci karsilayamaz durumda. ardindan ortaya cikan bir diger soru ise, baris koruma / mudahele gucunun, sorunun buyuklugu ve karmasikligi goze alindiginda, istenilen sonuclara ulasip ulasamayacagi. zamanin abd disisleri bakani colin powell konuya su sekilde deginiyor:

    "hartum muhakkak ki cok daha fazlasini yapmali. bunu ayarlamak cok zor ve ben bununla her gun ugrasmak durumundayim. yaptiginiz baskilar geri tepmeye basladiginda ne kadar daha fazla baski yapabilirsiniz ki? cunku ardindan hartum rejimi kalkip, 'tamam. bundan sonra biz bir sey yapmiyoruz. buyrun, darfur tamamen sizin. bundan sonra siz ne yapilmasi gerekiyorsa yapin' diyor. buna ragmen daha fazla uygulayip, onlardan bir sonuc almayi mi beklemek gerekir?"

    ortada ayrica bir de devletin egemenligi` sorunu var. bati ulkeleri tarafindan yonetilen genis capli bir mudahele gucunun olusturulmasi onerilse bile (diyelim ki bu, o ulkelerin su anda irak'ta bulundurduklari guclere ragmen politik ve lojistik olarak mumkun), bu durum daha buyuk sorunlar yaratabilir. profesor ramesh thakur'un belirttigi uzere benzer bir mudahele, araplar ve muslumanlara karsi yeni bir saldiri girisimi olarak algilanabilir. bu da diger asi gruplarin baska bolgelerde de siddetini artirarak durumu daha uluslararasi bir alana cekmeye calismasina sebep olabilir. thakur ayrica, gelismekte olan ulkelerin, disaridan bir mudahele istemedigini ekliyor. thakur'a gore bu ulkeler, bu mezalimi kendi baslarina sonlandirma sorumlulugunun yukunu kabul etmeliler.

    su andaki mevcut cabalar, bati tarafindan yonetilen genis capli bir mudahele gucunden ziyade afrikali izleme gucunun konuslanmasi ve bu gucun istikrari tesvik etmesi uzerine yogunlasmis durumda. 2004 yilinin eylul ayi sonlarinda, nijerya cumhurbaskani ve afrika birligi baskani olusegun obasinjo, ekim ayina kadar 3000 ila 5000 arasi kisiden olusan amis gucunun hazir olabilecegini fakat bu gucu gerekli yerlere konuslandirmak icin milyonlarca dolar gerektigini belirtti. bunun uzerine sudan, 1 ekim'de, afika birligi'nden 3500 civari asker ve 800 civari polisin ulke icinde konuslanmasini prensip olarak kabul etti.

    6 ekim 2004'te britanya basbakaninin sudana yaptigi ziyarette (gorevde olan bir britanya basbakaninin, sudan'in 1956'da bagimsizligini kazanmasindan beri bu ulkeye yaptigi ilk ziyaret), sudan hukumeti 5 yonlu baris planini kabul etti. bu planda genisletilmis afrika birligi kuvveti ile isbirligi, insani yardim cabalarina destek ve 2004 yili sonuna kadar guney ile genis kapsamli bir baris anlasmasi yapilacagi (igad sureci) taahhudu.
    bundan iki hafta sonra, 20 ekim 2004'te afrika birligi bolgedeki gucunu 3320 kisiye (1700 silahli birlik, 641 silahsiz birlik, 450 silahsiz askeri gozlemci, 815 sivil polis ve 164 sivil gorevli) cikarmayi kabul etti. bu birliklerin konuslandirilmasi kasim ayinda basladi. bir yil surecek ve 220 milyon dolara mal olacak operasyon ana olarak avrupa birligi ve amerika birlesik devletleri tarafindan fonlandirilmakta. gonderilen raporlara gore ancak subat 2005 ya da sonrasinda operasyon tam gucune ulasabilecek.

    orta vade
    uluslararasi kriz grubu, sudan'a baris getirebilmek icin iki ayri gorusun oldugunu belirtiyor. bunlardan ilki, hem darfur hem de igad baris sureclerine devam etmek. boylece guney sorunu igad sureci sonuna basariya ulasabilecek ve darfur surecinin cozumu daha kolay hale gelecek. bir diger gorus ise darfur krizini, igad muzakereleri sonlanmadan cozmek.

    "once darfur" yaklasimina gore, oncelikle darfur krizinin cozumu bu durumun olusturulacak yeni yapinin icine bastan dahil olmasini sagliyor. bu yaklasima gore sudan'in ihtilaflari yapisal ve ulusal, basitce kuzey-guney temelli degil. darfur meselesinin oncelikli olarak sonlandirilmasi bir yandan krizinin ulkenin diger bolgelerine sicramasi ihtimalini azaltirken diger yandan da uluslararasi baglantilarin korunmasini ve bagislarin devam etmesine yardimci oluyor. fakat bu yaklasimin eksikligi, imtiyazlari elinden alinmis diger topluluklara ayaklanmanin, haklarin ve ozgurluklerin korunmasi icin tek yol oldugunu isaret ediyor olmasi.

    igad anlasmasi surecinin oncelikli olarak sonlandirilmasini savunanlar, darfur'daki isyanci birliklere yakin olan spla'nin, bu sorunun cozumunun ardindan hukumet yanina dahil olacagi ve hartum'un darfur sorunun cozumune hiz kazandiracak politikalar uretmesi icin bir cozucu rolu oynayacagini belirtmekteler. bu goruse gore, guney sorununun cozumu 21 yillik bir ic savasin da sonlanmasi demek olacagindan bu hassas durumun icine darfur'u da dahil etmek son derece riskli.

    birlesmis milletler genel sekreter sudan ozel temsilcisi jan pronk, 2 eylul 2004'te guvenlik konseyine verdigi brifingde sudan'da genis kapsamli bir cozume ulasma yolunda karsilasilan zorluklarla ilgili gozlemlerini aktardi. pronk'a gore:
    darfur krizi, ayri olarak gorulemez. sudan'daki herhangi bir krizin cozumu icin spla ve hukumet arasinda daimi bir barisin saglanmasi gerekli. gecmis basarisiz gorusmeler ve tutulmamis sozlerle dolu oldugu halde igad baris gorusmelerinin basariyla sonuclanmasi, darfur icin bir ornek olabilir. bu durum merkeziyetciligin azaltilmasi, guc paylasimi, bolgesel ozerklik ve cesitli gruplarin ulke icinde birlikte var olmasini gerektirebilir. anayasal yapidaki degisiklikler, hukummet icin bir muzakere zemini olusturabilecegi gibi, asilerin yapilan gorusmelerin basarili sounclanacagina dair guven kazanmasina yardimci olur. igad surecinin basarili olmasi icin darfur krizinin sonlandirilmasi kosulu konulursa, bu durum istikrari bozar ve krizi daha da uzatir.

    genel olarak bu goruslere, birlesmis milletler genel sekreteri kofi annan ve disisleri bakani colin powell da katilmaktaydilar. 19 kasim 2004'te kabul edilen 1574 no'lu yasada, birlesmis milletler igad surecinin basarili sonuclanmasini tercih ettigini dogruladi.

    bati ulkelerin taahhutlerine bagliliklarinin bir gostergesi 2004 eylulunde nairobi'de yapilan birlesik degerlendirme gorevi (joint assessment mission - jam) ve 27-28 eylul tarihlerinde oslo'da yapilan igad ortaklari forumu (igad partners forum - ipf) oldu.

    dunya bankasi ve birlesmis milletler kalkinma programi tarafindan ortaklasa desteklenen birlesik degerlendirme gorevinde (jam), sudan hukumeti temsilcileri, spla ve igad yer almakta. bu gorevin sorumlulugu sudan'in islah edilmesi ve 2010 yilina kadar devam eden bir surec dahilinde yeniden yapilandirma icin taslak bir cerceve olusturulmasi. ipf, kapsamli baris anlasmasi sonrasinda oslo'da duzenlenmesi planlanan "bagiscilar konferansi" icin jam'in yaptigi hazirliklardaki ilerlemeyi degerlendirdi. bagiscilar, 6 yillik gecici baris anlasmasinin saglanmasinin halinde yapacaklari destege dair taahhutlerini bildirdiler.

    sonuc olarak, sudan krizinin tek bir olumlu yonu var o da siyasi irade ve uluslararasi ve bolgesel katilimcilarin kaynak destegi. bolgedeki durum ise halen oldukca zor yola gelir gozukuyor. 4 kasim 2004'te ozel temsilci jan pronk, guvenlik konseyine soyle dedi:

    "darfur kolayca, kanun ve duzenin tamamiyla coktugu bir anarsi durumuna girebilir. ihtilafin niteklikleri degismekte. hukumet kendi guclerini tam anlamiyla kontrol etmiyor. hukumet paramiliter kuvvetleri bunyesi altina aldi fakat artik onlarin soylenilenlere uyacagina guvenemiyor. geri dondurulmesi mumkun olmayan gazi kacmis bir icecek gibi. asi gruplar icinde liderlik sorunu ve bolunme var. bazi komutanlar, calma, kacirma ve oldurme yoluyla hasimlarini kiskirtmakta ve gorulen o ki bazilari sadece kendi cikarlari icin hareket ediyor."

    pronk, durumun ancak su uc durum ayni anda duzeltilirse duzeltilebilecegini belirtti: oncelikle ucuncu kisilerden olusan bir kuvvetin (afrika birligi) etkin olarak vahseti durdumak icin harekete gecmesi. ikincil olarak tum muzakere sureclerinin hizlandirilmasi. ucuncu olarak da secilmis ya da kendilerini zorla sectirmis nasil olursa olsun tum siyasi liderlerin devam eden vahsetten ve daha onceden yapilan anlasmalarin bozulmasindan sorumlu tutulmasi.

    insani ve acil yardim
    2004 yili eylul ayinda birlesmis milletler'in darfur ve cad'da insani yardimin gelistirilmesi icin yapmis oldugu 531 milyon amerikan dolari karsiligi yardim 276 milyon dolar daha yukseldi. halen 255 milyon dolara daha ihtiyac var. yine 2004 eylulunde dunya gida programi, hedeflenen 1.2 milyon kisinin sadece yuzde 78'ini besleyebiliyordu. sorunun genisligi ve yardimlarin gerekli yerlere ulastirilabilmesindeki gucluk, gorevi cok zorlu hale getirmekte.

    avustralya'nin yardimlari
    avustralya, sudan'daki kriz icin yirmi milyon avustralya dolari karsiligi yardim yapti ve daha fazla yardim yapmak istedigini belirtti. 21 eylul 2004'te, afrika birligi bas sozcusu assane ba, avustralya'nin afrika birligi izleme kuvvetine finansal ve lojistik yardimda bulunmasi cagrisini yapti. ba, avustralyali bir gazeteciye verdigi demecte, "avustralya cok katkida bulunmadi ve herhangi bir ilgi gostermedi" dedi. buna yanit olarak, avustralya disisleri bakanli downer'in sozcusu, hukumetin kisa zamanda "gercek lojistik katki" ile ilgili detaylari yakinda aciklayacagini bildirdi. sozcu, "su anda bir takim teklifleri degerlendiriyoruz ve bu durum hukumetin ust duzey yetkilileriyce tartisiliyor" diye ekledi.

    2004 yili ekim ayinda, avustralya'nin personeliyle birlikte iki adet c-130 herkul tasima ucagini bolgeye gonderecegi bildirildi. bu avustralya'nin, 1994'teki birlesmis milletler ruanda yardim gorevi (unamir) icin gonderilen askeri birlikten sonra afrika kitasina gonderecegi en buyuk askeri kuvvet.

    ozet
    darfur krizinin kisa ya da orta vadede cozulebilmesi icin karsilasilan zorluklar:
    - hartum'daki bolunmus hukumet ve uzun zamandir darfur'da devam eden gerginlik ve dusmanliklar
    - hukumetin, asilerle yapmis oldugu muzakerelerin nasil sonuclanacaginin bilinmemesi ve tahmin edilememesi
    - sudan hukumetine etkide bulunma yolunda karsilasilan siyasi zorluklar
    - afrika birligi izleme gucunun sinirli kapasitesi ve baska bir kuvvetin hazirda bulunmamasi

    kisa sure once bir disisleri bakanligi yetkilisi soyle bir gorus bildirdi:
    "bu durumu duzeltemek icin akla ilk gelen sey, olayin icinde birilerinin "iyi adamlar" oldugu. oyle birileri yok. bu savasi sla baslatti ve simdi onlar ve jem bu savasin surmesi icin ellerinden geleni yapiyorlar. sla hicbir zaman, spla'nin guneyde yaptigi gibi orduya karsi durmadi. onun yerine koylerin yakilmasinin devam etmesi, olumlerin surmesine izin vererek yerlerinde kaldilar. cunku hartum uzerindeki uluslararasi baski arttikca kendi konumlari daha da guclendi."

    sudan hukumeti'nin ustundeki baskiyi artirmak hakkinda da ayni gorveli soyle dedi: "bu cok zor bir durum. sudanlilar ancak bir noktaya kadar taviz verecekler, daha otesine ise gitmeyecekler. isin gercek tehlikesi eger cok ileri giderseniz kuzey-guney gorusmeleri rayindan cikar ve 22 yillik ic savasta yeniden basa donulur."

    sonuc olarak, bir yandan insani sorunlari yatistirma cabalari devam ederken, bir yandan da olayin butun tarihi ve karmasikligi goze alindiginda, kisa zaman icinde idari sorunlarin cozulmesi ve kaynaklarin paylastirimalmasi suretiyle sorunun kapsamli bir cozume kavusmasini beklemek gercekci degil.

    insanlarin cektigi acilari azaltmaya calismanin yani sira, birlesmis milletler ve uluslararasi topluluklarin acil onceligi savasan taraflar arasinda bir ateskes durumu olusturarak, darfur bolgesindeki sivillerin guvenligini garanti altina almak. surekli konusulmasina ragmen, sudan'a yaptirim uygulama cabalari basariya ulasacak gibi degil. hartum rejiminin bolunmus dogasi, baris gorusmelerine ayri bir belirsizlik katmakta. genis kapsamli bir askeri ya da insani mudahele, sorunun buyuklugu ve karmasikligi goze alindiginda mantikli bir secenek olarak gozukmemekte. diger bir deyisle, bu uzun soluklu sorunu hemen cozmek mumkun degil.

    amis izleme gucunun genislemesi surecin operasyonel tarafinda hayati bir rol oynamakta. su anda bu guce en buyuk destegi avrupa birligi, abd ve birlesik krallik vermekte. sudan'a uzun donemli barisin gelmesi ve nihai hedefe ulasilmasi icin abd, birlesik krallik ve ab'nin, afrika birligi cabalarina siyasi, mali ve lojistik destegi cok degerli. abd, ab uyeleri ve igad ortaklari forumundan yapilan son aciklamalarda, taraflar kararliliklarinin surdugunu bildirdiler.

    ek
    sudan'in petrol varliklari
    sudan'in petrol endustrisi dunyada en hizli gelisenlerden. diger acilardan kaynak yoksunu bu ulkenin en buyuk varligi petrol kaynaklari ve bu kaynaklardan faydalanmak zor degil. 1999 - 2003 yillari arasinda uretim dort katina cikti ve resmi tahminlere geri getirilebilen rezervler 2000 milyon varilin ustunde. 2004 ocak ayinda, sudan'in ortaya cikarilmis ham petrol rezervlerinin 563 milyon varil civarinda oldugu (2001'deki tahminlerin iki katindan fazla) ve uretimin 2003'teki gunluk 270 bin varile karsilik su anda gunluk 345 bin varil oldugu belirtildi. sudan enerji bakani avad el-caz'a gore 2005 yili sonunda uretimin gunde 500 bin varilden fazla olmasi bekleniyor.

    sudan petrol endustrisinde batili petrol sirketleri cok fazla yer tutmamakta. onceki durum boyle degildi. 1979'da ilk kez petrol bulunmasinin ardindan amerikan sirketi chevron tetkik iznine sahipken, ic savasla birlikte ticari izinler kaldirildi. kanadali, isvecli ve avustralyali sirketler de gecmiste aktif olmalarina ragmen, kendi ulkelerindeki insan haklari gruplarinin baskilari ve guvenlik sorunlari nedeniyle geri cekildiler.

    su anda greater nile petroleum operating company (gnpoc), sudan'in petrol endustrisine hakim durumda. gnpoc'nin sahipleri cogunlugu, hukumet kokenli cin, malezya ve hindistan sirketleri. gnpoc'nin mevcut hissedarlari soyle: %40 cin ulusal petrol kurumu (china national petroleum corporation - cnpc), %30 petronas (malezya) ve ongc videsh (hindistan). sudan hukumeti'nin de sudan petrol kurumu (sudanese petroleum corporation - sudapet) vasitasiyla %5'lik bir hakki var. gnpoc ayrica, 1999'da kaynaklardan sudan limanina boru hatti insaatini tamamladi. ve petrol ana olarak cin ve hindistan'a ihrac edilmekte. bu uc yabanci yatirimcinin, petrol tetkik gruplari icinde onemli miktarda hisseleri bulunmakta.

    ulkenin en buyuk petrol rafinerisi olan, hartum rafinerisi, cnpc tarafindan insa edilmis ve birlikte yonetiliyor durumda. rafineri'ye su anda 340 milyon dolarlik bir iyilestirme yapilmakta. cnpc ayrica, bati kordofan'daki petrol kaynaklarindan rafineriye bir boru hatti insa ediyor. 2004 yili haziran ayinda, hindistan hukumeti, ongc videsh sirketinin hartum'daki rafineriden sudan limanina boru hatti doseyecegi 196 milyon dolarlik projeyi onayladi. projenin 2005 yili sonlarina dogru bitmesi planlanmis.

    petrol sektorunun yani sira, cin'in sudan'in hidroelektrik guc uretimi ve dagimi alanina onemli miktarda katilimi bulunmakta.
  • modern dünyanın bir başka tiyatro sahnesi, eski senaryoların ufak değişikliklerle tekrar gösterime girdiği yer. bu ülkede gerçekleşen insanlık dramı karşısında sudan hükümeti sorunun çözümü için artan dış baskılara aldırış etmemektedir. abd bu konuda bm güvenlik konseyi'ne bir tasarı sunmuştu. tasarı, sudan hükümetine "bu işi durdur bm ile işbirliği yap, akıllı ol" diyordu. ama dünyanın öteki tarafından aksi bir ses gelmiştir "olmaz" diye.

    çin'den gelmiştir o ses.

    bildiğim kadarıyla çinliler çekik gözlü olanlar, sudanlılar ise siyah derililer. ölçmeye üşendirecek kadar çok kilometre var pekin ile hartum arasında.

    yahu allah aşkına ne alakası var çin ile sudan'ın? hem bm güvenlik konseyi'ne gelen tasarı bir insanlık trajedisini durdurmak için sudan üzerinde baskı kurmak gibi yüce bir amaca hizmet etmiyor mu? "sen bu olayı durdurmak için adım atmazsan, petrolünü satmana izin vermeyiz, seni parasız bırakırız" diyorlar.

    petrol... petrol dedi birisi. sudan'ın önemli bir petrol üreticisi olduğunu biliyoruz değil mi? peki bu kararın, örneğin ortadoğu* petrol piyasasına etkisi? aman çok karmaşık konu, o tarafa girmeyelim şimdi...

    e ama ben hala anlayabilmiş değilim, çin neden "olmaz da olmaz" diyor?

    http://www.cia.gov/…ions/factbook/geos/su.html#econ adresine bir bakalım, belki bir şeyler bulabiliriz. economy* kısmında başlıca ithalat* ve ihracat* partnerlerinin kim olduğuna bakalım. kimi görüyoruz?

    çin.

    çin'in sudan'da çok önemli yatırımları var, sudan'ın en önemli dış ticaret partneri ve sudan'ın en büyük petrol müşterisi. mevcut durumun bozulması hem enerji hem de ticaret bakımından çin'in çıkarına ters. öyle ya, başlıca petrol sağlayıcınızın petrol satması yasaklanırsa ne yaparsınız? işgal edilecek ülke de pek kolay bulunmuyor son zamanlarda, bazıları hepsini kapmış durumda. "ilim çin'de dahi olsa gidip öğreniniz" demiş hz muhammed, günümüzde ise ülkeler çıkarları dünyanın öteki ucunda dahi olsa gidip savaşıyorlar, ama silahla ama diplomasiyle.

    darfur'da ölenler? onların petrol olmasına daha çok var...
  • su anda dunyadaki en buyuk insanlik ayiplarindan birinin yasandigi ulke.

    halk birbirini kesiyor, sacma sapan sozde din savasi. dunyada su anda insani yardimin belki de en gerekli oldugu ulke.

    biz turkiye olarak bi sey yapabilir miyiz? yapabiliriz ama yapmayiz. oysa ki, avrupa'nin kicina yama olmaya calisacagimiza ne guzel olurdu once kendi kicimizdaki sokugu diksek, sonra da ihtiyaci olanlara yardim eli uzatsak. ama vizyonumuz baktigimiz yerde gordugumuz kadar, gormek istedigimiz, olmasini istedigimiz degil.

    hani ornek ulkeyiz ya. batiyla dogu arasinda kopruyuz ya.. ne yaptik bugune kadar kendi koprulugumuz ile ilgili. tek amacimiz bu kopruyu yikip, tek yakada tutunmaya calismak. bati yakasindan denize dusmemek icin ugrasmak.

    binlerce ac, acikta insan. demagoji degil, gercek.. yiyecek ekmekleri yok ellerinde, birbirlerini kesiyorlar. sozde din kardeslerimiz, kafir sudan'lilar olunce cennete gidecekler ya. ah nasil da koru korune sacmaliklar...

    hadi be medeniyet besigi ulkem. git at suraya elini. kesmesin bu insanlar birbirini bos yere. bak nasil da sasirir, avrupa, amerika.. nasil da akillarina gelir belki ne yapmalari gerektigi. nasil da huzur dolar sunca vatandasin o kadar adami kurtarinca.

    politika ve insanlik... illa ki birbirine karsi olmalari gerekmez. yeter ki azicik akil olsun kafada.
  • sudam 1950 lerin bir yerinde ingiltereden bagimsizligini kaznadigindan bu yana gun yuzu gormemis, kanin govdeyi goturdugu bir tpacdir. kuzeyinde yasayan musluman birliklerle guneyinde yasayan zenci hristiyan ve animistlerin catismasinda cikan kemik sesleri dunyada pek ses getirmemistir. niye getirsindir ki? ada bak, sudan.

    neyse, afrikanin yuzolcumu en buyuk ulkesi olmakla beraber bu olcumun hayrini gorememis vatandaslara evsahipligi eder. suyu yoktur, dogal yasami tehlike altindadir, collesme ilerlemektedir buna ragmen 36 milyonluk nufusu ile dur durak bilmemektedir.

    kuzeyde musluman , gayri muslim ayrimi yapilmadan islami kurallarin hakim oldugu bu ulke, erbakan hocanin ara ara temasa gectigi bir diyardir. basi bilinmeyen bir sebepten bitten kurtulmayan nice 3.dunya ulkesi gibi petrol uretiminde bulunmakta bunun kaymagini yiyememektedir.

    1 sudanli ise iki merkur e bedeldir.
  • ziyaret edecekler icin su kilit cumle ve yapilari ogrenmenin faideli olabilecegi helva insanlar ulkesi:

    keyf*= nasil
    keyf el haal/keyfek/keyf e(n)tte*= nasilsin
    keyf tamaam*= nasilsin iyi misin
    weyn*= nere, neresi,
    meta= ne zaman
    minu= kim
    shinu*= ne
    kem= kac
    bi (be) kem= kac lira
    da*, de= bu, su, o
    hina= bura, burasi
    hunaak= ora, orasi
    fi(y)= -de, -da; var
    min= -den, -dan
    ene(a)= ben
    e(n)tte= sen
    huwa= o

    saat= saah
    araba, arac= seyyara
    muhasala(t)*= sehirici ulasim
    para= kurus
    emced= sehiricinde taksi seklinde hizmet veren ufak minubusler.
    re(a)ksa*= hindistan'da da benzeri bulunan emced'den daha adi, yanlari acik bir tur taksimtrak arac. tehlikelidir fekat adrenalin pompalar insana.
    eysh= ekmek
    tawaly= direkt, dumduz. !!hem de nasi!!

    maashi= gidici, gidis; giden hersey icin kullanilir. orn; "mashi weyn"
    caai= gelici, gelis; gelen hersey icin kullanilir. orn; "caai min weyn"
    daair= isteyen, isteyici.
    cib= ver
    huz= al

    *= bu kelimeler asiri sekilde kullanilmaktadir.

    - turkcedeki oge dizilisi kullanilarak cumleler kurulabilir. orn; "sen kimsin" = "e(n)tte minu"
    - ingilizcedeki oge dizilisi kullanilarak cumleler kurulabilir. ex: "who are you" = "minu e(n)tte"
    - fiil baslarina e- eklenerek birinci tekil sahis, te- eklenerek ikinci tekil sahis, ye- eklenerek ucuncu tekil sahis simdiki zaman cumleler elde edilir.
    - sadece simdiki zaman(muzari) ve gecmis zaman(mazi) bilinerek is kotarilabilir.
    - yuklem olarak iki eylem kullanilacaksa bu ikisi arasina "en" eki alir. ingilizcedeki infinitive, gerund durumu. "wanna go" = "daair en maashi"
    - turkce "ç" ile baslayan cogu kelimenin basina "ş" getirilerek ayni kelime kullanilabilir. orn; "corap" = "surap", "canta" = "santa" vs.
    -
    simdi de biraz egzersiz yapalim;

    asagidaki turkce cumleleri yukarida verilen kelimeleri kullanarak ceviriniz:

    1-) sen neredesin?
    2-) ne var?
    3-) ne istiyorsun?
    4-) kimi istiyorsun?
    5-) nereden geliyorsun?
    6-) bu kac lira?
    7-) ekmek ver
    8-) saat kac?
    9-) duz gidiyoruz.

    cevap anahtari:

    1-) e(n)tte weyn?
    2-) fi(y) shinu?
    3-) daair shinu?
    4-) daair minu?
    5-) caai min weyn?
    6-) da bi kem?
    7-) cib eysh
    8-) saah kem?
    9-) maashi tawaly
  • esved ile aynı kökten svd'den gelir.
    hacer-i esved'in türkçesi kara taş olduğu gibi sûdan'ın türkçesi de kara ülkedir.
  • 1500 km yol yaparak bir ucundan bir ucuna gittiğimi sandığım fakat daha ortasına bile gelememiş olduğumu fark edince oha lan, çüş, yuh amk dediğim ülke. mekan geniş yani.

    afrika'nın diğer ülkelerine göre daha az afrikalı bir yer sudan. sırf sahra altı afrikasında bir ülke diye sudanlılara afrikalı demek pek doğru olmuyor aslında. araprikalı daha doğru gibi. sonuçta ekseri arap ülkesinden daha iyi arapça konuşuyorlar burada. gerçi insanının naifliğini ne araplara ne afrikalılara yakıştıramam. gezdiğim 487 ülkeden sonra, buz gibi turist olduğum belli olmasına rağmen ilk defa burada satıcı tacizine uğramadım. ilk defa pazarlık yapamadan ıvır zıvır aldım. pazarlık olayı da psikolojikmiş arkadaş, adam sana alman için hiçbir kelam etmeyince pazarlık da yapamıyormuşsun.. neyse.

    fakirlik dışındaki en büyük sorunları parasızlık. yok ulan işte. bir ara petrol varmış onun da çoğunu ülkeyi bölmek suretiylen ellerinden almışlar. güney sudan diye bir ülkecik yavrulamış sudan. hesapta mesele hristiyan müslüman meselesi ama sıradan taksici bile buna inanmıyor. abi kuzeyde hala bi dünya hristiyan var yiyoz mu onları sanki diyor.. her şey ülkeyi yöneten ailelerin bok yemesi diyor.. ülkeyi aşiret gibi yönetirsen böyle olur diyor. pirezidentin oğlunun gemileri varmış diyor... :p

    ülkede 24 yıldır iktidarda ömer el beşir diye bir askerin şeriatla tiranlık arası uyguladığı bir yönetim şekli var. istikrar'dan yıkılıyorlar yani. ülke bölünmüş, darfur da katliamlar olmuş, yedi düvelden ambargo yemişsin, nüfusun çoğu açlıktan kırılıyor ama olsun istikrar var.. bizdeki istikrar manyaklarına çağrım; varsa şekliniz sudan'a bekleriz.

    beyaz nil ve mavi nil'in birleşme noktasında bulunan hartum, başkent, nispeten yaşanılabilir bir yer. ingiliz sömürgesindeyken bi gelişmeler olmuş gibi. kalınabilecek düzgün oteller var. hele bi kaddafinin yaptırdığı otel var ki, her gördüğümde patlayacak sanıyorum. kilometrelerce yol gittikten sonra ulaşılan, ülkenin yegane limanının bulunduğu port sudan ise havasıyla, suyuyla tam manasıyla kızıl deniz kıyısında bir serap. çöl iklimine rağmen güneş tepedeyken hava 27 derece olabiliyor.

    şehirlerin dışında, çölün ortasında, doğru dürüst çadırı bile olmayan ve nasıl yaşayabildiklerini hala anlayamadığım ve anlayamayacağım bedeviler yaşamakta.

    şaşırtıcı biçimde türk hükümetini ve türkiyeyi seviyorlar. hatta osmanlı zamanında şöyleydi böyleydi, keşke yine osmanlı olsa diye sayıklayan tipler bile var. ahmet davidoff'un dış politikada başarılı olduğu ender ülkelerden biri diyebiliriz.

    ha bu arada alkol yasak, cezası 40 kırbaç. ama yavaş vuruyorlarmış*.
  • dedemin dedesinin memleketi. 5 nesil sonra saçlar hala bonus.
hesabın var mı? giriş yap