stephen frears
-
istancool kapsaminda pera muzesi'nde katildigi soylesi maalesef tad vermeyen yonetmen. artik vecdi sayar'in sorularinin yavanligindan mi, seyirciler arasindaki fanlarin gazindan mi ne kendisini pek bir burnu havada gorduk. cesur birkac soruya kacamak yanitlarina, her soru oncesi kollarini gogsunde kavusturma egilimli beden diline dayanmakta zorlandik. filmleri guzel evet, ama kendisi tipik bir ingilizmis efendim.
-
bu seneki film festivalinde 4 filmiyle mercek altina alacagimiz* yonetmen.
-
yetmişli yıllara gumshoe isimli bir defektiflik (janr) parodisiyle girmiştir. dashiell hammett, humphrey bogart, the thin man parodilenenlerden birkaçı. büyük oyuncusun ayrıca, albert finney!
ilk uzun metrajında böylesi bir homage tercih etmesi de ilginç. bir dur be adam. demek ki hayli iyi bir izleyicisi/okuyucusu. zaten bir şeyi bozabilmek için önce onu adamakıllı özümsemek gerekmiyor mu? fransız yeni dalgası bir parça da onun dersini vermişti dünyaya. patlamaya hazır birer biriktiriciydi hepsi. -
wilder & me'de christoph waltz, maya hawke, john turturro ve jon hamm gibi gayet zengin bir kadro ile çalışacak olan yönetmen.
-
(bkz: the snapper)
-
-
high fidelity, benim güzel çamaşırhanem,tehlikeli ilişkiler,zoraki kahraman filmlerinin yönetmeni, metinlere ve gerçeğin yüzlerde yazılı haline inanan kişi.
(bkz: high fidelity) -
-
bu seneki film festivalinde ustalara saygi bolumunde 4 filmi gosterime sunulan, yarin aksam istanbul' da bir torenle sinema onur odulu verilecek olan yonetmen.
-
öyleki kendisi küçük bir kasabanın tek iş yapan terzisi gibi , yani allah ne verdiyse alıyor işliyor , high fidelity de bunlardan biri, kitap iyi olunca görüntü yönetmeni seamus mcgarvey ve en yakın iki ekurisi de olaya damlayınca özellikle steve pink adam iyi film yapmasında ne yapsın .
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap