• 2011 yılının çok orijinal bir iş gelmezse en iyi animesi. chaos;head'in yapımcıları 5pb ve nitroplus işbirliğiyle temelleri atılan bir seri kendisi. eğer chaos;head'i birazcık sevebildiyseniz buna bayılacaksınız, kurgusu güzel bir anime istiyorsanız bu seriye bayılacaksınız, yavaşça vites yükselten animeleri seviyorsanız buna bayılacaksınız, güzel ve orijinal çizimler istiyorsanız, güzel seslendirme istiyorsanız, müzikler güzel olsun diyorsanız bu seriye bayılacaksınız. kıssadan hisse bu seriye bayılacaksınız.

    şimdi incelemeye geçelim:

    konumuz şöyle. okabe rintarou denen bir arkadaşımız var. kendi tabiri ile deli bilimadamı hyounin kyouma. kız arkadaşı mayuri shiina (kendi deyimiyle mayushi) ile akihabara'da gittikleri zaman yolculuğuyla ilgili bir konferansta makise kurisu adlı genç (18 yaşında) akademisyenle tanışırlar. olaylı konferans bittikten sonra bina içinde dolaşmaya devam ederken okabe, bir çığlık duyar ve çığlığın geldiği tarafa doğru seyir ettiğinde makise kurisu'nun cansız bedenini kanlar içinde görür. canhıraş bir şekilde bina dışına çıkıp, bilgilendirmek için evdeki arkadaşı daru'ya mesaj attığında garip bir olay gerçekleşir ve kendini normalde dolu bir sokakta ulması gerekirken tek başına bulur. hemde çıktığı binaya uydu benzeri bir cisim çarpmış şekilde. eve döndüğünde katılmış olması gerektiği konferansın iptal olduğunu öğrenir. olayın doğruluğunu kontrol etmeye giderken ölmüş olması gereken makise kurisuyla karşılaşır. zamanda yolculuk yaptığını düşünen okabe, olayların üstüne gitmeye başladıkça zamanda yolculukla ilgili geçmişte ve gelecekte yaşanacak olaylarla ilgili bilgi sahibi olmaya başlar.

    konu böyle başlıyor ama olay sadece konuda değil. konunun işlenişi süper. yavaş yavaş konuyla birlikte karakterler tanıtılıyor, onların acıları hüzünlerini, değiştirmek istedikleri yönlerini öğreniyoruz, bir yandan da zaman yolculuğu konusu açığa çıkıyor. bir yerden sonra artık, karakterlerimiz yaşamlarında öylesine yapılan değişikliklerin bile çevrelerinde oluşturduğu değişimleri gördüğümüzde, anime, yavaş yavaş kurgu olarak coşmaya başladığının sinyalini bize veriyor. bu noktadan sonra ne söylesem spoiler kategorisine gireceğinden daha fazla kurguyu deşmeyeceğim. ama sonunda mantıklı ve doyurucu bir sona ulaşıyorsunuz. elbette ki cevaplanmamış sorular olabilir ama sonuçta lost'a benzediğini söylemedim steins;gate'in.

    seslendirmeler süper. oldum olası seslendirmelerin güzel olmasının animelerin değerini arttırdığını düşünürüm. her karakterin kendi kişiliğini süper yansıtmış seslendiren sanatçılar. seslendirme kadrosunda bulunan mamoru miyano (en bilinen seslendirmesi light yagami aka kira) ve kana hanazawa (bakemonogatari - nadeko) gibi güçlü isimler, belki dikkatinizi çekebilir.

    çizimler çok orijinal. klasik, koca gözlü anime çizimleri yok. kendine has diyebilirim. renk paleti canlı renklerden kullanılmış ama gerektiği zaman bu canlı renkler, atmosferin önüne geçmiyor. gerilim verilmek istendiğinde absürd kaçan sahne planları yok yani. bu açıdan çok tuttum.

    müzikler konusuna gelirsek. açılış ve kapanış şarkıları çok çok iyi seçilmiş. açılış jeneriğini geçtiğimi hiç hatırlamıyorum. kapanış şarkısı içinse şunu söyleyebilirim. mümkünse bu şarkının tam versiyonunu bulup dinleyin. şarkıdan alacağınız zevk çok daha artacaktır. toki tsukasadoru juuni no meiyaku şarkının ismi, youtube'dan bulabilirsiniz.

    eğer uzun zamandır güzel anime çıkmadığından şikayetçiyseniz, tavsiye ediyorum. mükemmele yakın animeler çok fazla çıkmıyor çünkü.
  • bir süredir üzerine düşünüyorum ve bir teorim var kyoma ile ilgili

    --- ağır spoiler ---

    şimdi sonunda gördük ki kyoma başka bir zaman çizgisindeki kendisini kullanarak, daha başka bir zaman çizgisindeki kendini ikna edebiliyor. bunları da steins gate adını verdiği bir "tam zaman çizgisi"nden yapıyor.

    şimdi bizim animede izlediğimiz konferans günü makise krisu'nun bıçaklanması olayına ikna olan kyoma bu sayede o mesajı gönderiyor ve reading steiner'a sahip olduğunu anlıyor. ben bu tip uzaktan ikna durumunun ilk olmadığını düşünüyorum animede.

    yani kyoma belki yüzlerce kez daha bu oyunu kendine yapmış olabilir. steins gate çizgisinden yönettiği için buna şansı var. gelelim delillere;

    -kyoma'nın mikrodalga telefonu nasıl yaptığını bilmemesi tamamen şansa bulmuş olması.

    -kyoma'nın alt kattaki ev sahibinin tamamen şansa örgütten olması.

    -kyoma'nın steins gate, mad scientist ve örgütten olaylar başlamadan çok önce tamamen şansa haberinin olması.

    -kyoma'nın steins gate'ten kendisine olaylar sırasında görüntülü mesajlar atıp delirtmeye çalışması (kopmuş kafa, garip mesajlar falan)

    -kyoma'nın ilk bölümdeki konferansta ilerideki savaşı tetikleyecek insanlara çok yakın olması. oraya bunun için gitmediği halde yine tamamen şansa oradaki iki insanın da gerçek yapılacak zaman makinesi konusunda yetkin olmaları. (makise ve babası)

    -olayların sonunda kyoma'nın el psy congroo veya steins gate gibi terimlere anlam vermeye çalışması ancak yine veremeyip "sanırım süper saçmalıyorum" demesi.

    iki tane de çok sağlam delilim var;

    -mayushi ve kyoma'nın sonsuz zamandır bir çölde tüm ihtimalleri yaşadıklarını görmesi ve mayushi'nin "artık hangi kyoma gerçek, hangisi değil bilmiyorum" demesi.

    -john titor'ın bundan 10 sene önce en az bir kez gelmiş olması ve zaman makinesini kullanmaktan yakıtının artık bitmiş olması, john titor'ın yolculuklarının sayısı hakkında 2'den fazla olduğu çıkarımını yapabilmemiz.

    daha onlarca tamamen şansa olay var animede. bunların hiçbirinin şansa olduğuna inanmıyorum, bence kyoma sonda bir örneğini gördüğümüz geriye dönük kendini ikna yöntemleri ile "zaman çekmesi" denilen kader çizgisini kırıyor ve bu yüzden diğer çizgilerdeki kyoma'lar defalarca garip şeylere ikna oldukları için mikrodalga telefon, ev sahibi gibi tesadüfi ama hayati önem taşıyan olaylara rastgeliyorlar. kyoma steins gate'te bu planını çok uzun zamandır yapıyor olmalı, yani "örgüt" ü yenebilmek için adam tesadüfi gibi görünen mükemmel bir zaman çizgisi yapıyor ve bu çizgi olayların sonunda steins gate oluyor. ancak bu sırada diğer kyoma'lar akıllarını yitirip komik durumlara düşüyorlar.

    --- ağır spoiler ---

    bu teori üzerine düşündüm ancak tamamen yanılıyor da olabilirim veya tamamen bariz bir şeyden de bahsediyor olabilirim, pek araştırmadım bilmiyorum.

    ama anime bu teori geçerli olmasa bile efsane güzel.
  • zaman yolculuğu hakkında ve konusu baya ilginç olan visual novel adaptasyonu bir anime serisi. konusu ise geçmişe mesaj atarak geleceği değiştirmeyi çalışan bir grup insanın hikayesini anlatıyor. gelecek tamamen distopya'dır ve %1 olasılık ile ırksama bariyerini aşıp gerçek özgürlüğe ulaşılmak isteniyorsa bunu ancak ana karakterimiz ve grubu tarafından geçmiş değiştirelerek mümkün kılınabilir.

    --- spoiler ---

    yedinci bölüm ile ortaya atılan mesih konusu gayet ilginç bir konsept bana göre. yani zaman yolcularını şöyle düşünmeden de edemedim; bir peygamber olarak. geçmişte yaşamış bütün büyük peygamberlerin hepsi kendilerine vahiy geldiğini söylüyor. ya bu vahiyler gelecekten size yollanan, yani geleceği değiştirmek için uğraşan bir grup insan tarafından bu kişilere yollansaydı ne olurdu? o zaman, zaman yolcularını mesih gibi görmek pekte yalnış bir fikir gibi gelmiyor açıkça konuşmak gerekirse. yani hz.isa ve hz.muhammed'i zaman yolcusu olarak düşünebiliriz burada. amaçları ise gelecekten mesajlar alarak insanlığın gelecekte var olan kötü kaderini yani geleceğini değiştirmek için geçmişi değiştirip insanlığı daha iyi bir geleceğe götürmek için uğraşan zaman yolcuları veya elçileri olarak düşünmek daha mantıklı.

    --- spoiler ---

    spoiler'de de belirttiğim üzere gayet insanı içersine çeken fantastik ve zaman yolculuğu üzerine yoğunlaşmış son zamanlarda yayınlanan en özgün hikayelerden birisi. bu tarz bilim kurgu ve zaman yolcuğulu üzerine ilginiz var ise itina ile tavsiye edilir bu seriyi izlemeniz.
  • öncelikle yayımlanmış her şeyi (bölüm, film, oyun, ova) hakkında derli toplu bir bilgi vereyim; ardından yorumlarıma geçeyim. toplamda 25 bölüm; ancak ilk olarak 2011 yılında 24 bölüm olarak yayımlanıyor, kısa bir süre sonra bir final bölümü daha yayımlanıyor; 25. bölüm ova episode olarak geçiyor genelde. ardından 2013 yapımı filmi var; “gekijouban steins;gate: fuka ryouiki no dejavu”. film 25. bölümden sonrasını anlatıyor; o yüzden bölümleri bitirmeden izlememelisiniz. ayrıca; bir de alternatif 23. bölüm var (asıl 23. bölümün alternatif son ile biteni). bu alternatif bölüm ise “steins; gate 0” isimli video oyununundaki (visual novel video game) hikayenin temelini oluşturuyor. ha bitti mi derseniz, ek olarak youtube ibm kanalından yayımlanan mini ovaları var. onlara ise bu entry’den ulaşılabilir.

    yorumlarıma geçersek; gerçekten ne kadar güzel işler yapılıyor dedirten animedir. bazen gerçekten böyle güzel şeyleri izleyemeden, yakalayamadan ölmemeli insan diyorum. öhöm, biraz ağır bir giriş oldu farkındayım. hakkında yazmak istediğim bir çok şey var ama hepsi birbiriyle bağlantısız olduğu için yazdıklarım biraz kopuk olacak.

    bitireli neredeyse 2-3 hafta geçti, o tarihten bu yana üzerine bir şey izleyesim gelmedi, etkisinden çıkamadım. izlerken de son bölümlerinde olaylar o kadar hızlandı ki bir türlü başından kalkamadım. seriyi bitirdiğim gün art arda kaç bölüm izlediğimi bir ben, bir allah, bir de adil kullanım kotası biliyor :/

    açılış şarkısını o kadar sevdim ki günlerdir evde olmayan japoncamla yukemuuuuu sa vu fetsi mooo diye tuhaf sesler çıkararak kendi çapımda eşlik ederek söylüyorum. sanırım 1 yaşındaki yeğenim konuştuğunda benden daha makul sesler çıkarıyor. şarkıya doyamayanlar için bir de şu coverı tavsiye ederim.

    --- spoiler ---

    bilim kurgu/fantastik eserlerde (anime, roman, sinema vs) genelde zamanın doğrusallığını değiştirmek üzerine olan hikayelerin pek de iyi kotarılamadığını düşünüyorum. heyecan verici başlayıp, bir yerde senaryoyu kotaramamaya başlıyorlar. steins gate bu konuda belki de yapılmış en başarılı bir işlerden birisi olabilir. kendi evrenini yaratıyor ve bu evrenin kuralları içerisinde dönen bi anime izliyorsunuz. bir de baya baya duygusal bir seri (ağladığım bölümleri çok olmuştur) ve en son bölümleriyle de baya güzel gelişen bir aşk hikayesi de görüyorsunuz. heh burada içime sinmeyen bir kısım var ama. okame en sonunde hem kurisu’yu hem mayuri’yi kurtararak gönlümüzü aldı. aldı almasına ama ondan önceki bölümde resmen kurisu’yu feda etmeyi kabul etti. seride beni tek sinirlendiren şey bu sanırım. seriyi çok sevdiğimden ve en ufak bi olumsuzlukla hatırlamak istemediğimden dolayı bu kısımla ilgili kafamdaki teoriler şu şekilde :

    her ne kadar mayuri’yi makise kurisu’ya tercih etmiş gibi görünse de aslında karar verme sebebi mayuri’nin öldüğü dünya çizgisinin distopik bir dünya; makise’ninkinin ise barışçıl bir dünya olması (öyle olmadığı, 3. dünya savaşının çıkmasına yol açacak olayların olacağı sonradan ortaya çıkıyor). asıl tercih etme nedeni bu. ama bunun üstüne basarak makise’nin feda edilmesini rasyonalize etselerdi ya? bir de okabe, gelecekteki kendisinden gelen videoda ise şöyle bir şeyler söylüyor; “makise’yi ölmüş olarak görme acısını yaşamalısın; bu acı sayesinde makise’yi kurtarmak için çok çalıştım ve işte şimdi bi çözümüm var”. e o zaman makise’den vazgeçmemiş oluyor, sadece farklı bir yol denemiş oluyor diyebiliriz. ama o zaman da bölümün başında makise’nin ölümünün ardından mikro dalga fırını gönderdiği bir sahne var, direkt vazgeçiş görüntüsü? bir de 23. bölüm alternative ending var. alternative ending’de vazgeçip hayatına dönüyor gibi görünüyor. bir de gözünü seveyim 23.bölüm alternatif bölümün en sonunda ne oluyor anlayan biri varsa bi msj atsın (makise'nin görünmesi).
    (23ß'nın sonundaki şey kurisu esas alınarak yapılmış bir yapay zekaymış. mesajla bilgilendiren xef6'ya çokça teşekkürler.)

    mayuri’min seslendirmesine not düşmeden geçmek olmaz. inanılmaz sevimli. sanırım yaptığı konuşmanın duygusallığından dolayı da özellikle 21’inci bölümdeki mezarlık sahnesindeki konuşmasında sesinin ahengi o kadar hoş ki, normalde bendeki fonetik algısı sert ve biraz kaba olan japonca sanki burada tınısı çok güzel bir dile dönüşmüştür. aç dinle konuşsun minnak.

    ve son olarak, kendi hayatınızdan mutsuz bir dönemden geçiyorsanız; benim farklı bir dünya çizgisinde daha mutlu bir versiyonum olmalı; alfa, ne bileyim beta çizgisine falan geçelim diyesi geliyor insanın. ancak; bu seriyi ideal dünya çizgisinde ve mutsuz sonla bitirmedikleri için serinin yaratıcılarına teşekkür ederim*
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    "başını anlamadım.", "ilk bölümler çok sıkıcıydı..." diyenlerin pek çoğu bilim kurgu türünden özellikle zaman yolculuğunu ele alan eserlerin nasıl okunması/izlenmesi gerektiği hakkında bir fikre sahip olmayan insanlar sanırım. zira bu konuda tecrübeliler de hak verecektir ki bu gibi yapımlarda ilk dakikadan itibaren her ayrıntıya dikkat etmek (metal upa, profesör, kurisu'nun "daha on beş dakika önce bana bir şey diyecektin?" diye okabe'ye soru yöneltmesi vs.) eseri anlamanın temel şartıdır. yani sen zaten animeye rastgele başlamamışsan, önceden türü hakkında az çok araştırma yapmışsan buna hazırlıklı olman lazım. shounen anime gibi ilk bölümden hoppala olaylara dalınmasını beklememen lazım. kaldı ki ilk bölümde radyo istasyonuna dağ gibi bir uydu çakılıyor, adam diyor ki ilk bölümlerde bir şey olmadı. sanırım mahallelerine her gün farklı bir göktaşı, uydu, uzay gemisi falan çakılıyor ve adam etkilenmiyor bundan...

    ilk bölümlerindeki mizahı, arkadaş olma duygusu çok net verilmişti ve ben bu yapısını çok sevdim. olayların gayet basit bir arkaplanda, minicik bir bekar dairesinde gerçekleşmesi seriyi samimi kılan bir başka yön. yani olaylar bembeyaz devasa laboratuvarlarda gerçekleşse klişe amerikan filmlerinin etkisinden kurtulamayacaktı. burada zaman makinesi dediğimiz şey bir mikrodalga fırın ve bir televizyon. bu bile hayal gücünün ne denli yoğun ve ne denli samimi olduğunu bizlere hissettiriyor.

    insanın kendisinden memnuniyetsizliği*, hayatında daima bir şeylerin eksik olması*, bir yere ait olamamanın acısını daima çekmesi*gibi konular işleniyor arkaplanda ve bu acı süreçler zaman makinesinin bir oyuncak gibi kullanılıp dünya çizgisi üzerinde ne denli sorumsuzca büyük değişimler yarattığını bizlere vurguluyor. seri boyunca d-mail'i kullanmayan iki insanın hayatının, kurisu ve mayuri'nin hayatlarının tehlikede olması ise bana kalırsa manidardı. sadece kendi hayatlarındaki eksiklikleri gidermek için zamanın akışını değiştirenlere hiçbir şey olmazken bu sorumsuzca kararlar yüzünden iki masum insanın hayatının tehlikeye girmesi bence çok anlamlıydı. seri sadece bilim kurgusal meselelere değil, kendin olma meselesine de değindiği için bence anlamlıydı. herkesin hayatında bir şeyler eksiktir. kiminin babası ölmüştür, kimi vücudundan şikayetçidir, kimi yalnızdır ama bunların hiçbiri bizi biz olmaktan alıkoymamalı. insan kendisini olduğu gibi sevebilmeli ve diğer insanlar da onu olduğu gibi kabul edebilmeli. evet feyris babasını kaybetmek zorunda kaldı, ama babası zaten ölmüştü ve feyris'in çok iyi dostları var şimdi. evet, rukako bir kadın olarak doğsaydı belki daha mutlu olurdu ama öyleyken bile tam anlamıyla vücudu kadınsı değildi, vücut hatları belirgin değildi, rukako bir erkek bedenine hapsolmuş naif ve güzel ruhuyla da kendisi olabilmeliydi. moeka başkasının pis işlerini yapmadan da arkadaş edinebileceği, kendini gerçekleştirebileceğini fark etti. benim için bu serinin bir anlamı da bunlardı açıkçası ve ve bu nedenlerle ilk bölümleri oldukça sevdim.

    zaman yolculuğu gibi zor bir konuyu bu kadar derli toplu ve hiç açık bırakmadan anlatması serinin takdir edilen bir diğer unsuru. nice milyon dolarlık bütçeye sahip hollywood yapımlarının beceremediği işi bu gayet şahsına münhasır yapımın becerebilmiş olması da ibretlik bana kalırsa. her sorunun bir cevabı var, her tesadüfün bir anlamı var. ayrıca serinin vurucu olacağım diye aşırı dramatize etme, seksapaliteyi aşırı vurgulama, mutsuz final gibi yollara girmemesi de bir başka takdir unsuru bana kalırsa. ben bunlara başvurulan serileri oldukça klişe bulurum. birbirinden güzel kadınların olduğu seride hentai ve ecchi unsurlarıyla dalga geçilmesi, hayranlara özel sahnelere başvurulmaya gerek duyulmaması, herkesi ağlatalım diye finali karamsar bir havada bırakmaması serinin bir diğer artısı.

    başı çok sıkıcı, bir şey anlamadım diye bırakmayın. her ayrıntıyı kafanıza kazıyın ve bu güzel arkadaşlığın keyfini çıkarın. zaten japonların en hayran olduğum özelliği grup birliğine, arkadaşlık ilişkilerine büyük önem vermeleri ve izlediğim her yapımlarında arkadaşlığa özellikle vurgu yapıyorlar.

    ikinci sezonu çıkacak diyorlar, benim bu ekibe güvenim tam. ilk sezonda olduğu gibi yine ağzımızı açık bıraktıracak bir yapımla karşımıza çıkacaklardır.

    --- spoiler ---
  • öncelikle hemen belirteyim olur da animeyi sıcağı sıcağına bitirip burada yazılanlara bakmak isteyen ya da izlemeye devam edenlere -hadi buna henüz izlememiş fakat izlemeyi düşünenleri de katalım-, vereceğim tavsiye seriyi izlemeyi tamamladıktan sonra mutlaka geri dönüp 1. bölümün en azından ilk 10 dakikasını izlemeleridir. evet 24. bölümde seri final yapıyor ama geriye dönüp o ilk bölümü izledikten sonra o göndermeleri o son bölüme dair yapılan foreshadowing'leri görünce seriye bir kat daha hayran kalıyorsunuz. daha ilk bölümden adamlar bize fark ettirmeden klaslarını konuşturmuşlar.

    evet ilk bölümler sıkıcı gelebilir, bunun sebebi serinin diğer birçok muadilleri gibi * * yüksek tempoyla başlayıp öyle devam etmek yerine düşük bir tempoyla yavaş yavaş hızlanmayı tercih etmesi, yavaş yavaş hızlanıp birden gaza basıyor ve bir daha tabiri caiz ise ardına dahi bakmadan sağlam adımlarla ilerliyor. tabii bunu sağlam bir kurgu eşliğinde yapıyor. o yüzden tavsiyem ilk bölümleri izleyip sakın bırakmayın. pişman olmayacaksınız.

    --- spoiler ---

    vay arkadaş ne diyebilirim ki, açıkçası okabe'nin hem kurisu'yu hem de mayuri'yi bir şekilde kurtaracağına emindim ama nasıl becereceğini bilmiyordum. adam gelecekteki halinin yardımıyla yaptı, üstelik bunu yapabilmesi için bir kere kurisu'yu öldürmesi gerekiyormuş. o planın * anlatıldığı sahne benim cowboy bebop'un son 10 dakikasından sonra izlediğim en epik sahne olabilir. keşke biraz daha uzun olsaymış diyorum, ayrıca mamoru miyano'yu death note'daki popülerliğinden dolayı abartı bulurdum ama bu animedeki okabe performansına şapka çıkarırım. adam resmen yaşamış gerek bu sahnede gerek animenin genelinde.

    ayrıca animenin john titor ve onun ibm 5100 araması olayına, cern'e, internet kültürüne, d-mail üzerinden delorean'e oradan back to the future'a ve daha birçok popüler kültür ögesine göndermeler içeriyor olması da ayrı bir takdire şayan hareketidir. bilhassa zamanda yolculuk olayının babalarından biri sayılan bttf'a saygı duruşunda bulunmaları bir bttf hayranı olarak bu animeyi bir kez daha sevmeme yol açmıştır.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak en iyi anime sıralamalarında ilk 10'a ilk 5'e girmiş hatta kimi yerde 1.liğe kadar yükselmiş bir anime steins;gate. bu da steins;gate'in ilerde bir cowboy bebop, bir monster, bir ruroni kenshin gibi klasiklerin arasında yerini alacağının sinyalini veriyor. bakalım filmi de çıkmış, bir an önce düşsün internete de mahrum kalmayalım bu güzellikten.
  • geçenlerde sitesinde mini bir ovası yayınlanmış. mayuri ve lab member 004'nin birlikte hazırladığı yemeğe bakalım hououin kyouma nasıl tepki vericek:

    1.bölüm https://www.youtube.com/watch?v=uts2zfprwti

    eheh seviyorum bu adamı ya. telefonu kapıp kendi kendine konuşması ayrı bir komedi zaten.

    el psy kongreat

    sonradan gelen edit:bu video yayınlandıktan sonra sonra ikinci bölümde yayınlanmış yine ibm'nin youtube kanalında: 2. bölüm https://www.youtube.com/watch?v=ujswhry6n2o&

    editin editi: iki bölüm daha yayınlanmıştır: 3. bölüm http://www.youtube.com/watch?v=2fvcxorgrfo bu da 4. bölüm http://www.youtube.com/watch?v=dn_7wlkri8q

    makise ve okabe kavga eder lakin yolları ibm'nin yeni cognitive computing destekli navigatoru ikiliyi ne yapar ne eder yine yollarını labın önünde karşılaştırır. makise'nin tsundre ve okabe'nin de karşısındakini umursayan yapısı bu mini ovada çok güzel verilmiş. bunun yanında da upa navigatoru da hınzırlık edip, ikisinin sevdiği şeyleri bizim ikiliye aldırarak barışmasını sağlıyor. valla gelecekte ai destekli yardımcı navigasyon araçları böyle insan derdinden anlayacak şekilde tasarlanıcaksa bizi insan ilişkilerinin çarpık olmadığı daha parlak bir gelecek bekliyor.

    edit: yayınlanan ova ibm'nin yeni projesi "future with cognitive computing" hakkında. ilgili videoyu da buradan izleyebilirsiniz. henüz ingilizce altyazısı yok ama bu teknolojiyi başarırsalar ulan var ya gelecek müthiş bir yer olacak:

    edit2: ingilizce altyazılı versiyonunu yüklemişler youtube sayfalarına hemen paylaşalım https://www.youtube.com/watch?v=ntyri4xed2a

    ve evet ova'daki mayuri'nin yeni arkadaşı upa, cognitive computing destekli bu arada hehe.

    edit2: hayret ekşideki bilim guruları bu video ve teknoloji hakkında bir başlık açmamış, şaşırdım doğrusu. neyse ileride belki açarlarsa bu postu bknz olarak veririm o başlık altında. görünüşe göre ibm yine eskiden olduğu gibi teknolojiyi bir adım öteye götürmek için, ilk adımı rakiplerinden önce kendileri atıyor. ama ondan önce şu unimited cpu olayını bir halletsinler ondan sonra buna sıra gelir.

    (bkz: the future is here)
    (bkz: the era of artificial intelligence) *
  • son dönem mal bulmuş mağribi gibi daldığım anime dünyasının en sürükleyici ve en muhteşem karakterler içeren serisi. seri bittikten sonra animelerden edindiğim muhteşem japoncam, engin japon kültürüm; 4 adet probiyotik fotoğrafım ve ikametgah ilmuhaberimle birlikte japon vatandaşlığına başvurma planlarım var. *

    edit: john titor diye bir adam gerçek hayatta varmış ya lan.
    ayrıca şunu da eklemek isterim ki death note filan benim için bunun yanında bok yemiştir. başlangıcına da sonuna da ayrı bayıldım.
  • "basarili" zaman yolculugu filmleri/dizileri genelde tek bir zamanda gecer ve gereginden fazla karmasik bir konuyla izleyicinin zihnini surekli mesgul eder, gayet duz bir mantikla ilerlerler oysa. ama steins gate bundan farkli olarak gecmise gitmeden gecmisi degistirebilen ve buna ragmen anilarini muhafaza edebilen bir ana karakter veriyor bize, ve bunun potansiyeli kabul edersiniz sinirsizdir. varolan potansiyeli sonuna kadar kullanamasa da yeterince tatmin ediciydi, ve ucu bu kadar acik bir konsepti darmadagin bir konuyla/her paralel evrende baska bir felaket senaryosuyla/bir yere varmayan bir senaryoyla animeyi mahvetmediler ya, yeter bence. onca guzel bolumden sonra hayattan zevk almanin gelecekte ne olacagini bilmemeyle mumkun oldugunu soyleyerek spoilerlardan kose bucak kacan yeni nesil dizi fanlarina oynayip bitmesi cok da komadi dogrusunu soylemek gerekiyorsa.

    benim icin 2011 yilinin animesidir, tersini kanitlamak isteyen varsa o sahane animelerinizin isimlerini mesaj kutuma bekliyorum.
  • --- spoiler - bölüm 13 ---

    on üçüncü bölüm itibarı ile, aslen on ikinci bölüm yani first climax ile hikayenin gidişatı tamamen değişmeye başlamış ve okabe zaman tünelinde mayuri'yi kurtarmak için her şeyi yapmaktadır sonsuz döngü içersinde, her ne kadar bu gösterdiği çabalar tamamen beyhude bir çaba olsa da. ya arkadaş ben işte sevmiyorum böyle ya ama. böyle hikayelerde sükse yapmanın en iyi yolu seri boyunca, seriyi takip edenlerin en sevdiği, en korumasız, en sempatik ve en tatlı karakteri öldürmektir. oldu mu şimdi mayuri'yi öldürtmek bilemedim şimdi. ayrıca bu bölümlerden sonra moeka'ya inceden inceye acayip gıcık olmuşum. buradan doujin çizen arkadaşlara sesleniyorum. derhal kendisinin ana karakter olduğu sado mazo temalı doujinler çizsinler. zaten kendisi deri giysiler içindeydi o yüzden kendisini böyle doujinlerde yıldız olduğunu düşünmeden edemedim bir an için, öhöm her neyse.

    bu bölüm oldukça kısa geldi bana. artık bilemiyorum kendimi seriye çok kaptırdığımdan mıdır bilinmez ama göz açıp kapayıncaya kadar çabuk bitti. şimdi asıl konu okabe'nin bu sonsuz zaman döngü içersinden nasıl çıkacağı ve mayuri'yi nasıl kurtaracağı. zamanı etkileyip, geçmişi değiştirmeye çalışsa da bir şekilde buna engel olan güçler var. dikkat edildiyse her zaman mayuri'nin öleceği zaman, zaman duruyor. öncellikle bunun farkına varılıp buna önlem alınmalı. ayrıca suzuha kendisinin gelecekten geldiğini söylüyor. okabe'nin bu durumdan çıkmasını sağlayacak bir kişi varsa o da suzuha gibi duruyor. ayrıca mr.braun'un kızı da yalnışlıkla mayuri'yi öldürdü. umarım bu kaza zaman tünellerindeki* meydana gelen olayları etkilemez.

    --- spoiler - bölüm 13 ---

    mayushii'yi bu kadar sevimli kılan ve seyirci tarafından bu kadar sevilmesini sağlayan şey, duyulduğu zaman insanın yüzünde kocaman bir gülümseme oluşturan ve insanın içini ısıtan biricik sesi. bir tutturu deyişi vardır ki insan böyle gidip yanaklarından mıncıklayısı gelir, bir başka olur. konuştuğu zaman insan ister istemez hiç susmasını istemez. sonsuza konuşsa da dinlesek modunda izlerlerler kendisini. bu arada mayushii için yapılmış şu mad yani fan yapımı videolarını da paylaşmadan edemeyeceğim:

    http://youtu.be/t7luc7rbaeu
    http://youtu.be/tesdfzzmrh8
    http://youtu.be/1obr4izauam
    http://youtu.be/w83mkplgbdk
    http://youtu.be/w83mkplgbdk
    http://youtu.be/_edvxibfllk
hesabın var mı? giriş yap