• led zeppelin'in birtakım müzik tarihçileri tarafından bazı ezoterik ve satanik ifadeler içerdiğini savunulan şarkısı. şarkının her dizesinde yer alan sembolleri, göstergebilimsel olarak açılımlayan araştırmacılar, enteresan saptalar yapmışlar aslında:

    - bir kadın var ki emindir, parıldayan her şey altındandır: kadın bir büyücüdür. kurşunu saf altına çevirmeyi amaçlayan simyacıların bilgece olmayan ezoterizmi.

    - ve bir merdiven satın alır, onu gökyüzüne götürecek olan: "satın alma", dolayısıyla "bedel" kavramları, ruhunu satmayla eş anlamlıdır. gökyüzü ise lucifer'ın krallığından başka bir şey değildir; cehennem...

    - ve oraya ulaştığı zaman çok iyi bilir / eğer mağazalar kapalı ise / bir tek sözcükle istediğini alır: burada söz konusu olan, büyücülerin büyü bilgisi ve yeteneğidir. belli bir gruba dahil olmayan birinin direnci... tüm kapıları açan büyülü formüle büyücülerin sahip olduğu ima ediliyor.

    - duvarda bir işaret var, ama ondan emin olmak ister / zira, bilirsiniz ki kelimeler sık sık çift anlam taşırlar: büyücülük ile zodiac'ın sembolik işaretleri. çift anlamlı sözcüklerin, belli bir gruptan olmayanlar için deşifre edilmesi imkânsızdır; belli bir gruptan olanlar içinse ezoteriktir.

    - derenin yanındaki bir ağaçta, bir büyüleyici kuş vardı bazen şarkı söyleyen: bu kuş raven'dır.; eğitilebilir ve bazı büyüsel melodileri taklik etme yeteneği olan bir kara karga çeşididir.

    - tüm düşüncelerimiz yalnızca aldatıcıdır: ezoterik bilimin temel prensibi, aldatıcı olmaktır. yalnızca ezoterizme vakıf olanlar için anlanabilmesi, diğer insanlar için aldatıcı olması esastır.

    - heyecandan titriyordum, batıya doğru baktığımda: yönelimsiz, batıya doğru dönmüş kişinin büyü yaparken ve büyücülük yapmaktan duyduğu heyecan söz konusudur. isa doğuda, lucifer ise batıda doğmuştur. doğu yaşamın, batı ise ölümün sembolüdür.

    - ve ruhum gitmek için inliyor: anlatılmak istenen, fizik bedenin terk edilerek, astral bir yolculuk yapma ihtiyacıdır.

    - düşüncelerimde gördüm. ağaçların arasındaki dumandan çemberi / ve ayakta beni seyredenlerin seslerini: burası, bir derenin kenarında ağaçlarla çevrili olan ve gece büyücülerinin büyük yapmak için ateşin etrafına toplandıkları yerdir. dumandan çember ile anlatılmak istenen budur.

    - ve alçak sesle tekrar ederiz, eğer yakında herkes aynı şarkıyı söylerse / büyücü fülütçü bizi hak'ka (kanıta) götürecek / ve yine bir gün anlayışı ağır olanlar üzerine doğacak / ve ormanlar gülmenin yankısıyla çınlayacak: gizli ve yasak işlerle uğraşanların kurduğu hayalin yansıması. burada da, tüm insanların okült (gizli ve yasak) bilimlerle ve ezoterizmle uğraşmayı kabul edecekleri ve formüllerden yararlanacakları zaman, bu öğretiyi uzun süre reddeden insanlığın üzerinde yeni bir gün doğacağı ve sonunda mücadeleyi kazanan büyücülerin gülüşlerinin her yerde yankılanacağı anlatılmak isteniyor.

    - ve tüm bunlar beni düşler içinde bırakıyor / eğer ağaçlıklarınız ve ağaç dibi bitkilerinizde karışıklık varsa, şimdi hiç telaşa kapılmayın / bu sadece mayıs kraliçesi'nin büyük temizliğidir: bu sözlerle, dere kenarlarında tören yapan büyücülerin gizli etkinliklerinden korkulmaması gerektiği anlatılıyor.

    - evet, iki dar yol var izleyebileceğiniz / o anda izlediğiniz yolu değiştirmenin samanıdır: iki yol, birbirinin önünde açılır. öğrenmenin ve cehaletin yolu... seçim yapma anı geldiğinde doğru yolu bulmak için geç kalınmış değildir.

    - kafanız uğulduyor, düşünce gitmek istemiyor / bunun farkında olmadığınızda, büyülü fülütçü sizi onu izlemeye davet edecek / sevgili bayan, şarkı söyleyen rüzgârı işitebiliyor musun? / ve büyülü merdiveninizin, büyülü mırıltıları taşıyan rüzgârın üzerinde dinlendiğini biliyor muydunuz?: büyü yapma fikri bir saplantı oluyor. cazibe ve baştan çıkarma, cennete giden merdiveni çıkma şansını bekleyen ve büyülü telkinlerle yüklü rüzgâr tarafından taşınanlar, ruhunu kazanmayı başarırlar.

    - ve dolambaçlı yolu ndikçe, gölgelerimiz ruhlarımızdan daha büyük oluyorlar / hepimizin tanıdığı kadın'ın yürüdüğü yer orasıdır: en sonunda, büyücülerin zafer kazanacağı ve ezoterik prensiplerin, gerçeğin tam aydınlandığı anda ispatlanacağını ima ediyor. kadın ise, büyücüler kraliçesidir.

    bir ışıktan çevreye yayılan ve bize göstermek isteyen odur / her şeyin nasıl altına dönüşebildiğini / ve eğer yoğun bir şekilde dinlerseniz, büyülü melodi sonunda size gelecektir / kaya gibi sert olmak ve artık yuvarlanmamak için / "her şey"in bir, "bir"in her şey olacağı zaman: kozmik ünite gerçekleşmiş olacak ve artık hiçbir şey çökmeyecek, hiçbir kimse bizi yanıltmayacak, parmağında oynatamayacak. hepimiz eşit ve güçlü olacağız.
  • bu şarkı hakkındaki enteresan şeylerden biri de şudur: bu şarkı dünyanın en iyi şarkısıdır ama led zeppelin'in en iyi şarkısı değildir.
  • sevgili sozlukculer, belirtilmelidir ki, stairway to heaven'i iceren led zeppelin iv albumu icerisinde lord of the rings'den cok fazla sayida yansimalar barindirir. bunun guzel orneklerinden biri battle of evermore $arkisidir. yine misty mountain hop da bu konuyu i$ler (so i'm packing my bags to the misty mountains, over the hills where the spirits go now...)

    stairway to heaven da yogun bir lotr etkile$imi icerir. hatta $arkinin ilgili illustrasyonunda koye bakan hermit cogunlukla shire'i koruyan gandalf gibi anilir. her ne kadar, jimmy page hermit'in kendisi oldugunu soylese de bir cok zep kendisine "yemezler baba" cevabini vermi$tir (source: internet'deki muhtelif zep fan siteleri).

    buna guzel bir ornek:
    "there's a lady who's sure, all that glitters is gold"
    bu da bilbo baggins'in aragorn hakkinda yazdiklari
    "all that is gold does not glitter, not all those who wander are lost"

    muhtelif yerlere cekilmesine ragmen, zannimca bahsedilen lady galadriel olabilir.

    bunu muteakip, elf'lerin middle-earth'den valinor'a goc etme isteklerini bulabiliriz a$agidaki dizelerde:

    there's a feeling i get when i look to the west
    and my spirit is crying for leaving
    in my thoughts i have seen rings of smoke through the trees
    and the voices of those who stand looking

    yine elf'ler ve mirkwood forest e$rafindan a$agidaki dizelerde izler bulunur:

    and a new day will dawn for those who stand long*
    and the forest* will echo with laughter

    yine de kabul edilmelidir ki, burada daha metaforik olarak anlatilan lotr kokenli hikayeler, battle of evermore'da alenen bellidir.
  • stairway to heaven rock müzik tarihinin en "bayrak" şarkılarından biridir. dinleyiciler intro'nun ilk beş notasından bile hangi şarkının başladığını anlayabilirler. benim de uzun yıllardır hem konser kayıtları olsun hem stüdyo versiyonu olsun pek çok kez dinlediğimi bir parçadır. bu nedenle istedim ki bugün şarkıyı biraz irdeleyelim.

    bildiğiniz üzere şarkının pek çok versiyonu var. jimmy page sağ olsun neredeyse hiçbir kayıtta aynı soloyu ya da aynı lick'leri çalmıyor. bu yüzden entry'i yazarken en nizamı kayıtlardan biri olan led zeppelin iv albümündeki versiyonunu kullanacağım. https://open.spotify.com/…si=qwi7ambhqkuhgek-0eslog siz de entry'e bakarken arkada bu şarkıyı açabilir, durdur geri al, bir daha durdur ileri al yapabilirsiniz. şimdi hazırsanız jimmy page gitarları nasıl çalmış, robert plant vokalde nasıl işler başarmış, intro'da çalınan flüt nasıl bir hava katmış bir inceleyelim.

    jimmy page normalde gibson les paul ile bilinen bir gitarist. şarkının konser kayıtlarında ise gibson eds-1275 double neck kullanırken görülüyor. ancak şarkının stüdyo kaydında farklı gitarlar kullanmış. mesela intro, harmony sovereign h1260 ile kaydedilmiş.

    ilk 12 saniyede arpej kısmının en yalın halini dinliyoruz. bu arpej bölümü özellikle bitişine farklı farklı lick'ler eklenerek sürekli tekrar ediyor şarkıda. bu arpejin devamında ise şarkıya flüt eşlik etmeye başlıyor. led zeppelin gerek her üyesi için kullandığı semboller olsun, gerek şarkı sözleri olsun mistisizmden etkilenen bir grup. bu flüt ile de şarkıya hem fantastik edebiyata yakın hem de hüzünlü bir hava katmışlar. böyle iskoçya'da kadim bir ormanın ağaçlarına sırtınızı verip yemyeşil yamaçları izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz kendinizi.

    flüt kısmı 00:52'ye kadar devam ediyor ve oradan sonra robert plant vokale başlıyor. burada robert plant'ın müthiş bir uygulaması var. normalde flüt ve sakin ancak güçlü arpej sayesinde şarkının mistik bir havası oluştu şimdiye kadar. robert plant ise tiz seslerde döktüren şahane bir vokalist. bu nedenle oluşan havanın üstüne çıkıp armoniyi bozmamak için sözlerin büyük kısmını fısıldar gibi söylüyor. daha sonra bir noktada vurguyu arttırıp o kendine has rock tınısına ulaşıyor ve daha sonra sakin vokale geri dönüyor.

    bu kısımda toplam 13 dize var söylenen. bu bölümü üçerli parçalara ayırırsak robert plant buradaki ilk iki dizeyi sakin söyledikten sonra son satırın başında o yükselişi yapıyor. örneğin;

    there's a lady who's sure
    all that glitters is gold
    and she's buying a stairway to heaven

    bölümünde o yükseliş ve inişi "she's buying" kısmında yapıyor. bunu aynı ölçü olarak diğer satırlarda da duyabilirsiniz. sadece "and she's buying a stairway to heaven" dizesi bağlantı olduğu için bu ölçüleme geçerli değil orada.

    bu vokal, gitar ve flüt bölümü 02:00'da son buluyor. burada arpejin ilk beş notası çalındıktan sonra jimmy page geri kalan kısmı değiştiriyor ve penayı tellerde düz bir çizgi şeklinde aşağı yukarı gezdiriyor. bu geçiş de 02:12'de bitiyor.

    hatırlarsanız entry'nin başında jimmy page'in konserlerde gibson eds-1275 kullandığını söylemiştim. peki jimmy page canlı performansta çalması pek rahat görünmeyen bu gitarla neden uğraşıyor? çünkü stairway to heaven hem altı telli hem on iki telli gitarla çalınan bir parça. 12 telli gitarın albüm kaydı da double neck ile değil fender electric xii ile alınmış.

    12 telli gitarın ne avantajı var diyecek olursanız da 12 telli gitarda 6 telli gibi bir düzenleme var ancak her telin altında aynı oktavdan bir tel daha eklemişler. çalınışında da aynı anda iki tele birden basıyorsunuz. bu sayede 6 telli gitarda çaldınız e notası 12 telli gitarda aynı anda iki sesin birden çıkmasını sağlayarak daha harmonik bir tını elde etmenizi sağlıyor. zaten 02:12'de page'in çalmaya başladığı akor kısmıyla 12 telli gitara (yada konser kayıtlarında üstteki gitara) geçtiğinde gelen sesin daha geniş olduğunu duyabilirsiniz.

    "makes me wonder" kısmında jimmy page, akorla birlikte ilk bölümdeki arpejleri de tekrar kullanıyor. ancak 12 telli gitar sayesinde daha metalik bir tını sağlıyor. bu metalik tınıdan faydalanan robert plant de bir önceki bölümde kullandığı çıkışları daha güçlü yapıyor bir yandan da sesini arttırıyor ki şarkının yükselişine zemin hazırlayabilsin.

    bu çıkış da 04:17'ye kadar devam ediyor. buradan sonra devreye john bonham ve john paul jones giriyor. rock müzikte bateri için sekiz zamanlı bir ritm vardır. sekiz vuruşun zamanı hi-hat ile yapılırken trampet ve altta duran bas davul ile çapraz zamanlarda vuruş yapılarak bu ritm elde edilir. bonham da stairway to heaven'da bu düzenlemeyi kullanır ancak kendisi çok yaratıcı bir baterist olduğu için dizelerin bitişinde zilleri de kullanarak güzel süslemeler katar.

    john paul johns ise bir bass'çı olarak aslında grubun en önemli işlerinden birini yapar, çünkü altyapı ona emanettir. ancak kendisi müzisyen olarak biraz talihsizdir çünkü robert plant, jimmy page ve john bonham gibi süperstar'ların olduğu bir grupta çalmıştır. bu yüzden bu şarkıda olduğu gibi biraz geri planda kalır.

    john paul jones bu kayıtta gayet sakin bir partisyon çalar. jones çalacağı notaya bas gitarda vurur ve o nota bitene kadar parmağını perdeden çekmez. ton değiştiğinde de öbür tona geçip aynı şeyi yapar. yine bonham gibi kendisi de geçiş kısımlarında süsleme yapmayı ihmal etmez. buralarda daha hızlı şekilde geçiş yaparak şarkının daha bütünleşmiş bir sound yakalamasını sağlar.

    bu kısım da 05:32'de son bulur. çünkü artık grubun bütün üyeleri ve sound solo kısmı için hazırdır. bu hazır oluşu da hi-hat'ı ve 8'lik ritmi bırakıp tom'larla üçer vuruşlu geçiş kısmını çalan john bonham ilan eder. bonham, arada farklı ataklar ekledikten sonra da 05:55'te gitar solo kısmı başlar.

    solo kısmında jimmy page tekrar 6 telli gitara geçer. bu şarkının kaydı da gibson les paul ile değil jeff beck tarafından page'e verilen 1959 fender telecaster ile yapılmış. solonun dikkat çekici olan özelliği ise hem yeterince hızlı hem yeterince melodik olması. mesela bu entry için dinlediğimiz kayıtta tüm notaların vuruşu tek tek duyuluyor.

    soloyu farklı kılan dört nokta var diyebiliriz. birincisi jimmy page'in gitarı resmen ağlattığı bend'leri. ikincisi kaydın 06:14'üncü dakikasında başlayan ve page'in b telinin 15. perdesinde yaptığı sürekli tekrar eden kısım. üçüncüsü robert plant'ın 06:24'te yaptığı dokunuş ki kendisinde nasıl bir ses aralığı varsa tizden çalınan solunun arasına girebiliyor. sonuncusu da yine jimmy page'in 06:41'de en alttaki e telini kullanarak yaptığı tekrar eden kısım. ki burası da solonun bitişi zaten.

    06:44'ten sonra başlayan kısım için ise bir nevi robert plant ve john bonham şovu diyebiliriz. çünkü plant burada vokalinin gücünü gösterir. o kadar sert, hüzünlü, duygu dolu söyler ki bu kısmı oturduğunuz yerde "biri klima mı açtı lan? tüylerim diken diken oldu. ha yok robert plant şarkının çıkış kısmını söylüyormuş." dersiniz.

    bonham ise solo boyunca hızlanmasının verdiği altyapı ile attığı ritmin yarısını hızlı ataklara ayırır. daha sonra 07:15'ten başlayıp snare drum'a girişerek şarkının son yükselişlerini verir. ki sanırım bonham'ın bu kadar farklı olmasının sebebi budur. sonuçta snare drum'dır, cymbal'dır her bateristin önünde duran şeyler ancak enstrümanın tek bir parçasından bile bu kadar enerji yaratmak bateristin kalitesini gösteren bir nokta.

    07:24'ten sonra da kayıt, robert plant'ın yönlendirmesiyle sakin durumuna dönmeye başlar ve "and she's buying a stairway to heaven" dizesiyle kapanışı yapar.

    gördüğünüz gibi stairway to heaven, hem mitolojik bir havası olan, hem güçlü bir rock sound'ına sahip bir parça. kendi adıma şarkıyı tekrar tekrar dinlememin sebebi de sanırım bu. bir de burada albüm kaydını dinledik ama bence robert plant'ın "does anybody remember laughter?" deyip seyirciyi coşturduğu kısım gibi dokunuşlar çok güzel anlar. bu yüzden entry'nin sonuna da şu linki bırakıyorum. haydi keyifli dinlemeler. https://www.youtube.com/watch?v=xbhcpt6pziu
  • yaşam süremiz içerisinde bir kez dinlemeliyiz mutlaka.
    birde şu var aklıma hemen gelen (bkz: people are strange)
  • bir led zeppelin şarkısı.

    müzikalitesini bir kenara bırakarak sadece sözlerine, hatta onu da geçtim başlığına bile odaklanıldığında bizlere ilginç kapılar açan bir şarkı. sanırım yazacağım en uzun müzik sözü yorumu olacak.

    *

    i. stairway to heaven

    dilimizde cennete giden/ulaşan/varan merdiven olarak da düşünebileceğimiz bu başlık aslında belki de hiç ummadığımız bir yerden kaynağını alıyor. ama öncelikle söylemem gerekir ki led zeppelin'in buradan esinlenip esinlenmediğini bilememekteyim, bu sadece şahsi görüşüm. ama eski/yeni ahit'i yani bir başka deyişle tevrat ve incil'i bir din kitabından ziyade bir referans kaynağı olarak alan gerek edebiyat gerek sanat ve müzik, buradan bolca mecaz, söz sanatı üretiminde bulunmuşlardır.

    ilahi yükseliş merdiveni, göksel merdiven hatta yakup'un merdiveni* olarak bilinen stairway to heaven aslında eski ahit'te yani tevrat'ta geçen bir bölümdür. bu bölümde, hz. yakup uykuya dalar ve düşünde yeryüzünden cennete uzanan bir merdiven görür ve bu merdivenin meleklerin dünyaya inip çıkmak için kullandığı bir köprü olduğunu anlar.

    bakalım:

    genesis 28: 12. he had a dream, and behold, a ladder was set on the earth with its top reaching to heaven; and behold, the angels of god were ascending and descending on it.

    yaratılış 28: 12. bir düş görmüştü. başı cennete erişen bir merdiven dikilmişti yeryüzüne; tanrı’nın melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı.

    [şurada da küçük bir not:daha sonraları ise bu cennete erişen merdiven sembolü birçok dini resme, betimlemeye kaynaklık etmiştir. her ne kadar tevrat'ta geçen bir bölüm ise de, bir müddet sonra hz.isa ile ilişkilendirilmiştir. bunun en çarpıcı örneklerinden biri 12.yy sonlarında yapılmış olan ve göksel merdiven adını almış olan bir bizans eseridir. bu eserde aziz yahya'nın yönlendirdiği bir kısım rahiplerin tırmandığı bir merdiveni, merdivenin başında ise kutsama işareti ile bekleyen cennetteki isa figürünü, merdivenin altında ise rahipleri 'yoldan çıkarmaya' çalışan şeytan figürlerini görebiliriz. yani burada merdiven bir sınamadır, tırmanış esnasında inançları sarsılan rahipler cehenneme sürüklenmektedirler. bir de bunu da göstermeden geçemeyeceğim, yakup'un rüyasını ele alan william blake'in de çok hoş bir çalışması bulunmaktadır. şöyle ]

    şarkıda ise şöyle bir bölüm bulunmaktadır:

    "there's a lady who's sure all that glitters is gold
    and she's buying a stairway to heaven"

    bir de shakespeare'in venedik taciri'nden:

    "all that glisters is not gold"

    yorumdan yoruma farklılık gösterebilir ama şahsi olarak ben ikisi arasında bir bağ varmış gibi hissedebiliyorum.
    parlayan her şeyin altın olduğundan emin olan bir kadının cennete uzanan merdiveni satın almasını mevzu eden bu sözler, aslında alttan alta bize bir şeyler işittirmiyor mu? bu merdiveni tüm dinsel çağrışımlarından arındırdığımızda bize anlattığı en öz husus, manevi doygunluk/dolgunluk adına klasik 'yükseliş'i yaşamak gerekliliği, maddiyattan sıyrılıp maneviyat ile en yukarı noktaya ulaşılabileceği. bu dilimizde bile kalıplaşmış bir öbek değil mi, hem maddi hem de manevi bağlamda tükenmişliği anlatan 'dibe sürüklenmek' ya da 'dibe vurmak' deyimleri gibi.

    manevi yükselişi, tırmanışı yaşamak adına gerekli olan merdiveni dahi satın almaya çalışmak, maddi bir öğe ile manevi refahın satın alınabileceği düşüncesi ya da yanılgısı değil mi aslında şu iki küçük cümle? belki de parlayanın, blake'in resminde gösterdiği gibi ruhsal bir aydınlık olduğunun farkına varamayan bir insanın, hiçbir acı, kahır ya da zorluk çekmeden doğrudan refahı satın almayı çalışması gibi anlamlar da çıkmıyor mu? merdiven cennete uzanıyorsa, ve cennetin de türlü sınamalar sonucunda ulaşılabilecek bir mükafat mekanı olduğunu düşünür isek, bir başka kişinin bu merdiveni satın alma düşüncesi bile aslında acımasız ama bir o kadar da gerçek değil mi?

    *

    ii. piper & may queen

    çok basit kelimelermiş gibi görünen bu iki sözcük aslında şarkıda bize başka bir kapıyı aralayan ögeler. göksel merdiven ile dinsel bir gönderme yapan led zeppelin, bu iki kelime aracılığı ile bizi din öncesi inanışlara ve folklorik mirasa götürüyor. böylelikle de şarkı çok boyutlu bir görünüme kavuşuyor, çünkü farklı inanışların yansıtılmasından ziyade, her birinin kültürel zincirin ve dokunun birer parçası olduğunu anlatıyor bize.

    piper aslında bizde fareli köyün kavalcısı hikayesindeki kavalcıya tekabül ediyor. fakat esasında bu hikayenin adı red piper of hamelin'dir. daha sonradan değiştirilmiş halini bildiğimiz bu hikayede, fareler basmış köyün birine kavalcı gelerek, müziği eşliğinde fareleri peşine takarak kasabayı, köyü temizlemesi anlatılır. fakat işin aslında durum farklıdır. kimileri bu durumun gerçek olduğunu söylerken, kimileri ise bir hikaye olduğunu düşünür. efsaneye göre hamelin kasabasına gelen bir piper, fareleri kasabadan çıkardıktan sonra parasını alamaması neticesinde müziği ile çocukları peşine takarak onları kasabadan dışarıya, ormana çıkarır ve bir daha çocuklardan haber alınamaz.

    [küçük not: penguin yayınevinin şöyle de güzel bir illüstrasyonu var, görmelisiniz diye düşündüm]

    led zeppelin de şarkısında elbet ki piper'a gönderme yapmadan geçmiyor, ne diyor:

    and it's whispered that soon, if we all call the tune,
    then the piper will lead us to reason.
    and a new day will dawn for those who stand long,
    and the forests will echo with laughter.

    peki bu durumda piper kimdir? bizi "us"a vardıracak olan piper, efsanedeki gibi bizleri peşine takıp ormana mı götürecektir? çünkü akabinde ormanların kahkahasından ve yankısından bahseden cümle vardığımız yerde karşılaşacağımız mıdır? böylelikle asıl nedenin/usun/özün bulunduğu yer doğa mıdır? piper çocukları peşine takıp kasabanın dışına çıkardığında aslında belki de onlara iyilik yapmıştı. ileride büyüyüp, o çarkın bir parçası olmaktansa, çemberin dışına çıkıp piper ile başka bir dünyaya açılmışlardı. ve belki de bizim de ihtiyacımız olan bizi aynı doğaya ya da doğallığa, öze ve hakikate, şarkıda dediği gibi "reason"a vardıracak olan bir piper'dır.

    [küçük not: aynı piper, genesis'in supper's ready şarkısında da beliriyor. “with the guards of magog, swarming around, the pied piper takes his children underground”]

    ıf there's a bustle in your hedgerow, don't be alarmed now
    ıt's just a spring clean for the may queen

    folklorik bir ögeden sonra led zeppelin bizi başka bir pagan inanışa götürüyor. bahar tanrıçası olarak da bilinen may queen, baharın gelişini müjdeleyen doğaüstü bir varlıktır; elizabeth dönemi'nde de sıkça kutlanan may queen günü aslında tek tanrılı dinler öncesindeki bir ritüeldir. piper ile ormana yol almış olan bizlerin may queen ile tanışma vakti de gelmişti herhalde değil mi?

    led zeppelin bu şarkısında adeta bir romantik dönem şairi gibi belirmekte. inanışlardan bir sentez oluşturup, bunları da büyük bir güzellikle bizlere sunmakta. doğa, inanış, maneviyat, ruh ve öz kavramlarına sıklıkla rastladığımız bu eser bir 18.yy şiiri de olabilirdi.

    ki olmuş da zaten vaktinde.

    "in my thoughts i have seen rings of smoke through the trees"

    - led zeppelin, 1971

    "wreaths of smoke, sent up, in silence, from among the trees"

    - wordsworth, 1798

    ----------- fin ------------
  • sozlerinin satanizmle uzaktan yakindan alakasi yoktur. internetteki sayfalarinda satirlarin arasini kaziyip olduk olmadik her kelimeye bir sembol bulan arkadaslarin yarin oburgun honki ponkide de mormonluk propagandasi yapildigini iddia etmelerinden korkmaktayim.

    tersten versiyonu oldugu iddia edilen netteki sesler ise bariz kasistir. gercekten tersten calininca sonuc o sitelerde verildigi gibi oluyorsa bile bu sekil gudik sesler butunune yuzlerce farkli soz yazilabilir ve bu sozlerin herhangi biri esliginde sarkiyi dinleyen kurban "aa hakkaten yahu" diyebilir. tas dusebilir, ayi cikabilir.

    en iyisi sarkilari amaclandigi yonde calmak-dinlemek, tadini cikarmak.

    cok yazmayayim simdi ben de. her an satir aralarinda verdigim samanist mesajlar cozulebilir.

    dipnot: ayrica tersten cozulen sesler de cogu versiyonlarda 'sweet satan' diye basliyor. o nedir yahu? sweet? kalani da turkce devam ediyor zaten, 'ver bir yanak' seklinde*..
  • (bkz: uzayda sürüklenirken dinlenecek şarkı)

    bir şarkıdan daha fazlası olan led zeppelin şaheseri. orta dünya ve ortaçağ avrupası kültürüne göndermeler yapması dışında mistik bir ortadoğu/asya hikayesi de var.

    din ve öğretilerde, mükemmel insanın elde edeceği ödül cennet ya da nirvana olarak betimlenir. insan doğumdan ölüme kadar bir yolculuktadır, o yolculuk sırasındaki davranışları belirler gideceği yeri.

    şarkı, bir bebeğin doğumu gibi sakince başlar, hiçbir şeyden habersiz ve tertemiz bir bebek gibi sakin bir akustik girişle. bebek büyüdükçe şarkı sertleşir, hayatta karşılaşılan sorunlar gibi. insanın yaşam amacını sorgular, neden buradayız ve nereye gideceğiz sorusuna cevap arar. bu yolculuk bir kadının gözünden anlatılır, çünkü ortaçağda kadın olmak ve hatta anlam arayışında olmak, bir cadı olarak yakılarak sonuçlanabilir. zaten bu şarkıdan sonra bile bazı manyaklar tersten çalındığında satanizm ögeleri barındırdığını iddia etmişlerdir. şarkının ortaya çıktığı malikane ve hikayesi de komplo teorisyenlerine bir sürü fırsat vermiştir.

    yolculuğun sonunda kadın aradığı cennetin girişini bulur, sadece merdivenleri çıkması gerekecektir artık, şarkı tekrar en baştaki akustik sakinliğe döner. led zeppelin'in 4 isimli albümünün 4. şarkısıdır bu, sanki hayatın 4 evresine gönderme yapar gibi... doğum/çocukluk , gençlik, yaşlılık ve ölüm.

    şarkının ortaya çıktığı headley grange

    görsel

    görsel

    bana hayatın evreleri tablosunu hatırlattığı için alman ressam caspar david friedrich eseri

    görsel
  • youtube'da madison square garden'daki görüntüleri bulunan led zeppelin şarkısı. asıl dikkatimi çeken goldencenturion nickli birinin yaptığı yorum oldu.
    "justin bieber's "baby" has over 730 million views
    this has only? 7.9 million.
    i don't want to live on this planet anymore."
hesabın var mı? giriş yap