• ks. sun protection factor. bir zimbitrinin sizi uva ve uvb isinlarindan koruma derecesinin birimi. eger cilt renk ve tipiniz gunesin altinda hic korumasiz 15 dakka kalmaniza izin veriyorsa spf'si 8 olan bir urunle teoride bu sure x8'e cikar.
  • güneşten korunan ciltte güneş yanığı oluşması için korunmayan cilde göre ne kadar daha fazla güneş enerjisi (uv ışını) gerektiğini gösteren ölçü. spf değeri arttıkça güneş yanığından korunma oranı da artıyor ama güneş ışınlarına maruz kaldığımız saat dilimine ve bulunduğumuz yerin coğrafi özelliklerine bağlı olarak enerji yoğunluğu değişiyor. bunların dışında cilt tipi, kullanılan koruyucu (krem, jel, yağ, sprey vb.) miktarı ve kullanma sıklığı da riski artırıp azaltabiliyor. açık tenli insanlar güneşte daha kolay yanıyor, koruyucuların etkisi sürtünmeyle, terlemeyle, yüzmeyle azalıyor. link birçok kremin üzerinde 2 saatte bir tekrar sürebilirsiniz yazıyor.

    pandemi döneminde, bu işlere vakit ayıran dermatologların sayısı artınca daha önce hiç izlemediğim kadar cilt bakım videosu izledim. cilt bakımıyla ilgilenen herkesin hemfikir olduğu bir konu varsa o da cildi güneşten korumanın önemi sanırım. "spf is your bff!" güneş cildi kurutuyor, kırıştırıyor, lekelendiriyor, yaşlandırıyor, kansere sebep olabiliyor. bunları hepimiz biliyoruz. (bkz: photoaging) 28 yıl kamyon şoförlüğü yapmış ve yüzünün hep aynı tarafı güneşte kalmış olan birinin yüzünün yarısının nasıl yaşlandığını görüp korkuya kapılıyoruz. link ozon tabakasına yaklaşıldıkça cilt kanseri riski arttığı için uçağa binenler, özellikle de pilotlar güneşten korunsun deniyor. link kapalı havalarda da hatta kışın bile güneşten korunmamız gerektiği, kışın ozon tabakası daha ince olduğu için uv ışınlarının zararlı olacağı, kar ve buz bu ışınların yüzde doksanını yansıttığı için yoğunluklarının ve zararlarının daha da fazla olduğu söyleniyor. link "sağlıklı bronzlaşma diye bir şey yok!" bu konuda da şüphe yok gibi görünüyor. bronzlaşmış cilt, kendini kanserden korumak için çırpınan cilt demek. link tüm bunların üzerine sosyal medyada, dermatolog annesi sayesinde 13 yaşından beri düzenli olarak günde birkaç kez güneş kremi kullandığı için cildi bebek cildi gibi görünen kadınlar görünce insanın güneş kremine sarılası geliyor. ama hangi kreme? sorun burada başlıyor.

    iki güneş koruyucu türü var: kimyasal ve fiziksel (mineral). fiziksel olanlarda fda iki inorganik maddenin kullanılmasına izin veriyor: çinko oksit ve titanyum dioksit. bunlar genelde white cast denen beyaz bir tabaka oluşturuyor. bu iki madde dışındaki tüm aktif içerikler kimyasal kategorisinde sayılıyor ve bunlar uv ışınlarını ısıya dönüştürüp cilde zarar vermelerini engelliyor. link fiziksel / mineral koruyucular cildin yüzeyinde durduğu için sürdükten sonra hemen güneşe çıkılabiliyor. uva ve uvb ışınlarından koruyor, gözenekleri tıkamıyor. görünen tüm cilt yüzeylerine bolca sürmek ve gün içinde etkisi azaldıkça tekrarlamak gerekiyor. ciltteki beyaz tabakanın yanında kıyafetlerde de beyaz lekeler yapabiliyor. kesinlikle solunmamaları gerektiği için toz ve sprey formlarından kaçınmamız tavsiye ediliyor. kimyasal koruyucuları daha az miktarda kullanabiliyoruz ama sürdükten sonra 20 dakika bekleyip öyle güneşe çıkmak, direkt güneş ışığına maruz kaldıkça etkisi azaldığı için bu durumlarda tekrarlamak gerekiyor. bu koruyucuların ortaya çıkardığı ısı hassas ciltlere zarar verebiliyor. gözenekleri tıkadığı için akne gibi cilt sorunlarını artırabiliyor. ayrıca tüm uva ışınlarından korumayabiliyorlar. oxybenzone, avobenzone, octinoxate, octocrylene, octisalate, homosalate veya bunların kombinasyonlarının kullanıldığı kimyasal güneş koruyucularında şöyle bir sorun var: kanser olmamak için kullandığımız koruyucularda kanserojen maddeler var ve bunlar cilt tarafından emilip kana karışarak sadece bir günlük kullanımdan sonra fda'in üst limit olarak kabul ettiği düzeyi geçiyor. oxybenzone tek başına endişe verici görülüyor; hormon seviyelerine etki ediyor ve alerjik reaksiyonlara neden oluyor. endometriyozis, düşük sperm kalitesi gibi risklerle ilişkilendiriliyor. hamile kadınlar için özellikle riskli bulunuyor. anne sütlerine karıştığı yetmiyor, mercan resiflerine kadar zarar veriyor. bütün bunlara rağmen hangi güneş koruyucuyu kullanırsanız kullanın, hiç kullanmamaktan daha iyi deniyor. tabii cildi uv ışınlarından korumak için iyi. link buraya kadar okuyunca kimyasal koruyucular daha ürkütücü olduğu için mineral koruyucuları tercih etmek daha mantıklı gibi görünüyor.

    bu aralar bu konuda takılı kalmamın asıl sebebi, güneşten korunmak için kullandığımız ürünlerdeki bazı maddelerin kan beyin bariyerini (bbb) aşarak nörotoksik etki yaptığını öğrenmiş olmam. şurada hangi organik ve inorganik maddelerin hangi olumsuz etkilere neden olduğunu gösteren uzunca bir çalışma var: link. ben özellikle çinko oksit ve titanyum dioksit kısmıyla ilgilendim. ilki uva, ikincisi uvb ışınlarında daha etkili olduğu için bu ikisinin karışımını içeren ürünler daha geniş kapsamlı bir koruma sağlıyor. normal pigment büyüklüğünde kullanımı, eşit dağılımı zor olduğu için ve istenmeyen o beyaz tabakaya neden olduğu için nanopartikül boyutuna getirilebiliyorlar ve bu da daha şeffaf ve kullanımı kolay bir ürün elde edilmesini sağlıyor ama bir yandan da daha biyoreaktif duruma geliyor, cilt ve diğer dokuları penetre edebiliyorlar. bu da güvenle kullanma konusunda soru işaretleri doğuruyor. dahası, cilt tarafından emilen uv ışınlarının bir kısmı, suyla temas eden metal oksitlerin yüzeyinde serbest radikaller oluşmasına neden oluyor. bu fotokatalitik aktivite nanopartiküllerin boyutu küçüldükçe artıyor. böylece sitotoksisite ve genotoksisite artıyor. nanonörotoksisite görece yeni bir alan olduğu için ve nanopartiküllerin tespiti ve ölçümü zor olduğu için bilmediğimiz çok şey, yapılması gereken çok çalışma var.

    çinko oksit ile ilgili çalışmaların çoğu cildin derindeki katmanlarına geçmediğini gösterirken, bazı veriler kısıtlı bir penetrasyon olduğuna işaret ediyor. sağlıklı cildin üzerinde, beş gün üst üste çinko oksit nanopartikülleri içeren güneş koruyucu ürünler kullanan kişilerin kanında ve idrarındaki çinko iyonlarında küçük bir artış görülmüş. tabii, cilt bariyeri zarar görmüşse, cilt güneşten yanmışsa, bir cilt hastalığı veya fiziksel bir hasar varsa nanopartiküller daha kolay nüfuz ediyor. genellikle çinko oksit nanopartiküllerinin ciltten emilerek vücuda girme riski düşük kabul ediliyor ama güneş kremi sürülmüş ellerle ve dudaklarla yiyip içmek veya sprey ve toz formdaki ürünleri solumak direkt geçiş izni veriyor. sonrası belirsiz. fareler üzerinde ve laboratuvar ortamında yapılan çalışmalar çinko oksit nanopartiküllerinin nörotoksik etkilerini gösteriyor ama insanlar üzerinde yapılmış, sağlıklı ve zarar görmüş cilt ile uzun süreli maruziyet sonrası ne olacağını gösteren yeterli çalışma yok.

    titanyum dioksit ise düşük toksisiteye sahip olduğu düşünüldüğü için güneş ürünleri dışında bir sürü alanda kulanılıyor. diş macunu, ilaç, gıda boyası gibi direkt vücudumuza giren ürünler dahil. titanyum dioksit nanopartiküllerinin güneş ürünlerindeki konsantrasyonu konusunda, yüzde 25'e kadar izin veriliyor. kullanım alanı geniş olduğu ve yaygın olarak tercih edildiği için okyanuslar ve diğer sucul yaşam alanlarındaki yarattıkları yük de artmış. riskleri ve potansiyel toksik etkileri hakkında yapılan çalışmalar hem yetersiz hem de kullanım alanlarındaki gelişmenin hızına yetişemiyor ama yine makalede hayvanlar üzerinde ve laboratuvar ortamında yapılan çalışmalarda görülen nörotoksik etkiler listelenmiş.

    ek olarak avrupa gıda güvenliği otoritesi (efsa) tarafından, vücutta biriktiği için ve genotoksisite endişeleri giderilemediği için titanyum dioksit (e171) bir gıda katkı maddesi olarak artık güvenli kabul edilmiyor. link ve 7 ağustos 2022'den itibaren avrupa birliği ülkelerinde gıda katkı maddesi olarak kullanımı yasak olacak. link

    kısacası, güneşten korunmak için kullandığımız ürünler güneşin neden olabileceği bazı olumsuz durumlardan gerçekten koruyor ama bir yandan da hem sağlığımıza hem de çevreye zarar verme potansiyelleri var. endokrin sistem ve beyin üzerinde olumsuz etkileri olabileceğinden endişe ediliyor ama uzun vadeli, tekrarlanan kullanım sonucu ne olacağı ile içeriklerin birer birer ve birlikte kullanımlarının etkileri bilinmiyor ve daha güvenli alternatif koruyucular arayışı da yetersiz. bana sorarsanız, iki ucu oksitli değnek.
  • ks. seconds per frame.ekran kartının bir frame'i çizmek için harcadığı süre.1/fps formülüyle hesaplanır; bu entynin girildiği tarih itibarıyla s3 virge veya eşdeğeri ekran kartı işlemcisiyle bol grafik yüklü oyunlara kasmakta olan kimseler tarafından ölçü birimi olarak genellikle [rakam spf küfür] formatıyla kullanılmaktadır*.
  • ks. spesific pathogen free.
    hastalıktan ari, steril olarak yetiştirilen canlılar için kullanılan bir terim. üzerinde tıbbi veya ilaçla ilgili deney yapılacak hayvanlarda spf aranan bir özelliktir. yoksa deney anlamsız olur.
  • (bkz: seapathfinder)
  • (bkz: sender id)
hesabın var mı? giriş yap