• bana deli sifatini yakistirmadan once, bu sarkiyi yataga yatmadan once dinledigim bir aksamda -ki biliyorsunuz en iyi dusunceler hep yataga yattiginizda veya kenefe girdiginizde gelir- o anki ruh halimin ve butun gun dusundugum birtakim konularin isiginda analiz ettigimi soylemem gerekir. bilmiyorum, belki tamamen kendi gorusum boyle oldugu icin asagida anlatacaklarim da buna paraleldir, belki de "ben be boyle olabilirim" diye dusundugumdendir, bilemiyorum iste... ancak tek bildigim, benzer konular hakkinda butun gun kafa yorduktan sonra (cogu kendimlen ilgilidir) cok, ama cok sans eseri bu sarkiyi mp3 calarimda dinlemis olmam ve "aha iste bu!" demis olmamdir. sans iste...

    neyse, yine de siz okudugunuz sure boyunca bana deli demeyin, ben de agiz tadiyla baslayayim:

    sarkinin sozlerinin ne anlama geldigi uzerine kurulmus yuzlerce teori, genellikle apollo 8'den esinlenilmis olmasi uzerine dondugunden, cok farkli yorumlar ortaya cikiyor. ancak sahsen bu esinlenmenin aslinda dogrudan konu bazinda bir esinlenme olmadigi, hele hele olayin astronot, uzay ve benzeri seyler uzerine hic olmadigi, cok daha genel bir konunun, var olan bir hikayenin gidisatina olan somut paralellikler uzerine oldugu yonunde fikrim ve tavrim gucleniyor.

    ozellikle de "i'm floating in a most peculiar way, and the stars look very different today" bolumu, bir uyusturucunun etkisindeki insanin tecrubeleri olarak yorumlanmis ki bence uzaya cikan bir astronotun hissettiklerine olan en dogrudan somut paralellik burada goze carpiyor.

    bence bu elimizin tersiyle itebilecegimiz bir yorum degil. ancak ortada daha fazlasinin oldugunu dusunuyorum.

    simdi, bu paralelligi biraz acayim.

    bir ilki gerceklestirecegine inanildigi icin insanlar tarafindan el ustunde tutulan ve kendisinden cok fazla sey beklenen bir astronotumuz var. bu astronot, kendisini uzaya gonderecek olan bir grup baska insan ve bu grubun olusturdugu, yeryuzunde konuslandirilmis olan ground control ile surekli bir iletisim icerisinde. ground control, kendisini surekli destekliyor, surekli poh pohluyor, uzaya cikmasini dort gozle bekliyor.

    kendisine once protein haplarini almasi, kaskinin takilmasi soyleniyor. ardindan geri sayim basladiginda "tanri yardimcin olsun" denilerek, ground control astronotun basarmasini diledigini belli ediyor. ancak burada onemli olan nokta, sadece astronotun basarili olmasi degil, ayni zamanda kendilerinin de basarili olmasinin cok onemli oldugudur. astronot uzaya ciktigi zaman, bu basari ayni zamanda kendi basarilari olacaktir. onu oraya cikarmak onlarin en onemli ve birincil gorevidir.

    astronot uzaya ciktigi zamansa, basinin bu olaya cok sevindigi ve haber almak icin irtibat kurduklari vurgulaniyor. burada da yine ground control haricinde butun insanligin bunu diledigi gozukuyor.

    ancak basin, sadece bunu degil, astronotun ustune ne giydigini ogrenmek istiyor. bu noktayi aklimizda tutalim.

    ardindan da cok ilginc birsey oluyor ve astronota, en onemli isi gerceklestirmesi, yani kapsulu terketmesi soyleniyor. ancak "if you dare" deniyor orada da, bir baski olusturuluyor astronotun ustunde.

    kapsulu terkedince de cok garip bir his ile uctugunu soyluyor, herseyin apayri gozuktugunu soyluyor. bir nevi mutluluk ve basari sarhoslugu gibi diyelim buna, ama "uyusturucunun etkisi" benzetmesini de bir yandan aklimizda tutmaya devam edelim.

    ardindan giren nakarat, daha sonra olacaklarin ve astronotun icinde bulundugu ruh halinin muthis bir ozeti gibi patliyor. "dunyanin uzerindeyim, tepesindeyim, ama dunyaya hicbir etkim yok ve bunun icin de yapabilecegim birsey yok" diyor.

    uzay mekigi son surat giderken kendisi uzay boslugunda yuvarlaniyor ve aslinda bunu hic hissetmedigini soyluyor. uzay mekigi son surat gidiyor, ama kendisi bu degisimi hissetmiyor. dunyanin uzerinde oldugu halde, kendisinde hicbir degisiklik gormuyor, hala eski sahis oldugunu belirtiyor.

    pek tabii ardindan gelen, bana cok kasitli soylenmis gibi gelen ve sans eseri soylenmemis gibi gelen "karimi cok sevdigimi soyleyin" cumleleri ile astronot, bir nevi intihar ediyor, yokoluyor. dunyanin tepesine cikmis oldugu halde elinden hicbirsey gelmemesi nedeniyle artik basina gelecekleri kabulleniyor ve bunlar pek umrunda gozukmuyor.

    ground control kendisinden haber alamadiktan sonra ve major tom'a surekli ulasmaya calistiktan sonra ise sarki bitiyor.

    simdi, butun hikayeyi bastan anlatmis oldum bir sekilde, ama araya birkac yorum da koydugum gozunuzden kacmamistir tahmin ediyorum ki. benim bu hikayeye olan bakisim ise soyle:

    bu hikayede bir grup insan tarafindan, hatta toplum tarafindan (ground control, basin, insanlar, vs.) goklere cikarilan (hikayede uzay olsa da bunu "goklere cikarmak" terimini bir deyim olarak kabul edelim) bir sahsin (major tom), goklere cikarildiktan sonra kendisini ilk basta bir baska hissettigi (uyusturucunun etkisi olabilir, goklerde olmanin verdigi ilk sevinc olabilir) anlatiliyor. bu sahis, tipik magazin basinin yaptigi gibi "su unlu ne giyiyor, bu unlu kimlen birlikte olmus?" tarzi zirvaliklari ile ilgilenen bir yigin insan tarafindan goklere cikariliyor (unutmayalim ki basin kendisine "ustunde ne var?" diye sormustu. bu size magazin basinini hatirlatti mi, hatirlatmadi mi?).

    kendi calisarak, ederek goklere cikmak isteyen bir insana, bunu basarmasi icin bir toplum yardimci oluyor, ancak bu toplumun bunda yardimci olmasinin asil sebebinin aslinda herifin uzerindeki kiyafetler oldugu gercegi goze carpiyor.

    peki major tom'un temsil ettigi sahis, goklere ciktiktan sonra ne elde etti? eline ne gecti? insanlar kendisinin basardigi is ile ne kadar ilgilendi? "dunyanin tepesindeyim, ama elimden hicbirsey gelmiyor" feryadini iste bu sorulari kafasindan gecirdikten sonra ediyor...

    ...ve intihar ediyor. her ne kadar goklere cikmis olsa da, kendisi her ne kadar cok onemli bir is basarmis olsa da, insanlarin bununlan ilgilenmemis olmalari, kendi elleriylen goklere cikardiklari birini yine istemsizce kendi elleriylen yikmalari nedeniyle major tom, aslinda kendisinin hic degismedigini, bulundugu pozisyona ragmen dunyayi degistirecek yapabilecegi hicbirsey olmadigini, kendisini goklere cikaran araclar eski ihtisamini korusa, son hizda yaptiklari islerine devam etseler de kendisinin oyle veya boyle bir sekilde tekrardan asagiya inecegini anliyor.

    bir nevi "beni goklere cikardiniz, beni siz yarattiniz, ancak yaratma sebebiniz baska imis, ve muhtemelen gelecekte benimlen ilgilenmeyeceksiniz, zira bulundugum pozisyona ragmen dunya icin yapabileceklerimin kisitliligi, caresizligimi atesliyor, en iyisi zirvedeyken sizlere veda edeyim" diyor.

    sitem, caresizlik ve nasil olsa isminin bir gun tarih kitaplarindan baska bir yerde bulunmayacagi gercegi, nasilsa bir gun inise gececegi gercegi (deyim olarak gorelim "inise gecmek" terimini yine)... hepsi bir arada. genelleme yapacak olursak, bir toplumsal elestiri, "saniyesinde star yapilip sonra butun yasama istegini kaybeden populer kulturun kurbanlari" temasini ana konu olarak gorebiliriz.

    ancak sadece bu kadarla da kisitli degildir. sadece populer kultur degil, ayni zamanda bir iste de ayni sey olabilir, aile icinde de olabilir. sizi birileri goklere cikarir, ancak siz ne kadar yuksekte olursaniz, aslinda ne kadar caresiz ve zavalli oldugunuzu o zaman farkedersiniz. siz goklere ciktikca baskalari sevinir, ancak sizin naminiza degil, kendi ilgilendikleri olaylar nedeniyle sevinirler. herkes egoisttir ve sizin tepede olmanizlan kimse ilgilenmez.

    bu sarki, herseye gecirilebilecek bir kilifi tema edinmistir ve bir astronotun yasadiklarini biz ne kadar anlayamayacak olsak da, ona paralellik gosteren hayatimizda bunu cok iyi tecrube ederiz, ve her gun ediyoruz.

    simdi bana deli diyebilirsiniz, izin veriyorum, serbestsiniz.
  • ömür billah en sevdigim sarkidir space oddity.. bunu da boyle aciklayayim.. ilk kez 2003 senesiydi sanrim, peter sellers in hayatinin anlatildigi geoffrey rush filminde duydum.. yannizligi daha iyi anlatan baska bir sarki olmadigini o vakit anladim.. sonrasinda steve zissou ile portekizcesini ogrendik.. her neyse.. öznelligi bir kenara birakirsak, sarki o kadar cok yerde kullanilmistir ki sadece benim "hayatimin sarkisi" olmadigini boylelikle anlayabiliriz.. (su gune kadar da bişiler yazamadim ya su sarkiya.. ilenc olsun bana..) 20 den fazla sanatci ve grup coverini yapmistir mesela.. benim yaptiklarim da haric..

    sozlerini türkceye cevirip bir hayir işlemek isterim ben:

    yer kontrolden binbasi tom'a!
    yer kontrolden binbasi tom'a
    protein haplarini al ve kaskini tak kafana!
    yer kontrolden binbasi tom'a
    motorlari ac, geri sayima basla
    ateslemeyi kontrol et ve tanri seni korusun insallah
    (geri sayiyor inceden)
    on, dokuz, sekiz, yedi, alti, bes, dört, üc, iki , bir, bismillaaaah
    yer kontrol konusuyor binbasi tom'la
    gercekten basardin
    ve gazeteler bilmek istiyorlar hangi takimi tuttugunu
    simdi istersen terketmek zamanı kapsulu
    "binbasi tom'dan yer kontrole
    kapidan disari adimimi atiyorum
    ve en özgün yontemle süzülüyorum
    ve bugun yildizlar cok farkli gozukuyor
    burda..
    bir tenekinin icinde mi oturuyorum?
    dunyadan cok uzakta
    karanlikta dünya gezegeni
    ve kötüsü elimden bir sey gelmemesi (blue'nun hem mutsuz hem de mavi anlama gelmesinden kaynakli, ayni hissiyati türkcede verebilecek bir karanlik kelimesi vardi sanirim.. hem dünya gercekte de karanlik olabilirdi, hem de karanligin anlami "kötü"dür.. ve kafiyeyi uydurmak icin bi kelime daha eklemek zorunda kaldim)
    gerci yüz bin mili kat etsemde
    degisen bir his olmadi bende
    ve düsünüyorum da uzay gemim nereye gidecegini biliyor
    karima soyleyin onu çok seviyorum o biliyor"
    yer kontrolden binbasi tom'a
    haberlesmen gitti, bir sorun olmali
    beni duyabiliyor musun binbasi tom?
    beni duyabiliyor musun binbasi tom?
    beni duyabiliyor musun binbasi tom?
    duyabiliyor musun....

    "burada teneke kutumun etrafinda süzülüyorum
    aydan cok uzakta
    karanlikta dünya gezegeni
    ve kötüsü elimden bir sey gelmemesi"
  • david bowie'nin sarhoşken bağıra çağıra söylenmesi için yaptığına inandığım şarkı.
  • gerçek uzay istasyonundaki versiyonu chris hadfield adlı astronot tarafından icra edilmiş.
  • şarkı'nın sözleri yüzyıllardır kesin yazılmıştır ancak bir şekilde uçmuş gitmiş olmalı. david bowienin söylediği versiyon şu şekilde:

    ground control to major tom
    ground control to major tom
    take your protein pills and put your helmet on
    ground control to major tom (ten, nine, eight, seven, six)
    commencing countdown, engines on (five, four, three)
    check ignition and may god's love be with you (two, one, liftoff)

    this is ground control to major tom
    you've really made the grade
    and the papers want to know whose shirts you wear
    now it's time to leave the capsule if you dare
    "this is major tom to ground control
    ı'm stepping through the door
    and ı'm floating in the most peculiar way
    and the stars look very different today
    here am ı sitting in my tin can
    far above the world
    planet earth is blue
    and there's nothing ı can do

    though ı'm past one hundred thousand miles
    ı'm feeling very still
    and ı think my spaceship knows which way to go
    tell my wife ı love her very much, she knows
    ground control to major tom
    your circuit's dead, there's something wrong
    can you hear me, major tom?
    can you hear me, major tom?
    can you hear me, major tom?
    can you hear and ı'm flaoting around my tin can
    far above the moon
    planet earth is blue
    and there's nothing ı can do.
  • friends dizisinin crew tarafından en sevilen şarkısı olsa gerek zira şarkı söylemeleri gereken durumda bir joey olsun bir chandler olsun hemen bunu söylemeye başlarlar.
  • yillar once bugun kaydedilmis muhtesem sarki. (bkz: radyo eksen) ve kesinlikle uzayi, astronotlari filan anlatmamaktadir, ortada bir ucus vardir evet tamam, ama oradaki vasita mekik degil, cikilan yer ise uzay hic degildir.

    this is major tom to ground control
    i'm stepping through the door*
    and i'm floating in a most peculiar way
    and the stars look very different today

    eh yani.
  • david bowienin bir şarkısıdır. ground control ve major tom arasindaki konuşmalardan bahseder.
  • c.r.a.z.y. filminin en güzel sahnesinin arkasında çalan şarkıdır. şarkı filmi daha çok sevmeye neden olur. film şarkıyı daha çok sevmeye neden olur.
hesabın var mı? giriş yap