• sisyphos un çarptırıldığı ölümsüz cezada davranış biçimi onun kendini teselli etmesinden diil , bilinçini kullanarak durumuna çare bulmasıdır. (bkz: absurdizm)
    ordaki fikir; "eğer bi şey devamlı bu şekilde ilerliyosa,değişmiyosa ve bana acı veriyosa ben de acı çekerek duruma uymuş oluyorum o halde karşı çıkmalıyım" mantığıdır. eğer sisyphos yenilir ve acı çekmeye devam ederse bu tanrıların zaferi olurdu ama o direniş gösterdi ve zafer kendine geçti.
    bunun uygulaması camus nün de belirttiği gibi hayattır.
  • sisyphos hadese girip de çıkmayı başarabilen 3 insandan biridir,daha doğrusu hades'ten kaçmayı başarmıştır.çok kurnazdır.tanrılara karşı suç işlemiştir ve bu yüzden sonsuza kadar taş itmeye mahkum olmuştur.albert camus'a göre anlamsızlığın simgesidir.
  • mitolojik bir kahraman. tanrilar tarafindan kocaman bi ta$i dagin tepesine cikarmaya mahkum edilmisti.ama ta$ doruga ulastigi zaman dusuyodu.ve bu hep boyle surup gidiyodu.bu salak da kendi kendini teselli etmek icin "aman aman ne guzel, bu durumdan mutlu olmaliyim,cunku en azindan yapicak bi i$im var" diyodu.ya da demiodu da bunu bana anlatan $ahis olaya kendi yorumunu katmi$ti.
  • [albert camus'ya sevgi ve teşekkürlerimle; 20 yıl önce okumuştum, aklımda bu şekilde demlenmiş.]

    sisyphos'un en sevdiği vakit sabah verdiği çay molasıdır. nehrin kenarında, kıvrılarak zirveye kadar uzanan patikanın başında kayayı bırakır, bir ağacın dibine oturur, termosundan bir bardak çay koyar, sigarasını tellendirerek manzaraya dalar. artık dimağında hayal kurmaya yetecek kadar kelime kalmadı, önünde uzanan kırları, uzak tepelerin yamacında belli belirsiz seçilen kasabaları izlerken olasıdır ki yine önündeki patikayı düşünür.

    patika bin yıllar içinde değişime uğramış, kimi yerler genişlemiş, kimi yerler kullanılamaz hale gelmiş, ormana karışmıştır. nehrin kaynağının yakınlarında, patikanın ani bir dönüşle kuzeye yönelmesinden hemen önce dikilen heybetli çınar ağacı vardır sonra. patika ağacın önünde ikiye ayrılır ve hemen sonra yeniden birleşir. o gün ağacın hangi yanından geçeceği, sisyphos'un zihnini kurcalayan başlıca konudur.

    sol taraftaki yol daha düzgündür ama birkaç metre daha uzundur, sağ taraf ise kestirme olmakla beraber daha diktir, uçurumun kenarından geçer. bir keresinde kayayı sağ patikadan taşırken takılmış, kayayla beraber uçurumdan aşağı yuvarlanmıştı. kazayı ufak sıyrıklarla atlatmış, ama vadiden çıkması tüm gününü almıştı. ertesi sabah başlangıca geldiğinde kayasının her zamanki gibi kendisini beklediğini görmüştü.

    "bugün sol patikadan gideyim" diyor sisyphos sigarasını söndürürken. "kaç zamandır soldan gitmedim, hem diğer tarafta kaza tehlikesi var". aslına bakarsanız sisyphos genellikle sol yolu seçer, bir önceki gün de, iki önceki gün de o yolu seçmişti ama tek tek günleri hatırlamıyor.

    güneş battıktan hemen sonra kaya da zirvede yerine ulaşır. bakın, sisyphos, yüzünü oğuşturup terini sildikten sonra eliyle kayayı okşuyor. siz ne dersiniz, gururla bakıyor gibi. "bugün de iyi iş çıkardın" diyor sanki kayasına.

    dönüş yolu daha kolay ama daha kederli. ne yapacağını, nereye gideceğini bilmeyen bir insanın tereddüdüyle atıyor alacakaranlıkta adımlarını.

    dağın eteğinde, gecelediği yerde minik bir barakası var. uykuya dalmadan önce bir sigara yakar, kendi kendine birşeyler mırıldanır. dua ediyor olmalı, ama duasında arzular ve kelimeler yok sanki; şarkı gibi, ninni gibi bir mırıltı.

    yılda bir gün bir mucize olur, barınağının olduğu yerde minik bir köy belirir. kimi kimsesi yoktur ama iyi ağırlarlar sisyphos'u. bir köşeye oturur, dönen mevsimleri, düğünleri, hasat hikayelerini dinler. anlatılanların çoğunu anlamaz ama belli belirsiz gençliğini, sıradan bir insan olduğu zamanları anımsar gibi olur, çayını yudumlarken oynayan çocuklara dalar gider. sonra sıkılır, bir köşeye kıvrılır yatar. sabah şafak ağarmadan her zamanki yoluna koyulur.

    yeryüzü ve gökyüzünde binlerce tanrı vardır. sisyphos'un kaderine hüküm veren hangisiydi, hatırlayan kalmadı; ihtimal kendisi de unutmuş gitmiştir sisyphos'u. tanrıların çoğu insana dost değildir, hemen hiçbiri tapınmaya değmezler. ama içlerinde merhametli olanlar da vardır. derler ki, işte o tanrılardan biri, bir gece sisyphos'un kayasını yok etmiş. ertesi sabah sisyphos kayasını bulamamış. oracığa çömelmiş, uzun uzun düşünmüş. sonra gözüne başka bir kaya kestirmiş, o bulduğu kayayı her gün tepeye çıkarmaya devam etmiş.
  • simone de beauvoir 'ın the second sex'de şöyle selam ettiği mitolojik karakter: "...pek az iş sysphous’un işkencesine sonsuzca tekrarlanan ev işleri kadar benzer. temiz olan kirlenir, kirlenen temizlenir, tekrar ve tekrar, gün be gün. ev kadını, zamanın dışındadır; o hiçbir şey yapmaz, sadece şimdiyi sürükler..."
  • sonsuz başarısızlığa rağmen sonsuz azimle cezalandırılmaktır.
  • sisifos, albert camus'un saçmacılık felsefesinde kullandigi en onemli kahramanlardan birisidir. bir kayayı dağın tepesine çıkarmak, ardından taşın aşağı düştüğüne tanık olmak ve aynı taşı tekrar tepeye çıkarmakla cezalandırılmıştır, sonsuza kadar. tanrılar tarafından lanetlenmiş, hiç bir kurtuluş ümidi olmayan sisifos, taşın düştüğü anlarda camus'a göre içinde bulunduğu durumun saçmalığını kavrar, uyanır ve kaderiyle yüzyüze gelir: sonsuza kadar sürecek bir işkence. işte bu an, sisifos'un bilince kavuştuğu andır. ne zaman olacağı belirsiz ve dayanaksız bir kurtuluş umuduna bel bağlamak yerine, bu işkencenin sonsuza kadar süreceği gerçeğiyle yüzleşen ve bu kaderini kabul edip aşağı inerek taşı tekrar yukarı çıkartmaya başlayan sisifos, en alasından absürd bir kahramandır artık. bu boyun eğme değil, başkaldırıdır. sisifos'un tanrılara karşı kazandığı bir zaferdir. çünkü tanrılar, sonsuz bir işkence cezasıyla elinden tüm ümidini alarak ona kötülük yapmak istemişler, ümidini kaybeden sisifos ise, bu kaderiyle yüzleşerek ve uyanarak ümitsizlik ve anlamsızlık içinde kendi kurtuluşunu (!) yaratmıştır.
    benim açımdan önemi, absürd kahramanla aptal arasındaki farkı çarpıcı bir şekilde göstermesidir. sisifos'a ümit verin, (örneğin "the one"'ı veya mesihi beklesin, kendisini kurtaracak olan) karşımıza su katılmamış bir aptal çıkar (naçizane görüşüm). ümidi elinden alın, tanıdığım en kahraman rıdvanların bile yanına yaklaşamayacağı gerçek bir kahraman ortaya çıkar.
    (bkz: sisifos söyleni)
  • sisifos tanrılar tarafından lanetlenip cezaya çarptırılmış ilk insanoğludur mitolojide, cezası da bir kayayı her sabah olimpos dağının eteklerinden iterek yukarıya çıkartmaktır ama her gece kaya tekrar dağın eteklerine düşmektedir ve bu şekilde sisifos da bu kısır döngüyü her gün yaşamaktadır.
  • efsaneye göre; sisyphos, ölüm tanrısını, kendisini almaya geldiğinde kandırarak tutsak almayı başarmış mitolojik bir kahramandır. ölüm tanrısının yakalanmasından sonra, yeraltı tanrısı hades kimsenin ölmemesinden işkillenip kardeşi zeus'tan yardım ister. insanların ölmemelerinin bir kaosa sebep olacağını düşünen zeus, hades'e sisyphos'un yakalayacağına dair söz verir. zeus'un emri ile hades'e yardım eden ares sisyphos'u yakalar ve yeraltı dünyasına hapseder. sisyphos, karısından eğer ölürse adına çok güzel bir cenaze töreni yapılmasını istediğini ama karısının bu arzusunu yerine getirmediğini söyleyerek sızlanmaya başlar. ona acıyan hades, her onurlu erkeğin yapması gerektiği gibi(!) sisyphos'a yeryüzüne çıkıp karısını cezalandırması ve kendine uygun bir cenaze töreni yapılmasını sağlaması için izin verir. ama; yeryüzüne dönen sisyphos tekrar yeraltına inmeyi rededer. duruma çok kızan hades, haberci tanrı hermes'i sisyphos'u yakalamakla görevlendirir. kurnaz sisyphos yıllar sonra hermes tarafından yakalanarak, hades'e teslim edilir ve hades tarafından, kocaman bir kayayı elleri ile iterek, çıplak ve yüksek bir dağa çıkarmaya mahkum edilir. cezanın en kötü yanı, kayanın dağın tepesine dek geldikten sonra tam zirveye oturacakken aşağıya yuvarlanmasıdır, kaya asla dağın tepesinde durmayacaktır ve bu ceza sonsuza dek devam edecektir. sonsuzluğa mahkum edilmek,ne yapmış olursa olsun birinin başına gelebilecek olan en kötü şeyse, tanrıların sonzsuz bir görevi ifa etmekle cezalandırdıkları sisyphos, bir canlıya verilebilecek en büyük cezayla cezanlandırılmış insandır. benzerleri için ayrıca, (bkz: phoenix),(bkz: vampir),(bkz: tanrı), vs... ve de ayrıca ve en önemlisi (bkz: albert camus) ve (bkz: sisifos söyleni)
  • her ev kadını biraz sisyphos'tur aslında.
hesabın var mı? giriş yap