• 15 eylül 1926 tokyo doğumlu japon yönetmen.

    japon sinemasının belki de en önemli isimlerinden biridir. her zaman çağdaşlarının bir adım ötesinde olmasının yanısıra genel stüdyo sistemine de karşı çıkarak daha özgür film çekmenin peşinden koşmuştur. ilk yardımcılığını yaptığı yönetmen minimalist usta yasujiro ozu'nun tarzına tamamen zıt bir çizgide ilerlemiştir. o da günlük japon hayatını perdeye aktarmakla uğraşmış ama karakterlerini daha çok kimsenin ilgilenmediği en alt sınıflardan seçmiştir. düşmüş dediğimiz insanlardan.
    1975 yılında "the institute of cinema and television" ismi ile bir sinema okulu kurmuştur. (daha sonra okulun ismi "japanese visual arts academy" olmuştur.) bu okulda okuyan takashi miike'nin akıl hocalığını (mentor) bizzat kendisi yapmıştır.
  • cannes film festivali'nde altin palmiyeyi iki kere kucaklayan 6 yönetmenden birisidir. diğerleri için;
    (bkz: emir kusturica)
    (bkz: bille august)
    (bkz: francis ford coppola)
    (bkz: alf sjöberg)
    (bkz: jean pierre ve luc dardenne)
  • toprağı bol olsun...
    japanese new wave haberi şöyle geçmiş:

    japanese news agencies have just reported that japanese director
    imamura shohei (ballad of narayama, black rain, insect woman, pigs &
    battleships, vengeance is mine, etc.) died on the afternoon of the 30th
    (japan time). imamura was the first japanese director to ever win top
    honors at cannes twice and, according to the japanese news reports,
    only the fourth in the world to do so. as is often the case, the cause
    of death isn't mentioned. imamura's oldest son is director tengan
    daisuke.
  • 21. istanbul film festivalinde adina ozel bolum acilan japon yonetmen
  • narayama bushiko'da, bir sekans vardı: mevsimlerin amansızca kovaladığı yüzlerce vahşet vurgusu fotoğraf karesinin içinde, bir günbatımı. bulutların kumullar benzeri saçıldığı gökyüzünde, batan güneşin rengini emen upuzun bir kumsal.

    bu kadar çok anlamı barındıran başka bir betimleme görmedim.
  • (bkz: unagi)
  • "bocekler, hayvanlar ve insanlar birbirlerine benziyorlar. hepsi de doguyor, diskiliyor, uruyor ve oluyor. yine de ben bir insanim. soruyorum kendime insanlarla hayvanlari birbirinden ayiran sey nedir diye. insan nedir? cevabini film yaparak ariyorum, henuz bulamadim" diyen japon yonetmen. hayvanlari filmlerinde surekli kullanir. kullanmakla kalmaz her zaman filmin en temel meselesinin bedensel temsilcileri yapar. pornocular daki voyeuristik ogeler ve kavanozda surekli eski karisini izleyen balik, bocek kadin da kadinin hayatta kalma savasin ile boceginkinin ayniligi, yilan baliginda yilan baliginin adamin bir parcasi haline gelmesi ve golu doksana caktigi 11 eylul kisa filminde savastan yilan olarak donen adam. beden-guc iliskisini sorgulamasi, sinif sisteminin icinde bile yer almayan insanlar toplulugunun yegane karaterleri olmasi ve benzeri sebepler kendisini cok enteresan bir yonetmen yapar. kamerasini koydugu yer mutlaka cok titizlikle secilmistir. kadrajda ne goruyorsaniz ve ne gormuyorsaniz, hepsi kurmaya calistigi cumlenin ogeleridir. guclu kadinlari ve onlara yamanan erkekleri sever ve ekler: "benim gibi". yani toplum ne dediyse tersini yapmaktan zevk alir. ruzgara karsi iser, iyi yonetmendir.
    kizil koprunun altindan akan ilik sular ise kadin cinselligine enfes eglenceli bir imamura bakisidir.
  • ününün ciddi boyutlara ulaşması çarpıcı bir ikinci dünya savaşı sonrası konulu film olan kuroi ame ile olmuştur.
  • (bkz: imamura)
  • zamanı olmayan, zamanın içinde bi ileri bi giden filmler çekmiş yönetmen. normalde edebi eserler, zamanın ötesine geçer (misal faulkner - sound and fury ya da salinger - catcher in rye ya da en iyi örneği belki de don kişot ) fakat imamura dayı zamanın içinde bi hayalet gibi yaşıyor kesin olarak.
hesabın var mı? giriş yap