• boyband olayının aşmış kore versiyonu. pembe dudak parlatıcısı fazla kaçmış yumurta gibi oğlanların korece ve ingilizce karışık söyledikleri parçalar, bir boyband klasiği olan önde sesi en iyi olan eleman ve arkada üçgen oluşturacak şekilde danseden sesi olmayan diğerleri şeklinde sıralanarak dansetmeleri, sarışın lead singer oğlanın eliyle ağzının kenarını silerkenki deli serseri bakışı, diğer nispeten romantik oğlanların başlarını ve işaret parmaklarını iki yana sallayıp "oh no baby" ya da ellerini birbirine kenetleyip göğüslerinde kavuşturduktan sonra kalp atışını betimledikleri "take my heart and don't let go" ve hatta tek ellerini zarif bir şekilde göz kenarından yanaklarına yavaşça indirdikleri "cry me a river" hareketleri beni benden almıştır ki, koreli kızlar çıldırmayıp da neylesin. ha bu arada, uyuz amerikalı küçük kasaba oğlanlarından kurulu boyband'lerden daha iyi şarkı söyleyip dansediyorlar ki, yaşım müsait olsa asardım vallahi posterlerini odama. neyse ki, bastonu alıp kafalarında kırma hissiyatı yaşayacak yaştayım.
  • açıkçası içimi dökmeye, biraz da kükremeye geldim. ben öyle pek shawol falan sayılmam ama jonghyun'u cidden severim, ilk shinee dinlediğimden beri favorimdir. kendi teklilerini yapmaya başladığında göbek attım, crazy'nin yeri ben de her daim ayrıdır da buraları da geçiyorum.
    güney korenin mental rahatsızlığı tabu olarak gören sisteminden tut gencecik çocuklara köle sözleşmeleri yaparak emeklerini sonuna kadar sömüren müzik endüstrisinin de devesinin nikahına hatta cehennemin dibine kadar yolu var. sizin bokluklarınız yüzünden 27 yaşında, ışıl ışıl bir adam intihar etti. ne iyileşmesine imkan tanıdınız ne yardım çığlıklarını duyurmasına izin verdiniz. bu çocuğun bu hale gelmesinde depresyon senin kişiliğinin bir parçası diyen o şerefsiz psikoloğunda vasiyetini verdiğinde çok normalmiş gibi karşılayanların da payı çok büyük. göz göre göre gelen ölüme kafa atmayabilirdiniz. hiçbir şeyi mi görmediniz? intihar etmesini engelleyebilirdiniz dediğim yok, bir insan acı içinde yaşayacaksa yaşamasın zaten kimse böyle bir azabı hak etmiyor. benim dediğim şey bu çocuğun bu noktaya gelmesine, acı içinde debelenmesine izin vermeyebilirdiniz ama gencecik bebenin üzerinden milyonlar kazanmak, gencecik çocuğa internetten hakaretler yağdırıp tüm psikolojisini alt üst etmek çok daha kolay geldi.
    umarım sizinde rüyalarınıza girer. umarım hiç unutamazsınız. ne tabutu taşıyan key'in hıçkırıklarını onew'nun mala dönmüş halini taemin'in şok geçirir halini ne ismi taşıyan minho'nun sessiz gözyaşlarını ne de o tabutta yatan jonghyun'u.
    jonghyun bu mutsuzluğu hak edecek hiçbir şey yapmadı, o parlak çocuğumuzdu, bizim parlak mavi ayımız. umarım whitney ile prince'in peşine düşmüş lucifer'ı, crazy'i söyletmeye çalışıyorsundur. umarım artık mutlusundur.
    you did well jonghyun. you did well.
  • grup üyesinin* (bkz: cn blue) ile yaptıgı düet dillere destandir.
    [http://www.youtube.com/watch?v=5ywd45rujd0 http://www.youtube.com/watch?v=5ywd45rujd0]
  • sonunda yeni albümleri ile dönen favori kpop gruplarımdan. albümün çıkış parçası dream girl'ün klibi geldi.
    shinee dans konusunda iddialı bir grup, malumunuz. dans versiyonu da izlemeniz tavsiye edilir.
    klipteki rüya konseptini sevdim. hatta bayıldım. favori shinee klibim olması olası.
    albüm ise iki parça halinde yayınlanacak ve the misconceptions of you adlı ilk versiyon çıktı. ikinci partın adı the misconceptions of me olacak.
  • replay gibin harika bir şarkıyı söyleyen koreli bebe grubu. ama yaşlarına rağmen heralde kore'deki en iyi grup bunlar. ses olsun dans olsun. biraz fazla zarifler gerçi ama iyiler baya.
  • uzun süredir dinlediğim ve en sevdiğim kpop grubu olmasına karşın bugüne dek hakkında 2 kelam edemediğim. yine edemeyeceğim galiba.
    çok iyi dans ederler, çok iyi şarkı söylerler. piyasaya oynayan çıkış parçaları es geçilirse, gerçekten r&b soundunu en layıkıyla uygulayanlardandır kore'de.
    son zaman aktiviteleri japonya'ya açılmak, önce replay'in japonca versiyonu çıktı, juliette'inki yolda.
    bir gün vakit ayırıp belki bolca bahsederim onlardan, emek lazım. şimdilik bu kadar...
  • uzun süredir ruhsal sıkıntılar yaşayan, depresyonla mücadele eden ve bunu da hayranlarıyla, ailesiyle ve yakınlarıyla paylaşan, mutlu olmak isteyip olamadığını, acı çektiğini defalarca dile getiren üyeleri jonghyun bugün intihar ederek hayatına son vermiştir. yazdığı şarkılar olsun, söylediği şeyler olsun yardım çığlığı ata ata gitti desek yeridir. çok üzgünüm, çok...

    jonghyun’s song, let me out

    “someone please hold me, ı’m exhausted from this world

    someone please wipe me, ı’m drenched with tears

    someone please notice my struggles first

    please acknowledge the poor me

    please help me”

    “people who die from suicide don’t want to end their life, they want to end their pain.”
    — jonghyun
  • aslında bunu, bu başlık altında yazmak istemezdim. yeni yılın ilk entry'sinin de bu olmasını istemezdim. fakat sözlük çöp olalı çok oldu ve bazı şeyler geride kaldı, ya da biz çok geri gittik. ister odtü makine mühendisi, zevk ve kültür sahibi bir adam olun; ister fuhuşa zorlanan bir transseksüel, isterseniz lise öğrencisi, isterseniz de dünyaca ünlü bir pop yıldızı olun: toplum bir şekilde sizi ve hayatınızı tüketiyor. ve arkanızdan arsızca üzülüyor.
    grubun intihar eden üyesi jonghyun bir veda mektubu bırakmış ardında. burada paylaşanı görmedim.
    o yüzden şuracığa bırakayım, eminim aşina gelecektir.

    "içten yaralıyım. beni yavaş yavaş tüketen depresyon beni tamamen yuttu ve ona karşı ayakta duramadım.
    kendimden nefret ettim. kaybolan anılara tutunmaya çalıştım, kendine gel diye bağırdım ama cevap yoktu.
    rahat nefes alamıyorsam eğer hiç almamak daha iyi.
    beni kim gözetebilir diye sordum kendime.
    sadece ben yapabilirim bunu.
    yalnızdım.
    her şeyi bitireceğim demek kolay.
    her şeyi bitirmek zor.
    zor olduğu için bu kadar zamandır yaşadım.
    kaçmak istediğimi söylediler.
    doğru. kaçmak istedim.
    kendimden.
    senden.
    kimdi diye sordum. bendim. ve bendim. ve yine bendim.
    neden hatıralarımı kaybediyorum diye sordum. kişiliğinden dolayı dediler. anlıyorum. benim suçumdu.
    biri fark etsin istedim ama kimse bilmedi. tabii ki bilemezler, benimle tanışmadılar.
    insanlar neden yaşıyor diye sordum. sadece. sadece. sadece yaşıyorlar.
    insanlar neden ölüyor diye sorsam "yorulduk" derlerdi sanırım.
    acı çektim, endişelendim. acımı mutluluğa nasıl dönüştüreceğimi hiç öğrenemedim.
    acı sadece acıdır.
    böyle yapma dediler.
    neden? her şeyi kendi istediğim şekilde bitirmek istesem onu bile yapamaz mıyım?
    neden acı çekiyorsun, bunun sebebini bulmalısın dediler.
    nedenini biliyorum. kendim yüzünden acı çekiyorum. hepsi benim suçum, ben kötü olduğum için.
    doktor, duymak istediğin bu muydu?
    hayır, yanlış bir şey yapmadım ben.
    doktor sessizce bu senin kişiliğin yüzünden dediği zaman, doktor olmanın çok kolay olduğunu düşündüm.
    bu kadar acı çekiyor olmam inanılmaz. benden daha çok acı çekenler güzelce yaşıyor. benden daha güçsüz olanlar güzelce yaşıyor. demek öyle değilmiş. hayatta benden daha çok acı çeken ve benden daha güçsüz olan kimse yok.
    ama yaşamam gerektiğini söylediler.
    defalarca neden diye sordum, ama benim için değil. senin için.
    benim için olsun istedim ben.
    lütfen bilmediğin şeyler hakkında konuşma.
    neden acı çektiğimi bulmalıyım? nedeni söyledim sana. niye acı çektiğimi söyledim. bu yüzden bu kadar acı çekmek yeterli değil mi? daha dramatik detaylara mı ihtiyacım var? daha fazla hikaye mi gerekiyor?
    nedenini söyledim. dinlemiyor muydun? üstesinden gelebildiğim şeyler arkalarında yara izi bırakmıyor.
    dünyaya karşı gelmek benlik değildi.
    tüm dünyada tanınmak benim hayatım değildi.
    bu yüzden acı çekiyorsun dediler. dünyaya karşı geldiğim için, dünyada tanındığım için. neden bunu seçtim? komik.
    bu kadar dayanmam bir mucize.
    daha ne diyebilirim ki? sadece sıkı çalıştığımı söyleyin bana.
    buraya kadar geldiğin için aferin deyin. sıkı çalıştın deyin.
    beni uğurlarken gülümseyemiyor olsanız bile lütfen beni suçlamayın.
    sıkı çalıştım.
    gerçekten sıkı çalıştım.
    elveda."
  • jonghyun'un intiharıyla beni üzüntüye boğmuş grup. inanmak istemiyorum, dokunsalar ağlayacak durumdayım. 2009'dan beri tanıyorum bunları ben ya, sanki bir arkadaşımı kaybetmiş gibi üzgünüm şu an.
    şarkıcılara insandan ziyade robot muamelesi yapan müzik endüstrinize de, ruhsal hastalıkların hala ayıplandığı güney kore kültürünüze de lanet olsun.
  • herkes gibi ben de oldukça şaşkın ve üzgünüm. shinee, k-pop’un en güçlü gruplarından. böyle bir şeye ihtimal bile vermiyordum. ah be jonghyun. yaktın içimizi. gerçekten inanmak istemiyorum hala. dünyada artık intihar oranları o kadar arttı ki... sanırım herkesin problemi bu.

    huzur içinde uyu jonghyun. sevildin, sevileceksin... sözlerim düğümleniyor. yazamıyorum. gittiğin yerde mutlu olmanı diliyorum sadece.

    keşke, keşke acılarını dindirebilseydik. ölmeden önce de. seni hep leehi’ye verdiğin breathe şarkısıyla hatırlayacağım. o şarkı çıktığı dönemlerde türkiye için epey buhranlıydı, ölümler ve korku ile.
    sanırım bu şarkı tamamen ölümü hatırlatacak benim için, linkini buraya bırakıyorum. umarım sizler için umudu hatırlatır. jonghyun öyle isterdi büyük ihtimal.

    breathe

    umarım geride bıraktıkları, ailesi ve üyeleri de toparlanacak metaneti kendinde bulabilir.
    huzur içinde uyu jonghyun. hep güzel hatırlanacaksın.
hesabın var mı? giriş yap