aynı isimde "şeytan (film)" başlığı da var
  • islam inancına göre bir melek olup olmadığı meselesi tartışma götürmeyecek kadar nettir. hatta o kadar nettir ki ben ne olduğunu yazmayayım, kuran'dan bu konuyla ilgili tüm ayetleri bırakayım siz takdir edin:

    hani biz meleklere: “âdem’e secde edin.” demiştik. iblis dışında hepsi secde ettiler. o diretti, büyüklendi ve kâfirlerden oldu. (bkz: bakara 34)

    andolsun ki sizleri yarattık, sonra size şekil verdik, daha sonra meleklere: “âdem’e secde edin.” dedik. iblis dışında hepsi secde ettiler. o, secde edenlerden olmadı. (bkz: araf 11)

    meleklerin tamamı secde ettiler. iblis hariç! secde edenlerle beraber olmayı kabul etmedi. (bkz: hicr 31 32)

    meleklerin tamamı secde ettiler. iblis hariç... o büyüklendi ve kâfirlerden oldu. (bkz: sad 73 74)

    gelelim benim düşüncelerime:

    birine secde etmek, o kişiye sadece saygı göstermek değildir. ne bileyim birinin elini sıkmak ya da yanaklarından öpmekten değil, secde etmekten bahsediyoruz. birine secde etmek, onu efendi görmek, onun altında olduğunu kabullenmektir. yani allah "hadi bakalım uslu uslu oynayın arkadaşınızla" demiyor meleklere, "efendinize biat edin" diyor.

    burada insanın (adem) cümle meleklere efendi kılınmasının sebebi ona ruhun üflemiş olması; böylelikle onun, yaratıcının suretini taşımasıdır. meleklerde bu ruhtan yoktur.

    sanırım toplum olarak şeytan'ı melek olarak görmek istemiyor oluşumuzun sebebi de bu: melek olsa allah'a itaat eder, kafir olmazdı diyoruz. çünkü malum, melekler, allah'ın suretini taşımadıkları için iradeye de sahip değildirler. onlar robot gibidirler. verilen emre kayıtsız şartsız itaat ederler. şeytan eğer büyüklenerek allah'a karşı çıkıp kafirlerden olmuşsa, allah'ın şeytan'a yüklediği görev budur demektir. aksi taktirde allah'ın onunla çocuk gibi iddialaşacak, onun varlığını sürdürmesine izin verecek hali yok, atıp yenisini yapar ve bu olayın üstünü örter (aslında bakınca bu düşünce bile ne kadar çocukça, değil mi? her istediğini olduran, sonsuz güç ve kudret sahibi varlığın bir hata yapması düşüncesi yani...).

    şimdi tüm melekleri bilmiyoruz ama bildiğimiz melekler ve onlara yüklenen görevler şunlar: azrail (ölümü getirmek), mikail (doğa olaylarını düzenlemek), cebrail (tanrısal bilgeliği/ilhamı iletmek) ve israfil (her şeyin sonunu tetiklemek).

    tüm bunlar insanın kontrolüne veriliyor bu ayetlerde. yani insan, tanrısal suretini (yaratıcılığını) kullanarak ölümü getirebilir (cinayet) ya da geciktirebilir (tıp ve teknoloji), doğa olaylarına kendince düzen verebilir, tanrısal bilgeliği ve ilhamı çağırabilir ve her şeyin sonunu tetikleyebilir* ya da bunu geciktirebilir.

    şeytan allah'a karşı çıktığına göre onun görevi de budur demiştim. şu halde şeytan hür düşüncenin efendisi olabilir. öyle ki allah'ın buyruğuna bile eleştirel yaklaşmaktadır. eleştirisi ise salt mantık üzredir: onu topraktan, beni ateşten yarattın: ateş > toprak. o halde o bana efendilik edemez. herhalde allah'ın suretini taşımadığı için, ona bir ruh üflenmediği için, haliyle bir ruhu olmadığı için ruh faktörünü tamamen görmezlikten geliyor. şeytan salt rasyonel bir varlık, ruhani olanı denkleme katamıyor. sonraki ayetlerde allah'tan süre istiyor ve insanı yoldan çıkartmanın yollarını bulabileceğini söylüyor.

    şöyle düşünülebilir bu yoruma göre: allah rasyonel düşünceyi insan'a itaate çağırmakta ancak rasyonel düşünce insandan daha üstün olduğunu, isterse insanı baştan çıkartabileceğini söylemektedir. düşüncenin aslında insanın emrinde olması gerekmektedir ancak insanı kendi emri altına sokabileceğine inanmaktadır. bu da düşüncenin doğasıyla uyumludur.

    düşüncelerinize itaat ettiğinizde azap çekmeniz, düşüncelerinize efendilik ettiğinizde ise görkeminizi korumanız da hayatın bilinen gerçeklerindendir.
  • allah' ın katakulliye getirdiği iki yaratıktan biri. diğeri de insandır. şöyle ki: allah kutsal kitabında bize diyor ki bizi bu dünyada sınamak ve öbür dünyada ödüllendirmek yahut cezalandırmak için yarattı. yani herşey en başından belliydi. yani sınav gereği insanı birilerinin kötülüğe sevkedeceği de belliydi. ama allah şeytan' a doğrudan "senin görevin insanları kötülüğe sevketmek" demedi de adem' e secde edilmesi tezgahını tertipledi. adem'e secde etmeyen şeytan suçlu pozisyonuna düştü. öte yandan adem ve havva' ya söylenen onların sınanacağı değil, cennette yaşıyacaklarıydı. allah onları cennetten kovmak ve sınavı ortaya koyabilmek için de yasak elma tezgahını tertipledi. böylece hem insanı ve şeytanı birbirine düşürmüş, hem bu yüzden ikisini de suçlu ilan etmiş oldu. pekiyi neden onları suçlu durumuna düşürdü? çünkü sadece onları yaratmış olmanın kendisini otoriter kılmadığı apaçık ortadaydı. onların üzerinde otorite iddia edebilmesi için kendisinin haklı olması, kendisinin haklılık iddia edebilmesi için ise bir şekilde onların suçlu bulunmaları gerekiyordu. allah' ın gerçek dünyada "egemen güçler"e denk düştüğünü ifade edersek, çevirdiği katakullilerin nedeni de açıkça görülebilir.
  • sabah kalkar kalmaz ilk iş silah-küvet gibi şeylerimizi doldurur ve o gün doğan çirkin ve sempatik insanları tespit edip üzerlerine tüy silkeler. 7 milyar insandan ne zaman çağrı gelse koşup acelesi olanın işine karışmak, sinirli olana ne yapacağını söylemek ve kurtlu olanı dürtmek zorundadır. her gün emailine binlerce kişilik sevilmeyen, gudubet insanların listesi gelir, bulup karşılarına geçip tek tek her birinin suratını seyretmek zorundadır. elde kağıt kalem 7/24 sürekli birileriyle anlaşma imzalayıp durur ama ihtilaf durumunda sadece uyuz tipleri avukat tutabilecektir. keyfimiz ne zaman ister de adını anarsak orada bitmek zorundadır. tüm bunları yaparken şort ve şıpıdık terlikle dolaşayım dese o da yok, kıyafet yönetmeliğine göre prada giymek zorundadır. ayrıca günde sayısız defa insanlar tarafından ayakkabıları ters giydirilip zorbalık yapılır, kulağına ateş edilip bacağı kırılır. bıktım ulan yeter ulan aramayın beni diye saklanayım dese, gizlenebileceği yer de insanoğlu tarafından yine sözleşmemizde tayin edilmiştir, tak diye ensesinden yakalarız adamı.

    bilemiyorum yani günlük hayatta kendisini anışımıza bakınca ortada hiç de öyle bir lorduk falan yok, daha çok her an "koş bi iki ekmek maltepe kap gel" diyebilecekmişiz gibi bir ortamımız var.
  • silah doldurmakla görevli kamu personeli.
  • şeytan allâh'a isyân eden, vaktiyle meleklere hocalık yapmış bir cin'dir.

    şeytanın melek değil cin olduğuna dâir kur'ân-ı kerîm'de bir kaç çeşit işâret vardır.

    1. cinler ateşten, melekler nûr'dan yaratılmışlardır. şeytan da ateşten yaratılmıştır. (kandıralı sen de geç gibi oldu)

    2. meleklerin cinsiyeti yoktur. cinler ise insanlar gibi erkek ve dişi olmak üzere iki cinstirler. melekler allâh tarafından doğrudan yaratılırken, cinler ise cîmâ (çiftleşme) vesilesi ile yaratılırlar. dolayısı ile meleklerin zürriyyeti olamaz, cinerin ise zürriyyetleri vardır. kur'ân-ı kerîm'in bâzı yerlerinde "şeytanı ve onun zürriyyetini" ifâdeleri ile şeytanın zürriyyeti olduğuna atıfta bulunulmuştur.

    3. melekler irâdesizdir, allâh ne derse, ne emrederse onu yaparlar. cinler ise insanlar gibi kulluk etmeleri için yaratılmışlardır, irâdeleri vardır, kendi irâdeleri ile hareket edebilirler, allâh'ın emirlerini uygulamayıp yasaklarını çiğneyebilirler. şeytan da secde emrine karşı gelmiş, kendi irâdesini kullanabilmiştir.

    şeytan için melek demek, imân'ın şartlarından biri olan meleklere imanı ihlâl etmek olacağından sakıncalıdır. zirâ meleklerin bazı özellikleri redd/inkâr edilmiş olunmaktadır.
  • kötülüğün değil özgür iradenin simgesi olduunu düşündüğüm şey.
  • tekrar ve tekrar ilkmişcesine kandırandır...
    bunun için uğraşmasına bile gerek olmayan, bir gülüşe aldatandır...
  • kuran'da kendisi hakkında oldukça mantıklı bilgiler mevcuttur:

    "şeytan sizi fakirlikle korkutur, size görünür görünmez çirkinliklere sürükler." bakara 268"

    "allah o şeytana lanet etmiştir. kim allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. şeytan, onlara söz verir, ümit verip hayal kurdurur, anlamını bilmeden okumaya iter. ama o, onlara bir aldanıştan başka hiçbir şey vaat etmez." nisa 118-120

    "şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmelerini fısıldarlar. onlara uyarsanız siz de ortak koşmuş olursunuz." enam 121

    "şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin. o partisini sadece cehennem halkı olmaya çağırır." fatır 6

    "...hani, şeytan insana, "inkâr et!" der, insan küfür ve inkâra sapınca da şöyle konuşur: "vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin rabbi olan allah'tan korkarım!" haşr 16

    "o şeytan üzerine şöyle yazılmıştır: kim buna dost olursa muhakkak o onu saptırır ve onu, alevi zorlu ateşin azabına götürür." hac 4

    "şeytanın adımlarını izlemeyin. kim şeytanın adımlarını izlerse, şeytan ona iğrençlikleri ve kötülüğü emreder." nur 21

    "iş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "allah size gerçek bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. benim sizin üzerinize herhangi bir gücüm yoktu. sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. hepsi bu. şimdi beni kınamayı bırakın da kendinizi kınayın. ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." ibrahim 22
  • iyi bil ki, melek, nefs ve şeytan senden ayrı ve senin dışında ayrıca bir varlık değildirler, aksine sen onlarsın. bunun gibi, yer, gök, kürsî, cennet,cehennem, hayat, ölüm...de senin dışında olan şeyler değil, sende bulunan şeylerdir. seyredip saflaştığın zaman bu sır sana açılacaktır.

    (necmeddin-i kübra)
  • --- spoiler ---
    ''mezhepsizlik dinsizliktir.''
    --- spoiler ---

    sözünün sahibi kibirli yaratık. bu şekilde hem dini tahrif etmeye çalışır hem de insanları bölmeye çalışır.

    oysa allah uyarır: ''...sakın şirke sapanlardan olmayın; onlar ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.'' (rum 31-32, kuran)

    gerçekten de öyle değil mi herhangi bir mezhep/hizip/fırkaya mensup kişi kendi elindekiyle övünmüyor mu?
hesabın var mı? giriş yap