• hayaller: bir sürü firmanın rekabetinin müşteriye daha iyi hizmet ve daha uygun fiyatlar sunması.

    hayatlar: iki üç büyük firmanın aralarında anlaşıp vatandaşı ortaklaşa sikmeleri.
  • ne kadar sözde ''özgür, adil ve çoğulcu rekabeti'' de içerse elinde sonunda tekellerle, tröstlerle,sömürülerle,kartellerle ve vurgunlarla sonuç verir.
  • serbest piyasada rekabet esastır. piyasanın serbest olmasının temel kriteri rekabettir.

    türkiye gibi ortamlarda serbest piyasa bir tane büyük firmanın bütün sektörü ele geçirip sırf diğer firmaları batırmak için zararına satış yapmasıdır.

    bir ürünün hammade fiyatı 10x işçilik 3x diğer giderleri 4x diyelim.

    bir büyük ve bir küçük firma bu ürünü üretsin

    kağıt üzerinde ikisininde maliyeti 17x civarında

    büyük firma büyük olduğu için daha fazla gideri olabilir ama büyük olduğu için seri imalatta daha uygun fiyat verebilir. maliyet 17x ise büyük firma 25x'e satsın 8x kazansın.

    küçük firma ise daha az gider ile daha uygun fiyat verebilir. maliyet 17x ise 20x'e satsın

    büyük firma 1m adet satınca 1m*8x= 8mx para kazansın
    küçük firma 0.1m adet satınca 0.1m*3x= 0,3mx para kazansın.

    tabi ki fiyat avantajından dolayı küçük firmanın cirosu artar ve ufaktan rakip olmaya başlar burada büyük firma şöyle birşey yapar

    maliyet 17x hammadde 10x normal fiyatım 25x idi.
    yeni satış fiyatım 5x. der

    vay arkadaş 5x-17x= -12x ürün başına zarar hammaddeden bile -5x zarar. bu nasıl olur?

    arge mi yaptın? yok. patent mi aldın yok? hammaddeyi mi değiştirdin yok? yeni makine yatırımı mı yaptın yok?

    nasıl olur?

    küçük firma şaşkın.

    artık
    büyük firmanın fiyatı 5x
    küçük firmanın fiyatı belki 18x

    dolayısı ile kimse küçük firmadan almaz.

    peki büyük firma neden bunu yapar? çünkü 1 yıl zararına satış yaparsa ve bankada duran parasını harcarsa küçük firmayı batırır, satın alır ve bir sonraki sene der ki

    ürün artık 68x, rekabet edicek firma da yok. geçmiş olsun.

    işte bu serbest piyasa değildir. burada küçük firma gerek derneklere gerek devlet kurumlarına gerek meslek örgütlerine ilgili başvuruları yaparak konunun araştırılmasını talep eder ve ilgili kurumlar bağımsız olarak konuyu araştırırlar.

    onun sonucuna göre ilgili işlemler uygulanır.

    eu ülkelerinde bu şekilde kontrol altındadır serbest piyasa
    tr'de irili ufaklı kim kimi batırırsa şeklindedir biz bu tür aşırı düşük fiyatlara kamikaze fiyat deriz

    eu ülkelerinde kontrol altında derken elbette kendi içlerinde, kendi iç firmalarında kontrol altında yoksa aynı taktiği tüm dünyaya uygularlar.

    buradan anlaşılacağı gibi bu konuda büyük firmaların hiçbir sıkıntısı yoktur.

    dolayısı ile küçük firmaların bir araya gelip bu konuları değerlendirmesi gerekmektedir.
  • (polanyi'nin dediği gibi) üretim unsurları olan insan (emek) ve toprak (tabiat) bu piyasada mal haline getirilip alınıp satılınca iki şey kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor:

    1- insanın sömürülmesi
    2- çevrenin tahribi

    fazla söze hacet yok. bu taş bu kuyudan çıkmadan insana da çevreye de rahat yok.
  • tutabildiğinizi kabul edilebilir yollardan istediğiniz kadar sömürmenin serbest olduğu piyasa.

    olması gereken en gerçek şeklini göremediğimiz ve göremeyeceğimiz bir piyasa modelidir.
    bu modelde devletin ekonomik hayattan tamamen soyutlanması gerekiyor. devletin ekonomiyi kontrol etmesi düşünülemez bile, devletin görevi insanları yönetmektir, ekonomiyi değil. devletin tek ekonomik etkinliği vergi toplamaktır.

    piyasanın dengesi yine piyasanın dinamikleri tarafından belirlendiği düşünülür. görünmez el teorisi ile görünmez bir elin piyasadaki arz-talep-fiyat durumlarını dengede tutacaktır. bu görünmez elin aslında piyasanın en büyük oyuncularının elleri olduğu su götürmez bir gerçektir. çok talep edilen bir malın (bu temel ihtiyaç malzemesi de olabilir) arzını kısarak fiyatının artırılması ancak görünmez el sayesinde olabilir.

    piyasaya girmenin serbest olduğu düşünülse de aslında serbest değildir. büyük ağabeyleriniz size asla yer vermeyecektir. piyasada niş bir kısım mı yakaladınız. çok kısa sürede alabileceğiniz kadar çok alın çünkü büyük ağabeyleriniz o engin bilgi birikimleriyle ve uzun yıllar boyunca edindikleri tecrübeleriyle niş kısma girmekte geç kalmayacaktır. serbest olan tek şey piyasadan çıkıştır. köprüden önceki son çıkış diye bir şey yoktur. köprüye giriş de çıkış da belli bir maliyet getirir, çıkış maliyetini (işi kurarken çektiğiniz kredilerin ödemeleri, makinaların borçları, işçi tazminatları, vb.) karşılayamıyorsanız, battınız. köprüden atlayabilirsiniz.

    serbest piyasada çok iyi bildiğimiz fırsat maliyeti kavramı vardır. bu kavram mallar arasındaki ilişki açısından çok güzel bir kavramdır, birini seçersiniz ve alırsınız öbürü kalır. ancak iş gücüne sıra geldi mi, değişik bir durum oluyor. sanayileşmiş modern ekonomilerde makinalaşma yüksek seviyelerde olduğu için iş gücüne olan ihtiyaç sınırlıdır. serbest piyasada örgütler istedikleri kişiyi işe almakta özgürler. buraya kadar herşey normal. ancak serbest piyasa tam istihdamı öngörmediği için toplumda belli bir seviyeye kadar (genelde %10) işsizliği kabul edilebilir görmektedir. hem işveren hem işçi için doğru kişiyi ve yeri seçmek fırsat maliyetini azaltır. şirketler maliyetleri kısmak adına işten çıkarma yoluna giderler, burada fırsat maliyeti kavramını doğuran durum; işçiye maaş vermeye devam edip kardan fedakarlık yapmak veya işçi çıkarıp kar seviyesini korumak arasında seçim yapma durumudur. toplumdaki bireyler içinse işe gitmek ile işsiz kalmak arası bir gitme gelme durumu olduğundan fırsat maliyeti çok yüksektir.

    serbest piyasada devletin hiçbir rolü olmadığından krizlere açık bir ortam oluşur. katıksız serbest piyasa kavramı 1929'daki büyük buhran ile çökmüştür. 1929'dan sonra devlet görünmez elin yerini almış ve ekonomiye azami seviyede katılmış, istihdam artırılmış, iş güvencesi (güvenlikten farkı; yüksek tazminat ödeme zorunluluğu gibi yöntemlerle işten atmanın giderek zorlaştırılmasıdır) ve güvenliği (güvenceden farkı; karlılığı korumak adına kötü koşullarda ve fazla sürede çalıştırılan işçilerde iş kazası görülme ihtimali yüksektir ve güvenlik düşüktür), asgari ücret uygulaması getirilmiş, tekelleşme karşıtı önlemler alınarak piyasaya giriş kolaylaştırılmıştır. bugün yine katıksız serbest piyasaya doğru yol almaktayız.
  • "yumruklarla yapılan bir kavgada aniden silahını çıkaranın pazarıdır. hiç bir zaman eşit ve serbest olamayışı esas ironisidir."
  • parası olmayanın acı ironisidir. parası olanın manupüle aracıdır.
  • kadir cangızbay'dan alıntıyla: "serbest piyasa dedikleri, zengin herifler kalın dudaklı kadınları tercih ediyorsa, ince dudaklı kadınların silikonla dudaklarını –kendi kararlarıyla- kalınlaştırmak zorunda kaldıkları bir düzendir; ki, bu da özgürlük değil, tam tersine insanın her şeyinin/şeyiyle piyasaya düşmesidir. "
hesabın var mı? giriş yap