• çeşitli belirti ve/veya patolojilerin birlikteliğini anlatan tanı.

    mesela bir kişide aynı anda hem a hem b hem de c belirtileri varsa bu duruma örneğin jojova sendromu diyelim. genelde ilk başlarda bu isimler konulurken altta yatan sorun bilinmediğinden bu olayı ilk farkeden şöhret düşkünü kişi kendi adını verir.burdan da anlayacağımız gibi demek ki a+b+c belirtilerini kafasında birleştiren kişi bizim örneğimizde dr. jojova'dır.

    buradaki klinik fayda aslında jojova sendromu tanısı alanlarda bulunma olasılığı artan durumlardan haberdar olmak ve de tedavileri üzerine topyekün düşünmeyi sağlamaktır. yani eğer jojovalı 5 kişi kalp krizi geçirirse hemen diğer jojovalıları kontrol edip kalp hastalığı yönünden izlemek zorunda olduğumuzu anlarız.yani a belirtisi burun üstünde bulunan bir adet benek,b belirtisi popo kısmındaki kıl/tüylerde bir adet dönek,c belirtisi de sağ ayak başparmağının olmaması olsun.şimdi sorarım sana ey insan evladı,,bu klinik senin aklına kalp hastalığı riskini getirir mi??getirmez tabi..ama eğer bu 3 belirtiye sahip olan insanların yarısı kalp hastalığından ölürse artık bu olayı görür görmez aklına gelir işte.ve de dersin ki vay be ben jojova sendromlu hasta gördüm.yani neden olduğunu bilmene gerek olmadan artan risk faktörlerini bilebilirsin.

    sonradan yıllar sonra bu olayın sebebi bulunur.mesela sebebi de çokomeraz enzim eksikliği olsun ve bu eksiklik tüm tabloyu açıklasın.işte olayın içler acısı kısmı bundan sonra başlar.çünkü dünya sağlık örgütü (bkz: who) bi gün der ki jojova sendromu çokomeraz enzim eksikliği sendromudur.sonra kitaplardaki jojova sendromu başlığı artık her yeni baskıda biraz daha parantez içine alınmaya ve bir gün ortadan kaybolmaya mahkumdur.dr. jojova'nın binbir zorluk ve dar hasta profiline rağmen bulmayı başardığı bu klinik sendrom artık adıyla değil,uyduruk bir enzim olan çokomeraz ile anılmaya başlar.ama trajik olan şey bu enzimi bulan kişinin dr. çoko isimli bi biyokimya hocası olmasıdır.kliniği bu kadar süper şekilde yorumlayarak kitaplardaki yerini aldırdığın bir sendromun adı resmen senden yıllar sonra ortaya çıkan bir kimyacı tarafından değiştirtilmiştir. tabi bu enzim sayesinde tedavi prensipleri ayarlanır,,herşey daha güzel olur ama ya dr. jojovanın kemikleri??o kemiklerdeki sızlamayı üzerine çokomerazı çuvalla döksen geçmez,geçmiycektir..nur içinde yat ,toprağın bol olsun,dr. jojova..
  • özel bir bozukluğu belirleyen, bir arada görülen ve tanıyı kolaylaştıran bulgu ve belirtilerin tümüne denir. tek başına belirti ise semptom olarak adlandırılır.
  • ayça şen'in eskiden number one'da yaptığı programın adı.
  • nedeni kesin olarak bilinmeyen, birbiriyle bağlantılı bulgu ve semptomlar bütünü.
  • bir umay umay ve kaan koç şarkısı. sözleri de şöyle;

    içinde biri olsam kalabalıktan
    ses etsem o biri çıkar mı kalabalıktan

    galiba sendin o yitirdiğim pazartesi
    diye bir şiire diye bir savaşa başlamak ya da
    kollarını kuruta kuruta toprağa karışan nil
    oldum sırf bir olmak bir çivi sürçmesi
    sümer yazıtlarında

    beni sana dipnot düşen dünya
    detayları koydu sırf hayatıma;
    bir kadın öpsem akşam ne yediğini
    anlıyorum artık sırf, artık sırf
    ölü babaların ömründen yaşlı
    anma fotoğrafıyım duvarda

    alışkanlığındım ey ütopya
    alındım ve aşıldım sonra
    eski bir fazlalıktı istanbul
    diyen bir bizans tüccarı olarak
    başaşağı çiziliyorum artık hatıralarına

    sendin o yitirdiğim pazartesi
    sendin ütopya bir güne başlama ihtimalişöyle ki
  • sendrom, bir şeylere sürekli geç kalma durumunun kronikleşmesidir. modern toplumda, haz aynılaşmıştır. toplumun sizden beklentisi bellidir. bu standartlara uygunsanız "başarılı" kabul edilirsiniz. bu kapsamda, dönem dönem belli flört evrelerine girmeniz, karşılıklı olarak starbucks bardağınızı tutarken, instagram'da bu anı hangi filtreyle servis edeceğinizi düşünmeniz, çok mutlu(!) olduğunuzu insanlara duyuracak standart tatillere çıkmanız, sinemada yılın popüler filmlerini izlemeniz ve tabii ki sürekli toplumsallaşmanız beklenir.

    protestolarınız bile sistem tarafından ayarlanmıştır aslında. unicef'in afrika'da açlık sorununu çözeceğine, unesco'nun kültürü kurtaracağına, orta doğu'nun hep karışık olacağına, pahalı cafelerde mutluluğun satın alabileceğine inandırılmışsınızdır. gittiğiniz plajlarda standart ve zevksiz pop şarkıları çalar, avm'lerde aynı fast food zincirinin şubesinden yemek yer, moda adı altında tek tipleştirilmiş giysileri giyersiniz. seks bile standartlaştırılmıştır. porno sektörü fantazileri kategorilere ayırmıştır çünkü, bunlardan birini seçmeniz beklenir.

    bu toplum içinde kaçacak hiçbir yer yoktur. özgürlük artık 60'lardan kalmış nostaljik bir şarkı olabilir ancak. sendrom, insanın kendi varoluşuna ihanet etmesidir. aynada her gün kendinizi görür ama gözlerinizin ardına gizlenmiş, ruhunuzun karanlık yönüyle yüzleşmekten kaçınırsınız. bu matrix'te neo'nun bir simülasyona hapsolduğunu anlaması gibidir. iyileşmenin ise tek yolu var: gözlerini aç ve aynada gözlerinin içine bak. kendinle yüzleşmek, iyileşmenin ilk evresidir. ve nietzsche'nin dediği gibi, hepimiz hastayız aslında.
  • çekimleri daha bugün biten polisiye thriller kısa filmim
hesabın var mı? giriş yap