• semir aslanyurek'in yonettigi, hulya kocyigit'in uzun zamandan sonra sinemaya dondugu, ayrica tuncel kurtiz ve fikret kuskan gibi oyunculara sahip antakya'da cekilen film.
  • geçişler hakikatende özentice idi buna karşılık görüntü yönetiminin hakkı verilmelidir sanırım.
    pastel mi diyeyim,ne diyeyim bilemedim ama filmin renkleri çok güzel kullanılmıştı.usta işi bir görüntü yönetmeninden söz edilebileceği kesin.

    sinan çetinlerin,mustafa altıoklar'ların lafının geçtiği bir sektörde,semir aslanyürek'in en azından bu filmiyle kötünün iyisi bir iş becerdiğini,zanaatiyle olmasada iyi niyetiyle gözüme girdiğini söylemelim.oyuncu yönetimi konusunda tecrübelendiğinde,didaktizmden kaçındığında kalburüstü yapımlara imza atabileceğine dair bir önsezim olduğunuda eklemeliyim.
  • antakya daki herkesin selale yerine kullandigi kelimedir.*
  • tamam görüntüler güzel, oyunculuklarda da eh tamam diyelim de, ne anlatıyor bu film, bir türlü giremediği konusu ne anlamadım ki...
  • berberinden kasabına, köyün delisinden tavukçusuna herkesin elinde kesici bir alet taşıdığı ve sürekli ulu orta bileyleme yaparak seyirciyi gerdiği film. durduk yerde ortaya çıkan ve bir anda yayılarak herkesi saran o kavga dövüş sahnelerinde kan gövdeyi götürecek diye ödüm koptu. aynı zamanda goran bregoviç müziklerini aradı kulaklarım.

    çekildiği zamanları çok iyi hatırlıyorum, hülya koçyiğit'in sinemaya dönüş yaptığı film olarak tanıtılmıştı. kalburüstü pek çok oyuncunun da filmde yeraldığı yazılıp çizilmişti. sonradan sanki hiç varolmamış gibi ortalıktan kayboldu film, adı sanı anılmaz oldu. nedenini izleyince anladım. oyuncuların geneli o güne kadar kendilerinin imza rollerini ve toplumca bilinen imajlarını bu filme taşımışlar ve filmin bütünü tüm bu farklı evrenlerin farklı kişilerini bir senaryoya yedirilmeye çalışılmış gibi olmuş. anlatım tarzı desen didaktik ve incelikten uzak, vermek istediği mesajı gözümüze sokuyor durmadan. bir derdi var ama biçemin altında ezilmiş gitmiş.

    olmak istediği şey olamamış bir film.
  • kusturicadan ziyade fellini (özellikle amarcord filmi) özentisiyle çekildiği besbelli olan,amacına ne yazık ki ulaşamamış bir film.fellini'nin mussolini'yle inceden dalga geçmesini,türkiye'de adnan menderes'e uyarlamaya çalışmış yönetmen.ama fellini'nin inceliği ve hicvinden nasibini alamadığı için kör gözüm parmağına,heleki siyasetten çok daha az nasibini alması gereken bir film için fazlasıyla didaktik bir anlatım tutturmuş.menderes'e hiçbir sempatim olmamasına rağmen,sanat eseri olma iddiasındaki bir filmin bu derece taraflı davranması,güzel olabilecek bir fikri "bu ülkenin başına ne geldiyse menderes yüzündendir" söylemine dönüştürmesi yazık olmuş.

    ayrıyetten kimsenin değinmemesi üzücü;bütün bir türk sineması tarihinde çok az filme böylesi berbat bir oyunculuk nasip olmuştur.aykut oray'ı tenzih ederekten,oyunculuğu gördükten sonra gülben ergen'in "dadı" filmindeki performansını mumla arayacaksınız diyebilirim.
    ve ayrıyetten evet,nurgül yeşilçay soyunuyor,görebilirsiniz*.

    daha iyi bir oyunculuk ve daha tarafsız bir duruş ile çok iyi olabilecek bir filmken,hata üstüne hata yapan harcanmış bir film olmuş.ama semir aslanyürek'ten umut kesmeye lüzum yok,zira yeteneksiz bir adam olmadığı besbelli;baştan sona (çok rahatsız edici olmasada durmadan,gereksiz yere hareket eden kamerayı saymazsak) güzel görüntülerle anlatmayı becerebilmiş hikayesini sonuçta.özellikle baştaki siyah beyaz sahne* çok güzel,çok ustaca çekilmiş.
  • günümüze bakınca çok benzerliği olan filmdir.
  • ayrıyetten "daha iyisini yapamıyorsan sus!" demek çok komik bir tutumdur.film seyircilerin izlemesi için yapılmış,sinemalarda gösterime girmiştir.bir tüketici olarak filmi beğenmediğimizi belirtme hakkı,lokantada para verip yediğimiz yemeği beğenmediğimizi belirtme hakkı kadar bizimdir.

    bu mantığa göre elime aldığım videokamerayla çektiğim kuşlar böcekler sıkıcı olabilir,ama izleyen kişi kendisi bir video kamera sahibi olmadığı ve kuşu böceği çekemediği için bunu belirtme hakkına sahip değildir...
  • müziklerini bulutsuzluk özleminin eski basçısı sunay özgürün yaptığı film.
  • "hayat bazen osurrur da yüceltir adamı,bazen sıçar da batırır" repliğiyle bizi dumurlara uğratmış,izlediğim zaman çok beğenmiş olduğum film..
hesabın var mı? giriş yap