• konuyu kendimden bir örnekle açıklayayım..

    çükken her gece yatmadan önce babam kardeşime ve bana "dişlerinizi fırçalayın, çişinizi yapın, yatın" derdi. biz de önce dişlerimizi fırçalar, sonra çişimizi yapar, yatardık. bu işlemleri yapmadan uyukladığımızda ise babam uyarırdı: "dişinizi fırçalayıp, çişinizi yaptınız mı?"..
    bu ergenliğimize kadar böyle devam etti..

    derken yıllar sonra fark ettim ki artık ne zaman dişimi fırçalasam çişim geliyor. evet, bunun böyle olup olmadığını anlamak için kaç kere önce çişimi yapıp ardından dişimi fırçaladım ama her seferinde dişimi fırçalarken yine çişim geldi.
    gece gündüz, evde işte bu durum hep böyle oldu, olmaya da devam ediyor.

    şu yaşımda, geç de olsa babamın pavlov gibi bir adam olduğunu anladığım için mutluyum gururluyum.
    pamukta fasulye yetiştirmekle alakalı kişisel bilim deneyimimi de bir başka bahara saklıyorum.
  • enteresan bir örneği de bitirme tezini hazırlayan bir psikoloji öğrencisinin, bütün kış boyunca amerikan futbolu sahasında önce düdük çalıp sonra yemlediği kuşların sezonun ilk başlama düdüğü ile sahaya hücum ederek maçın ertelenmesine yol açmasıdır. bahsi geçen öğrenci de aynı düdükle beraber mezun olmuştur bittabi.
  • pavlovun köpeklerle oynarken bulduğu bir davranış biçimi. köpeklere zil çalıp et vermiş bir süre sonra et vermeyi kestiği halde zil sesini duyan köpeklerin ağzı sulanmıştır. laboratuar ortamında şartlı refleks yaratabilmek için bir şart ve bir refleks bulmak gerekir.
    örnek bulmak kolaydır:
    şart: sıçmak refleks: türk'ün aklının çalışmaya başlaması
  • herhangi bi kalabalığa "ay akşamdan ışıktır" diye bağırdığınızda "yaaaylalar yaylalar" yanıtını almak.
  • basta rahmetli zolotisty olmak uzere en az 60 kopegin kemiklerini sizlattigindan emin oldugum bir fenomen.

    biliyoruz ki pavlov, descartes hayrani bir adamdi. sonradan sartli refleks denilen "ust duzey sinirsel etkinlik" incelemelerine basladigi zaman, doktora tezini "kalpten cikan sinirler" uzerine yapmis ve sindirim sistemini incelemeye senelerini vermis bir hekimdi. modern norolojinin kurucusu sherrington, pavlov'un yayilma ve yogunlasma kuramini yikmis; beynin yakinlasma ile islemesi kavramini da cope atmistir. ve fekat pavlov'un sartli refleksi, gunumuz psikolojisinin temellerinden biri olmaktan cikmamistir maalesef. zaten sherrington'a nobel odulu de vermemisler.

    kesfinden 100 yil sonra, dusunen bir insan olarak baska bir acidan bakmak istiyorum. bir bilim insani degilim, bu alanda bir egitimim de yok; sadece ozgun dusuncelerimi ozetleyecegim:

    pavlov hayvanlarla calismis bir adam. daha sonraki saliklarinda da hayvanlardan bahsediyor hep; onlari kullaniyor, kullandiriyor. hayvan dedigi de kopek; bonobo filan degil. yani en kadim dostlarimiz, en guvenilir arkadaslarimiz. bence bunun sebebi icgududur, samimiyettir. sahip oldugum en tuhaf kopek bir staffordshire bull terrier idi. olabildigince ozgur yetismis olmasina ragmen, yolda hirlamaya baslayan kendisinin iki kati bir rott gordugunde, yaptigi ilk is onume gecip bacaklarini acmak olurdu. bu bir icgudu. bu bir samimiyet gosterisi. severdim cunku onu. mamasini verecegim zaman pakedin hisirtisini duyunca inek dilini cikartip gozlerimin icine bakardi evet. veriyormus gibi yapip vermedigimde de "son dedigini anlamadim" hareketi cekerdi. e hakli hayvan? cok mu komik oldugumu saniyordum ona espri yaparken? ben beslemiyor muydum onu? ben vermiyor muydum mamasini? bu bilindik bir sey degil miydi? olmasi gereken bu degil miydi? oyleydi elbette. simdi pavlov...

    nedir bu hayvanlarin adi? sokak kopekleri degil, barinak kopekleri degil, gosteri kopekleri degil; "pavlov'un kopekleri". pavlov besliyor bunlari. sevgi gostermiyor ve ac birakiyor zavallilari. hayatlari dort duvar arasinda iki gram mama bekleyerek geciyor. hayvanin midesi yapismis acliktan... sonra bir zil duyuluyor! zilin ardindan pavlov mamasini veriyor. bir degil iki degil... demek ki zil calinca pavlov amcasi mamasini veriyor bu kopecigin. gun geliyor, zil caliyor ama mama yok ortada. ve fakat zolotisty'nin salyalari akiyor. cunku hayvan ac. cunku bir parca karni doyacak diye sahibinin malak bir zille kafasini siktigini biliyor. agzimi bozmamdan da anlasildigi gibi kizdim yine. bilimin bu sartli refleks dedigi seye ben, piclik diyorum arkadas. nedir simdi bu kopegin sucu? ne sikime bu deneyi yapiyorsun, degil mi? kime neyi ispatliyorsun?

    zolotisty soyle mi dusunmeliydi:

    *zirrrrrrrrr*

    "zirrr zirrr zirrr... baska numaran yok got oglani... yine yok di mi yemek... pic ya... sana guvenip de yedigim yemekler haram olsun bana... hadi bakalim akitmiyorum salya malya artik... simdi tut siki de gorelim seni adam yerine koyan var mi hala... bundan sonra versen de yemiyorum yemek filan. boyle de sikerim deneyini patlatirim elinde sakalina attirdigim..."

    hahah. yani bu kopegin tek sucu, yani bu deneyin basarisinin tek dayanagi; sonsuz guven duygusu ve duz mantigidir. bizim gibi, insan gibi mi davransaydi yani? yakisir miydi hic bu kadar dusmek ona? mesela bizim sayaclari okuyan bir elektrikci var. her ay bizim zile basiyor hamam oglani. bin kere diafondan "birader baska zil mi yok cinnet gecirecegim sabahin korunde" dedim, "kusura bakma" dedi. "bakarim kusura, basma bi daha" dedim, tabii ki her ay basiyor. sabahin korunde zil caliyor. ben n'apiyorum? "hah geldi yine pic." diyorum, uyumaya devam ediyorum. zolotisty olsaydi, her ay otomatige basardi. "kim o?" diye sormazdi bile. cunku "o'nun ziline basiliyorsa, birisi o'na gelmistir.". bu kadar basit iste.

    aci olan; hayati aclik icinde gecmis saftirik bir kopegin gunumuz insan psikiyatrisinin temellerinden birini olusturmasidir. aferin pavlov. aferin. freud'a kurban ol olm sen. ivan ezikovic pavlov.
  • hatun kisi sevisme surecinde er kisinin testislerini avucladiginda, er kisinin istiklal marsini tersten okumasidir.
  • "şartlı refleks"i duyduğu her an akla köpek gelmesi de bir şartlı reflekstir.
    deneyin kendisi bile deneyin kanıtı gibi.
  • altında ateş yanan, kızgın sac üzerine çıkartılan ayının, ayakları yanmasın diye ayaklarını hızlıca değiştirerek zıplaması ve eşzamanlı çalan tef ile şartlandırılarak, tef sesi duyduğunda "amnısikiym, şimdi ayaklarım yanacak" korkusu ile zıplaması temeline dayanan ayı dansının yaslandığı bilimsel gerçektir.
    çingeneler, pavlov'dan önce bulmuş ve pratikte gerçek hayata uygulamışlardır.
  • ikinci dünya savaşı sırasında alman tanklarına karşı rus ordusu tarafından kullanılmıştır.

    almanya'nın çok sayıda tank ile stalingrad'a ilerleyişini durdurmak için rus ordusu köpekleri eğiterek çoğu silahın yapamadığını yapmıştır. köpekler sürekli tank paletlerinde beslenir (şartlandırma). daha sonra uzun süre aç bırakılan köpeklerin üzerine bomba bağlanarak savaş alanında serbest bırakırlar. serbest bırakılan köpekler alman tanklarına doğru koşarlar (refleks). tankın altına girdiğinde ise ruslar tarafından üzerlerindeki bomba patlatılır. "- ama köpeciklere yazık!!!" diyecekler varsa savaştan önce bu köpeklerin derisinden çizme yapıldığını hatırlatmak isterim.
hesabın var mı? giriş yap