• ispanya'da bask bolgesinde yer alan, real sociedad'a evsahipligi yapan sehir. ayrica avrupa'nin onemli film festivallerinden birine de ev sahibi yapmakta.. 1980'lerde muhsin bey buyuk odulu almisti bu festivalde, hatirlariz..
  • pintxos (tapas/meze)leriyle meşur olan gipuzkoa'nın başkenti. temmuzda bile durmak bilmeyen bir yagmurla karşılaşırsanız şaşırmayın. yemek için casco viejo daki turistik tapas barları tercih edebileceğiniz gibi, yine casco viejo'da konuslanmıs sadece yerel halkın gittiği gayet ucuza leziz platos combinados yiyebileceğiniz bir restoran da var(ismini hatırlamıorm ama ara sokaklara dalarsanız karşınıza çıkacaktır). kalacak yer arıyorsanız da arsuaga pansiyonu gözü kapalı önerebilirim: c/narrika 3 3o tel: 943 42 0681 sahibi bir türkiye aşığı olmakla beraber belki de türkiye'yi bizlerden daha iyi tanıyan birden fazla kere türkiye'yi ziyaret etmiş çok sempatik bir amca. biz temmuzda gittik kişi bası 20 euro ödedik.
  • donostia dır buranın asıl adı
  • geçtiğimiz hafta iş sebebiyle ziyaret ettiğim, plaj-pinchos-çirkin kızlar ve nihat kahveci şeklinde özetleyebileceğim şehir.

    bilgi sahibi olmak isteyenler için biraz açmak gerekirse, şehir merkezinde 3 tane plajları var plajlar çok uzun, çok büyük değil ama gel git olayından ötürü kum ve tertemiz plajları var. akşamları çikitoyo dedikleri bir olayları var her sokakta en az 2-3 tana bulunan ufak tapas barlarda pinchos denilen bir dilim ekmeğin üzerine bilimum deniz ürünü ve domuz etiyle envayi çeşit baharat, sos vs koyup yaptıkları ufak yiyeceklerden yiyorlar. bunu da bizim gibi bir yere girip harala gürele allah ne verdiyse tıka basa yiyeyim şeklinde yapmıyoarlar, aynı akşamda 4-5 mekanda gezip hepsinde 1-2 pinchos yiyip yarım bardak içecek içerek gerçekleştiriyorlar. deniz ürünleri ve domuz etiyle aram çok da iyi olmadığından ben sevmedim ama özellike denizden babam çıksa yerim diyenler için cennet olabilir bu barlar. kızları avrupa ortalamasının oldukça altında fizikleri düzgün olsa da ve cömertce sergileseler de güzellik olarak istisnalar dışında oldukça ortalamanın altındalar. son olarak da türküm diyince istisnasız tanıştığım herkesin kurduğu ilk cümlenin içinde nihat kahveci geçti. otelin resepsoyunundaki hatun bile türkiye hakkında nihat kahveci dışında çok birşey bilmiyordu. muhtemelen yüzdeye vurduğumuzda nihat'ın tanınma oranı san sebastian'da,dünyadaki en yüksek seviyesindedir. türkiye'de herhangi bir şehirde daha yüksek bir yüzde olacağını sanmıyorum.
  • ıhlamur kokulu, benim için güzel anılar barındıran bir şehir.

    güneşin okyanusa batışına tanıklık edebilirsiniz.
  • ispanyanın en pahalı şehirlerinden. 1 saatlik bisiklet kiralamanın 3.40 euro olması bu iddiayı doğrular niteliktedir. şirin bir bask kenti. benim denk geldiğim kadarıyla, genelde yardımsever insanlardan oluşan, nüfus ortalaması hakikaten de oldukça yaşlı, ispanyanın kuzey sahilinde bulunan bir şehir. trenle gelmişseniz istasyondan indikten hemen sonra gördüğünüzü sandığınız nehir, nehir değil, denizin içeri çekilmesidir, üzerindeki köprüler estetik ve mimari açıdan oldukça hoşlardır. bazılarının üzerinde altından heykeller bile vardır.

    denizi deniz dediğime bakmayın, bildiğiniz atlas okyanusudur, sahilinde çok fazla sayıda genç insana rastlamanız olasıdır.

    iki farklı sahil kıyısı vardır. bunlardan ilki, şehri yukarıdan gören vieja tepesinin batısında bulunan la concha ve ondarreta sahillerinden oluşan sahil şeridi ki sahilin bu kısmı genelde tekneler tarafından işgal edilmekte ve anakaranın iki yandan içeri kapanmasıyla okyanustan çok iki ada arasında kalmış bir deniz parçasına benzemektedir.

    ikinci sahil şeridi ise la zurriola plajının bulunduğu direk okyanusa açılan, daha az popüler, nispeten surfçüler tarafından tercih edilen ve dalgaların üzerinden yüzme eylemini büyük zevk alarak gerçekleştirebildiğiniz sahil şerididir. bu iki sahil için geçerli olan önemli bir husus ise ince yağmur damlaları ve akşamüstü saat 6 aydınlığında bile hala dolu olmalarıdır.
  • ispanya'nin guzeller guzeli kucuk sahil sehri. ayrica avrupa'nin en buyuk jazz festivali de her yil bu sehirde gerceklesmektedir.

    butceniz kisitli ise agacli dag yollarindan ulasilan camping alaninda kalmaniz tavsiye olunur. sehir ici otobusleri ile 20 dakika. gorevliye "daha ucuz bir spot yok mu?" diye sormaktan cekinmeyin, sorarsaniz 14 euroluk, sormazsaniz 25 euro'luk spotlarda kalirsiniz. bu camping alaninin web sitesi de aha surada: http://www.campingigueldo.com/

    eger buyuk bir ispanya turuna cikiyorsaniz madrid, barcelona gibi ilk akla gelen turistik sehirleri san sebastian'dan once gorun derim, boylece akliniz orada kalip tum tatil san sebastian diye sayiklamazsiniz. ha oyle yapamadiniz mi? o zaman sizi dogru granada'ya alalim. ucuz barlari, ickilere eslik eden tapaslar ile kendinizden gecip san sebastian'in serefine rahat rahat icersiniz..
  • denizi filan çok güzel, doğru ama göte girecek kadar pahalı. kahve desen ortalama 2.5 euro, oteller acayip. ama o şahane sahilde dalgalarla boğuşmanın keyfini yaşadıktan sonra değdiğine kanaat getiriyor insan.

    civarda deba diye bir kasaba var, görmek lazım. kafa dinlemek için ideal, doğası harika.
  • yolunu buraya düşürmeyi aklından geçirenlerin illet edici basklılara hazır olmasını gerektiren şehir. deli bakkalını mı istersin, "buanes tardes" yerine "hola" dedin diye arkandan bir araba laf söyleyeni mi istersin, suratsız restorancılarını mı istersin. biz hiçbirini istemedik ve aldık şarabımızı sahile kaçtık. güzel ama itici bir şehir, kendi aleminizde takılın kısaca..
hesabın var mı? giriş yap