• çocuklugumun kabusu olmus fantazi vel'ed, 1988 yilinin kurban bayraminin ikinci günü kiyamet kopacagini söylemis ve çocuk halimle korkudan aklimi basimdan almisti kendisi, gazetenin ilk sayfasina gayet basarili bi illustrasyonla gözleri piril piril parlayan bir resminin çizildigini ve mansete bir saat bakakalip çocugun suratini ezberledigimi hatirlarim, söz konusu gazete tan olup o günkü sayisi halen elimde mevcuttur niye mi sakliyorum efendim söyle ki:

    kiyamet günü; samantha fox konseri vardi efendim ben dokuz yasindaydim ve o aksam daha once sadece firt (suat yalaz: yavrunuzun sayfasi) ve hey dergisinde gördügüm miss-tit britanya samantha fox ablayi televizyonda canli canli izlyecektim o açidan çok üzülmüstüm hatta küfretmistim sakalli pezevengin tan gastesindeki resmine ; neyse daha onceden bebegin soyledigi kiyamet günü baslayinca gece saat (00:00) samantha fox konseri basladi trt 1 de tam "oh kopmadi kiyamet" derken, elektrikler kesildi "anam kiyamet" diye bagirarak firladim kapiya dogru orada kapinin pervazina çarpip dudagimi patlatmistim sabaha kadar pansuman yapmislardi hiç unutmam benim için bir nevi küçük kiyamet iste budur... yoksa tolga abinin de sakallı bebegin de agzına zıçayım.. nedir?

    1- kaçan samantha fox konseri
    2- kanayan bir dudak
  • 80'li yillarin ortalariydi sanirim, bulvar mi, tan mi simdi ismini hatirlayamadigim bir gazetede mansetten verdiydiler haberi.
    "sakalli bebek dogdu, filanca tarihte kiyamet kopacak, boku yedik." deye.
    fena tirsmistim.

    kiyametin kopacagi iddia edilen gunun ertesi gunu uyanip kiyametin kopmadigini gorunce de sevinmistim manda gibi.

    hey gidi gunler.
  • sakalli bebek olayi fos çikinca olaydan parsa toplamayi görev bile tan gazetesi (uslanmayip) ertesi gün su mansetle çikmisti; baslik cidden enteresan ve tan in satislarini arttiracak cinstendi:

    "sakalli bebek yüzünden istanbul da kavgalar çikmaya basladi"

    o yasimizla bir gün önceki bebek zokasini aynen yutan ve üç vakte kadar kesin kiyamet ya da mesih, dab-be'tul arz ya da deccal bekleyen biz veletler bu basligi görünce (enayiligin sonu yok elbet) bayram harçligimizla parayi asparagarasa verip yine tan gazetesi almis ve haberin devaminin söyle geldigini üzüntüyle okumustuk:

    "istanbulda bir minibüste sakalli bebek muhabbeti yapan müsterilere; yeter artik gürülltü yapmayan diye çikisan minibüs söförü ve muavini kendisine -hay senin de sakalina- diye cevap veren müsteri ahmet k. yi levye ve sopalarla saldirdilar; diger yolcularin da karistigi olayda....."

    hastir deyip gazeteyi atmis, enayiligimize doymamistik

    bu da hiç sevmedigim bi animdir
  • bir aralar her yilbasi, ramazan, dogum gunu, yildonumu gibi onemli gunlerde bir tane dogan bebek turu.. tan gazetesinin favori kapak konusu.. (bkz: kent efsaneleri)
  • benjamin button'muş meğersem o zaman anlayamadıydık tabi oscar filan yalan oldu hep.
  • bu bebekle ilgili haberler çıktığı zamanda ilkokula gidiyordum ve sayesinde "ödü boka karışmak" deyiminin anlamını öğrenmiştim. gazetedeki salak illüstrasyona bakıp bakıp ağlıyordum. şimdi dokuz yaşındaki çocuğa göstersen kıçıyla güler, öyle de salak bir illüstrasyon. bizim nesil biraz saftı, itiraf edelim şimdi.
  • 1988 dogumludur, bu sene askere alınması bekleniyor. kütügü konya'ya baglidir.
  • tabıkı noel babadır.sakkallı olarak dogdugundan annesı onu ormana bırakmıstır,geyıkler bulup buyutmustur.
  • 80’li yılların ve tan gazetesi’nin bu renkli, heyecanlı, masalsı ve de kimileri için travmatik ikonuna bugünden bakınca bir kez daha anlıyorum ki sıkı bir asparagas çalışması olmuştur bu sakallı bebek. elbette otobüs camlarında, evlerin duvarlarında, dükkanlarda gördüğümüz o meşhur ağlayan çocuk resmi gibi bir popüler kültür imajı olmamıştır ama bir iki yıllığına da olsa etkisi sürmüştür. bu resim için (bkz: ağlayan çocuk/@gofret beyin)

    şimdi hatırası neslimizin unutamayacağı bir haldedir. 87 yılının bir yaz günü gördüğüm bu temsilî resmi bugün görmüş gibi net hatırlıyorum. bir komşumuz bu resmi kesip evinin camına yapıştırmıştı. gelip, geçip bakıyorduk. günlerce, haftalarca.

    o yıllar kurban bayramı yaz mevsimine denk gelmişti* ve tan'ın asparagas haberine göre bu sakallı bebek, "doğar doğmaz dile gelerek, bülbül gibi şakıyarak bayramın ikinci günü kıyametin kopacağını" söylemişti. bebeğin, kıyametin kopacağını söylediği tarih 6 ağustos 1987'ydi ve o gün hem mahalle hem sınıf arkadaşım ramazan’ın sünneti vardı. mahallede tek gündem bu olmuştu. ramazan bize “olum bir şey olmaz yalan haber benim aslan gibi sünnetim olacak” diyordu. ama “içeriden” gelen haberler böyle değildi. bizim ramazan hafif bir ç*k korkusuyla babasına kıyamet ayağına sünneti erteletmeye çalışmıştı.

    lakin sünnet olmuş, davul klarnet eşliğinde göbecikler atıp dibine kadar limonata içmiştik.

    hayatımdaki en önemli magazinel pişmanlık ise tan'ın o günkü nüshasını saklamamak olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap