• şu şiirin sahibidir:

    ben de var oldum bütün bu nesneler arasında
    su gibi, ağaç gibi, ot gibi gerçek.

    kimi kanatlar öptü, kimi ayaklar alnımdan,
    ya sevinçten içerim pır pır; ya korkudan benzim uçuk.

    titredim karşısında dünyanın gün gün, saat saat
    taşlar arasında ben yüce, düşler arasında ben küçük

    bütün değişimlerin durdum eşiğinde uykusuz
    bir yüzüm gecelerden içeri, bir yüzüm tanlara açık.

    ve tenle can arasında mevsimler boyu
    bir elim çöl, bir elim çiçek.

    her şeyle, her şeyle, her şeyle kardeşliğim var:
    denizle kum, yaprakla çiğ, balıkla kılçık.

    dağın arka yamacında kalanlara kör
    götüren kervan oldum bulut ve burçak

    uçsuz bucaksız evrene oğullar, oğullar saldım,
    atlar ki zor karanlığı yırtıp geçecek

    tattım denizlerin tuzunu, bal sızdırdım güneşlerden,
    yaşayanlarla öldüm, ölülerle dirildim; ne kaldı çok çok?

    her okuduğumda eskilere gidiyorum, kafam karıncalanıyor. içiyorum sonra. sağlığına sait abi.
  • yirmi senelik komsumuz, bahcemizle ciceklerle ugrasmayi cok seven ve yasadigimiz yeri surekli bi cennet halinde tutan, kucukken 'kandirikciiii kandirikciiii' dedigim, bu hafta oglunu nardis'te izlemeyi planladigim ayten teyzecigin tatli beyaz esi :)
  • "kırdım bütün zincilerimi, tüm bağlarımdan sıyrıldım;
    artık ne beni sor, ne benden kalan karanlığı sor aya.
    her şeyimi su yüzlerinde gezen yosunlara eş kıldım
    dalga devrildikçe denizde sen nereye, ben oraya . . ."
  • baudeleaire çevirileri çok iyidir. aynı kalibrede bir başka çevirmen için (bkz: erdoğan alkan)

    ruhları şad olsun.
  • eski graifkerlerimizden, ayrıca neruda, aragon ve baudlaire çevirir, şairdir, bahçe işleriyle uğraşmayı sever. iki çocuğu ve bir torunu vardır.

    bi de bilgisayarlar ortaya çıktıktan sonra kitapların kapaklarını dizayn ederken hep bir harfi farklı çizermiş belli olsun diye.
  • unutu

    ah o günler ki bizimleydi yüzün,
    ışıtan oydu bu güngörmez evi
    camın ardında gülümser gibi ay;
    şimdi boş gökler anımsar mı seni?

    bir kadehtin bize bal renginde,
    sevgi renginde, umut renginde;
    gezdin ömrünce dudaktan dudağa,
    o yiten yıllar anımsar mı seni?

    sen çizerdin bize her gün yeniden
    bir masal kentine benzer yaşamı,
    gül döşerdin ya bütün yollarına
    geçtiğin yerler anımsar mı seni?

    çok sarıldık sana öptük, öptük
    varlığın sende o binbir yüzünü,
    ağzımız yandı tuzundan gizemin;
    son bulan tatlar anımsar mı seni?

    ilgisizdir gece, toprak dalgın,
    bir adın vardı, bilen yok şimdi;
    tapınaktın bize, mut, içki, şölen,
    susan alkışlar anımsar mı seni?

    sular içtindi, suyun belleği yok,
    tanığın meyvelerin belleği kör,
    ağladın, ah, acının belleği boş,
    silinen yaşlar anımsar mı seni?

    seni bilmez ki tutup yolduğun ot,
    sevdiğin türkü, yatıp kalktığın ev,
    açtığın pencere, seyrettiğin ay;
    giydiğin şeyler anımsar mı seni?

    varlığın yepyeni bir dildi bize,
    o ne sesler, o ne anlamlardı
    ileten her şeyi dünden yarına:
    ah, o sözcükler anımsar mı seni?

    ah, anımsar mı bir akşam seni su,
    suda titrer mi silinmiş gölgen
    gölgesiz bir kıyıdan yansıyarak,
    kurduğun düşler anımsar mı seni?

    varlık 1191 / aralık
  • grafik tasarım ustası olmasının yanı sıra, şukela gitarcımız sarp maden'in de babasıdır aynı zamanda. ayrıca çekirdek yayınlar'dan basılan charles baudelaire'in, les fleurs du mal' adlı eseri de bir sait maden çevirisidir.
  • tekrar anımsatmakta fayda olan günlerdeyiz:

    " kırdım bütün zincirlerimi, tüm bağlarımdan sıyrıldım;
    artık ne beni sor, ne benden kalan karanlığı sor aya.
    her şeyimi su yüzlerinde gezen yosunlara eş kıldım
    dalga devrildikçe denizde sen nereye, ben oraya . . ."

    sait maden
  • türk grafik tasarım ve tipografisi bugün yetim kaldı. bahçedeki güller seni çok özleyecek sait amca. rest in peace, allah rahmet eylesin. ayten teyze, can ve sarp'in ve hepimizin başı sağolsun.
  • değerli insan sait maden'in yoğun emek vererek hazırladığı başucu kitabı "şiir tapınağı"nda (adam yayınları, 1985) yer alan, isadan önce iki bin yılında mısır'da ölüm üzerine söylenmiş "umarsızın türküsü"nü yazayım dedim buraya önce, sonradan vazgeçip maden'in umut dolu şiirlerinden birinde karar kıldım. "çağdaş türk şiiri antolojisi"nin ikinci cildinde (adam yayınları, 2001; s. 775) memet fuat'ın, "gözlerden ırak köşesinde, bütün fazlalıkları ayıklayan bir işçilikle dili bir kuyumcu gibi işledi." diye tanıttığı 1932 doğumlu sait maden'i ölüme ağıtlarla değil, kendisinin de her zaman ardında olduğu aydınlık günlerin özlemiyle analım :

    gök yolunda

    gök yolunda atım eşkin,
    - uzaklarda kaldı güneş -
    başı yıldızlardan aşkın,
    düşü sonsuzluktan geniş.

    gök yolunda atım eşkin,
    yelesinde ay tozları,
    çevremizde gür, değişken
    bilinmezlik denizleri

    gök yolunda atım eşkin,
    - artık ne tanrı ne melek -
    yakın bir çağrıya, coşkun
    bir aydınlığa yönelik.

    gök yolunda atım eşkin,
    gör, ayak bastım ülkene;
    bin odalı sırça köşkün
    kilitli mi, ey dost, bana?
hesabın var mı? giriş yap