• gotik'e geçişi sağlayan dönem. afedersiniz çok hoyrat, odun gibi bir mimaridir, yoğun kütlesel görünüm, kaba oranlar gırla gider, ağır bir taş işçiliği mevzubahistir. uçan payanda ve kaburga tonoz gibi elemanlar henüz keşfedilmediğinden yığma yapının tüm handikaplarını taşır örnekler, pencereler küçüktür, geniş açıklık yoktur.
  • aslen 800-1100 yılları arasında yaşanmış bir mimari akım olsa da 1800'ün sonlarında tekrar dirilmiş ve bu ismi almıştır. bu yüzden eski ve yeni olmak üzere iki döneme ayırılabilir. gotik mimarinin tersine, sivri değil de daha yuvarlak bir görünüm çizer ama insanı boğucu bir kabalığı da vardır. bir de romanesk katedraller genelde tepeden bakıldığında haç biçiminde olur. önleri geniş, arkaları uzun ince olur bu yüzden.

    genelde romanesk bir binanın ana özellikleri şunlardır:

    -hacimli taş molozları
    -yüksek (ve genelde hunimsi) çatılar
    -uzun ince ve kemerli pencereler
    -aradan zort diye çıkan kuleler
    -kemerli ve derin kapılar

    emsaller için şu fransa'daki morienval manastırı:
    http://www.art-roman.net/morienval/morienval.htm

    şu da ottmarsheim manastırı:
    http://www.frankreich-experte.de/…/ottmarsheim.html
  • romanesko,gotik öncesi 12yy. civarlarında etkisini göstermiş bir dönemdir.kısacası sanatın dinin hizmetinde olduğu ortaçağ dönemlerine denk gelir.mimaride pencereler küçüktür,içerisi az ışık alır ve bina yapıları genel anlamda dışa kapalıdır.(bkz: pisa kulesi) romanesk yapıları gotiklerden ayırt etmek bazen zor olabilir.fakat romanesko stil taşıyan binalar açık seçiktir,işleme ve vitray gibi unsurlara rastlanmaz.vitray,gotik dönemle ortaya çıkar.buradan da anlayacağımız gibi gotik dönemde,romaneskonun aksine pencereler büyür.aynı şekilde romanesk binalarda kapı gibi elemanlar simetriktir.burma sütunlar,çift sütunlarda yükselen kemerler ve tonozlara da rastlayabilirsiniz.
  • kısaca, 11.ve 12. yüzyıllarda, batı avrupa’da etkili olan mimari üsluba verilen isim. bir nevi karolenj ile gotik arası geçiş dönemi. bundan dolayı temelinin karolenj ve otto hanedanlığı döneminde atıldığı söylenebilir. "romanesk" terimi ilk olarak 19.yy’da kullanılmış. kelime olarak “roma’dan kaynaklanan” anlamına geliyor. bunun nedeni bu tarzın bazı yönlerinin antik roma mimarisine benzemesidir biraz da.

    nedir, ne değildir demeden önce o dönem neler olmuş bakmak lazım biraz da. ilk olarak şehirlerin geliştiği, nüfus ve ticaretin arttığı bir dönem. yavaş yavaş manastır kökenli reform hareketleri başlıyor. insanlar santiago de compostela gibi manastır kiliselerine hac için gelmeye başlıyorlar. aynı zamanda 11. yy'ddan itibaren kudüs ve çevresini ele geçirmek için papa önderliğinde yapılan 9 haçlı seferi mevcut. reconquista* hareketi de yine bu dönemlerde oluyor.

    ismini aldığı antik roma mimarisine 3 özelliğiyle benzerliğini görüyoruz:
    -bazilikal plan
    -tonoz örtü
    -yuvarlak kemer

    sonuçta, bu 3 özellikten yeni tip bir mimari yaratılmıştır. ortaya çıkan güçlü, ağır, akılcı, dinin gereklerine karşılık veren bir mimaridir. bu tip benzerliklere rağmen romanesk antik roma mimarisinden bazı noktalarda ayrılıyor:
    -roma bazilikası uzun ve alçak bir yapıyken; romanesk kiliseler daha yüksek inşa edilmiş ve gotik kadar olmasa da göğe yükselen kuleleri mevcuttur.
    -roma dönemi yapılarında sütun tek bir gövdeyken ve kemerler sade bir görünüme sahipken; romanesk yapılardaki sütunlar ve kemerler daha hareketli, daha kalındır.
    -romanesk tarzı kiliselerin duvarları daha kalın yapılmıştır. bunun nedeni ahşap yerine taş tonoz kullanması.*

    bu dönem kilise mimarisinde uzunlamasına plan tercih edilmiş ve latin haçı planı geliştirilmiştir. daha önceki kiliseler gibi yangında yok olmasını ve tahribatı önlemek için kiliselerin üzeri ahşap yerine taş tonozla örtülmüş. tonozun ağırlığını karşılamak için kalın dış duvarlar yapılmış ve bunlar payandalarla desteklenmiş. kiliselerin içinde sütun yerine daha çok kalın taşıyıcı ayaklar* kullanılmaya başlanmış. bunlar aynı zamanda nef tonozlarını da taşıyor. romanesk dönem sonuna doğru kaburgalı haç tonozlar yapılmaya başlanmış.

    yine bu dönem kiliselerin içinde genellikle 3 katlı bir düzenlemeye rastlanır. altta nef arkadı denilen kısım bulunur ve bir kemer sırasından oluşur. onun üzerinde triforyum bulunur. triforyum, kilisede üst kattaki galerinin ana nefe bakan kısmında yer alan kemer sırası aynı zamanda. üzerinde 3. kat olarak pencere* katı bulunur. kapı, pencere ve nef arkadındaki kemerler yuvarlak biçimli. romanesk’in yüksek evresinde ilk kez sivri kemer kullanılmaya başlanmış. bu, aynı zamanda ileride gotik üslubun ayrılmaz bir parçası olacaktır.

    (bkz: santiago de compostela)
    (bkz: st. sernin kilisesi)
    (bkz: saint pierre kilisesi)
    (bkz: battistero di san giovanni)*
    (bkz: speyer katedrali)
  • romanesk yapılar koca yaşlı kadınları anımsatır bana nedense.gotik yapılardaki hadeee kalk gidelim yükselelim bak ne kadar aydınlık ne kadar ferahım var mı benden daha yükseği havaları yoktur.
    gotiğe geçiş döneminde ortaya çıkışı ilginç tabii.koca yaşlı kadın bir bakmışsınız ohooo seni beni cebinden çıkartır hale gelmiştir.dinamikleşmiş,hareketlenmiştir.
    orta yaş krizi olsa gerek
  • ortaçağda başlayan ve (bkz: gotik mimari)'ye evrilen, görece kaba mimari üsluptur. büyük britanya'da norman mimarisi olarak da adlandırılmaktadır. romanesk üslup, mimari anlamda net okunan formlar oluşturur. ortaya çıktığı 10. yy'da mimariye zenginlik katan bir çok unsur henüz denenmemişti. romanesk üslupta çatıların genel olarak taştan imal edilmiş olması taşıyıcı yapı elemanlarının kaba (kalın ve yüksek kitleler) olmasına neden olmuştur. bu nedenle romanesk üslupta tasarlanan yapılarda, gotik üslupta tasarlanan zerafete rastlanmamaktadır.
  • gotik mimariden daha basık, daha alçak, daha geniş, daha kalın, daha somurtkan ve daha eski olan sanat akımı. ingiltere, italya ve fransa'da diğer avrupa ülkelerine göre daha yaygın olup ispanyol mimarisine yalnızca ilham vermiştir. ki ispanyollar her yerden ilham alıp ortaya karma -ya da özgün- bir tarz koyduklarından, bu da şaşırtmamıştır.
  • gotik dönem mimarisinden önce kilise tarafından roma mimarisi liderliğinde ortaya çıkan anlayış.
    yapılara özenilmemesinin sebebi, ruhani ve dünyevi liderliğin getirdiği ekonomik fazla, halkın gözüne batmaya başlamıştı. kilise ne ayranım dökülsün ne götüm sikilcinsi olduğu için ortaya karışık ibadethaneler ile göz boyama yoluna gitti. mimari açıdan özenmeye gerek yoktu. sadece kazançlarını “bakın işte ibadethane açıyoruz” diyerek örtbas ediyorlardı.
  • romanesk, aslında önceleri avrupa mimarlığı üzerindeki roma etkilerini ifade eden bir terimken daha geniş olarak aynı etkinin o dönemin sanat ve kültürü üzerindeki izlerini belirtmek için kullanıldı. ayrıca romanesk üslüp ortaçağ avrupasında 1100 ve 1200 yılları arası egemendi.
  • romanesk dönemi bir tarih vererek daha iyi anlatmak gerekirse, normanların ingiltereye çıkmasını ve beraberlerinde geliştirdikleri ileri mimari üslubu da yanlarında getirmelerini milat olarak verebiliriz. ingiltere ye gelen bu yeni soylular kendi güçlerini kanıtlamak için kliseler yaptılar. bu binaların yapımında kullanılan üslup, norman fethinden sonra bir yüzyıldan uzun bir süre gelişmeye devam etti ve ingiltere'de norman üslubu, avrupa kıtasında ise roman (romanesk) üslubu adını aldı. bu üslup norman istilasından sonra yüz yıldan fazla gotik döneme kadar gelişmesini sürdürdü.
hesabın var mı? giriş yap