• "japoncanın konuşulduğu (moşi moşi) bir film korkunç mu olur canım" önyargısıyla başlanıp, "japonca öğreneni döverim" tepkisiyle bitirilen, nightling'in çok yerinde tespitiyle "weird" bir film serisi.kamera açıları ve ses efektlerinin yanı sıra bir sahnenin ortasında veya sonunda ürkünç bir sesle tarihin ekranda çıkması da bu yöndeki ayrıntılardan. çekik gözlü (saçınızı sikiyim) gördüğünüz yerde dövesinizi getirecek, korkmak için karanlığı gerektirmeyen filmlerden.(yine de ışıklar açık uyunuyor o ayrı)
  • hideo nakata'nın aynı isimli bir romanı beyaz perdeye uyarlaması. çok uzun zamandır korku filmlerinden etkilenmeyen biri olarak gözlerime uyku girmemiş olmasına, film bittikten sonra ayağa kalkıp odanın ışığını açamayacak hale gelmiş olmama rağmen, ikinci ve üçüncü filmi de aynı mazoşist korkuyla bana izlettiren, "japonlar ne kadar korkunç olabilir ki?" sorusunun her kelimesini tekeer teker izleyiciye yediren, "sadako!! kelimesinden bir insan ne kadar korkabilir?" sorusunun cevabını traji-komik bir biçimde veren film. ayrıca diğer çoğu korku filmlerinde birçok seyircinin hissettiği "katil bi çıksa da iki kişi daha kesse, izlesek.." fikrinin "noolur yüzünü göstermesin, allaam nolur görünmesin, gelmeee, gelmeeaa.." şeklinde vuku bulmasını sağlayan, kelimenin tam anlamıyla "weird" bir filmdir..
  • seri olarak izlenebilen güzel bir korku gerilim türü. amerikan versionundan çok çok başarılı..
    yanlız küçük bir detay..

    telefon çalar..
    filimdeki karakter telefonu açar..
    -moşhi moşhi*

    aha gitti gerilim
    yinede süperdir..
  • japon kulturune yabanci kisilerin pek de hosuna gitmeyecek bir film. cocuklugunu bollywoodun pembe dizilerini izleyerek gecirmis, sonra da hollywoodun sarisinlari arasinda buyumus, kliselerin hastasi, amerikan filmi repliklerinin ustasi arkadaslarin pek de sevmesini zaten beklemeyin. korkmak icin filme 100 milyon dolardan asagisi harcanmis olmamali diye dusunen cok akilli arkadaslarimiz, minik kardeslerimiz de bu kisma girer.
    ringuda dogru duzgun muzik yoktur, gulmece eglenmece, skismece de yoktur. tiplemeler cok sade kisilerdir, her an heryerde olabilecek kisiler, filmin korkutucu yonu, baslarina gelen olaylarin her an herkezin basina gelebilecek gibi gorunmesi, daha da onemlisi normal kisilerin kabuslarini yansitmasidir. tabi ki gerizekali olmayan, super zeki mukemmel arkadaslari saymiyorum, onlar 100 milyon dolarlik kabustan asagisina korkmaz zaten.
    bir de ringuyu sevemeyen superzekalar icin (tabi sevmeyebilirsiniz normal zekali kisiler olarak da, dogaldir) cok para harcanmis super efektli buffy diye bi dizi var cnbc e de, tavsiye ediyorum. cok korkunc, boyle vampirler var falan, cok acaip.
  • guzel film. "yalniz tam korkunc yerinde japonca konusmuyorlar mi?" esprisini zilyon kere yapmis yazarlara burada sitemimi edip konuya giriyorum.

    bu filmde beni rahatsiz eden iki sey vardi. diyaloglar (altyazinin malligi da olabilir), ve de (zannimca) kotu diyalog temelli kotu oyunculuk. karakterlerle empati kuramadim, filmin icine tam olarak giremedim, hafif zevk alarak/hafif gerilerek izledim filmi. o an puan verseydim cok da iyi puan vermezdim yani.

    sonra su icmek icin odamdan disari ciktim, bir baktim ev arkadaslarim gitmisler, butun isiklar kapali, kediler pitirti yapiyorlar, bir yusufladim, bir "anani s.keyim" nidasi attim ki o an, tamam dedim bu film iyiymis, etkisini filmi izlerken degil de gercek dunyaya donunce veriyormus. hayir isiklari actim gene de tirsinti gitmedi .mina koyayim.

    o yuzden basarili bir film iste. bu japonlarin gerilim filmleri bir manyak oluyor zaten ya. hayir simdi gidip ikinciyi izleyecegim, ne derdim varsa. 7.5/10
  • the ringten sonra izlenmemesi gereken film. zira the ring bu filmin* üstüne çekildiği için, senaristin aman ne konu bulayım da hem özgün olsun, hem de insanları tırstırsın düşüncelerinden uzak olup önceki filme ek korkutucu sahneler eklemekle meşgul olmasıyla tabii ki daha etkileyicidir. ama ne denirse densin ringuda resmedilen sadako kaarkteri muhteşemdir. hele ki o televizyondan çıkış sahnesi... tadına doyum olmaz. ama bunlara rağmen bu mına koduğum japoncası öyle bir dildir ki tam gerilecek sahnede biri çıkar "taka tuka muta kuta" gibi bir şeyler söyler orda film kopar. ama finali the ringle karşılaştırılırsa daha açık ve sadistçedir.
    sonuç olarak (bkz: japonlar yapmış abi)
  • en başta, amerikan korku filmi klişelerinden uzak olduğu için (efendim telefonun deliklerinden kan gelmiyor), daha sonra bir ilk olduğu için (coverlar genelde güzel değildir, aynı senaryolu filmlerin de ilk çekileni iyidir taraftarı bir kişiyim), ve ayrıca japon mistisizmi barındırdığı için (bir anna ismine bakın bir de shizuko yamamuro'ya, ya da evlere ve yaşam şekillerine bakın) mükemmel bir seridir bu. seriyi tekrar vurguluyorum çünkü 2 ve 0 da izlenmelidir.

    ayrıca sadakonun yüzü,gözü daha önce hiç bir filmde görülmemiş bir garipliktedir, samaranınkini ise michael jackson'ın "thriller" klibinde bile görebilirsiniz. tipik bir hortlak..son olarak da diyorum ki atı matı bırakın: "frolic in brine, goblins be thine"
  • bi kere adamlar japon, hepsi birbirine benziyor. bu yüzden filmde takayama hangisiydi, tuvalete giden japon kim, hangi kız öldü, e ama bu daha önce ölmemiş miydi gibi sorulara boğulmanız olasıdır. üstüne üstlük bi de ısrarcı bi şekilde filmdeki bütün adamlar beyaz giymekte. dolayısıyla ingilizce altyazıların bir çoğu beyaz kıyafetler üzerine denk geliyor ve ne yazık ki yazılar da beyaz. sonuç olarak filmin yarısını görüntü+haşimato suşi şeklindeki diyaloglarla izlemek zorunda kalıyorsunuz ki bu da pek hoş olmuyor. yine de beterin beteri var tabiri altında buyrunuz fear dot com'a diyorum.
  • filmin sonundaki meşhur ve malum tv sahnesi kitap versiyonunda yoktur. kitapta kurbanlar ayna ya da cam gibi yansıtıcı bir yüzeyde aniden ve korkutucu bir şekilde yaşlandıklarını görüp dehşete kapılarak ölürler. amerikalıların da japon filmden kopyaladığı tv sahnesi, yönetmen hideo nakata'nın buluşudur ve bir röportajda esin kaynağının, cronenberg'in videodrome'u olduğunu söylemiştir.
  • bir yandan bu filmi izlerken bir yandan da hiç sevmediğim halde yeşil biberli aldığım pizzanın yeşil biberlerini ayıklamaya uğraşıyordum. filmde gerilimin doruk noktaya ulaştığı anlardan birinde birden telefon çalmaya başladı. tam lanetin bana da bulaştığını sanıp altıma edecektim ki sesin filmden geldiğini anladım. aptalım galiba ben.
hesabın var mı? giriş yap