• japon kardeş hideo nakata'nın '98 yapımı germe/gerilme filmi (devam filmini de yapmış üstelik). asakawa hanımın ve eski kocası takayama biraderin yaşadığı ürkünç deneyimleri anlatan filmde. evet.
  • "japoncanın konuşulduğu (moşi moşi) bir film korkunç mu olur canım" önyargısıyla başlanıp, "japonca öğreneni döverim" tepkisiyle bitirilen, nightling'in çok yerinde tespitiyle "weird" bir film serisi.kamera açıları ve ses efektlerinin yanı sıra bir sahnenin ortasında veya sonunda ürkünç bir sesle tarihin ekranda çıkması da bu yöndeki ayrıntılardan. çekik gözlü (saçınızı sikiyim) gördüğünüz yerde dövesinizi getirecek, korkmak için karanlığı gerektirmeyen filmlerden.(yine de ışıklar açık uyunuyor o ayrı)
  • hideo nakata'nın aynı isimli bir romanı beyaz perdeye uyarlaması. çok uzun zamandır korku filmlerinden etkilenmeyen biri olarak gözlerime uyku girmemiş olmasına, film bittikten sonra ayağa kalkıp odanın ışığını açamayacak hale gelmiş olmama rağmen, ikinci ve üçüncü filmi de aynı mazoşist korkuyla bana izlettiren, "japonlar ne kadar korkunç olabilir ki?" sorusunun her kelimesini tekeer teker izleyiciye yediren, "sadako!! kelimesinden bir insan ne kadar korkabilir?" sorusunun cevabını traji-komik bir biçimde veren film. ayrıca diğer çoğu korku filmlerinde birçok seyircinin hissettiği "katil bi çıksa da iki kişi daha kesse, izlesek.." fikrinin "noolur yüzünü göstermesin, allaam nolur görünmesin, gelmeee, gelmeeaa.." şeklinde vuku bulmasını sağlayan, kelimenin tam anlamıyla "weird" bir filmdir..
  • birincisi olmuş, ikincisi hiç ama hiç olmamış, üçüncüsü (veya sıfırıncısı) ise henüz tarafımca izlenmemiş japon korku miti.
  • amerikada ring adiyla yeniden çevrilen korku kültünün orjinal japon ismidir. birbirini takip eden üç ayri filmden oluşur.
  • hollywood versiyonu öyle pek de ürkütücü olmayan gerilim filmi. televizyon ya da video kaset kökenli korku tirsi konsepti daha evvelden poltergeist, lost highway ve videodrome gibi filmlerde islenmisti zaten. ha belki gerilimi yaratan günün birinde televizyon izlerken benzer görüntülerin belirmesi akabinde telefonun çalmasi gibi bir beklentidir hayat içinde. yine de yagmurlu ve karanlik havanin meseleyle nefis örtüstügünü belirtmekte fayda var..
  • filmi cd den izledim. kapağında "see it if you dare", "makes the blair witch project look like a stroll in the woods" "something to scare about" cinsinden dikkat edin ananızı sikicek korkutmaktan mesajlarını görünce havaya da girdim daha izlemeden.
    izlendiğinde de büyük tat verir film ama havaya girdiğiniz kadar korkunç değildir kanımca. elbette ki holivud korku filmlerinin hemen hemen hepsinden daha kalitelidir (gerek script olarak gerek efektler olarak gerek kamera açıları olarak gerekse hikayenin orjinalliği olarak) -ha tabi ki "o video olayı lost highway de de kullanılmıştı nesi oricinal" denilecektir ancak iki film arasındaki paralellik bundan ibarettir- .
    hatta "japonca çok komik duruyo abi korku filminde havaya girmeni engelliyo" uyarılarına karşın hiç de sırıtmıyo japonca bu filmde.
    kan gövdeyi götürüyo ortamı olmadan kanın gövdeyi götürdüğü korku filmlerinden bin kat daha tırstırıcı olduğu da bi gerçektir. filmin kısa süreli bi sadako ve telefon parnoyası yaşattığı da bi gerçektir.
    falsolarona gelince kimin hangi günde öleceğinin bilinmesi tadı kaçırır biraz, bir korku filmi klişesi olarak meraklı gencin en pis gizemli yerlere girip katili araması akabinde kaşınan kimse olarak yarrağı yemesi, gibi bazı sikindirik durumlar da mevcuttur filmde.
    ama abartıldığı kadar beyinlere kazınmaz günlerce uykuları kaçırmaz ya da her gördüğün düz uzun saçlı kızdan tırsma sendromları da yaşatmaz ama görülmesi gereken baya bi geren kaliteli bi korku filmidir. japonların da tırstırabildiğini görmüşüzdür bu filmle.
  • bu filmler aslinda birbirini tam anlamiyla takip etmez. ikinci film birinci filmden oncesini konu alir ucuncu filmse sonrasini.
  • duyduğumuz kadarıyla the ring den daha korkunç olan ve japonca olmasına rağmen alt yazı olmasa bile altına ettirtme gücüne sahip olan film.
  • şimdi buraya ne kadar korkunç olduğunu anlatarak size bir beklenti yüklemeyeyim. her halükarda iyi bir film. amerikan verisyonu çok hafif ve gereksiz uzunlukta. ay tutamayacağım kendimi. istediğiniz kadar bakalım ne kadar korkunçmuş önyargısı ile izleyin. acaip korkunç tamam mı? acaip rahatsız ediyor ve etkisi birkaç gün sürüyor. ne birkaç günü bak yine aklıma geldi. tüyler havada.
hesabın var mı? giriş yap