• yeni dissection albümü.
  • 30 nisan'da piyasaya çıkacak.

    01. nexion 218
    02. beyond the horizon
    03. starless aeon
    04. black dragon
    05. dark mother divine
    06. xeper-i-set
    07. chaosophia
    08. god of forbidden light
    09. reinkaos
    10. internal fire
    11. maha kali
  • dissection'ın beklenildiği üzere black metal ile alakasını kestiği, ancak eskisi gibi kaliteli müzik yapmaya devam ettiği albüm.
  • birkac yil once bana yeni bir dissection albumu yorumlayacagimi soyleselerdi, yavas gel derdim. fazla on plana cikmayan, ama bilenlerin cok sevdigi, hatta taptigi, klasik olmus iki albume sahip gercek bir efsanedir dissection. benim diyen black metal grubundan daha soguk, daha atmosferli ve daha orijinaldir. zaten tam da bir black metal grubu degildir. melodik death metal ile black metal arasinda gidip gelen, enstrumantal, akustik bolumler barindiran, duyabileceginiz en guzel piyano pasajlarini sunan bir gruptur. jon nodtveidt'in yogun satanizm duygulari arasinda yogrulan sarki sozleri ve benzersiz havasiyla, dissection bambaska bir gruptur.

    "rebirth of dissection"in hemen ardindan yayinlanan uc adet sarki, basta biraz korkutmustu. dissection eski tarzini birakip melodik death metale mi gecmisti? album ciktiginda, kritiklerdeki en buyuk celiskiler bu konuda yasanacaktir diye dusunuyorum. bazilari "dissection melodik death metal olmus" deyip burun kiviracak (in flames hardcore olmus), bazilari da aradan gecen on bir yili ve bir muzisyenin zaman icerisinde zevklerinin ve muzige bakis acisinin degisebilecegi gercegini de goz onunde bulundurup albumu ona gore degerlendirecektir. simdiden soyleyeyim, eger bu albumle ilgili bir kritikte dusuk puan verildigini gorup daha ilk satirlardan bu tur degisiminden dert yananlari gorursem, o kritigin kalan kismini okumayacagim. tur icerisinde degerlendirilip dusuk puan elbet verilebilir. ama bunun sebebi olarak "gitti black geldi melodik uhuhuhu" diyen yorumcularin yorumlarina deger vermeyecegimi soylemek isterim. boyle dusunenler olursa, basta o cok sevdiklerine inandiklari dissection"a ihanet etmis olurlar.

    biz albume gecelim.

    "reinkaos" mukemmel bir album mu? on bir yilin ardindan ortaya cikarilabilecek en iyi sey mi? bir bakalim.

    oncelikle albumde cok rahat olarak hissedilen bir duygu yogunlugu var. bu hem nodtveidt'in mukemmel brutal vokallerinden, hem de acikli melodilerden kaynaklaniyor. ama bu o tarz bir "kuzey ruzgarlari huzunludur hocam" huznu degil. daha bir icsel, derinligi olan bir huzun. seytan'dan, hayali imgelerden, astronomik konulardan bahseden sozler, bu vokalin icerisinde, olduklarindan daha da kotu bir hal aliyorlar (olumlu anlamda kotu). herhangi bir dine inanmasam da, bir gun manyakligim tutsa ve hadi ben bir grubun muzigini benimseyip satanist olayim desem, bu grup kesinlikle dissection olur. dissection muzigi oyle bir havadadir ki, enstrumantal bile olsa o seytan imgesini, diyabolikligi hissedebilirsiniz. ama tabii oyle bir niyetim yok.

    sona sakladigim yorumu burada acik acik soyleyeyim. "'reinkaos' mukemmel bir album mu?" evet, "reinkaos" mukemmel bir album. "on bir yilin ardindan ortaya cikarilabilecek en iyi sey mi?" tur degisimi de goz onunde bulunduruldugunda, bence evet.

    - neden mukemmel?

    + neden olmasin?

    haydi baslayalim... oncelikle albumun kaydi bir sahane. ingilizce kritiklerde kullanilan ama turkce karsiliklari pek bir sey ifade etmeyen tabirler var: "groovy atmosphere", "crisp sound", "crunchy sound", "wall of sound" gibi. bu tabirler bu album icin bire bir gecerli. turkce'ye cevirmeye calisirsam, kayit kalitesi hem cok canli, hem cok guclu, hem tuhaf ama cok soguk bir sunilige sahip; bu sunilik dinleyen kisiye bir uzay boslugu havasi verebiliyor. ozellikle gitar sound'u o kadar canli ki, hem eslik etmeden, hem de gitar yok mu gitar diye bakinmaktan kendinizi alamiyorsunuz. bu kusursuz gitar kaydi sayesinde, tum akorlar piril piril duyuluyor ve bes, alti perdeye basilan akorlar arasindaki birer perdelik degisimler dahi kolayca anlasiliyor. "wall of sound" kismi icinse, melodilerin arkasini doseyen power chord'larin gucu sayesinde kulaklarinizin her saniye cayir cayir gitarlarla doldugunu soylemem yeterli olur sanirim.

    simdi de sarkilara gecelim (insan yeni bir dissection albumu yorumlama firsatini fazla yakalayamiyor, bu yuzden olabildigince tadini cikarmaya calisiyorum fark etmissinizdir).

    album tam da istedigim sekilde, dissection'in o alisik oldugumuz buz gibi akustik pasajlarindan biriyle aciliyor ve adeta savas hazirligi yapan gitarlar gorkemli bir sekilde geldikce geliyorlar. karanlik melodiler daha ilk andan dissection diye bagiriyorlar. bir bucuk dakikalik "nexion 218" adli bu parcanin ardindan, testament"in "alone in the dark"ini hatirlatircasina "beyond the horizon" giriyor. sozler elimde olmadigindan bir sey diyemesem de, bazi sarkilarda oldugu gibi bu parcanin nakaratinda da ingilizce disinda bir dil kullanilmis. sanskrit veya o tarz eski bir dil olabilir, ne desem yalan. nakaratiyla one cikan bir parca, ve album icin de iyi bir acilis niteliginde.

    ikinci sirada "starless aeon" var. bu nasil bir sarkidir. her yanindan klasik olacak bir sarkinin karakteristikleri akiyor resmen. riff kaliplarindan aralara sikistirilan ufak melodilere kadar her sey karanlik ve guc ile yaniyor adeta ("with strength i burn"). bu sarkinin nakaratinda da eger nodtveidt cok kotu bir ingilizce telaffuzu sergilemiyorsa, ingilizce disinda sozler -yine muhtemelen sanskrit- bulunuyor. "starless aeon" her aniyla kapkaranlik bir profil ciziyor. ozellikle 1.11'deki "artificial harmonic" (o gitar nasil otuyor oyle aaah ah) ve daha da iyisi 0.46'da her seyin susmasi ve birden tekrar patlamasi.. her seferinde ben de patliyorum icimden.

    ardindan "black dragon" geliyor ve yine yabanci bir dilde giriyor. akustik gitarlar distortion'la dans ediyor adeta. "we evoke thee, black dragon of chaos.. we evoke thee, almighty dragon source.. awake now from your aeonic slumber.. rise up from the abyss.. dragon of forgotten lore, let your chaos rule forevermore..." diye giden sozler ve arkasinda devam eden duz ama etkili gitarlarla, son derece etkileyici bir parca.

    "dark mother divine" da yine "black dragon" gibi duz devam eden ama 3.40'daki ic acitan riff ile cosan, costuran bir parca. onceden yayinlanan uc parcadan biri olan ve ismini cok sevdigim "xeper-i-set", yine bayildigim turde astronomi konulu sozlere ve nakaratinda da guzel bir melodiye sahip. "xeper-i-set" ne anlama geliyor bilmiyorum ama ingilizce olmadigini biliyorum, zira jon nakarati "keper i set" olarak telaffuz ediyor. yani "i" kismini "ay" olarak degil, "i" olarak soyluyor. nile ve behemoth'in sarki sozlerinde kullandiklari turde eski bir dilden olmali. grubun en buyuk klasigi "where dead angels lie"daki efsanevi cigligin bir benzeri de (tabii o kadar olamaz), bu parcanin 1.30'unda duyuluyor.

    kisa enstrumantal "chaosophia", ardindan gelen "god of forbidden light"a bir acilis yapiyor ve "hail lucifer!" nidalariyla giren bu parca da yine duz ama bir sekilde son derece kisilikli bir havada devam ediyor. albumun genelindeki basit ama duz yapidan, kimi zaman septic flesh tadlari aldim diyebilirim. hic caktirmadan ufak ama gorkemli melodileri ile zehrini akitan bu parca, blues tadlari barindiran bir solo ve solo oncesinde calinan melodinin iki perde yuksekten calinan haliyle sona eriyor.

    ve geliyoruz "reinkaos"a. tek kelimeyle bir ziyafet bu parca. kederli melodilerin birbirini kovaladigi bu agir-orta tempolu parca, nodtveidt'in on bir yildir icinde beklettigi huznunun bir disa vurumu gibi. ozellikle 2.37'de giren kisim, duyuldugu anda dissection ismini akla getirecek kadar karanlik. dissection denince akla gelen ilk kelimenin neden "evil" oldugu da bir kez daha anlasiliyor (turkce karsiligi bu hissi tam olarak ifade edemiyor).

    "internal fire" nakaratta duyacagimiz melodinin kisa bir siluetiyle giriyor ve yine siyah alevler etrafimizi sariyor. sozlerinde "six six six" kalibini da iceren bu parca, kendinden sonra gelen sarki "maha kali" olunca pek one cikamiyor ama yine de vasatin ustunde bir sarki.

    ve maalesef son sarkiya geliyoruz. daha once single olarak yayinlanan ve nedense cok dikkatimi cekmeyen bu sarki, bence albumun en buyuk bombalarindan biri. buyuk bir guc ve duygu yogunlugu barindiran "maha kali", belki de simdiye kadarki en farkli dissection parcasi. hinduizm'de "siyah olan" anlamina gelen ve yikimin ve olumun tanricasini simgeleyen "maha kali", albumun genelindeki gibi yine duz devam eden ama bulabilene karanlik dehlizler sunan cok iyi bir sarki. herkesce boyle kutsanmayacagi acik tabii ki.

    iste bitti. bir daha bir dissection albumu icin yazi yazar miyim bilmiyorum ama yeni bir dissection yapitina gercek zamanli olarak bire bir taniklik etmek, en azindan benim acimdan onemli bir sey. kapanis cumlelerini de fazla uzatmayacagim. dissection ne yaparsa yapsin, alabilene her zaman icin kaliteli, daha da onemlisi duygusal yonden dopdolu bir muzik sunar. bu albumu begenmeyenler de mutlaka olacak. ama dissection'in gercek anlamda takipcisi olanlar, grubun muzigindeki manevi tarafin da farkinda olanlar olacagindan, en azindan bu kitle albume gereken degeri verecektir.

    bir efsanenin yeniden dogusuna tanik oldugum icin ve hic ama hic hayalkirikligina ugramadigim icin mutluyum.
  • parçalara gizlenmiş melodiler ve nakaratlarda geçen summonlar ile bezeli, oldukça kaliteli bir sound ve müzikal zenginlik sunan, ilk çıkış tarihinde verilen düşük notların zaman içerisinde düzeltileceğine inandığım üçüncü dissection klasiği.a sonic invocation to the endless dark aeon.
    aynı ideolojiye sarılmış bir diğer benzer örnek için (bkz: arckanum)
  • jon nodtveidt'in intihar mektubu
  • albümdeki sözlerin tamamı jon'un da üyesi olduğu misanthropic luciferian order denen nanenin satanik ilahileridir. jon nötveidt bildiğin satanik metinleri alıp şarkı yapmıştır, bu yüzden diğer "satanik" albümlere benzemez.
  • dinlemekten hiç bıkmadığım dissection albümü.
  • dissection'ın kapılarını zat-ı alime açan albüm oldu bu. daha önce başarısız bir storm of the light's bane kuşatmam olmuştu. saygıdeğer bi abim, storm of the light's bane için, "seni çok iyi keser, tam senlik bir albüm" demişti, ancak lezzetli olmasına rağmen yağlı olduğu için yenemeyen bir yemek misali, albüme bi türlü tutunamamıştım. yıllar sonra, hatta jon nödtveidt'in kendi hayatına son vermesinden bile sonra, aynı abimin bana verdiği albümler arasında bu albümü gördüm. olumsuz yorumları okumuştum tabi albüm hakkında, ama o zaman dissection'ı tabiri caizse pek sallamadığımdan çok da etkilenmemiştim. ne kadar kötü olabilir ki düşüncesiyle döndürdüm albümü. starless aeon'la göz kırpıyordu bana; ilk o parçaya hasta olmuştum. sonra beyond the horizon, dark mother divine, maha kali, black dragon... albümü baştan aşağı müthiş riff, solo ve melodilerle doldurmuştu jon ağabey. baştan aşağı kalite kokuyordu. sound ise, oh my goodness, black metali bırakması gerçekten hayırlı bir iş olmuş dedim jon reis'in. aldık albümün amerikan baskısını hammer'dan. eline kapağını alıp cd'den de dinleyince iyiden iyiye hastası oldum albümün. yalnız dissection'ın bir daha albüm yapamayacak olduğu gerçeği zamanla bana ağır gelmeye başladı. bu şekilde bitmiş olmamalıydı. yapılacak bir şey yoktu tabi. jon baba'nın takdiri buydu. bir kitap, o kitabı okumamaış herkes için yenidir gibi bir söz vardır. reinkaos sonrası bir şey olmayacaktı, ancak reinkaos öncesi dissection albümleri vardı ve bu albümler de benim için yeniydi. önce küskün olduğum storm of the light's bane'i tekrar markaja aldım. melodeath dissection'a aşık olduktan sonra bu albüme alışmam biraz zor olacaktı. belki alışamayacaktım da. ancak şans eseri, albümün eski baskısını internete gördüm ve satın aldım. kim ne derse desin, bir albümü orijinal (ya da fiziksel) olarak almanın o albümü sevdirmedeki etkisi yadsınamaz. hele ki elinizdeki format albümün orijinal baskısıysa... öyle de oldu. çok geç kalmıştım; ama şu veya bu şekilde kendimi dissection girdabına kaptırmıştım. akabinde the somberlain, ep'ler, single'lar, konser ve toplama abümleri dahil bi yığın dissection albümü satın aldım. bu boka alışmıştık bi kere, bunlar da kesmedi. aynı tayfadan sacramentum, vinterland gibi grupların da cd'lerine para saydım.
    sonuç olarak ailem beni amatem'e yatırdı bu illetten kurtulayım diye. doktorum klasik doktor edebiyatı yaptı. şimdi kesmem yeterli değilmiş; hayatım boyunca bununla mücadele etmem gerekiyormuş.
    her zamanki gibi jon nödtveidt'in mezarı başında yasin'imi okumuş, duamı tamamlıyordum. mezarda bitmiş olan erik ağacından bir yeşil erik koparıp ağzıma atıştım ki acı gerçeği fark ettim.

    hikayenin sonunu öğrenmek isteyenler bir boy portre fotoğraflarıyla birlikte mesaj atsınlar. belki ikinci talihli siz olursunuz.
  • ghost'tan infestissumam'ı, venom'dan black metal'ı, slayer'dan hell awaits'i, behemoth'tan the satanist'i veya aklınıza gelen herhangi bir şeytani, okült temalı bir metal albümü dinleyin; reinkaos'un yanında fazlasıyla karikatürize kalacaktır. bu saydığım albümlerde büyük çoğunlukla hıristiyan inancına sahip ortalama bir insanı rahatsız etme, onun tolerans sınırlarını zorlama çabasını görürken reinkaos'un dinlerken luciferianism inancından sebep kendi yaşamına son verecek olan jon nödtveidt'in şeytana ve geri kalan kadim inançlarda karanlığı temsil eden varlıklara karşı tutkusunu hissedersiniz. bu bakımdan albümün her şarkısı sizin ürpertir ve tanrı inancına sahip olun veya olmayın sizi şeytan hakkında düşünmeye iter.

    başta reinkaos size in flames tarzı bir melodik death metal albümü gibi gelse de ikinci üçüncü dinleyişte black metal'de kullanılan temaların en saf, en gerçek haliyle karşı karşıya kalırsınız.
hesabın var mı? giriş yap