• radyoterapi tedavisi goren kisinin seans odasina girip kapiyi kapatmasindan sonra, radyoaktif isinlar verilmeye basladiginda kapi otomatik olarak kilitlenip muayenehanenin her tarafinda deli gibi bir alarm calmaya baslar. kapinin uzerinde "radioactivity alarm, do not enter" yazisinin yanip sondugunu gorursunuz. o anda insanin icinde bi yerlere bi hancer saplanir; aglayamaz, oylece kalakalirsiniz. aglamanin fayda etmedigini coktan ogrenmissinizdir zaten.
    (bkz: kemoterapi)
  • meme koruyucu cerrahi ve kemoterapiler sonrasında anneme bu hafta başlanan, meme kanseri tedavisinin bir parçası. 5 hafta daha devam etmesi gerekiyor her gün. corona salgını varken her gün hastaneye gitmesi gerekiyor. bağışıklık sistemi şu an dipte, 6 aydır kemoterapi almaktan zaten vücudu harap olmuş bir insan için radyoterapi biraz ertelenebilecek bir seçenek midir cevabını bulamıyorum. doktoruna sorduk, 184’e sorduk kimse net bir şey söylemiyor. nedir bu yani şu mu; radyoterapiye gitmezsen evde kanserden öleceksin, radyoterapi için her gün evden çıkıp hastaneye gidersen coronadan öleceksin?? hem 56 yaşında hem kanser hastası bir insanın coronadan kurtulma ihtimali nedir ki? peki radyoterapiye gitmezse kanserden ölme ihtimali?
    doğru mu yapıyoruz, sonradan keşke dememek için başka bir şey mi yapmalıyız diye düşünmekten delirmek üzereyim. belki bilen çıkar diye bir umut yazdım işte.
  • her gün belden yukarısı çıplak soğuk kocaman bir odada ,soğuk metallerin üzerine yatıp tedavi olmaktır.çıplaklığımdan utandığım dan olsa gerek çok abuk espiriler yapıyorum.sonrası pişmanlık ve kızgınlık oluyor.
  • hayatımda aldığım en tuhaf tedavi biçimi. çocukluğu çernobil korkusu ile geçmiş bir yetişkin için acayip bir deneyim. resmen 6 gündür o aletle bakışıyoruz, dişlilerinin sesini duyuyorum filan. düşünüyorum şimdi içinde ne oluyor o aletin diye, hücrelerime ne yapıyor diye, beni yakarlar mı, derim çernobil'deki insanlar gibi pul pul dökülür mü diye. öyle bir ihtimal yok da işte, korku çok tuhaf bir şey. bu arada tüm olay 5 dakika filan sürüyor. o arada 3. günden itibaren bana türkçe pop dinleten bir hemşire hanım ve tekniker bey var. bence onlar olmasa kafayı yerdim. ilk seferde mor ve ötesinden daha mutlu olamam çaldılar, gerçekten de ötesi...

    11. gün editi: bakışmaya devam, henüz hafif bir kızarıklık dışında bir yan etkisi yok, türkçe pop'a devam, bu iş bittikten sonra metin arolat'tan dert değil'i bir daha dinleyebileceğimi sanmıyorum.

    20. gün editi: valla bitti... sondaki 5 dozu booster dedikleri bir şekilde, yani tam ameliyat yerinin üstüne aldım, çünkü orada kanserli hücre olma ihtimali daha çokmuş. tüm bunlar olurken, kızarıklık birazcık arttı, cildimde sivilceler çıktı ve ödem oluştu. ama öyle korkunç bir şey değil, en azından benimki. tüm tedavi boyunca 90'lar türkçe pop dinledim, teknikerle birlikte kapanışı levent yüksel'den bu gece son ile yaptık.

    ne kadar korkutuğum kadar da korkunç değil desem de burada okuyan kimse benim yazdığım ile korkmayı bırakamayacak. o yüzden korkunuzla yüzleşip, öyle gitmek daha az panik yaratıcı olabilir.

    bu sayfaya geldiğinize göre bir şekilde bulaşmışsınız demektir bu işlere. umarım tez zamanda atlatırsınız her ne ile uğraşıyorsanız. geçmiş olsun.
  • iki kesime bu konuda tavsiyelerim olacak.

    birincisi hastalara; lütfen bu konuda internette araştırma yaparken karşınıza gelecek korkutucu kimi konulardan etkilenmeyin. radyoterapi denilen tedavi şeklinin bir sürü farklı yöntemi, uygulama şekli, dozu vardır. hele hele radyasyon zehirlenmelerine, yanıklarına falan bakıp falan kendinizi korkutmayın, radyoterapi öyle bir şey değil. internette muhtemelen uzaktan bile alakası olmayan bu tip içerikler ile kendinizi korkutmayın lütfen. emin olun biliyorum, kendim bizzat kaza sonucu boyun+göğüs+kısmi kafa hedefli sağlık sınırlarının çok üstünde radyasyona maruz kaldım. allah'tan şanslı olup şimdilik ucuz kurtulmuş sayılıyorum. emin olun radyoterapi çok hassas hesaplanan, dikkatlice planlanan bir işlemdir ve size rastgele kontrolsüz bir işlem yapılmaz.

    ikincisi acizane tavsiyem olarak hekimlere ve tıp öğrencilerine... baştan söyleyeyim; ben tıp doktoru değilim. yalnız alanımdan ötürü ciddi ciddi kimi tıbbi uygulamalara ve görüntüleme teknolojilerine ilgim var.

    yeni teknolojileri yakından takip etmek istiyorsanız ufak bir tüyo; bunların bir kısmı medikal yayınlarda olmayıp fizik alanındaki yayınlarda olabiliyor. işin temeli burada atıldığından 2-3 yıl sonra uygulamaya konulacak teknolojileri bu alandaki kaynaklardan takip edip kendinize o teknolojiler geldiğinde vakit kazandırmış olursunuz.

    ayrıca ülke dışında çok nadir uygulanan teknikleri bilmeniz de imkânı olan hastayı yönlendirmenizde belki etkili olabilir. mesela brachytherapy konusu dünyanın kimi ülkelerinde uygulanmakta olmayıp ülkemizde uygulanıyor. aynı şekilde ülkemizde uygulanmayıp başka ülkelerde uygulanan, çok kapsamlı ekipman istediğinden kurulumu inanılmaz pahalı olan uygulamalar da var. mesela hadron terapisi. bunda atom çekirdekleri(plazmadan elde ediliyor) hızlandırılıp hedefe yollanıyor ve düşük penetrasyon(nötron hariç) ve minimal çevresel etki ile hedef dokuda büyük etki sağlanıyor. bu da genellikle vücuttaki yüzeysel ve inoperable tümörlerde veya operasyonla ulaşılsa bile operasyon ile yerinden alınamayan tümörlerde kullanılıyor. başarı oranı ise kimi durumlarda hakikaten çok çok yüksek. yalnız nadir durumlarda uygulanıyor, çoğu hasta buna uygun olmayabiliyor, yani kimseye boş umut vermiş olmayayım. zamanında bu konuda yeterli bilgi ve yönlendirme olmadığını bir hocamızdan duymamdan sebeple buraya yazmak istedim. bir kişiye ulaşsa kârdır. (hadron terapisine hızlandırılmış proton ve hızlandırılmasa bile gerekli kaynaktan yayınlanan nötron dahildir. nötronda penetrasyon diğerlerinin aksine az değildir.)

    günümüzde yeni gelişmeler sayesinde, özellikle de nanoteknoloji gelişmeleri ile kanserli hücrelere kimyasal taşınması ile uğraşıldığı gibi radyoizotoplar da taşınmaya çalışıyor. bu olay geçmişten beri iyot-tiroit ve strontium-kemik arasındaki doğal ilişki gibi olduğu kadar molekül/nanoparçacık ile radyoizotopun taşınması konusunda da günümüzde başarı gösteriyor ve zaten uygulanıyor. özellikle bu sayede kişiselleştirilmiş uygulamalar yapılabiliyor. önümüzdeki 5 yıl içinde bu konuda ciddi gelişmeler bekleniyor. özellikle bu konular medikal alanında dergilerden çok fizik alanındaki dergilerde yayınlanıyor. bu konuyu takip etmek isteyenler nanoteknoloji yayınlarını da takip edebilir. burada erken haber almak bir ihtimal faydalı olabilir.

    edit: lütfen hasta iseniz ikinci teknik kısmı gözönüne almayınız. o kısım işin biraz tıptan da çıktığı teknik bir kısım. sizi tedaviye yönlendirme vb. amaçlı değildir. burada anlatılan kimi tekniklere hekiminiz sizi yönlendirmedi gibi düşünceye kapılmanıza sebep olmayayım. sizinle ilgilenen uzmanlara güvenin, içiniz rahat olsun. o insanlar bildiklerini öğrenmek için ömür harcamış insanlar.
  • ön edit: bu entry bilgilendirme amaçlı olup, yan etki , etki içeren bir entrydir. tedavi kişiye özeldir ve herkeste aynı etki bulunmayabilir.

    2. evre meme kanseri teşhisi, ardından masektomi sonrası - kitle ve çevresinde bulunan sağlıklı dokunun küçük bir kısmı alındı- kemoterapi aldım ve ilk ışın tedavimi 01.04.2022 tarihinde aldım.

    1. kür , ilk deneyim:
    pet ct 1 hafta evvelinde çekilmiş ve yolumuz çizilmişti. sabah saat 9 da hastanede oldum. doktorla görüştüm akabinde radyoterapi uygulanacak odaya gitmek üzere yanımda hemşire ve yakınımla yönlendirildim. burada üzerinizde hiçbirşey kalmayacak şekilde soyunup onları verdiği bir elbiseyi giyiyorsunuz. ameliyat elbisesi mantığında ama hiçbir yeriniz gözükmüyor. akabinde saç tokası küpe vs yasak diye çıkarttıyorlar. masaya uzanıyorsunuz. radyoloji teknisyeni ışının hangi bölgeye verileceğini ayarlıyor - pet ct çekme sebebi bu, ışın nereye ne yoğunlukta verilecek?- akabinde size " sizde bende sesimizi duyacağız, bir sorun olursa seslenin, kıpraşmamaya çalışın, normal nefes alın, 5 dakika sonra sizi almaya geleceğim, sakın korkmayın" dedi ve gitti. kocaman etrafımda güneş etrafında dönem gezegen misali dönen cihazla ben baş başa kaldık. tekniker son kez hazırmısın cathybe başlayalımmı dedi. peki dedim. çıktı ve kapılar otomatikman kilitlendi.
    o sırada kendimi çok kötü hissettiğimi söyleyebilirim. açıkçası başıma ne geleceğini bilmiyordum. stresli olduğumu anlayamn tekniker bana - streslisin ama ben buradayım, sana klasik müzik açacağım tercihin varsa söyle lütfen- dedi.
    cihaz gürültülü olduğundan çalıştığı an odaya klasik müzik sesi veriliyor. bu bir nebze rahatlatıyor. bu yüzden kendisinden beethoven'dan ayışığı sonatı' nı rica ettim. sanırım çok korkmuş ve genç olmamdan ve özel bir hastane olmuş olmasından ötürü bana ekstra bir özen gösterdi tekniker. sırf bu hareketleri ve ilgisi bile beni rahatlattı, keşke herkes böyle olsa...

    terapi sırasında ısıdan başka birşey hissetmedim. ancak 1 saat sonrası muhteşem bir halsizlik ve mide bulantısı başladı. öyle ki hastaneye yeniden gidip serum taktırdım.
    ışın verilen bölgede sıcaklık ve yanma hissi vardı ancak lekelenme yoktu.
    giyinme soyunma ayarlama derken hepsi birlikte 25 dakika sürüyor.
    bölgeye (bkz: furacin) isimli kremi sürdüm ve 2 lt suyu içtim. bunlar doktorumyn tavsiyesiydi.

    2. kür:

    akabinde ertesi gün planlanan 2. kürü almaya gittim. aynı seremoniler yaşandı. açıkçası yorgunluk had safhadaydı ama mide bulantısı çok olmadı. bu kes ışın verilen bölgenin bronz değil de güneşte kızarma tarzı kızarık olduğunu ve pul pul olduğunu gördüm. elbetteki bu da ışın aldıktan 4 5 saat sonra oldu. ağrı güneş yanığı tipiydi. ama içten ağrı sanki acı biber sürüp yada yaraya alkol basmış tarzı bir ağrıydı. tarifi imkansız yani allah yaşatmasın...

    kürler devam ettikçe edit gelecek.
  • son yıllarda halk arasında "nokta atışlı" denen, modern radyoterapi aygıtları sayesinde, hassas ve özenle deneyimli ellerde uygulandığı takdirde tedavilerin başarı oranları son derece artan, deneyimsiz ve özensiz ellerde ise ciddi geç yan etkilerin hayatı zindan edebileceği tedavi yöntemi. o yüzden radoterapiyi uygulayacak doktorun seçiminde hastaların cerrah seçiminden bile daha dikkatli olması, şiddetle önerilir. "a fool with a tool is still a fool" denir, camiada.
  • tanımlanmış tümör hacmine uygulanan iyonlaştırıcı radyasyon dozunun, tümör hücrelerinin çoğalmasını durdurması/önlemesi ve tümörü yok etmek amaçlı kullanılması esasına dayanan bir kanser tedavisi çeşididir. radyoterapi'nin amacı; tümörün çevresindeki sağlıklı dokulara en az hasarı vererek tümörü yok etmek ve hastanın yaşam kalitesi ile sağ kalımını arttırmaktır.

    radyasyonun kendisi de kanserojen bir madde olduğu için, tedavi amaçlı kullanımında kırmızı çizgiler mevcuttur. radyasyon onkoloğu'nun hastanın genel durumu ve hastalığı ile ilgili en iyi analizi yaparak en doğru tedaviyi belirlemesi, sağlık fizikçisi'nin doktor'un seçtiği tedaviyi en iyi sekilde dozlaması ve bunun planını oluşturması, radyoterapi teknikeri'nin de doktor ve fizikçi'nin direktifleri doğrulutusunda belirlenen radyasyon dozunu, en doğru açıdan, en doğru pozisyonda hastaya ışınlaması gerekmektedir.

    kemoterapi gibi sistemik yani bütün vücudu etkileyen yan etkileri olmasa da, radyoterapi de tedavi materyali radyasyon olduğu için, radyoterapi teknikeri'nin çok iyi eğitimli, konusunda uzmanlaşmış olması ve radyasyonu en doğru şekilde uygulaması, tedavi amaçlı verilen radyasyona bağlı ikincil kanser gelişme riskini yüksek oranda önleyecektir.

    radyoterapi'ye ilgi duyan, bu konuda eğitim alıp, meslek hayatında kanser hastalarının tedavisinde rol almak isteyenler (bkz: #57925731) şu entryi de okumadan geçmesin derim.
  • hastayı iyonizer radyasyonla tedavi etmektir. iyonizer radyasyonun elde edilme şekli sezyum, kobalt, iridyum vb. radyoaktif kaynaklarla veya linac gibi elektronun hızlandırılmasıyla elde edilen x-ışınları veya elektronlarla yapılabilir.
    radyoterapi üç aşamalı gerçekleşir. birinci aşamada hasta simülatör denilen cihazla simüle edilir. halk arasında buna çizim de denir. doktorlar(radyasyon onkologları) burda hastayı yatırıp tümörün yerleşimini, daha önce teşhis konulan raporlardan da faydalanarak, kestirmeye çalışırlar. buna göre ışının gireceği alanlara ve tümörün merkezinin derinliğine karar verirler.
    ikinci aşama; doz planlama kısmıdır. halk arasında buna doz hesabı denir. burda da hasta elinde alacağı dozun, tedavi alanlarının ve derinliklerinin yazılı olduğu bir dosyayla medikal fizikçilere gelir. hastanın ne kadar süre tedavi cihazının altında yatacağı, tedavi alanında kritik organ denilen medulla spinalis, kiazma optikus, akciğer, böbrek gibi organlar varsa bunların ne kadar doz alacağı, hatta bazen en uygun tedavinin bulunup seçilmesi gibi işlemler gelişmiş bilgisayarlar yardımıyla yapılır.
    üçüncü aşama ise tedavi kısmıdır. tedavi süresi bir fraksiyonda iki ila beş dakika arasında olabilir. ortalama bir tedavi günde bir kez haftaiçi her gün beş hafta boyunca sürer.hasta cihazdan verilen randevu saatinde gelir, iki dakika ışınını alır ve normal hayatının akışına geri döner.
  • temmuz başlarında babama palyatif niyetle 5 günlük uygulanan kür. beyninden aldığı için saçlarının döküleceği söylenmişti ancak uzun süre sadece az bir dökülme varken bu ay itibari ile hiç saçı kalmadı. bizim için kendisinin fiziksel durumunun iyi olması daha önemli iken onun psikolojisi saçları ile birlikte daha da bir çöküşe girdi.

    radyoterapi üzerinden bunca zaman geçtikten sonra son iki haftadır kolunda damar bulamadılar ve damar yolu açmakta çok zorlandılar. damarları çok incelmiş dediler. kemoterapi gördü sandılar ama hiç görmedi. radyo terapi uygulaması da damarlarda incelmeye yol açıyor mu diye arasam da bir bilgiye ulaşamadım.
hesabın var mı? giriş yap