• sarap gibi ne kadar soksam kardir mantigi ile üretilen bir ürün.. anasini satiim herkes sanki tütün eksperi pahali puro icmessen puro ictigini düsünmüyor.. oysa ki 10 dolarlik puro ile 50 dolarlik puroyu ayirt edebilmek toplam hayatinda 1000 puro icmeden mümkün degildir.. nasil ki mp3lerin 128 kbps ile 192 ligi ayirt edebilmemiz icin mozart ile akraba olmamiz gerekior puroyu ayirt edebilmek icin de birisiyle akraba olmamiz gerekmektedir (isim vermek istemiyorum simdi)

    gerek kahveyle gerek viskiyle süpper giden bir yasam sekillendiricidir.. ama illa ki sicakta icilmelidir, illa ki ici kaynatan müzikle icilmelidir (salsa explosion toplamalarini ben tercih ederim)

    hülasa ülkemizin o kadar sahane tütünü varken bir sekilde puro sektorune girememesini puro üretiminde soz sahibi olmamasini ben idrak edemiyorum.. ilerde sermayem olsun tirede fabrikasini dükkanlarini acicam arkadas.. koyucam ismini de "azuth purolari.. turkish blend icabinda delight" verdim mi de altina "bu purolar izmirli kizlarin bacaklarinda sariliyor" efsanesini bitmistir arkadas.. 50 dolara sokarim tanesini..
  • dunyanin en fakir ulkelerinden birinde ve komunizmin son kalesi kuba'da uretiliyor olmasina ragmen, uzucu bir sekilde, vahsi kapitalizmin, zenginligin, godamanligin, ezici paranin sembolu olmus bir tutun mamulu.. kendi icinde ne bicim paradokslar yasiodur kimbilir..
  • puronun hatunlarin bacaginda sarildigi gibi bir geyik mevcuttur. nasil oloor da oloor diye gormek icin gezdigimiz havana'daki puro fabrikasinda bunun dogru olmadigini gorduk, puroyu sarmak oldukca zor ve zahmetli bir is (sarmaya baslamadan once sirf bu is icin dokuz aylik bir kurstan geciyorlarmis), bacak gibi duz olmayan bir yuzeyde kotarilmasinin imkani yok. ama bacaklarinin uzerinde tutun yapraklarini yayip, ayiriyorlar, ayni boy ve renkteki tutun yapraklari birarada olacak sekilde. butun markalar ayni fabrikada yapiliyor, ama hangi markaya hangi tutunden ne kadar konacagi vs. ayrintilari degisiyor, sarilmalari bittikten sonra ayri bir bolumde paketlenip, cicileri giydiriliyor. fabrikanin bir bolumu de kalite kontrol, ki herhalde burada calisanlar puro meraklilarinca dunyanin en sansli insanlari olarak nitelendirilebilir; adamlarin tek isi, yapilan purolardan ornekleri deneyip, olmus mu olmamis mi karar vermek. akciger-girtlak kanseri gibi bir riski vardir herhalde ama olacak o kadar... ne kadar zor ve emek isteyen bir is oldugunu gorunce puronun neden korkunc fiyatlara satildigini da anlamis olduk.

    ayrica (bkz: partagas)
  • purolar, çeşitli boy, kalınlık ve şekildedir ve bu özelliklerine göre adlandırılır.
    küçük yuvarlak purolara : sigarillos

    ince ve uzun purolara : panatella
    kalın ve kısa purolara : cigara
    iri ve kalın purolara : corona denir

    puronun yakılacak ucuna “ ayak”, diğer ucuna “baş” denir.puroların dinamik karbonhidratları az, proteinleri ise yüksektir. bu yüzden alkalik ekstremlidir. kendilerine has olan yanık yün kokusu, purolarda istenilen bir kokudur.yanma süresiyle puronun kalitesi ölçülebilir.5 cm'lik kısmın yanma süresine göre;
    25 - 30 dk çok iyi
    31 - 35 dk iyi
    36 - 40 dk orta
    41 - 45 dk güç
    46 ve üstü kötü
  • tutununun sarma seklinden kaynaklanan ozelliiinden dolayi ole.
    zor yanar zor cekilir
    zor biter
    bide zor alinir (bkz: maddi zarar)
  • arkadaşın babası küba'dan elceğizleriyle aldığı cohibalardan bir kaçını bana törenle teslim etmişti geçen yıl.
    ben de hemen tüketmeyerek özel bir güne saklama kararı almıştım daha o an.
    hernedense bir anlığına unutmuştum ne kadar ekstra sıradan bir hayatım olduğunu.
    aradan geçen aylar boyunca hayatımda özel bir gün vuku bulmaması ve gelecek günlerde de herhangi özel bir gün olma ihtimali belirmemesi üzerine içmeye karar verdim bu sanat eserlerini.
    ama kurumuşlardı tabii.
    odun gibilerdi artık.
    üzüldüm.
    çaydanlığın buharına tutup içmekten başka çarem yoktu; öyle de yaptım.
    tat vermese de...

    diyeceğim şu ki; kurutmayın, için.
  • arkadaşla birkaç sene önce 3-4 liraya satılanları almıştık içeriz diye. biz mi puroyu içtik, puro mu bizi içti belli değil. mangal kömürü içsen daha iyi hakikaten. işin tuhaf tarafı puronun tadını unuttum lan. o kadar acıydı ki. arkadaş "aroması iyi ama sarımı kötü"dedi. sanki küba purolar cemiyeti baskanı manyak herif. karizmayı bozmamak için bohem gurme taktiği yaptı, ben yemedim tabii, onun da gözünün feri gitti. beynindeki nöronlar çayda çıra oynadı, farkettim.

    velhasıl güzel olanını içemediğim bir tütün mamülü. tavsiyesi olanlar varsa ulaşabilir.
  • sevgili sefa pezevengi dostlarım, romalılar,
    yeni yetme sayılabilecek bir purocu, diğer yandan tecrübeli bir düz adam ve keyifçi olarak bir kılavuz hazırlamak isterim sizlere. haliyle(düz adamız ya) şöyle his böyle adap gibi konulara girmeyeceğim; mümkün oldukça fonksiyonel konulardan yürüyeceğim. here we go:

    önce ilk şehitlerimizi verelim.
    - bir kere yurt dışı bağlantınız yoksa hiç bulaşmayın. evet “occasional smoker” olarak başladığım yaklaşık 7-8 sene öncesinden haftada bir gün puro ritüeli yaptığım bugüne net söyleyebilirim ki “aman allahım neler içmişim ben!”. düzgün orijinal şeyler bulun için; sıfır denetimle sağda solda satılan uranyum katkılı tütün mamullerinden içmeyin. ha değişik bir insansınızdır, yurt dışı bağlantınız yoktur ama bok gibi paranız vardır. işte absürt paralara gerçekten orijinal satan yeler var. bir dal puroya 80 tl verebiliyorsanız(günün kuru 1usd=5,6tl) sorun olmaz.
    - aromalı puro seviyorsanız yine çok bulaşmayın. ben de backwoods ile başladım bu işe(hey gidi honey berry; bulunca sevinirdik) yani keyifli bir olay ama zaten oluşu sağlıksız bir şey bir de garip gurup(ve en önemlisi denetimsiz, kaçak) kimyasalları bulaştırmayın işe. birazdan anlatacağım şeyler de aromalı puro seven kişilere hitap etmeyecek zaten…
    - bütçe olarak gemileriniz ve fabrikalarınızın olması gerekmiyor ama başlangıç için yine 1000 tl’ye yakın masrafınız var(ilk 25’li puro paketiniz de dahil buna). alışveriş listemiz ve2018 yılında benim aldığım fiyatları(1 usd=4,8tl kuru varken)
    * humidor; 25 puro kapasiteli 300 tl
    * nem ölçer 20 tl(cheap fucker alert)
    * giyotin 40 tl
    * puro sehpası 32 tl
    * humidifyer hydrogel 40 tl
    * pürmüz çakmak 15 tl (cheap fucker alert 2.0)
    * kibrit, şömine kibriti olursa 14 tl
    * bulaşık süngeri 1tl diyelim sembolik
    * saf su 3tl
    * toplam 150€’luk puro almışım geçen sene. siz 60€ gibi düşünün başlangıca...

    humidor humidor destane
    ilk harcama kalemimiz humidor. puroları içinde saklayacağımız ve nemlilik ve opsiyonel olarak sıcaklık konularında şartlandıracağımız saklama kutusu/dolabı diyebiliriz. seçeneklerimiz:
    - sıcaklık ve nem konusunda şartlandıran çözüm: aynı şarap dolabı gibi düşünün; puroları olması gereken nem ve sıcaklıkta saklayan buzdolabı benzeri dolaplar var. fiyatları “oh my sweet lord” seviyesinden başlayarak "vay amk” seviyesine kadar gidiyor. maaşlı çalışan kişilere ne kadar gereksiz olduğunu anlatmama gerek yok. bir de arap yarım adası veya tundrada yaşamıyorsanız sıcaklık işi evin içinde uygun yer bulunca halloluyor zaten çok kasmaya gerek yok.
    - dahta kutu. en sevdiğim. sedir ağacından dahta kutumuzun içini sadece nem için şartlandırıyoruz. bir kere alacaksınız oldu mu iyisi olsun diyeceksiniz tabii ama demeyin. aldığınız şeyin özünün bir “dahta kutu” olduğunu ve hem puro içen insanlara hitap ettiğinden hem de yüksek kur fakir ülke ikilemi nedeniyle pahalıya ittirildiğini unutmayın. yani çok para bayılmayın hangisi ucuzsa yapıştırın. tabii bir önemli detay var; kalkıp da başka amaçla üretilmiş bir kutu almayın. yani “humidor” diye satılan bir şey kullanın. diğer türlü bir çok potansiyel sıkıntı var(kullanılan vernik, yapıştırıcı, iç yüzeyin nem tutmayıp yüzeyde sıvı birikimine kadar. internette hem sıfır hem de ikinci el sitelere bakın. bir hevesle başlayıp neredeyse hiç kullanmamış bir sürü insan var. bir de puro satan yerlerde, pasajlarda falan önceden getirilip stoğa çakılmış, satılamamış ürünler de bulabilirsiniz. ben oldukça ucuza bulmuştum o şekilde.

    humidoru aldık; ee?
    şimdi fakir edition devam edelim; dolap alanların böyle bir derdi yok. humidorla kullanılacak şeyler; nemlendirici çözüm(çeşitleri var; yazacağım) ve nem ölçer. ama daha da öncesi humidorumuzu ilk purolarımızı koymak için hazırlayacağız(seasoning deniyor). burada çok detaya girmeye gerek yok; aşağıdakileri toplayınız:
    - bulaşık süngeri; çok dandik bir şey almayın üzerinde fiber kalıntısı olmasın.
    - saf su; benzinliklerden alabilirsiniz. saf su olması önemli çünkü humidorun içinde saklayacağınız şeyler “canlı”. bakteriyel yükü arttırmayın saf su olması olması ondan önemli. bir de kloru kireci falan var tabii.
    - nemölçer: genelde humidorla birlikte gelir(en ucuzundan(: ). eğer harici alacaksanız çok dandik bir şey almayın ama çok para da bayılmayın. dandiği ve iyisi arasında tabii ki kalibrasyon farkı var. size hepsi bir değer gösterir ama kalibrasoynunu ne kadar koruyor vs önemli. purolarınızı az nemlendirirseniz kurur ve ölürler. çok nemlendirirseniz de küflenirler. bu üç kuruşluk şey bunu yaptığından önemli işte. size nemi düşük gösterir; siz basarsınız nemlendiriciyi hop gelsin küf. ya da tersi siz işler iyi gidiyor dersiniz bir bakmışsınız çıra gibi yanıyor purolar. bu arada kalibrasyon işine mümkün olduğunca geç girin. ben böyle bozdum çöpe attım bir tane heh heh. kalibrasyon için bkz youtube.
    süngerimiz ıslatarak humidorun içini nemlendiriyoruz. yüzey foşur foşur ıslak olmayacak ama nemlenmemiş yüzey de kalmayacak şekilde. bir gün böyle beklesin; sonra nemölçerinize bakarak devam edebilirsiniz. 70 üzerine sabirtlenmişse doğru yoldasınız demektir. yoksa devam. eğer stokta çok beklemiş bir humidor almışsanız bu işlemi birkaç kere tekrarlamak(her birinde yeterince beklemeli) gerekiyor. ilk süngerleme sonrası seçtiğimiz nemlendirme çözümünü de humidora bırakıp yine bir süre bekliyoruz. burada bir proses kurduğumuzu belirteyim. yani kararlı proses, az sapma ihtiyacımız var. amaç kurutmamak ve küflendirmemek. baktınız stabil; purolarımızı yerleştiriyoruz içine.

    nem; ne kadar nem; az nem çok nem… ??
    şimdi optimum 70 derler ama zevk işi. yani ben daha neme doymuş severim 75 civarı tutmak isterim falan. içmeden aradaki farkı görmeden çok yorum yapılamayacağından 70 ile başlayın derim.

    nemlendirme çözümü… nemlendirme çözümü… what on earth are you talking about?
    nemlendirme için üç seçeneğimiz var. şimdi nemlendirme aslında iki yönlü çalışıyor; nem verme ve nem alma. nem verme 3 seçenekte de mevcutken nem alma(aktif olarak) sadece boveda’da var.
    - para pul sorunumuz yoksa hazır paketler var boveda marka. puro adedinize göre ve zevkinize göre bir paket seçip içine atıp keyfinize bakıyorsunuz. paket süresi bitince de çöpe atıp yenisini koyuyorsunuz. yani çok pahalı birşey değil ama benzinlikten alacağınız suya göre pahalı tabii (: şöyle söyleyeyim; purolarınız pahalıysa bunu tercih edin, çünkü tek dal puro parası aslında. ucuzsa işçinin emekçinin saf suyu ve jeli!
    - kristal jel: hydogel diye satılan denizanasına benzer bir yaratık var. bu yaratık içindeki nemi belli bir orana kadar kutuya veriyor. nem belli orana ulaşınca daha fazla veremiyor. avantajı şu; kendi ucuz. kutuyu nemlendirince küçülüyor kristal jeller içine saf su ekliyorsunuz geri büyüyor. yani hayatta tutması da ucuz. dezavantajı humidor içinde yer kaplıyor çünkü ya kendi kabında veya başka daha küçük bir kapta humidor tabanına koyuyoruz. bir de nemi birden arttırıyor bu da küflenme riski demek. bunun olmaması için yaratığı koyduktan veya küçülmüş yaratığa su ekledikten sonra ara ara humdior kapağını açıp kapatmakta fayda var.
    - nemlendirme topları(o nasıl anlatım); humidorla beleşe gelir başaşağı kaplarda durabilir bu nedenle yer kaplamaz. performans olarak düşüktür; tavsiye edilmez. eğer hali hazırda çok nemli bir iklimdeyseniz belki yer tabii…

    evet humdorumuzu şartlandırdık. purolarımzı dizdi… lan daha puro almadık ya??

    vitola derken ne demek istiyorlar; ayıp mı konuşuyorlar?
    çok ağır konuşmuşlar vitola falan. vitola kabaca(düz adamız dedik ya) ölçü işte.
    - uzunluk; zaten içimi uzun, en kocamanından alırsanız daha da uzun sürüyor. 1 saatlik içim herkesin hoşuna gitmez.
    - çap: aslında çap azaldıkça içim genelde sertleşiyor. şu minicik purolar var ya onları sigara içen birine verin ölüler mesela.
    benim zevkim büyük çap ve orta uzunluk ile robusto isimli vitola. başlangıç için tavsiye edebilirim.

    tütün & sarım
    tütün kaynağı ve makine sarımı/el sarımı olması da önemli tabii. hem iyi tütün olsun(küba mesela) hem el sarımı olsun hem de marka olsun derseniz fiyatlar uçuyor. işte birinden feragat etmek lazım. size başlangıç olarak marka değil “bundle” almanızı öneririm. dalı 2-3€ arasına geliyor. duty free’den alıyorsunuz. örneğin “dominican bundle” diye var bir tane dominik tütünü, el sarması 25’li pakette; harika bir fiyat performans purosu. robusto olanı baya iyi fiyatına göre. yine tavsiye edebileceğim quintero(nacionales veya favoritos), guantanamera cristales var markalı derseniz. bu arada bundle dediğimiz “laylon” ambajda satılan markasız ama bandrollü purolar. tutturunca çok iyileri çıkıyor.

    came on baby light my fire.
    alışveriş listemize geçmeden önce puroyu yakmak neden önemli anlatalım.
    puro yakma işi önemli. yok hala düz adam konuşuyor merak etmeyin, adabında sanatında değiliz işin. şimdi yanma dediğimiz olayda kimyasal dostlarımız tepkimeye girerken arada “ben yanmayacağım bana ne bana” ne diyen münferit gazlar oluyor. sonra egzoz gazları oluyor. bu iki zibidi bizim bilmem kaç euro verdiğimiz, dominikli, kübalı dostlarımızın elleriyle sardıkları, dünyanın tee öbür ucundan gelmiş puronun içine giriyorlar. ve tadını en ebleh damağın(benimki yani) bile anlayabileceği şekilde bozuyorlar. bunun yaşanmaması için çözümler var. ilki sedir ağacı çubuklarla yakmak. bu opsiyon bana “ayranı yok içmeye” sözünü hatırlattığından aşağıdaki alışveriş listemizle devam edelim.

    - pürmüz çakmak. çok iyi bir şey almanıza gerek yok yazayım 60. defa. ama puro yakmak uzun sürüyor ve ucuz olanlar uzun süre yakınca cortlayabiliyor. seçeneklerimiz az iyisini almak veya uzun yakmamak için kibrit ile kombine kullanmak benim yaptığım gibi.
    - kibrit; bulabilirseniz uzun şömine kibriti. hatta bulun la internet var elinizin altında.
    - puro sehpası. ne olduğuna google’dan bakabilirsiniz. puro elinizde değilse ideal olarak yere paralel durması gerekiyor. ucunda yanma devam ederken dumanının dışarı daha falza çıkması, tütünün tadını bozmaması için. bu arkadaş onu sağlıyor. ne kadar fonksiyonel anlatamam size. evinizdeyken puro küllüğünüzü kullanırsınız da dışarda içerken katlanır sehpa harika çözüm.
    - giyotin. puronuzun ucunu kesmek için. punch da alabilirsiniz.giyotinle ideal kesim biraz alışkanlık gerektiriyor. ama giyotinle şak diye kesmek keyifli bir şey; insan testosteron bombası hissediyor o kısa şak anında. sonra geçiyor (:

    puroyu yak artık iki saattir çenen düştü.
    tamam la. öhöm. şimdi iki husus var. birincisi puronun içini gaz doldurmamak ikincisi de kenarları eşit yakmak. ikincisini sağlamanın yolu puroyu çevire çevire uygun uzaklıktan(2” iyidir diyolla) kenarlarını halka şeklinde yakmak. yukarıda iyi çakmak ihtiyacı bundan geliyor. çözümü kibrit kullanmak kenarları yakmak için. kibriti yaktıktan sonra yanıcı kısmın bittiğinden ve “dahta” kısmının yandığından emin olun. biraz bekleyin yani. yine amaç tadını bozmamak. uzun kibritiniz varsa tek kibritle işi bitirirsiniz. yoksa birkaç tane harcayıp bekliyorsunuz. kenarlarını yaktıktan sonra da puroyu ağzınıza alıp normal yakıyorsunuz. yine çakmağı puronun dibine sokmayın mümkün olduğunca.

    puroyu keserken soba borusu gibi kesmiyoruz yaklaşık 5mm çapında delik işimizi görüyor. google’da “perfect cut cigar” diye görsellerde aratın bir.

    oh be içebildik sonunda...
    evet; içinize çekmeden, ağzınızda çevire çevire, tadını ala ala. nam nam. yanında bir de scotch oh (:

    afiyet olsun!

    not: puro çantası da var. ben bunun için eski bir deri gözlük kılıfı kullanıyorum (: kısa süreli puro taşımanın en iyi yollarından birinin buzdolabı poşeti olduğunu söyleyeyim bu arada. kilitli olanlar değil onlar hava alıyor; kilitsiz düz olanları alıp havasını boşaltıp, delik olmadığından emin olup, sağlam bir düğüm atıyoruz. gözlük kılıfına giyotin, sehpa, kibrit, çakmak ve bir adet robusto sığıyor. daha ne (: yok ya; gideyim kendime bir çanta alayım hehehh. sevgiler.
  • içe çekilmesi son derece sakıncalıdır.
    el sarımı puro humidor denen bir kutunun içinde saklanmalıdır, aksi takdirde kuruyup bozulur.
    sigara içmeyen hatta sigara dumanına tahammül edemeyen bir insan purodan keyif alabilir.
    el sarımı küba puroları kesinlikle diğer ülkelerin purolarından farklıdır.

    patronların elinde görünmesinin nedeni pahalı olmasındandır,
    oysa küba' da öyle mi,
    değil tabii ki.
hesabın var mı? giriş yap