• pinar'in son reklami*ndan sonra "ahah okan bayulgen'e de bak hele, probiyotike prebiyotik demis.." gibi dusunup ukalaca "yanlis biliyo lan bunlar, probiyotik o bikere!" dedikten sonra arastirip da probiyotikten farkli oldugunu ogrenince sapa oturmama neden olan bir karbonhidrat olmustur kendisi, bu sebeple kendisini hic unutmayacagim.
    reklamdan sonra "okan bayulgen'in veyahut pinar sut'un probiyotik yorumu" gibi dusunulse de, probiyotikten farkli bir seymis aslinda bu.
    once bir ozet gecelim:
    bakteriler bize tu kaka gibi gelip hastalik bulastiran yaratiklar gibi gorunse de, bazilari yararli olup cesitli hastaliklarin tedavisinde yardimci olurlar bunyemize
    probiyotikler de ishal ya da kabizlik gibi sindirim sistemiyle ilgili olan cesitli rahatsizliklarin gecmesine yardimci olan mikroorganizmalar olmakla beraber prebiyotikler bu bakterilerin sayi ve de aktivitelerinin artmasini saglayarak sindirim sistemini duzenleyen karbonhidratlardir.
  • prebiyotik bir organizmanin gelismesi ve cogalmasi icin gerekli olan maddelere verilen addir. mesela bakteriler icin cesitli oligosakkaridiler prebiyotiktir. probiyotik ise mikroorganizmanin kendisidir. reflor diye bir ilac verirler ishal oldugunuzda. reflorun icindeki mantar susu bir probiyotiktir. karistirmayalim.
  • normalde karbonhidratlar ince bağırsakta emilirler, amiloz-amilopektin oranına göre bazı karbonhidratlar ince bağırsakta emilmeye dirençlidirler. bunlar kalın bağırsaklara gelirler ve oradaki mikropları* beslerler. bu yüzden de onlara prebiyotik denir.
  • kısa bir tanımdan sonra gıda endüstrisindeki yansımalarını irdelemektir okumakta olduğun entry'nin yazılma amacı.

    mikroorganizma, bakteri gibi sözcükler bizde genellikle enfeksiyon ve hastalık çağrışımı yapıyor değil mi suserlar. mikroorganizmaların oluşturduğu mikroflora vücudumuzda bir denge halinde. ancak bu denge belli nedenlerle bozulduğunda tedavi gerektirecek sağlık problemleri ortaya çıkarabiliyor. örneğin antibiyotik kullanımının özellikle bağırsak mikroflorasındaki yararlı mikroorganizmaların sayısını azaltması, hastalık yapan* mikroorganizmaların çoğalarak bağırsak mikroflorasında baskın hale gelmesi durumunda alerji, bağırsak problemleri, cilt enfeksiyonları ve bağışıklık sistemi problemlerinin gelişme riski artıyor. resmen tıpçı* iticiliğinde yazdım.

    e gıda dedin endüstri dedin tanımdan bir çıkamadın demeyin gurbanlar. başlıyoruz işte azıcık sabır.
    yoğurt gibi fermente süt ürünlerinde kullanılan probiyotik mikroorganizmaların sağlığa olumlu etkileri bazı klinik çalışmalarla kanıtlandıktan sonra dünya çapındaki tüm gıda firmaları, probiyotikleri daha fazla gıda ve içeceğe eklemenin yollarını aramaya başladı. insan bağırsağında normal olarak bulunan laktobasillerden ve bifidobakterilerden seçilen probiyotikleri gıdalara eklemek ve raf ömrü boyunca canlı kalmalarını sağlamak, gıda teknolojisi açısından her zaman önemli bir sorun olmuştur. aslında gıda güvenliği açısından uygulanan işlemler mikroorganizmaların canlı kalma ihtimalini azaltmaya yönelik olduğundan bu durum bir çelişki yaratıyor. uygun probiyotik mikroorganizma türünün ve gıda çeşidinin seçilmesi, probiyotik mikroorganizmaların canlı kalmasına izin verecek gıda işleme koşullarının kullanılması, paketleme ve çevre koşullarının uygunluğu, ürünün tedarik zinciri ve raf ömrü süresince probiyotiklerin canlı kalmasını sağlamak, eklenen probiyotiklerin ürünün tadında ve yapısında olumsuz bir etksinin olmaması gıda endüstrisinin baş etmek zorunda olduğu sorunlardan.
    bunun yanı sıra probiyotik mikroorganizmaların güvenlik, işlevsellik ve fizyoloji bakımından belli kriterlere sahip olması gerekiyor. ayrıca vücudumuza girdikten sonra probiyotik özelliklerini sürdürebilmeleri için düşük ph'dan ve sindirim enzimlerinden etkilenmemeleri ve bağırsak hücrelerine tutunarak çoğalabilme yeteneğine sahip olmaları gerekiyor.
    prebiyotikler de dengeli bir bağırsak mikroflorası sağlamaları, kişinin sağlığına olumlu etkileri, düşük kalorili olmaları, düşük glisemik indekse ve sükrozun tatlılık derecesinin % 30-60'ı kadarına sahip olma özellikleriyle gıda katkı maddesi oalrak gıda endüstrisinde son yıllarda yaygın olarak kullanılıyor.

    neticede; prebiyotiklerin probiyotiklerle kurduğu ilişki gıda endüstrisinin ilgi odağı. probiyotiklerin bir tamamlayacısı olarak düşünülen prebiyotikler insan beslenmesinin ayrılmaz bir parçası. ağız yoluyla alındıklarında sindirim sisteminin düşük ph'ına ve sindirim sistemi enzimlerine gösterdikleri direnç sonucunda kalın bağırsağa kadar sindirilmeden gelen prebiyotikler, probiyotik mikroorganizmalar tarafından metabolize edilir ve hastalık yapan* mikroorganizmaların çoğalmasını önler.
    delikanlılar! fazla düşünmeyin yiyin yedirin bu prebiyotikleri, hadi bağim.
  • bakteri içermeyen ama yararlı bakterilerin (probiyotik katkıların) çoğalmasına yardımcı olan beslenme katkı maddeleri.
  • prebiyotik diye adlandırılan diyet posası, oligosakkaritler, sindirilmeyen karbonhidratlar gibi fermente edilebilir karbonhidratlardır. probiyotik ve prebiyotikler uluslararası bilim derneği(ısapp) çalışma grubu, 2010 yılında prebiyotikleri, gastrointestinal mikrobiyota aktivitesinde ve / veya kompozisyonunda spesifik değişimlere neden olan konakçı sağlığına yararlı etkileri bulunan özellikle seçilerek fermente edilebilen bileşenler olarak tanımlamıştır.
    prebiyotikler bazı besinlerin içeriğinde doğal olarak bulunmaktadır. pırasa, enginar, hindiba, yer elması, sarımsak, soğan, buğday, çavdar ve baklagillerdir.
    kaynak: krause's food nutrition and diet therapy
  • antibiyotik gibi bişey.anti karşı demek,pre de önce demek.nasıl ki biyotiğe antisini verince iyileşiyorsun. dememk ki biyotik kötü bişey. o zaman bu da bu kötü şeye (hayatın kendisi olabilir mesela) bebeği hazırlamaya yarayan bir besin. yani küçüklüğümüzde yeterince prebiyotik yemezsek büyüyünce bol bol antibiyotik yemek zorunda kalırız.
    (bkz: i seni love you seviyorum ingilizcesi)
  • kulağa jeolojik çağlardan biriymiş gibi gelen ama tamamen alakasız olan şey.
  • bir grup yararli bakteri cesidi. kendilerini direk sıvı damla , toz ,kapsul ya da yogurt şeklinde alabilirsiniz . biz yogurt yaparak tuketiyoruz.yaklasik bir buçuk yildir evde prebiyotik yogurdumuzu kendimiz yapiyoruz. normalde cok hastalanan bolca antibiyotik kullanan biri olarak son bir yilda hic antibiyotik kullanmamis olmami buyuk oranda bu arkadaslara bagliyorum ve nasıl yaptıgımı paylaşmayı da borç biliyorum.
    prebiyotik bakteriler normal/ geleneksel mayalamayla olusturamadagimiz bakteriler. muhakkak disaridan ekmemiz gerekiyor ve prebiyotik olarak mayaladigimiz yogurttan maksimum 5 mayalama yapabiliyoruz , 5 den sonra yine bakteri eklemek gerekiyor. ben maya olarak şok marketlerde satilan yorsan prebiyotik yogurt mayasini kullaniyorum.yogurt hem cok lezzetli hem de kivam olarak cok basarili oluyor. bagirsak florasinin bu denli etkili olabilecegine inanmayan bunyemi kesinlikle ikna etti yaramazlar.
hesabın var mı? giriş yap