• filmin ilginç sahnelerinden birisi babasının ali ekber'i "niye gelmedin lan ananın elini öpmeye örf, adet, anaya babaya saygı nerde ulan" deyip tokatladığı sahnedir. tam o sırada arkadaki kilisenin çanları çalar ve çan sesi tokat sesine karışır. iki kültürün karıştığı gibi.
  • 1988 yapımı bir şerif gören filmi. kemal sunal başrolde, âşık olduğu babett rolünü babett jutte oynamış.

    klasik bir "saf anadolu çocuğu" figürü ali ekber* almanya'da çöpçülük yaparak geçimini sağlar. akşamları, vatandaşlarımızın da yer aldıkları bir amatör tiyatro grubunun çalışmalarına takılır. garsonluk yapan civciv saçlı babett'e âşık olur bu arada. arasıra polis kılığına girip babett'e hava atar, hislerini tatmin eder.

    gurbetçi vatandaşlarımızın avrupa'ya uyum sorunu, orada yaşadıkları sıkıntılar gibi klişe konuları izleyiciyi baymadan anlatmayı başaran bir film. ayrıca sanki "yaşamda oynamak istediğimiz ama ulaşılması zor bir rolü - polislik, patronluk, öğretmenlik, vb. - elde ettiğimizde bile bir süre sonra o rolü oynamaktan sıkılmamız kaçınılmazdır" gibi bir mesaj da içeriyor.
  • işte hendek işte deve klibinde barış manço deveyi gezdirirken, çemberlitaş şafak sinemasının girişinde afişi görülen film.
  • senarist hüseyin kuzu, filmin senaryosunu carl zuckmayer'in yazdığı köpenick'li yüzbaşı* adlı tiyatro oyunundan esinlenerek yazmıştır. filmde ali ekber'in rol aldığı oyun da odur.

    "körü körüne boyun eğilen; sırmalı apoletler, ışıltılı mahmuzlar, göz kamaştıran madalyalarla parlatılmış militarizm, bir şeytan çarkını döndürüp duran bürokrasi ve "devlet için insan" temelleri üzerinde yükselen bir düzen... bu düzenin horlayıp dışladığı kunduracı* wilhelm voigt*, sonunda düzene, onun kendi silahını kuşanarak karşı çıkacaktır." *
  • yanlış görmediysem kemal sunal'ın 16.06.1988 pink floyd berlin konseri'ne denk geldiği film. buradan onun da bir pink floyd hayranı olduğunu görebiliriz. link
  • kemal sunal’ın 80’ler sonrası yaşadığı sinematografik evrilmenin örneklerinden biri. boynu bükük küheylan, yoksul, düttürü dünya, öğretmen, abuk sabuk bir film, koltuk belası gibi filmlerle klasikleşmiş natuk baytan - kemal sunal ekolünün dışına çıkıp farklı sinema dilinde çalışmalarda yer almıştır.

    aslında yeşilçam tarihçileri bu evrilmede kemal sunal’ın pek dillendirilmese de şener şen’den etkilendiğini söylerler. keza 80’ler öncesinde daha çok kemal sunal ya da ilyas salman filmlerinin tamamlayıcı oyuncusu olan şener şen 1984 yılında oynadığı namuslu filmiyle bambaşka bir tarza sahip olup çıplak vatandaş, milyarder, muhsin bey, selamsız bandosu, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni gibi filmlerle bunu çok ileri seviyeye taşımıştır.

    polizei filmi de biraz bu yeni sinema dilinin bir ürünü olarak görülebilir. keza klasik kemal sunal güldürülerini sevenler bu tarz kemal sunal filmlerinin içine bir türlü giremezler. bu filmlere daha soğuk bakarlar. ancak gerek sinema dili gerek kemal sunal’ın karaktere kattığı enerjiyle polizei filmi oldukça başarılı bir filmdir. ekber’in güneş gözlükleri ve kendini fazlasıyla kaptırdığı polis rolündeki hali oldukça sevimli ama bir yandan da itici bir karakterdir. bunları tek kişide toplayıp böyle güzel yansıtmak ise kemal sunal’ın müthiş yeteneğidir.
  • uçak korkusu bulunan kemal sunal'ın çekimlerine kendi arabasıyla karayolundan gittiği 1988 yapımı filmdir.

    (bkz: balalayka)
  • türklerdeki ahlak anlayışının çarpıklığını gözümüze sokan filmdir. ekber, cafe'de aşık olduğu babet'i beklerken daha önce evden kaçan türk bir kızı erkek arkadaşıyla görüp namus muhabbeti çeviriyor. oysa o anda da kendisi başka bir kızla buluşmak için bekliyordu. filmin bir yerinde açıkça söylendiği gibi kızlar yapınca kötü yola düşmüş oluyor ama erkekler yapınca çapkınlık oluyor.
  • 1988'de almanya'da çekilmiş kemal sunal filmidir. filmde gurbetçilere dair birçok mesaj, eleştiri var.

    komedi filmi dendiğinde ilk akla gelenlerden biri kemal sunal oluyor ancak ben komedi dışındaki bu tarz filmlerini daha çok beğeniyorum. keşke bu tarz filmlerde daha çok oynasaydı.
  • almanca'da polis. yalniz söyle bi sey daha var:
    (bkz: polizist)

    simdi polizei sadece genel isim. yani mesela "polise gitmek istiyorum" denildiginde polizei kullanilir. ama tek kisiden bahsederken polizist denir. yani mesela "polis olmak istiyorum" derken polizist kullanilir.

    her meslekte oldugu gibi bunun da disi olanlarina "in" ekli eklenir. yani (bkz: polizistin)

    bu her meslekte var. mesela doktor örnegini ele alirsak, maskulen: arzt feminen: ärtzin. ögretmende ele alirsak, maskulen: lehrer, feminen: lehrerin gibi.

    kelime anlami polizei da olsa, almanya'ya yolunuz düserse polizei olmak istiyorum vs. demeyin yani.
hesabın var mı? giriş yap