• atina ve sparta, uzun seneler boyunca kiran kirana verdikleri mucadeleler sonucunda ortak dusmanlari olan persler'i yenmesini bilmislerdi. her ne kadar gecmiste birbirlerine karsi gayet dusmanca tavirlar sergilemis olsalar bile, ilk defa bu iki buyuk sehir devleti, dev gibi ve cok guclu bir dusmana karsi gelmesini bilmis, her ne kadar iyon sehir devletlerinin yokoluslarina tanik olsalar dahi, bir sekilde ayakta kalmayi ve persler'in daha batiya ilerlemelerini onlemislerdi.

    belki daha sonralari makedonya bayragi altinda, buyuk iskender tarafindan tamamiylen birlestirileceklerdi, ancak buyuk iskender'in hakimiyetine girmelerine neden olan asil olay, persler'i yendikten sonra baslayacakti; buyuk savas.

    her iki devlet de kulturel bakimdan inanilmaz guclu idiler. oyle ki, tipik bir antik yunan agziylan butun diger devletleri ve diger kulturden olanlari "barbar" olarak asagilamaktaydilar. hakliydilar da; onlarin kultur seviyesine sadece mezopotamya medeniyetleri ve misir ulasabilmekteydi o zamanlar. roma da neymis?

    ancak iki devlet arasinda da buyuk farkliliklar mevcuttu. her ne kadar dilleri ayni olsa, kulturleri hemen hemen ayniydi.

    atina buyuk bir deniz gucu iken, ve bu gucunu tamamiylen ticarete dayandirmaya calisir, kulturunu yaymaya ozen gosterir ve demokrasi ile yonetilirdi (demokrasi kavramini da antik yunan gozunden gorunuz; halkin %20'si ozgurdur, bunlardan erkek olan %10'luk kisim oy kullanir, geri kalan %10 kadindir ve %80 koledir).

    sparta ise tamamiylen bir kara ordusuna sahipti ve oligarsi ile yonetilmekteydi. ticarete de o kadar bagimli bir devlet degildi ve genellikle ekonomisini tarim ile guclendirmekte, tarim ile surdurmekteydi.

    her iki devletin de o donemlerde, kendileriyle ayri ayri ittifak icinde olduklari ufak sehir devletleri vardi. bu ittifaklar, guc dengesi sistemini sagladiklari icin, hem atina hem de sparta icin cok buyuk onem arz etmekteydiler. oyle ki, ittifaklarin saglamligini korumak icin birtakim kararlar almislardi. bunlar kisaca soyle ozetlenebilir:
    - isteyen, istedigi tarafin ittifakina katilabilir.
    - bir kere bir ittifaka katildiktan sonra, taraf degistirmek kabul edilemez ve savas sebebidir.
    - ayni ittifak icindeki sehir devletleri birbirleriyle savasamazlar.

    savaslarin baslamasindan once bircok ilginc olay yasanmistir. bunlarin bircogunun kaynagi da yukarida bahsettigim bu sehirler ve ittifaklar arasinda yapilmis olan anlasmanin sonucudurlar. bunlara ornek olarak, savasin baslamasindan once yasanmis olan uc tane onemli bolgeye deginebiliriz:

    1) kosira: savasin kokusunu yavas yavas almaya baslamis olan kosira, daha cok soylular tarafindan yonetilen bir sehirdi. bu nedenle diger sehir devletlerinin soylulari ile aralari gayet iyi idi. ancak sekil olarak pek de demokratik bir devlet oldugu soylenemezdi.

    kendileri korint'in birer kolonisiydiler aslinda. ancak korint'in bunu kullanarak kendilerinden surekli birseyler istemesine artik dayanamiyorlardi. ancak korint, kesinlikle kendilerinde bu hakki gordukleri icin kosira'ya savas acma karari aldi.

    bu savasin sonunda ufak bir yenilgi almis olan korint, daha da ofkelenmeye basladi ve kosira'ya saldirmak uzere ordusunu toplamaya basladi. pek tabii durum pek kosira'nin lehine gozukmediginden dolayi, kosira kendisini bir sekilde koruma calismalarina baslamisti. olasi bir savastan kesin malup ayrilacaklarini bildikleri icin, akillarina muazzam bir fikir geldi.

    korint, sparta'nin kurmus oldugu ittifakin bir parcasiydi. eger kosira-ki atina'dan sonra en guclu donanmaya sahiptiler- atina'nin ittifakina girerse, korint'in savas acmasi durumunda ittifaklar birbirlerine dusecek ve daha buyuk bir savas cikacakti. bu yuzden kosira, atina'nin tarafina gecmeklenkendini guvenceye almis oldu.

    sparta ve atina arasindaki savas kesin gibiydi, ancak en azindan boyle bir savasin sonucunda tek kurban kendileri olmayacak, savas kendilerine odaklanmayacakti. oyle ki ittifaka girdikten sonra sparta tarafi, atina'ya daha bir sinirlendi.

    2) melos: aslinda savas oncesinde savasi baslatan buyuk bir unsur olmasa da, yine de es gecilmeyecek degerde bir olaydir.

    aslinda melos, kendi capinda, pek de onemi bulunmayan bir adaciktan ibarettir ege denizi'nde. yine korint'in bir kolonisi durumundayken, aslinda tamamiylen bu "ittifak" olayinin karsisinda durma kararindadirlar ilk basta. tamamiylen tarafsiz olmak istedikleri halde, atina buna izin vermeyecekti elbette.

    birkac defa kendi ittifaklarina katilmalari icin girisimlerde bulunsa da atina'ya boyun egmeyen melos, atinali askerler tarafindan saldiriya ugrar. daha sonralari melos'u ziyarete giden atinali generaller, meloslu liderler ile gorusme masasina otururlar ve kendilerini teslim olmak icin ikna etmeye calisirlar. hatta "guclu, yapabildigini yapar. gucsuz ise yapmasi gerekeni yapar." sozu de burada konusan bir atinali generale aittir -ki guc dengesi olarak da adlandirabilecegimiz "oyun", tamamiylen bu soz ile ozetlenebilir. feci sekilde realist bir yaklasimdir. daha fazla bilgi icin (bkz: uluslararasi guc).

    oyle ki, ilk baslarda ittifaka girmeleri icin ikna edilmeye calisilan melos'un bu cabalara tamamiylen olumsuz yanit vermesi, atina'nin prestijine buyuk olcude zarar vermekteydi. atina bunu kabuulenemezdi hicbir sekilde ve melos, mutlaka ittifaka girmeliydi.

    hatta kendileri, "bizim askerlerimiz ve muhafizlarimiz bizi korurlar, istediginiz kadar tehdit edin, hicbir yere varamazsiniz. hele ki biz korint'in kolinisiyiz, onlar bizi korurlar" fikrine kapilmislardir. atina ise sparta'nin yardim gondermede cok yavas oldugunu ve kendi ittifaklarina girmelerinin kendi cikarlarina oldugunu tekrar tekrar soylemis olsalar dahi, basariya ulasamamislardir.

    boylece atina, "bizimle olmayan bizden degildir" diyerek melos'a tekrardan savas acar ve bu sefer hem sehri yakip yikmakla kalmaz, askerlik yasina gelen butun erkekleri oldurur, butun yaslilari oldurur, calisabilecek butun cocuklari ve kadinlari da kole yapar ve yaklasik 500 atinali'yi adaya gonderip bolgeyi tekrardan kolonize eder.

    bu olaydan alinabilecek ders, gucsuz devletlerin onurlarini dusunmekten ziyade, kendi cikarlarini dusunmeleri gerektigidir. polonya da ikinci dunya savasi sirasinda onurlarini dusunmeyip, guclu devletlere boyun egmis olsalardi, muhtemelen bu kadar katliam olmayacakti. diger yandan cekoslovakya, karsi koymamis ve pek de katliama sebebiyet vermemistir.

    ancak atina da kesinlikle bu sekilde hareket etme zorunlulugunda degildir. oyle ki, atina'nin bu tur davranislari, savaslar sirasinda kendisinin muttefik kaybetmesine sebebiyet vermistir bircok sefer.

    3) potidea: savas oncesinde yasanan bir ucuncu olay da potidea'nin basindan gecmistir. oyle ki, kosira'nin basindan gecen olaydan pek bir farklidir ve biraz daha urkutucudur. oyle ki bunun sonuclari, savasin asil baslama noktasina sebep olmustur.

    potidea, tipki kosira'da oldugu gibi korint'in bir kolonisidir. ancak kendileri, korint'e daha bir baglidirlar. atina, potidea'yi rahatsiz etmesinden dolayi kendileri yaygara cikarirlar ve korint'den yardim isterler. ancak korint yardim talebini kabul etmez, cunku atina'ya korint'in acacagi bir savas, otomatikman sparta'yi da olaya dahil edecek ve butun sparta'nin muttefiklerini de savasa katacaktir ve buyuk savasi baslatacaktir.

    bu nedenle potidea, atina askerleri tarafindan yikilir.

    bir hata yapmis olduklarini anlayan korint, daha sonralari sparta'ya mutlaka atina'ya karsi savas hazirliklarina girismeleri cagrisinda bulunur. ittifakin lideri ve en guclu devleti olan sparta, her ne kadar buna karsi ciksa da, ittifakin ikinci en guclu devleti olan korint, ittifaktan ayrilma tehtidinde bulunur. bu yuzden sparta kabul eder.

    oyle ki, atina da ayni zamanda guclenmektedir. yalnizca potidea'yi degil, baska alanlari da ele gecirme hevesi icerisinde olduklarindan artik sparta tarafindan durdurulmalari gerektigi kanisi agir basar. boylece kacinilmaz olan savas baslar, 20 yil surer ve sparta'nin zaferi ile sonuclanir (her ne kadar atina'nin deniz gucleri, savasin ilk zamanlarinda ibreyi atina tarafina cekmisse de, sparta'nin kara kusatmasi altinda acliga dogru suruklenen atina, pes etmek zorunda kalmistir).

    genel olarak iki sehir devletinin de dis politikalarina bakacak olursak, soyle bir tablo ile karsilasiriz:

    sparta (sscb'ye benzemektedir):
    - totaliter bir devlettir ve dis politikalar o kadar kuvvetli degildir.
    - sparta'da hayat pek eglenceli degildir, bu yuzden askerler, diger sehir devletlerine gidebilirler.
    - cok daha fazla kole calistirmaktadir.
    - emperyalist olmak istememektedir.
    - "diger devletler bize benzemeli, bizim gibi bir sisteme sahip olmali, yoksa onlara guvenemeyiz" diye dusunmuslerdir (tipki sscb gibi).
    - kendi ittifaklarindaki savas kararlari, ortaklasa alinan kararlardir.
    - cok onemli olan kararlarda herkesin fikrini almak cok zor oldugundan, daha hizli bir yonetim bicimine sahip olmaliydilar.
    - potidea'yi kaybetmek onemsizdi, ancak sparta'nin ittifakini kaybetmek, kabul edilemezdi.

    atina (abd'ye benzemektedir):
    - demokrasi ile yonetilmektedir.
    - daha az kole mevcuttur.
    - daha bir yayilimci ve emperyalist politika izlemektedir.
    - devlet bazinda yonetim sekilleri daha iyi oldugundan, "genislemecilik bizim hakkimiz" demislerdir.
    - mutlaka ticarete girmeli ve emperyalist olmalidirlar, yoksa tutunamazlar.
    - ozgurluk icin savastiklarina inanmaktadirlar.
    - ittifaka girenler devlet sistemlerini degistirmeme luksune sahiptirler.
    - ancak atina, tek basina savas karari verebilir (tipki abd gibi).

    diger sehir devletleri:
    - genelde daha totaliter rejimlere ev sahipligi yapmaktadirlar.
    - bu nedenle dis politikada hicbir zaman iyi degillerdi.
    ancak demokrasi ile yonetilenler de mevcuttu.

    uluslararasi guc basliginda da irdeledigim gibi, ortada, uluslararasi baglamda kesin olarak bir anarsi mevcuttu. oyle ki, antik yunan'da diplomatik agirliktan ziyade, askeri guc onem tasimaktaydi. guc dengeleri perspektifinden bakacak olursak da, herhangi bir tarafin daha da guclenmesi kabul edilemez gorulmekteydi.
  • eski yunan tarihçisi thukydides'in okura tırnak yediren yapıtı. i.ö. 5. yy.'da atinalılarla spartalılar arasında 30 yıldan uzun sürmüş bir savaşın tarihi.

    başkahramanları: atina, sparta, perikles, alkibiades, korsika, siracusa, brasidas, nikias. o dönemi ve demokrasinin doğuşunu anlamak için pek uygun, çünkü pek acı.

    uyarı: ingilizceye ilk çeviren thomas hobbes bilindiği gibi monarşi savunucusu olup çıkar. strauss'çular da** bu kitabı başuçlarından eksik etmez.

    (bkz: #3511529)
  • zamaninda atina ve sparta arasinda vuku bulmus olan savaslardir.
  • artik is bankasi mi olur, yoksa yapi kredi mi bilmiyorum ama turkce cevirisine acilen el atilmasi gereken eserdir. belge yayinlari tarafindan basilmis bir cevirisini okuyorum, ne mutlu ki boyle bir turkceyle daha once karsilasmadim:

    'kisa bir sure atinalilar ve spartalilar geldiler.'
    'ama biz yenilsek de adalara siginabilir'

    bunlar sadece iki ornek, kitap daha niceleriyle dolu.

    tamam ceviri yapiyorsunuz ama bokunu cikarmayin. azicik ozne-yuklem uyumuna, noktalama isaretlerine, vs. dikkat edin.
  • antikçağın birinci dünya savaşıdır.
    1871 yılında bismarck'ın almanya'yı prusya önderliğinde birleştirmesi ve ardından da fransa'yı yenilgiye uğratması birinci dünya savaşı'na yol açtığı gibi perikles'in mö 456'da atina hegemonyasında delos birliğini kurup sparta'ya karşı aigina ve korintos'ta zafer kazanması peloponnez savaşlarına yol açmıştı. sparta bu yenilgiyi hiçbir zaman kabullenememişti. atina'nın amacı yunanistan'da hegemonya kurmaktı. mö 431 ile 404 yılları arasında yaşanan peloponnez savaşlarının ilk ve orta evresinde büyük çatışmalar yaşanmamıştır. savaşın asıl yaşandığı dönem mö 404'e doğru gerçekleşmiştir.
    almanların ya da fransızların karşılıklı yenişememelerinin askeri sebebi derinlemesine oluşturulan siper sistemi olduğu gibi atina ve sparta'nın karşılıklı yenişememelerinin sebebi de derinlemesine kurulmuş phalanx ve sağlam surlar olmuştur. burada efsaneleştirilmiş sparta kuvvetlerinin atina'ya ne kadar yaklaşabildiği ortadadır.
    sonuç olarak hem sparta'ya hem de perslere karşı aynı anda savaşamayan atina, mö 404 yılında ağır şartlarda bir barış yapmak zorunda kalmıştır. atinalılar yenilince, müttefikleri kıbrıs da yenik sayılmıştır.
  • özetle atina'nın sürekli güçlenmesini kendileri için bir tehdit olarak algılayan sparta'nın silahlanmaya başlaması* ve atina devletininde aynı şekilde karşılık vermesiyle başlayan silahlanma yarışının doğurduğu savaş.
  • ing. "the history of the peloponnesian war."
    e book (project gutenberg): http://www.gutenberg.org/etext/7142
  • uluslararası ilişkiler kuramlarını anlamak için büyük öneme sahip bu savaş günümüzde dahi devletlerin davranışlarını anlamlandırmak için örnek olarak alınmaktadır.

    öncelikle savaşın kendisi :

    atina ve spartalılar birlik olarak persleri yenmeyi başarmıştır. bu savaştan sonra atina dış dünyaya açık, ticaretle zenginleşen, egemen devlet olma iddiası bulunan bir devletti. üstelik etrafındaki şehir devletlerini de perslere karşı koruma vaadiyle vergiye bağlamıştı. spartalılar ise daha çok kendi içine dönük olmakla birlikte peloponnessos yarımadasındaki şehir devletleri ile benzer bir savunma hattı kurmuştu.

    yunan şehir devletlerinin birinde * demokratlar oligarklara karşı yönetimi devralmak amacıyla isyan bayrağını çektiler. bu süreçte devletlerinin kurulmasına da yardımcı olan atina ile iyi ilişkileri bulunan bir başka şehir devleti olan korfu'dan yardım istediler. korfu bu isteği geri çevirdi. bunun üzerine peloponnessos'ta bulunan bir şehir devletten -korinthos- yardım istediler ve bu istekleri kabul gördü ancak bu korfu'yu sinirlendirmeye yetti. korfu donanmasını yolladı ve bahsi geçen -korinthos - yardıma gelen yarımada devletini yendi.

    bunun üstüne bir korinthos saldırısından çekinen korfulular atinalılardan yardım istedi. atina başlarda daha önce yaşanan bir savaşın da tecrübesiyle -ilk peloponnessos savaşıdır- başlarda çekimser kalmayı denedi.

    yalnız olası bir savaşta korinthosluların korfuları yenmesi bölgede güç dengesinin atina'nın aleyhine değişmesi anlamına geliyordu. bunun üzerine korkutma amaçlı donanmasını korinthos kıyılarına yolladı. lakin bu yeterli olmadı. korinthoslular saldırdı, korfulular yenilmeye başladı.

    bu noktada korinthos'un etkisiyle atina'nın müteffiki bir şehirde çıkan isyan olayların iyice alevlenmesine neden oldu.

    sparta'da yapılan tartışmalar neticesinde atina'nın savaştan galip çıkmasıyla fazlasıyla güçleneceği endişesiyle savaşa katılma kararı alındı. atina uzunca süren bu savaş sonunda büyük bir güç kaybına uğradı. içerde yönetim değişikliği oldu.

    savaşın hikayesi bu şekilde. peki bu olayda savaş kaçınılmaz mıydı? burada güvenlik ikilemini düşünmek gerekiyor. spartalılar atina'nın fazla güçlenmesinden endişe ederek savaşa girmişlerdi. bir devlet diğer devletten korunmak için gücünü artırırken bu aynı zamanda diğer devleti de tehdit anlamına gelmekteydi. bu durumda diğer devlet de kendi gücünü artırma yoluna gider. böylece emniyetsiz bir ortam oluşmakta.

    bu durumda iki devlet oturup birbirleri ile savaşmayacağı konusunda anlaşabilir ama birbirlerine güvenebilirler mi? ya sparta veya atina antlaşmayı bozup önemli bir yeri ele geçirerek üstünlük elde etseydi? devletler arası güvensizlik her zaman vardır.

    bu görüşe göre -tutuklunun ikilemi- savaş kaçınılmazdır. ancak artık farklı görüşler de mevcut. insan faktörünün, değişimin, uluslararası ilişkilerde hep böyle bir karamsar bakış açısı gerektirmediği yönünde.

    işte peloponnessos savaşı, milattan önce yaşanmış bu savaş böylesi büyük çıkarımlarla günümüzde öğretilmeye devam edilmektedir.

    edit: daha ayrıntılı bilgi için: http://tespitmeclisi.com/…1/22/peloponnesos-savasi/
  • antik yunanistan coğrafyasında yapılan, büyük şehir devletlerinden atina ve onun imparatorluğunun, sparta ve peloponez birliği karşısında yer aldığı savaştır. korint ve kolonilerinden biri olan korkyra arasındaki savaş atina ve sparta'nın karşı saflara geçmesiyle büyüdü ve mö 431'de sparta ordusu attika'ya yürüdü. atina kuşatıldı. mö 460 yılında atina şehrinin çevresine pire'deki limanlarını kuşatan geniş bir sur inşa edilmiştir. amaç donanma bağlantısının düşman tarafından kesilmesinin durdurulmasıdır. kuşatmaya bu geniş surlarla direnmeye çalışmış ancak mö 430 yılındaki veba salgını, surların arkasına çekilmiş olan atina nüfusunun dörtte birini yok etmiştir. mö 405 aegospotami savaşı'nın kaybedilmesi ile yiyecek ikmali duran atina açlıkla boğuşmaya başladı ve mö 404 yılında teslim olmak zorunda kaldı.

    savaş, zenginleşen ve güçlenen atina’nın başta sparta olmak üzere başka şehir devletleri tarafından bir tehdit olarak görülmesiyle artan gerilim sonucunda çıkmıştır. demokrasiyle yönetilen atina, ile daha oligarşik bir yönetime sahip olan sparta arasındaki bu savaşta mora yarımadası ve makedonya’daki devletler sparta’yı, tesalya ve tüm batı anadolu'daki devletler de atinayı destekledi. ayrıca persler de, sparta’ya destek oldu. sparta donanması için parasal destek vermişler karşılığında ıonia üzerinde hak iddia etmişlerdir.

    savaşı sparta kazanmasına rağmen, bu iktidar mücadelesinden zamanla atina galip çıkmıştır. mö 480-479 kserkes’in yenilgisinden peloponez savaşı’nın başlangıcına kadar olan süre başta atina, tüm yunan dünyası için bir altın çağ olarak görülebilir. barış ve birlik getirmeyen bu savaşlar antik yunanistan’ın altın çağının da sonu olmuştur. atina savaş sonucunda sparta yanlısı aristokratik ve otuz tiranlar olarak adlandırılan bir despot yönetimin eline geçti. mö 404 atina’ya oligarşinin geldiği tarih olmakla beraber, sparta tarafından denetlenen bu oligarşik düzen thrasybulos’un çalışmalarıyla sonlanmıştır. kısa bir süre sonra atina’da demokrasi tekrar yapılandırılmıştır. ancak tüm akdeniz coğrafyasında nihai galip pers imparatorluğu olarak gösterilebilir.

    yunanistan ve dünya tarihinde önemli bir yeri olan bu savaşa mitolojik ve siyasi pek çok anlam da yüklendi. savaşçı bir toplum olan spartalılar ve sparta ares ile, atina ise athena ile özdeştirildi. mitolojide de athena her seferinde, kaba güç kullanan ares'i yener.

    realist okulun ilk mensubu ve bir atina generali olarak görev yapmış, tukididis peloponez savaşının yirmi bir yılını güç mücadelesi çerçevesinde anlattığı bir çalışmaya sahiptir. ona göre, sparta ve müttefiklerinin güçlenen ve güç dengesini bozan atina’dan duydukları kuşku savaşın asıl sebebidir ve atina’nın daha da ilerlemesini önlemek adına başlatılan savaş bu açıdan meşrudur. yani thucydides sparta’nın savaşa zorlandığını belirtir.

    yunanistan anakarasına yönelen pers istila girişimleri, grek kent devletlerinden bir kısmı arasında kurulan ve atina ile sparta'nın ana gücünü oluşturduğu ittifak tarafından mö 499 yılında başarısızlığa uğratılmıştı. hemen ardından ege denizi kıyılarındaki ve adalar'daki grek kent devletleri, atina önderliğinde pers imparatorluğu'na karşı günümüzde attik delos birliği olarak tanımlanan ittifakı kurmuşlardı. bu ittifak ege denizi'nde olduğu kadar kısmen ama büyük ölçüde doğu akdeniz'deki pers hakimiyetini kırmıştı. ancak attik delos birliği'nin askeri liderliği gibi, katılan devletlerin katkı payları olan vergilerden oluşan mali kaynaklarının yönetimi de atina'nın elindeydi. atina, bu kaynakları ve askeri gücü kullanarak attik delos birliği'ni bir süre sonra kendi imparatorluğu haline dönüştürdü ve tüm ege ile kısmen doğu akdeniz deniz ticaretini kendi kontrolüne aldı.

    yunan-pers savaşları ve attik delos birliği
    ancak bu durum, deniz ticaretinde önemli bir payı olan megara, aegina ve korint açısından kabul edilmesi güç bir durumdu. kısa süre sonra atina, bu kent devletleriyle sıcak çatışma içine girmiştir. günümüz araştırmacıları tarafından bazen ı. peloponez savaşı olarak adlandırılan bir dizi çatışma sparta'nın da fiilen katılmasıyla mö 460 yılında başladı ve mö 446 yılında sparta ile kararlaştırılan otuz yıl barışı ile sona erdi. ancak bu barış, deniz ticareti konusunda atina ile korint ve megara arasındaki temel çelişkiye bir sonuç getirmiş değildi. tersine atina, deniz ticaret etkinliğini genişletme stratejisini rahatlıkla sürdürme olanaklarına sahipti.

    bu ı. peloponez savaşı yıllarında atina, aegina'yla girdiği çatışmanın sonucunda bu kent devletini istila etmişti. megara ise atina'nın ittifakı altına girdi. gerçekte fiilen istila edildi. sonuç olarak yunanistan anakarasında atina ile deniz ticaretinde rekabet edebilecek tek güç olarak korint kalmıştır. diğer istila edilen iki kent devleti de otuz yıl barışı ile her ne kadar istiladan kurtulmuş olsalar da fazlasıyla güçten düşmüşlerdi.

    atina ile korint ilişkileri bekleneceği gibi çok geçmeden gerginleşti. orta akdeniz'e uzanan ticaret hattı üzerinde önemli bir konuma sahip olan korkira (günümüzde korfu) ile korint arasındaki savaşa atina, korkira'nın müttefiki olarak katıldı. dahası korint, sybota deniz muharebesi ardından, sırf atina ile savaşa girerek otuz yıl barışını ihlal etmemek için amacına ulaşamamış oldu. bunun ardından korint'in atina'ya karşı bir misilleme arayışı, iki kent devletini potidea'da doğrudan sıcak çatışma içine çekmiştir. korint, potidea ayaklanması'nı desteklemek üzere bir askeri birlik göndermişti. kent, iki yıldan uzun bir süre kuşatma altında direnmeyi başarmış, sonunda açlık yüzünden teslim olmuştu. ama bu olmadan mö 432 yılının temmuz ayında sparta'da toplanan peloponez birliği konferansında, atina'nın genişleyen ve baskıya dayanan tutumuna bir tepki olarak otuz yıl barışı'nın ihlal edildiğine karar verilmiş ve atina'ya savaş ilan edilmiştir. bu konferansla ilgili olarak tukididis, özellikle megara'nın şikayetlerinden söz etmektedir. atina ayını yıl kabul ettiği megara kararnamesi ile megarid'de ağır bir ekonomik çöküntüye neden olmuştur. bu kararname, megaridlileri atina imparatorluğu'nun tüm liman ve pazarlarından dışlamaktadır. esas olarak liman ve pazarlara alınmayan megaridli tüccardır. böylece atinalı tüccar megaridli tüccarın rekabetinden kurtulmuş ve bu ticarete rahatlıkla el koymuştur. dış ticaretinin bu şekilde engellenmesi kuşkusuz megarid'le ticari ilişkileri olan ya da müttefiki kent devletlerinin de büyük ölçüde etkilemişti.

    arkhidamos savaşı
    bütün bu gelişmelerden sonra atina ile peloponez birliği arasında fiilen savaşın başlaması bir kıvılcım bekliyordu. bu kıvılcım thebai'nin, atina'nın müttefiki olan platae'yi ele geçirmek üzere bir operasyon hazırlığı içinde olduğunun ortaya çıkması olmuştur.sparta kralı ıı. arkhidamos komutasında bir peloponez birliği ordusu mö 431 yılının mart ayında attika'yı istila etti. sparta, bunu her yıl aynı mevsimde yinelenen bir düzene oturtmuştur. sparta ordusu hasat zamanı attik'yı istila ediyor, kırsalı bir ay boyunca yağmalıyordu. çiftlik binaları yakılıyor, meyve ve zeytin ağaçları ile üzüm bağları kesiliyordu. atina ise perikles'in stratejisini benimsemiştir. perikles'in stratejisi yunanistan'da atina hakimiyeti uğruna, riskli girişimlere yönemlemeyi esas alıyordu. bu strateji gereği sparta kuvvetleriyle bir kara muharebesine girmekten elden geldiğince kaçındılar. bunun için attika kırsalı boşaltılarak halk atina surları gerisine çekilmiştir. fakat kara muharebesinden kaçınırken atina donanması oldukça faaldir. peloponez kıyılarına sıklıkla baskınlar yapılmakta, deniz ticaretini orta akdeniz'e genişletmek için ana güzergahlardaki noktalar ele geçirilmektedir.
    fakat savaşın ikinci yılında, mö 430'da atina'da veba salgını ortaya çıkmış ve fazlasıyla kalabalık kentte hızla yayılmıştır.

    arkhidamos savaşı, mö 423 yılında bir yıllık ateşkes anlaşmasıyla bir kesinti yaşamıştır. savaş, mö 421 yılında 50 yıllık bir barış antlaşmasıyla sona erdirilmiştir. atinalı politikacı ve komutan nikias'ın çabalarıyla sağlanmıştı ve günümüzde nikias barışı olarak tanımlanmaktadır.
  • uluslararasi iliskiler derslerinde thucydides'in bu savas uzerine yazdiklari okutulur, realizm konusu islenirken uygulama olarak.
    ing. peloponnesian war
hesabın var mı? giriş yap