• efendim simdi bu neo-con'lari iyice anlamak icun ilk once bu grubun tarihsel kokenine ve bunlara kimlerin oy verdigine bakmak lazim geldigi kanaatindeyim:

    amerika birlesik devletleri, herkesin takdir ettigi uzre, hiristiyan/puriten degerler ustune kurulmus bir ulkedir. oyle ki, ulkeye 1629 tarihinde ilk gelen gemilerden olan mayflower gemisinde bulunan kaptanlarin birisinin yazdigi uzre "city upon a hill" denilen deyi kurmak bu gocmen gemisinin en asli gorevidir. bunu muteakiben city of god'u kurmak uzere yolan cikan din adamlarinin varligindan da haberdariz, hatta st. aurelius augustin'in ayni isimli eserini okumak zorunda kalanlar icin bu ulkulem ve protestanligin gecmisi nefret edilesi kavramlar haline donusebilir.

    bir muddet sonra kendi kiliselerini kuran bu gocmenler (guneyli baptistler mesela) yeni dunyanin kendilerine sagladigi nimetlerden zenginlestiler ve her toplum gibi kendi ahlaki degerlerini, milliyetcilik bilincini, dini yorumlarini olusturdular. avrupa birbirini yerken, bu elemanlar incil'i yanlarindan ayirmadilar ve icabinda savasarak ve cok calisarak toplumlarini belirli bir noktaya getirdiler.

    bir sure sonra iclerinden cikan, horatio alger, benjamin franklin, ralph waldo emerson gibi, yusuf eradam'in ifadesiyle, akilli bidiklarla kolektif iktisadi bilinclerini yukselttiler, ve ikinci dunya savasi'ndan sonra da dunyanin iki gucunden birisi oldular. her zenginlesme insana bir hoyratlasma havasi verecek olsa gerek ki amerikan gencliginin onemli bir kismi 60'larda, 70'lerde bir eglence cilginligi yasadi. allen ginsberg'in olagaustu guzel siirleri mesela, eglence merakinin, alkolun, uyusturucunun sinirlarinin, ahlaki cokuntunun simgelediler mesela. soguk savas* isterisinin cikmasi ve neo-con denilen insanlarin hortlamasi da bu doneme rastlar.

    edward said'in belirttigi uzre 1. nesil yeni muhafazakarlarin beyin takimi bir donem marxist olmus ve sonradan 180 derece donerek kendilerini hiristiyanliga ve amerikan degerlerini yaymaya adayan irving kristoll, norman podhoretz ve midge decter gibi adamlardan olusur. tarih bize gosteriyor ki bu takimin 3 tane hedefi var imis: 1- sartlar ne olursa olsun amerikan degerlerini dunyaya yaymak. 2-israil'in kurulusunu saglayip, ondan sonraki donemde ne pahasina olursa olsun bekasini garantiye almak. 3-anti-komunizm'i dunyaya yayarak sovyet rusya'nin gelismesinin onune gecmek. bu neo-con denilen tayfa guney baptistlerden ve yahudilerden olusur. aslinda guney baptist tayfasi, israil'i desteklemesine ragmen, anti-semitiktir. israil'i ve desteklemelerinin tek muradi, isa'nin kudus sehrindeki israil ulkesine gelecegine olan inanclaridir. ayni inanca gore, isa geldikten sonra israil'e goc etmis tum dunya yahudileri de hiristiyanliga gececeklerdir.

    bu isin siyasi yonu. bir de besere bakalim: son yapilan bir kamuoyu yoklamasina gore, amerikan halkinin %86'si tanrinin kendilerini sevdigine inaniyorlarmis. aralarinda francis fukuyama'nin da bulundugu sosyologlara gore de amerikan birey surekli hareket etmek zorundaymis ve bu yuzden mis ki halkin %25'i surekli eyalet degistiren insanlardan olusmaktaymis. bu yuzden devinim, cagcil amerikan kulturunun bir parcasidir; bu da kuskusuz ki globallesme denilen seye olan etkisini gostermektedir.

    demin de bahsettigim uzre, bu neo-conlar amerikanizmi yaymak icin her seyi mubah kilarlar. peki nedir bu degerler? ve nedir bunlarin goreceli dogrulugu ve faydalari?
    1- demokrasi*, 2-ozgurluk** , 3-ulke sevgisi*. bunlarin hepsi soyutlamalardir ve hic biri uzerlerinde anlasilmis kavramlar degildir. ama bu neo-con'lar icin bu kavramlarin amerikan yorumlari kesin dogrulardir, ve dunyanin mutlulugu icin olmazsa olmaz seylerdir. cunku bu amerikan sirketlerinin faydasinadir ve amerikan-ve israil siyasetlerinin uzun vadede onunu acmaktadir.

    gunumuzde ise bu neo-con'arin basini ceken grup richard perle, dick cheney, paul wolfowitz, condoleeza rice, ve donald rumsfeld isimli sahislardir. perle ve wolfowitz'in yahudi olduklarini ve hatta perle'nin benjamin netanyahu'nun danismani oldugunu biliyoruz. kimileri zbigniew brzezinski'yi de bu gruba ekler- ki yerindedir. bu brzezinski denilen sahis icine turkiye'yi alacak sekilde balkanlarin, orta dogunun ve kafkaslarin haritasini yeniden cizmistir ve bu kitabi da yayinlamistir. *

    bu tayfaya oy verenlerin buyuk cogunlugunu ise sayilari 60 milyona vardigi tahmin edilen guney baptistleri olusturmaktadir. ayni secmen grubu dusmanlarini asagilamak icun "unamerican" gibi bir kelime uretmislerdir, ve amerikali olmama durumunun ciddi ciddi kotu bir sey olduguna inanmamaktadirlar. demek ki ortada bir savas var ve amerika'yi yonetecek sekilde guclu bir insan toplulugu tum insanligi kendisine dusman olarak gormektedir. hem de medya, buyuk holdingler ve amerikan/israil dis siyasetlerine dinlerini alet ederek. bill clinton'un gecen gunlerin birinde yaptigi bir konusmasinda dedigi gibi, "bu dumeni bu kadar sert bir sekilde kirmanin ne anlami vardi?"
  • bakınız te ne zaman ne yazmışız:
    (bkz: yeniler/1)
  • hakkında yapılacak en akla yakın yorum olarak ancak "eskisinden ne hayır gördük ki" yi üretebildiğim uydurma kavram.
  • neoconlar, ya da yeni muhafazakarlar hakkinda bilinmesi gereken ilk sey, bunlarin alisilagelmis sekliyle dinci/milliyetci muhafazakarlar olmadiklari. yani amerikan siyasetinde onemli bir oy tabani olan dinci protestanlarla karistirilmamalari gerekiyor. ama mevcut hukumet dahilinde, dick cheney ve donald rumsfeld gibi isimler tarafindan temsil edilen askeri endrustriyel kompleks ile birlikte, bush'un protestan dinci oy tabanindan faydalaniyorlar. yeni muhafazakarlar icinde yahudi kokenli amerikalilarin bolca bulunmasi da bir dinci temele isaret etmiyor zira daha cok ateist/agnostik bir formasyona sahipler. yani sokaktaki muhafazakar, bir neocon veya yeni muhafazakar olamaz, oyle oldugunu iddia ediyorsa bu ideoloji hakkinda pek fazla bilgisi olmadigi anlamina gelir.

    yeni muhafazakarlar genellikle american enterprise institute ve heritage foundation gibi think-tank'ler dahilinde biraraya gelmis bir grup elitist akademisyen/entellektuel'den olusuyor. temel ilgi alanlari amerikan dis politikasi ve ic politikayla su asamada pek fazla ilgilenmiyorlar, hatta zaman zaman kurtaj veya din egitimi gibi ic politikayla ilgili konularda oldukca liberal gorusler dile getiriyorlar. zira iclerinde gecmiste solda yer almis pek cok isim var ve bazilari hala kendilerini demokrat olarak nitelendirmekten cekinmiyor. dis politika konusunda ise bir muhafazakardan beklenecek sekilde izolasyonist degiller. tam tersine, pek cogu oldukca iyi egitimli, birden fazla dil konusan, yabanci ulkeler hakkinda oldukca bilgili isimler. amerikan demokratik modelinin korunmasi ve yayilmasi(gerektiginde askeri guc kullanilarak) yonunde amerika icin oldukca aktivist ve disadonuk bir rolu benimsiyorlar. ayrica realist henry kissinger/cfr diplomasi gelenegine de karsilar. dis politikada, tum geleneksel ve hiyerarsik olusumlari reddeden kendilerine ozgu devrimci bir ideolojilerinin oldugu soylenebilir.

    ic politika alanindaki goruslerinde muhafazakar olarak nitelendirilebilecek bazi noktalar da var elbette. ornegin amerikan akademik ortamina hakim olan kulturel gorelilik yaklasimina karsilar. yeni muhafazakarlara gore tum kulturleri esit ve ayni derecede dogru kabul etmek yanlis. diger tum dogrularin kiyaslanmasi gereken evrensel dogrular var, ve insanligin simdiye kadar gelistirdigi yonetim sekilleri arasinda bu dogrulara en yakin olani amerikan demokratik modeli. ayrica kulturel gorelilik baglaminda, uyusturucu kulturu, rock kulturu gibi alt kulturlerin kabul edilebilir olmadigini ve bati medeniyetinin temel degerlerini yozlastirdigini dusunuyorlar. en muhafazakar yaklasimlarinin bu alanda oldugunu soylemek mumkun.

    yeni muhafazakarlarin gozunde din ise, toplum duzeninin saglanmasinda ve genis kitlelerin iluzyonu konusunda bir arac olmaktan ote degil. yeni muhafazakar demokrasi anlayisi icerisinde din, toplumlari birarada tutan ve duzeni saglayan onemli bir arac. ama sadece sokaktaki adam icin. elit yonetim kademesinde ise dinin yeri yok. bu baglamda platonist ve hobbesian yaklasimlar sergiliyorlar. yani toplumlari yonetenler bilgili egitimli kisiler arasindan gelmeli, ve kitlelerin goruslerinden bagimsiz ve ustun olmali. bunun demokratlikla ve amerikan demokrasi modelini desteklemekle celistigi acik, fakat onlar icin toplum duzeni daha onemli ve bir demokrasi iluzyonu yeterli.

    yeni muhafazakarlarin en onemli fikir babalari leo strauss ve albert wohlstetter olarak gosteriliyor. leo strauss, nazilerin iktidara gelmesinden sonra amerikaya yerlesmis yahudi kokenli, fakat ateist bir dusunur. bir sure new york'ta akademisyen olarak calistiktan sonra chicago universitesine gecerek burada "committee on social thought" isimli bir grup kuruyor, ve "straussian"lar yetistirmeye basliyor. weimar almanyasinin nazilere yenik dusmesi tecrubesinin travmatik etkileriyle, demokratik, ilerici, progressive hukumetlerin kendilerini totaliter tehlikelere karsi koruma konusunda daha aktif olmalari gerektigini dusunuyor. ayrica modernitenin ve kulturel goreliligin, demokrasilerin temelinde olmasi gereken degerler olan ahlak, akil ve medeniyet gibi degerlere zarar verdigini ve boylece tiranik/totaliter yonetimlere yol acildigini dusunuyor. strauss'a gore iyi rejimler ve kotu rejimler var ve iyi rejimlerin guclu olmalari ve gerektiginde kendilerini korumalari gerekiyor. ogrencileri sayilabilecek yeni muhafazakarlar ise amerikan demokratik modelini bu iyi rejimlerin en onemli ornegi olarak goruyorlar. bu baglamda, yonetimde bulunanlar, genis kitlelerin ideolojik yanlislarindan ve dejenerasyonundan yalitilmis olarak, bir meritokrasi temelinden gelmeli. leo strauss, winston churchill'i guclu bir lider, amerikan demokratik modelini ise en iyi rejim olarak ornek veriyor.

    albert wohlstetter ise, mad (mutual assured destruction) denilen nukleer doktrine karsi cikan bir pentagon askeri stratejisti. ona gore, nukleer silahlanma, amerikanin bu silahlara sahip ulkelere karsi elini kolunu bagliyor ve yeniden dusunulmesi ve gozden gecirilmesi gerekli. kendisini dinleyen ronald reagan, star wars olarak bilinen fuze savunma projesini baslatmisti. pek cok yeni muhafazakarin devlet kadrolarinda ilk kez yerlerini almalari da buyuk olcude ronald reagan donemine rastliyor. cogunlukla demokrat veya sol egilimli olan amerikan akademik hayatinda dislanan yeni muhafazakarlar icin devlet kadrolari onemli bir kacis ve toplanma noktasi olmustu. gunumuzde devlet ve hukumet kadrolarindaki onemli temsilcileri ise paul wolfowitz ve richard perle gibi isimler. paul wolfowitz'in turkiye ve ilimli islam kelimelerini sikca birarada kullanmasi, ve yeni muhafazakarlarin dine bakisi uzerinde dusunulmeye deger konular. basinda ise yeni muhafazakar dusuncenin sokaktaki adam yonelik versiyonu fox news tv kanali tarafindan temsil ediliyor, bunun disinda wall street journal, national review, the new republic gibi yayin organlari da yeni muhafazakar gorusleri temsil ediyorlar.
  • the village adlı filmde vurgulanıp vurgulanmadığını sorgulamak için:
    http://www.zaman.com.tr/…l=kultursanat&trh=20041124
  • kisaca oksimoron denerek tanimlanabilecek kavramimsi, sis perdesi. muhafazakarligin yenisi olmaz.
hesabın var mı? giriş yap