• hücrenin kendi kendini yok etmesi anlamına gelen otofaji gerçek anlamda hücrelerin 14 saatten fazla açlığa maruz kaldığında yaşlanmış, yapısı bozulmuş, dışardan alınan kimyasallarla hastalık yapacak hale gelmiş olanlarının imha edilmesi ve enerjiye dönüştürülmesini sağlıyormuş.

    2016 yılında 71 yaşındaki japon bilimadamı yoshinori ohsumi otofaji alanında yaptığı çalışmalar ve bulguları sayesinde psikoloji ve tıp alanında nobel ödülü almış. çalışmasının özeti niteliğindeki bir video (video 1buçuk dakika kadar) istenilirse ayrıca araştırılabilir.

    aslında otofaji insan sağlığı için çok önemli bir şeymiş. vücudun otofajiye geçişi için en az 14 saat aç kalmak gerekiyor. kişi aralıklı açlıklar yaptığında, bu süre içerisinde dışarıdan besin alınmadığı için bir enerji kaynağı olmuyor ve hücre enerji kaynağı aramaya başlıyor, kendindeki kötü/ zararlı/ yaşlanmış/ hastalıklı/ kimyasalların birikmiş olduğu hücreleri (kısacası bozuk hücreleri) parçalayarak kendine enerji oluşturuyormuş. ve bu bozuk hücreler yağ hücrelerinde depolandığından, vücut yağlardan yakmaya başlıyor. ayrıca vücut olması gereken doğal ve sağlıklı kilosuna da ulaşmış oluyor.

    asıl mantık bu aslında. hücrelerin kendini toparlayarak bir nevi fabrika ayarlarına geri dönmesini sağlamak. bu yüzden her açıdan daha sağlıklı bir vücut için aralıklı oruçlar batıdaki adıyla intermittent fasting yaparak, aralıklarla vücudun 14 saatten fazla aç kalmasını sağlayarak hücresel anlamda kendini yenilemesini sağlamak gerek deniliyor. bu yöntem vücuttaki her türlü hastalıklı hücreyi yok etmeye başladığı gibi kişinin dışardan görünümünü de etkiliyor. çünkü ciltte de düzelmeler, parlama oluyormuş. ayrıca intermittent fasting’le ilgili şu kısa bilgilendirici videoya da bakabilirsiniz.

    dahası otofajinin daha uzun süreli olması ve varsa şikayetçi olduğunuz hastalıklardan tamamen kurtulmak adına su orucu veya batıdaki adıyla water fastingi denemeyi düşünebilirsiniz. mantıken vücut ne kadar aç kalırsa o kadar otofaji ve hücrelerin de sağlığına kavuşması demek bu. ancak tabi ki belli sınırları var. daha detaylı bilgi için yine bu konu da araştırılabilir veya bu konuyla ilgili yazdığım şu entry’ye bakabilirsiniz (bkz: #94010041)

    daha sağlıklı bir vücut, mutlu bir hayat dileğiyle..
  • otofaji yalan değil. 6 aydır kısa süreli otofajilere kendimi maruz bırakıyorum (bkz: tek öğün). yaşım ilerlediği için sağımda solumda patlak vermeye başlayan iltihap, enflamasyon, eklem sıkıntıları vs. geçti, cildim bebek cildi gibi oldu. *. 30 kiloya yakın kaybettiğim halde cildim sarkmadı. bir şeyler fazla deriyi kemirmiş içeriden
  • afrikadaki trilyonlarca insan hücresinin hobisi diyebileceğimiz eylem.
  • kelime anlamı "kendi kendini yemek " olan otofaji, tırnak yemek , parmak kemirmek gibi kişinin strese ve alışkanlığa bağlı olarak gerçekleştirdiği eyleme verilen isimdir.

    ancak ,bilimsel olarak otofaji aslinda hücresel düzeyde kendi kendini yemeyi ifade etmekte olan, insan sağlığına faydalı bi kavramdır.

    kısaca şöyle anlatilabilir, vücuda kalori girişini durduğumuzda ilk dört saat içinde kan şekerimiz ve buna bağlı olarak kan insülin düzeyimiz düşer.

    kalori almayı durdurdugumuz 12 ila 14 saat içinde de metabolizma yakacak şeker deposu bulamadigindan yağ yakma moduna geçer. bu sırada vücutta gençlik genleri denilen sirtuinler aktive olarak gençlik hormonu olan somatotropin salgılanmasını saglar.

    kalori alımını kestigimiz 14 saat sonrası hücre yapısı içerisinde yer alan, yaşlanmış , bozulmuş ve işlevsiz hale gelen protein ve organelleri yeme ve yok etme gorevini ustlenen lizozomlar ,enerji elde etmek için hücre içinde, bahsettiğimiz kendi kendini yeme olayını gerçekleştirdiğinde otofaji tam olarak başlamış olur.

    ramazan ayında olmamız dolayısıyla oruç tutmanın faydalarından bahsedilirken , sıklıkla otofaji vurgusu yapıldığı görülse de, ramazan orucunda farklı olarak, otofaji de kalori alma kesilse de , sıfır kalorisi olan suyun tüketilmesi şarttır...

    son zamanlarda kanser, parkinson , demans ve alzheimer gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılan otofaji , her ne kadar yağ yakılmasına neden olsa da aslında asıl amacı hücre yenilenmesini sağlamak olan anti- aging bir uygulamadır.

    gunluk hayatta bunu uygulamanın en basit ve kolay yolu ise akşam sekizden sonra sıfır kalori almaktır...
  • hucre ici dejenere organellerin sindirilmesi i$lemidir. dejenere organel(ler) membran ile sarilirlar, otofagozom haline gelirler. otofagozom, primer lizozom ile birle$ince lizozomun da aktif hale gecmesiyle sindirilir. bu olay, hucre buyumesinde ve hucre farklila$masi sirasinda gozlemlenebilir.
  • otofajinin yalan dolan olduğunu söyleyenler olmuş. ulan olm, çoğu insan fasting yaparken masa başında guguk kuşu gibi tüneyip sıfır verimlilik ile orucunu pasta börek ile açıp akabinde gömüyor pizzaları, tabi otofaji olmaz. aksine gül gibi anskiyete, depresyon falan kazanırsın. çünkü vücudunda yeterli besin olmadığı için sinir sistemi otofajiyi iskelet kaslarını yiyerek yapıyordur.
    düşür karbonhidratı, ye sağlıklı yağlarını/proteinini, ye çiğ sebzeni, yap egzersizlerini, iç bol suyunu bak o açlık sana nasıl verimlilik katıyor. en başında sen hissediyorsun hücrelerinin iyileştiğini.
    strese karşı alınacak en büyük önlem strese girip ona dayanarak vücudun strese olan direncini arttırmaktır. buna karşı atılması gereken en önemli adımlardan ilki yoğunluğu yüksek spor, ikincisi bağırsaktaki microbiome'ları değiştirme yoluna gitmek. bunun için de düzgün beslenme ve düzenli aralıklarla aç kalmak en verimli yol.
    -bu zayıflamak, kilo vermek falan için mucizevi olan yöntem değil. fasting yapmadan da verirsin kilo ya da yağ oranını düşürürsün. bu yöntem vücudu resetleme yöntemi.

    o 'medyatik' bilimsel kaynaklar seni doğru olana tabii ki yönlendirmeyecek, çünkü hepsinin elleri birbirinin cebinde.

    ahanda merak eden açsın baksın şunlara;
    1
    2
    3
    dipnot: söyleşiler ingilizcedir.

    edit 2022: joe rogan podcastlerini youtube'dan kaldırmış olduğundan videolara erişim gerçekleşmiyor sanırım bununla ilgili bir çok mesaj aldım. aynı podcastleri joe rogan'ın spotify sayfası üzerinden dr. rhonda patrick ile yaptığı söyleşilerde bulabilirsiniz diye düşünüyorum.
    ek olarak son araştırmalara göre yoğunluğu yüksek egzersizler de benzer derecede otofajiyi tetiklemektedir.
    hayırlı otofajiler efenim.
  • sık sık intermittent fasting ile otofaji yapıyorum ama ölümsüzlüğün sırrı derken aklıma hep nasreddin hocanın fıkrası geliyor.

    hoca kıtlıktan dolayı eşeğine 2 günde 1 saman vermeye başlamış, sonra 3 günde 1, 4 günde 1 derken bir gün eşek ölmüş ..

    "tüh tam da alışıyordu" demiş.

    alışmayalım da
  • edit: yatırım tavsiyesi değildir.

    ayrıca sen yapma kardeşim.
    git işe yaramıyor diye buraya yazacağına bu müthiş bilimsel açıklamalarınla(!) nobele mail at, antitez sun belki sana da ödül verirler.

    https://www.nobelprize.org/…ureates/2016/press.html

    --- alıntı ---

    neden hastalanınca iştahımız kesilir hiç düşündünüz mü? acaba vücudumuz, sindirim sistemini kapatarak hastalıkla tüm gücüyle ilgilenebilmek için bize işaret mi veriyor? uzun süreli açlık diyetlerinde hiçbir şey yenmez ancak bolca su içilir. su seçerken sodyum oranı düşük suları seçmeniz gerekmektedir. yapılan araştırmalar, 3 gün aç kalmanın, vücudun savunma mekanizmasını yenilediğini ortaya koyuyor. bu araştırmalar, özellikle savunma mekanizması ağır hasar görmüş kanser hastaları ve yaşlılıkla mücadelede çığır açacak nitelikte. açlık ve vücudumuzdaki sonuçlarıyla ilgili bir araştırma geçtiğimiz günlerde nobel tıp ödülü kazandı. açlık üzerine araştırma nobel kazandı nobel tıp ödülü 3 gün önce açlık ya da hücrenin kendi kendini yemesi ve gereksiz parçaları atarak, otofaji adı verilen savunma mekanizmasını yenilemesi sisteminin nasıl çalıştığını ortaya çıkaran japon bilim insanı yoshinori ohsumi’ye verildi. nobel’den yapılan açıklamada, “ohsumi’nin keşifleri, hücrenin içeriğini nasıl ayrıştırdığını anlamamızı sağladı. keşifler, otofajinin açlığa adapte olma ya da enfeksiyonlara verilen yanıt gibi birçok fizyolojik süreçteki temel önemini anlamamıza da yardımcı oldu. otofaji genlerindeki mutasyonlar, hastalıklara neden olurken otofajik süreçler, kanser ve nörolojik hastalıklar gibi bazı vakalarda önemli rol oynamaktadır” denildi. hücrenin kendi kendini yemesi olarak da bilinen otofaji alanındaki çalışmalarıyla ödülü alan ohsumi, 8 milyon isveç kronu (1 milyon dolar) para ödülünün de sahibi oldu. japon bilim insanı yoshinori ohsumi’ye alfred nobel’in ölüm yıldönümü 10 aralık’ta düzenlenecek ödül töreninde diploma ve altın madalya da verilecek. yoshinori osumi japonya’dan bir hücre biyoloğu. otofaji bir anlamda çöp temizliği otofaji- hücrelerin içlerindeki gereksiz parçalardan kurtularak temizlenmesi. bir anlamda çöpü yok etmesi. aslında otofaji 1960’larda keşfedilmiş, ancak bilim adamları mekanizmanın nasıl çalıştığını anlayamamıştı. nobel kazanan oshumi araştırmasıyla otofaji’den sorumlu olan genleri ortaya çıkarıyor, ve 39. nobel ödülünü bu sayede kazanıyor. otofaji insanlar da dahil olmak üzere canlıların hepsinde mevcut. ve bu sayede hücreler ihtiyaç duymadıkları maddelerden ve hatta vücut ihtiyaç duymadığı hücrelerden temizleniyor. hücreler bize benzemeseler bile bazı durumlarda aynı insanlar gibi hareket ediyorlar. çöplerini özel torbalara dolduruyorlar (otofagozomlar), ve konteynerlere depoluyorlar (lizozomlar). en kirli olanları yokedilip sindiriliyor, bazıları da yeniden dönüştürülerek enerji üretiminde kullanılıyor. otofaji vücut stres altındayken çok daha fazla çalışıyor. mesela oruç tutarken ya da açlık sırasında. bu durumda hücre enerji üretimini kendi iç imkanlarını kullanarak yapmaya çalışıyor ve tabii ki ilk olarak çöpünü ve patojen bakterileri sindirerek başlıyor. nobel komitesinin de onayladığına göre açlık ve bazen oruç hala faydalı olabiliyor. ohsumi’ye göre otofaji vücudu erken yaşlanmadan da koruyor. işte bilimsel araştırmalar: 3 günlük açlık orucu ne yapar uzun süreli açlığın savunma mekanizmasını yenilediğine yönelik geniş bir bilimsel araştırma yazısı da ingiliz the telegraph gazetesinde yayınlandı. yazıda en büyük uyarı, açlık diyetinin doktor kontrolünde yapılması yönünde. işte bu araştırma yazısına göre, 3 günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık mekanizması yeni akyuvar oluşumunu tetikleyerek vücudun bağışıklık sistemini tamamiyle yeniliyor. çığır açan bir araştırmaya göre 3 günlük oruç yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenileyerek vücudun dinçleşmesini sağlıyor. diyetisyenler eleştiriyor ama… diyet uzmanları tarafından oruç diyetleri sıkı bir şekilde eleştirilse de, araştırmaya göre vücudu aç bırakmak kök hücreleri tetikleyerek yeni akyuvar üretilmesine yol açıyor. güney kaliforniya üniversitesindeki bilim adamları bu bulgunun bağışıklık sistemi zarar görmüş hastalarda mesela kemoterapi gören kanser hastalarında çığır açabileceğini belirttiler. ayriyeten bağışıklık sistemleri yaşlılık nedeniyle zayıflamış,ve basit hastalıklara karşı bile dirençsiz kalmış yaşlılarda da bu oruç faydalı oluyor. açlık vücuttaki kök hücrelerindeki bir düğmeyi aktif hale getirerek vücudun bağışıklık sisteminin kendini yenilemesini gerçekleştiriyor. kök hücrelere ‘aktif ol’ emri kaliforniya üniversitesi’ndeki gerontoloji ve biyolojik bilimler profösörü walter longo’ya göre oruç kök hücrelere ‘aktif ol’ emri vererek onların bağışıklık sistemini yenilemesine neden oluyor. ve işin güzel tarafı vücut bu bağışıklık sistemini yenilemek için gereksiz ve hasarlı parçaları yokederek bunlardan elde ettiği malzemeyle yeni sistemi oluşturuyor. kemoterapi yada yaşlanma nedeniyle aşırı şekilde hasar görmüş bir sistemle başlasanız bile oruç döngüleri kelimenin tam anlamıyla yeni bir bağışıklık sistemi oluşturulmasına neden oluyor. uzun süreli açlık, glikoz ve yağ depolarını kullanmak için vücudu zorlar ama aynı zamanda beyaz kan hücrelerinin de önemli bir bölümünü yokeder. beyaz kan hücrelerindeki bu azalma kök hücre bazlı rejenerasyonu tetikler ve bu da yeni bağışıklık sistemi hücrelerinin değişimini gerçekleştirir. yapılan testlerde insanlardan altı ayı aşan sürelerde 2 ile 4 gün arasında oruç tutmaları istendi. kanser hücreleri de azalıyor uzun süreli oruç sırasında yaşlanma ve kanser riskini ve tümör büyümesini artıran bir hormon olan enzim pka da azalmış bulundu. doktor longo’ya göre, uzun süreli açlık süresince vücut hücreleri azalan enerjiyi korumaya çalıştıkları için öncelikli olarak hasarlı ve çok verimli olmayan bağışıklık hücrelerini yok etti. dr. longo, “hem insan hem hayvanlarda ölçümlerimize göre akyuvar sayısı kayda değer miktarda azaldı. ardından kişi tekrar yemeye başlayınca tüm akyuvarlar tekrar yerine geldi. biz acaba nereden ortaya çıktı, nereden üredi bu akyuvarlar diye merak ettik. kök hücrelerinin aktifleşip bunları ürettiğini sonradan bulduk” dedi. 72 saat tutulan oruç aynı zamanda kemoterapi gören kanser hastalarına da faydalı oldu.araştırmanın yazarlarından olan usc norris kanser merkezi asistan profösör tanya dorff’a göre, kemoterapi hayat kurtarmasına rağmen vücudun bağışıklık sistemini önemli miktarda çökertir. bu araştırmanın sonuçlarına göre uzun süreli açlık kemoterapinin zararlı etkilerini büyük miktarda azaltıyor. profosör longo ayrıca “daha fazla klinik deneyler yapılırsa ve sadece bağışıklık sistemi değil diğer organ ve sistemlerin de olumlu olarak etkilendiği bulunabilir” görüşünde. ucl’de yeniden oluşturma ilaçları profösörü chris mason’a göre: çok ilginç sonuçlar bulunmuş. bu araştırmaya göre 72 saatlik bir açlık sırasında vücudun akyuvar ve diğer bağışıklık hücresi sayısı hatırı sayılır miktarda azalıyor, ardından tekrar yemek yenildiğinde bu sefer hücre sayısı eskisinden de yüksek miktarda geri geliyor. potansiyel olarak faydalı olabilir, çünkü 72 saat çok uzun bir süre değil, kanser hastalarını geri dönüşü olmayacak şekilde zarar verdirecek kadar bir süre değil. bence en doğru devam yolu bir şekilde ilaçlarla birlikte oruç tutturmak hastalara. ayrıca oruç konusunda kesin olarak emin olduğumu söyleyemem insanlar düzenli yemek yiyerek savaşıyorlar hep hastalıklarıyla. doktor longo’ya göre oruç zarar vermiyor, tam tersine bulgulara göre fayda sağlıyor. kanser hastalarından yüzlerce e-mail aldım. onkolojistleri gözetiminde oruç tutuyorlar ve çoğunda ilerleyiş olumlu yönde. sadece az sayıda yan etki görüldü bayılma ve karaciğer işaretleyici testlerinde kötü sonuç tespit edildi. bunun dışında herhangi bir yan etkiye rastlanmadı.

    --- alıntı ---

    kaynak
  • ben bu konuyu çalisiyorum. ve söyleyebilirim ki, popüler sayfalar insanlari yanlis yönlendiyor. otofaji hücreler için güzel bir mekanizma ama doku ve organ düzeyinde devamli otofajinin yada bir süre aktiflestirilmis otofajinin faydali olduguna dair elle tutulur bir kanit yok. çünkü 'aç kaldim, o zaman hücreler bir süre boyunca otofaji ile kirli atiklarini yer temizlenir' gibi bir düsünce çok zorlama bir fikir. tabi ki böyle bir sey olur, ama bu %100 faydali olarak gelismez, çünkü hücre mtor denilen ajanin sinyalini kesmek zorunda, otofaji yapabilmesi için. bu da hücrenin bütün yenilenme kapasitesini sifirlar, hücreyi programli ölüm sinyallerine karsi zayif hale getirir. doku ve organ düzeyinde ise bu, eger sansliysan programli ölüm (apoptoz) eger sanssiz isen rasgele ölüm (nekroz) a sebep verebilecek seviyelere ulasir. bu otofaji diyetini 1 kere yapmakla organ iflas etmez tabi. ama sürekli bir sekilde belirli araliklarla yapilirsa, geri dönülemyecek sekilde hasarlar birakabilir. ayrica otofaji dedigimiz sey 100 lük bir olaysa bunun ancak ve ancak 10luk 20lik kismi aydinlatilmis durumda. birakin bir otofaji tam anlamiyla aciga kavusturulsun, ondan sonra bunun sagliga-diyete etkilerini tartisiriz. su anda populerlik adina insanlari yanlis yönlendirmekten baska bir sey degil.
  • 21 günlük su orucu ile ciddi anlamda remisyona giren; ve gıda alınmaya tekrar başlamasına rağmen aynı boyutta kalan; büyümeyen, lenfoma vakaları söz konusudur.

    kimseyi yönlendirmek istemem ancak eğer bir gün kanser teşhisi alır isem, her türlü kemo ve radyoterapiden önce, 21 gün boyunca gıda alımını keserek şansımı deneyecek olmamın sebebidir.

    aslında; hastalıklar ile ilgili o kadar da çok şey bildiğimizi düşünmüyorum. hele ki beslenme gibi mühim bir konunun, hastalıklar ile mücadelede bu kadar geri plana atılması, tıbba olan güvenimi de ciddi anlamda zedeliyor. hekimliğin artık sağlığın korunması ve iyileştirilmesinden çok; ilaç pazarlamaya odaklanır hale geldiğini düşünüyorum. bu sebeptendir ki; çevremde türlü sindirim rahatsızlıkları (ibs, crohns, ülser, vb.) olan insanlar, yıllar boyu kutu-kutu ilaç almalarına rağmen acılar içinde yaşadılar. ne zamandır ki; bazıları, doltorlarının itirazına rağmen eliminasyon diyeti (yalnızca günde bir öğün et ve kemik suyu) yaptılar; acaba bu "lifli besin" meselesi böyle olmayabilir mi diye sorgulayan yayınları okudular; inanın sıkıntılarının tamamına yakınından kurtuldular.
    bu tabi ki öncelik olarak şifayı modern tıpta aramamız gerektiğini değiştirmiyor. lakin aynı modern tıbbın bundan 50 sene evvel milletin kafasına buz kıracağı saplayıp; "psikiyatrik tedavi" yaptığını da unutmayın.
    artık; "alternatif" tıp demek; ot-çiçek, börtü böcek değil. ben; ilaç fetişi yerine hastalığı önlemek üzere hareket eden ve bunu bilimsel araştırmalar ile yapan tıbba "yeni alternatif" tıp diyorum.
hesabın var mı? giriş yap