• insanda olunca ya$lanma denir. bunun onune gecme vaadiyle tertiplenen milyar dolarlik endustriye de anti-aging denir.
    (bkz: antioksidan)
  • bazen kafayı havalandırıyoruz, nefessiz kaldığımızda hadi bir hava alalım diyoruz oksijene ihtiyacımız var diye belki de en çok kendimizi kandırıyoruz... hücrelerimiz oksijen aldıkça büyüyüyüp gelişiyor ölüyor biz bu döngüde yaş aldıkça yaşlanıyoruz
  • degisik metal molekullerinin, maruz kaldiklarinda farkli renklere burundurdugu fenomen.

    yukarida aciklanmis konunun kimyasi. ben biraz ogrenildiginde hassiktir lan(!?) tepkisi verdirecek biseyler birakayim buraya.

    demir (fe) molekulleri oksitlendiginde kirmizi turuncu tonlarina burunur bilindigi uzere. o yuzden kanimizdaki hemoglobinlerin demir molekulleri ile kan oksijen tasidigini bildigimizden, kanimizin renginin kirmizi olmasini aciklayabiliriz. super buraya kadar!

    su noktadan sonra bazi kabuklularda, orumceklerde ve ahtapotlarda kan neden mavimsi renktedir diye sordugumuzda, metalurji bilimi ile hasir nesir olmus siradan bir muhendis dahi, bu sevimli canlilarin kanlarinda oksijeni tasiyan molekulun bakir (cu) molekulleri olabilecegi konusunda cikarim yapabilir, bendeniz ise bingo! dogru bildin dostum" diye haykirdigimda kendisi ile gurur duyabilir.

    netekim, bu canlilarda kani tasiyan, hemoglobin yerine hemosiyanin denen molekul, icinde demir yerine bakir bulundurmakta, oksijen bagladiginda yesilimsi bir mavi rengine burunmektedir (bkz: statue of liberty)

    bundan baska; kani yesil olan (bkz: klorokruonin) solucanlar, mor renkli kana sahip (bkz: hemoeritrin) yine bazi yirtici deniz solucanlari ve dalli bacaklar, hep bu oksidasyon sonucu olusan renk cumbusunun sonuclaridir.

    yazimizi 13.yuzyilin onemli filosof-sair insanlarindan birisi olan ibn-ûl dekster efendinin dizeleri ile bitirmeyi uygun buluyorum;

    ...ancak bilimin isigiyla goruruz onumuzu;

    ya rab!

    ...rengarenk bir kan banyosu bu(!)
  • maddelerin oksijen ile kimyasal olarak birleşmeleri prosesi
    (bkz: paslanma)
  • çogu gidada oldugu gibi birada da istenmeyen bir durumdur. bira okside oldugunda tadi kisa sürede bozulur.
    oksidasyonu önlemek amaciyla sise, kutu yada fiçinin dolumu bittikten sonra karbondioksit basilir ve öyle kapatilir, böylece kap* **içinde oksijen kalmaz. depozitolu sise biralarda eger yeni*siselerle dolum yapiliyorsa çok problem olmaz. ancak piyasadan dönen siselerin agzi küçük kiriklarla doludur. bunlar her ne kadar özel cihazlar yardimiyla doluma girmeden ayiklansa da bazen çok küçük kiriklari olanlar aradan kaçabilir.
    kutuda durum daha risklidir. kapatma esnasinda kutu ile kapagin birbirine geçmesi ne çok sert ne çok gevsek olmalidir. çok siki olursa contayi zedeleyerek oksidayona neden olur.
    ayrica piyasada özellikle satis noktalarinda kutu içecekleri yere düsürme olayi çok görülür.
    yere düsen kutu biranin agzi yamulur ve muhtemelen contasi da zedelenir bu da artik oksidasyon'a hazir oldugunu gösterir. ( neymis, yere düstügü belli olan, kapak tarafi yamulmus kutu biralari almayacakmisiz.)
    en az riskli ürün fiçi biradir. zaten bunun tüketimi de çabuk olur.
    okside olmus bir bira tad ve kokusundan rahatlikla anlasilir.
  • en genel anlamda elektron alis-verisini kaybeden taraf oksidasyona ugramis olur. kazanan ise reduksiyona.
  • oksidasyonun klasik tanımı; herhangi bir elemana veya bileşiğe oksijen veya hidroksll katılmasıdır. bazı bileşiklerin de hidrojen kaybettiği görülmüş ve bu reaksiyonlar da oksidasyon olarak nitelendirilmiştir.
    yani herhangi bir eleman veya bileşik elektron kaybederse okside, elektron alırsa redükte olmuş olur.

    bir oksidasyon olayının oluşması için açığa çıkan elektronun bir eleman veya bileşik tarafından alınması gerekir. yani bir eleman veya bileşik okside olurken diğer elemen veya bileşik redükte olmalıdır. yani oksidasyon olayının gereçkleşebilmesi için ortamda redükte olabilecek bir eleman veya bileşik olmalıdır.

    herhangi bir maddenin oksitlenmesi veya redüklenmesi o maddenin elektron verme veya alma kabiliyetine bağlıdır. buna redoks potansiyeli adı verilir. redoks potansiyeli daha negatif olanın daha fazla elektron verme kabiliyeti vardır. redoks potansiyeline göre herhangi iki sistem arasında hangisinin oksitleneceğine, hangisinin redükleneceğine karar verilebilir. daha negatif olan elektron verdiğine göre o bileşik oksitlenecek, diğeri ise redüklenecektir.
  • aslında oksitlenme terimi bir bileşiğin oksijenle tepkimeye girmesinden ziyade, bir bileşiğin elektron kaybettiği tepkimeyi ifade eder. genellikle karbon ve hidrojenin bir arada bulunduğu bir bileşik elektronegatifliği zayıftır. yani elektronlar hidrojen ve karbonun bulunduğu ortamı terk etmek ister. bu türden bir bileşik ( ör; şeker molekülü, metan, benzin, her çeşit yağ molekülü) ile elektronegatifliği oldukça yüksek olan oksijen gibi bir molekül tepkimeye girdiği zaman, elektronlar c ve h nin yoğun bulunduğu bileşikten oksijenin bulunduğu bileşiğe doğru hareket ederler. bu hareket esnasında da elektronlar enerji kaybeder. kaybedilen bu enerji bi bakıma açığa çıkan enerjidir ve bu reaksiyon canlı organizmada gerçekleşiyor ise elektronların açığa çıkardığı enerji atp üretiminde kullanılacaktır. şekerin, yağın, benzinin iyi bir yakıt olmasının en basit sebebi budur.
  • hızlı hali alev alıp yanmak olan tabir edilen işlem.
  • kisaca: paslanma
hesabın var mı? giriş yap