• sozlugun kulturel icerigine katki. ozettir, el emegi goz nurudur. araklama degildir:

    odysseus’un oniki gemiden oluşan filosu fırtına nedeni ile trakya’da kikon’ların ülkesine çıkar. buradan oniki küp şarap alır. gece kikon’ların saldırısı ile altı adamını yitirir. tekrar güneye doğru yol alır. mora yarımadası’na varırken bir fırtına onu lotosyiyenler’in ülkesine atar. odysseus’un adamları, ülkelerini unutarak lotosyiyenler’in ülkesinde kalmak isterler. odysseus onları zorla gemilere bindirerek yola çıkar. kuzeye doğru yol alırlar ve bir adadan ihtiyaç duydukları eti temin ederler.

    buradan odysseus, oniki adamını alarak biraz ilerideki tepegözlerin yaşadığı yere gelir. burada kykloplar’dan başka üç tepegöz yaşamaktadır. odysseus tepegözler’den birinin yaşadığı bir mağaraya girer. mağarada bol miktarda peynir vardır. akşam olunca tepegöz sürüsü ile birlikte mağaraya döner. mağaranın kapısını da kocaman bir kaya ile kapatır. mağarada yabancıların olduğunu görünce onları ikişer ikişer yemeye başlar. bunun üzerine odysseus bir kurnazlık düşünür. onu şarapla kandırıp uyumasını sağlar. kalın bir odunun ucunu sivrilterek ateşte kızdırır. uyuyan devin tek gözüne bunu batırarak onu kör eder. koyunlarını dışarıya salan devden, koyunların altına saklanarak mağaradan çıkmayı başarırlar. başarır başarmasına ama poseidon’un öfkesini üzerine çeker. zira tepegözler poseidon’un çocuklarıdır. buradan yeller tanrısı aiolos’un adasına varır. aiolos onu iyi karşılar ve ona içinde bütün yellerin bulunduğu bir tulum verir. arkasından tatlı bir yel estirerek onu uğurlar. biraz sonra olanlar olur. odysseus uykuya dalınca arkadaşları, içinde yellerin bulunduğu tulumu açar ve bütün yeller ortaya çıkarak bir fırtına koparır. uzun uğraşlardan sonra bugün korsika adası olduğu sanılan bir karaya çıkarlar. burada odysseus’un tayfaları dev yamyamlarca parçalanır. yalnızca odysseus’un gemisindekiler kurtulur.

    odysseus tek gemi ile yoluna devam eder ve büyücü kirke’nin adası aiaie’ye çıkar. bugün burasının ada değil bir burun olduğunu, şimdiki yerinin sardunya adası’nın karşısındaki capo cireo olduğu ileri sürülür. kirke odysseus’a iyi davranır, onu bir ay ya da bir yıl kadar yanında tutar. kirke onu sevmiştir. ondan telegonos adlı bir oğlu olur. kirke sonunda odysseus’u ülkesine göndermeye razı olur. dönüş yolunu bilici teiresias bilmektedir. kirke onun ruhunu bulması için odysseus’u ölüler ülkesine gönderir. odysseus bu işi başardıktan sonra tekrar kirke’nin yanına döner. kirke, ona karşısına çıkacak tehlikeleri sayar. nihayet denize açılan odysseus sirenler’in önünden geçip skyilla canavarına birkaç yoldaşını kaptırarak güneş tanrı helios’un sığırlarının otladığı adaya ulaşır. odysseus adamlarına sığırlara dokunmamalarını söylerse de adamları et yokluğu nedeniyle sığırlardan birkaçını keser. bu onların sonu olacaktır. denize açılır açılmaz zeus’un şimşekleri ile yok olurlar.

    gemisi parçalanan odysseus dokuz gün boyunca yelken direğinin üzerinde tek başına denizle mücadele eder ve en sonunda kalypso adasına çıkır. kalypso bir nympha’dır. o da odysseus’u derinden sever. odysseus bir müddet kalypso’nun adasında kalır. burasının bugün malta’da bulunan ogygie adası olduğu sanılır. sonunda athena’nın yalvarması üzerine zeus odysseus’u kurtarmaya karar verir. hermes’i, odysseus’u bırakmasını söylemek üzere kalypso’ya gönderir. bunun üzerine kalypso odysseus’un bir sal yapmasına yardım ederek ona gerekli erzakları verir ve adasından uğurlar. odysseus denizde ilerlerken, poseidon onu görerek salını parçalar. o da yüze yüze phaiaklar’ın toprağına çıkar. burada iyi yürekli bir kral olan alkinoos hüküm sürmektedir. alkinoos onu sarayında ağırlar ve bir gemi ile ithake’ye gönderir.

    ithake sarayına odysseus’un uzun süre geri dönmeyişi nedeni ile karısı penelope’ya talip bir çok kişi yerleşmişti. bunlar ithake adası yakınlarında oturanlardı. ithake’nin zenginliğine göz dikmişlerdi. odysseus’un babası laertes çok kocamıştı. oğlu telemakhos daha gençti ve babasından haber alabilmek için troya’dan dönenlere babasını sormaya gitmişti. penelope, sarayını işgal eden bu azgınlara karşı kayınbabasının kefen bezini dokumaktadır. ancak bu bezin bitmesi ile aralarından bir talipliyi seçeceğini bildirir. bunun için de vakit kazanmak için gündüz ördüğünü geceleri söker, gündüz olunca tekrar örer. bu iş üç yıl sürer. nihayet bu hileyi anlayan talipler onu aralarından birini seçmesi için zorlarlar. penelope de odysseus’un büyük yayını getirerek, onu gerip ok atabileni seçeceğini bildirir.

    bu sırada odysseus ithake adası’nın ıssız bir koyundan karaya çıkmıştır. oğlu da onu aramaktan dönmüştür. çobanlarının kulübesinde buluşurlar ve densiz taliplere karşı nasıl davranacaklarını kararlaştırırlar. odysseus dilenci kılığında saraya ulaşır. o da bu ok atma sınavına girmek ister. talipler önce red ederlerse de sonunda kabul ederler. kimse odysseus’un yayını geremez. o ise yayı eline alarak bir bir taliplerden öcünü alır. karısı yine de onun odysseus olduğundan kuşkuludur ancak süt ninesi yıllar önce bir yaban domuzunun bacağında açtığı yara izinden onu tanır. böylece uzun ıstıraplı yıllardan sonra odysseus tahtına, sarayına, karısına kavuşur ve mutlu yaşantısını sürdürür.
  • "erken doğan gül parmaklı şafak sökerken" diye başlar günler
  • odysseia'nun kafiye ölçüsünden dolayı, yüksek sesle okunduğu takdirde nefes alışverişinin düzene girmesini sağladığı tespit edilmiş.
  • amerikan filmlerinin fragmanlarındaki şuh sesli adamın ifadesiyle;

    .. telemakhos babasını aramak için yola çıktı, peşinden anasının talipleri de -onu öldürmek için- arkasından yola koyuldu.. dannnnn
    ..oysa babası bambaşka bir yerde onu bekliyordu.. dannnnn
    ..annesi ağlamaktan, yatağını göle çevirmişti.. dannnnn
    ..onun gidişini sadece bir kişi biliyordu.. dannnn
    ..poseidon kızmıştı.. dannnn
    ..domuz bekçisinin sırrı neydi.. dannnn

    odysseus
    telemakhos
    penelope
    pallas athena
    cyclops
    menaleus
    nestor
    ve
    steve mcmanaman

    ilyada destanının yaratıcılarından..
    bir homeros yapımı.

    edit: bu entry kötülendi. neden mi? hala eski yunan kültürüyle ilgili entry girdiğimizde, türk milletine ve bölünmez bütünlüğe saldırdığımızı düşünen zeki çocuklar var sözlükte. ulan o yunan başka şimdiki yunan başka. ben de sevmem şimdikini, avrupa'nın şımarık çocuğu olmuş o. silkelenip özüne dönmeli. diğeri ise, insanlık denen olgunun şairane yönü, kültürel anlayışı. nasıl karıştırabilirsiniz ikisini birbirine.

    sorarım size;bugün bu satırları yazabiliyorsak ahenkli ahenkli, bunu eurpides'e, sofokles'e, hesiodos'a borçlu değil miyiz ha? * *
  • ingilizce "between scylla and charybdis" ifadesinin kökeni homeros'un odysseus'un seyahatini anlattığı bu hikayeye uzanır. bu ifade homeros'un anlatısının en hayati metaforlarından biridir.

    odyseus, kimine göre bir sürgünün öyküsü, kimine göre bir eve dönüş hikayesi, kimine göreyse hayatın kendisinden başka bir şey olmayan yolculuğunun önemli bir anında, gemisiyle sicilya açıklarındaki dar bir boğazda yol alırken, altı başlı bir deniz canavarına benzettiği kayalıkla başka bir deniz canavarı saydığı korkunç bir anaforun arasından geçmek zorunda kalır. odysseus, anafordan kurtulmanın mümkün olmadığını ama kayalığa çarpılması durumunda birkaç kayıpla bu zor geçitten sıyrılabileceğini umarak dümeni scylla'ya, yani kayalığa kırdırır.

    bu ifadenin birbirinden beter iki ihtimalden birini (tercihen ve mümkünse en az tehlikeli olanı) seçmek" veya "iki ateş arasında kalmak" anlamına gelmesi bundandır.

    aslında bu hikaye (veya metafor), hayata karşı daha temkinli ve stoacı yaklaşanların düsturudur ve şu şekilde yorumlanabilir: aşırı romantik, naif ve iyimser olmakla büsbütün kötümser olmak, her yerde ve her şeyde bir imkansızlık görmek aynı madalyonun iki yüzü gibidir. ne geçmişte kalan ne de gelecekte bizi bekleyen bir altın çağ var. hayat zor, ama bu bizi eylemsizliğe sürüklememeli. zira bu gemiyi yürütmek ve cesur olmak zorundayız. çoğunlukla iki fena durumdan daha az fena olanı seçerek bu yolculuğa devam etmeyi, en azından bir süreliğine başımızı sokacak bir liman bulmayı ve bu yolculuğun kendisinden bir anlam çıkarmayı öğrenmek zorundayız. yerimizi yurdumuzu yitirdik. (belki de hiç yoktular?) bir başka dünya bulmak/yaratmak için.
  • aydınlanma düşüncesinin kökenini rahatlıkla uzatabileceğiniz bir destan.

    kaldı ki, uzattırılmışı da var: (bkz: aydınlanmanın diyalektiği)

    fakat, horkheimer ile adorno'nun değinmediği - bunu eksik bıraktıkları olarak söylemiyorum - ancak azra erhat ile a.kadir'in, aydınlanmaya pek de bulaştırmadan, önsözde değindikleri bir nokta, bu kökenin hakikiliğine önemli bir ima oluşturmakta, imho.

    bu esere kadar, hatta bu eserin de büyük bir kısmında, hikayeyi ozanlar anlatmaktadır. ozanlar ki, mousa, tanrıça, onlara ezgi söyletmeyi öğrettiği için saygı görürler, değerleri bilinirler. ozanlar, mousa'ya seslenirler destanlarını okurlar, ezgilerini söylerlerken. ozanlar, mesela odysseia'daki phemios, esirgenirler tüm suçlarından krallar tarafından. yani ozanın sözü, bir nev'i kutsal olandır, kutsal kelamdır. yani destanları aslında tanrılar söyler.

    ancak, homeros, bu eserinde üç kaydırma yapar. birincisi, söyleyen tanrı'dan insan'a kayar çünkü, destanın bir kısmında kendi hikayesini kendi anlatmaya "cüret eden" bir odysseus vardır. ikincisi ise şudur: tanrılardan feyz alarak ezgilerini dillendiren ozanlara bu sefer tanrılar seslenir:
    "mousa, haydi dedi ozana, ünlü yiğitleri an
    beğen beğendiğini, ünleri göklere çıkmış destanlar arasından"
    mousa demodokos'a böyle seslenir.
    üçüncü kaydırma ise bunu modern yazına başlı başına benzer kılan en önemli unsurlardan biridir; kollektif bir hikaye, bir olayın çevresinde geçen bir hikaye, ya da salt tanrıların hikayesi, eğlencesi ve müdahalesi anlatılmaz burda. anlatılan bir insanın hikayesidir. bundan sonra anlatılan senin hikayendir, edebiyatta. insan doğru bir geçiş vardır bu üç kaydırma ile. insan merkeze gelmiş, getirilmiştir.
  • homerosun başyapıtıdır ve ilyada'dan da öndedir bence.
    bu kitap bir komutanın eve dönüş hikayesidir denir genelde . ancak homerosun bu denli sıradan bir vakkayı anlatması beklenirmi sizce ve bu anlatının bu denli uzun soluklu hatırlanması.
    bu eser bir başarılı adamın yaşamda başına gelesi tüm problemleri çok güzel bir örnekleme ile anlatan ve bunların çözümleri konusunda bilgece yol gösteren tarihin ilk yaşam kılavuzudur.
    dikkatle okuyun ve o öykülerdeki isim ,yer ve olayların simgelediği kendi yaşamınızdaki benzerlerine bakın .birden ne kadar güncel bir çok olayı göreceksiniz ve kendi yaşamınıza pek çok şey katacaksınız.
    bu okuma sizin mitolojik metinleri daha farklı bir açıdan okumanızı ve pek çok keyifli sonuçlar çıkarmanızı sağlayacak.
  • odysseus'un çok çok uzun sürmüş yolculuğuna ilişkin güzel bir "interaktif" harita için şuraya bakılabilir:

    http://esripm.maps.arcgis.com/…4c5e9439a6acf3dd1b3e
  • can yayınları baskısını okudum.

    kitabın başında 40 sayfa önsöz var.

    bu önsözde kitabın ne kadar karmaşık ve zor olduğu anlatılıyor. "anlamayabilirsiniz, çok da şey yapmayın anlamazsanız." diyor özetle.

    ama hayır sevgili dostlarım, bu sizin gözünüzü korkutmasın.

    ben zaten şimdi size kabaca anlatacağım.

    --- spoiler ---

    kral odysseus, troya savaşı'na gider. yıllar boyu dönemez ülkesine.

    geride bıraktığı karısı penelopeia için talipler akın etmiştir. bu adamlar gün boyu yer, içer, huzursuzluk verirler.

    odysseus ve penelopeia'nın oğlu telemakhos baş edemez bu taliplerle.babasını aramak üzere yola çıkar.

    zeus'un kızı tanrıça athene çeşitli kılıklara girip yardım eder odysseus ve oğluna.

    nihayet kavuşur baba ve oğul.

    ve nihayet odysseus ülkesine ve karısına da kavuşur.

    ama bu hiç kolay olmamıştır.

    özellikle tanrı poseidon epey zorluk çıkarır.

    çünkü poseidon'un oğlu, odysseus ve arkadaşlarını tutsak etmiş, bazılarını da yemiştir. odysseus da onun gözünü kör edip kaçmıştır oradan.

    oğlunun gözünün kör edilmesi yüzünden tanrı poseidon, odyssues'a hep zorluklar çıkarmaya çalışır.

    ama en sonunda tanrı zeus'un dediği olur. tanrılara denk odysseus kazanır. karısına talip olan adamları da alt eder.

    --- spoiler ---

    kitapta böyle sıfatlar var:

    tanrısal domuz çobanı, tanrıya denk efendi gibi.

    şiirsel de bir dili var:

    "selam sana, konuğum, hoş geldin evimize,
    sonra dersin neden geldin, önce yemek ye."

    böyle "kanatlı sözler."

    "kanatlı sözler" tabiri geçiyor sık sık kitapta. ilk defa duydum.

    bir de "ossaat"

    "osaat karşılık verdi, dedi ki..."

    "ossaat saldırın var gücünüzle."

    *

    odysseia modern romanın atası olarak görülüyor.

    kitabın arka kapağında dediği gibi: "kurgusuyla bir filmi andıran bu destan..."
  • bu destandaki mitolojik öğelerin kökenine inilmiş ve çok eğlenceli bilgiler var.

    - tepegöz.

    araştırmacılar destandaki tepegöz myth'inin o dönemdeki yunan çiftçilerin buldukları mamut fosillerinden çıktığını düşünüyor. kafataslarında büyük burun boşlukları tek ve kocaman bir göz imgesi yaratıyor.

    https://s2.eksiup.com/46640a99c52.jpg

    - nilüfer [lotus] yiyenlerin ülkesi

    destandaki odysseus'un adamları bu ülkeye vardıklarında geri dönmek istemiyor. sebebi büyük ihtimalle nil kıyılarında yetişen mavi nilüfer. narkotik bir bitki ve bağımlılık yaratmış karakterlerde.

    muhtemelen mısır destanı ve geleneğinden etkilenilmiş. nefertum'un simgelendiği ikonlarda başında bu çiçek var.

    https://s2.eksiup.com/115932db526.png

    - kharybdis

    destanda anlatılan bu dev girdap aslında sicilya'nın kuzey doğusunda gerçekten varmış. dönemin bermuda şeytan üçgeni gibi bir korku ve algı yaratıp bu büyük destana girmiş, ticaret ve savaş yolları üzerinde olduğu için akdeniz'in göbeğinde. kharybdis'le burası refere edilmiş.

    - aiolos adaları.

    rüzgar tanrısı aiolos'un odysseus'u ağırlayıp daha sonra rüzgar hediye ederek yelkenlerini şişirdiği adalar da sicilya'da.

    edit: aiolos etimolojik olarak alize kelimesine de benziyor. italyancası alisio. tarihte ticaret rüzgarı olarak anılmış akdenizde.

    https://s2.eksiup.com/3a43bb55159.jpg

    - tepegöz kayalıkları

    catania'nın doğusunda acitrezza körfezinde bu isimle anılan kayalıklar var. polyphemus'un destanda yaşadığı mağaranın bu olduğunu düşünülüyormuş.

    https://s3.eksiup.com/069d3bbfb89.jpg

    bazıları burada, bazılarını da ben ekledim.

    https://www.bbc.com/turkce/vert-earth-38406461
hesabın var mı? giriş yap